Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1375 E. 2021/2199 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/03/2018
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
KARAR TARİHİ : 25/11/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 25/11/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 10.07.2012 tarihinde davalı adına kayıtlı, davacıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olan … plakalı aracın, … plakalı çekiciye çarptığını, sigortalı araç sürücüsü …’un vefat ettiğini, trafik kaza tespit tutanağında sürücünün tam kusurlu ve 0,90 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini, davacı … Sigorta A.Ş. tarafından … plakalı çekicinin hasarı için 22.500,00 TL, … plakalı yarı römorkun hasarı için 2.950,00 TL ödeme yapıldığını, kazada vefat eden … plakalı araç sürücüsü …’un mirasçılarına 110.057,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının ödendiğini, zarar gören 3. kişilere toplam 135.507,00 TL ödemede bulunulduğunu, 2918 sayılı KYTK’nın 95/2. Maddesi ve Karayolları ZMMS Genel Şartlarının 4/III maddelerinde sigortacının sigorta ettirene rücu hakkının düzenlendiğini, araç sürücüsünün kaza sırasında alkollü olması nedeniyle rücu şartlarının oluştuğunu belirterek 135.507,00 TL tazminatın ödeme tarihinden işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davalı şirkette sigortalı olarak çalışan müteveffa …’un trafik kazası sonucu vefat ettiğini, davalının trafik kazasında işveren olarak bir sorumluluğunun ve kusurunun bulunmadığını, 16.10.2012 tarihinde ödeme yapıldığını ödeme tarihinden itibaren zamanaşımı süresinin dolduğunu, destekten yoksun kalma tazminatının ödemesinin 18.02.2015 tarihinde yapıldığı iddia edilmiş olsa da ödemenin yapıldığına dair resmi bir belgenin taraflarına tebliğ edilmediğini, sigortacının işletene rücu edebilmesi için ZMMS Genel Şartlar B.4 maddesinde sayılan rücu nedenlerinin bulunmasının gerektiğini, davacı sigorta şirketinin dava dilekçesinde gerçekleşen kazada müteveffa … tamamen kusurlu olduğunu ve kaza sırasında alkollü olduğunu ileri sürerek rücu talebinde bulunduğunu, ancak müteveffa … kaza sırasında alkollü olmasının tek başına rücu nedeni olamayacağını, zira kaza ile alkol alımı arasındaki illiyet bağı varlığının şüphe götürmeyecek şekilde ispatlanmasının gerektiğini, bu açıdan ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, kaldı ki ölüm nedeniyle vücutta çeşitli kimyasal tepkimeler yaşandığından ölüm sonrası yapılan testlerde kandaki alkol oranında sapmaların meydana gelebildiğini ve sağlıklı sonuçlar elde edilemediğini, ayrıca … tarafından açılan ve reddedilen Batman İş Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyada davalının kusursuz olduğunu ve sorumlu tutulamayacağının belirlendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; araç hasarı olarak 16.10.2012 tarihinde yapılan toplam 25.450 TL. ödemeye ilişkin davanın Karayolları Trafik Kanunu’nun 109. Maddesinde düzenlenen 2 yıllık zaman aşımı süresi geçirildikten sonra açıldığından zaman aşımı nedeniyle reddi gerektiği, Bismil Asliye Hukuk Mahkemesi’nce dava konusu kazanın olduğu yerde 1 nörolog, 1 hukukçu, 1 trafik uzmanı bilirkişi marifetiyle keşif yapıldığı, trafik uzmanı bilirkişi raporunda … plakalı araç sürücüsü …’un 2918 sayılı Kara Yolları Trafik Kanunu’nun 84. Maddesinde yazılı asli kusurlardan (şeride tecavüz etme) kuralını ihlal ettiğinden kazanın oluşumunda 1. Dereceden asli kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü Şakir Baran’ın 2918 sayılı Karayolu Trafik Kanunu bakımından kural ihlali olmadığının belirtildiği, Nöroloji Uzmanı bilirkişi raporunda … plakalı aracın sürücüsü …’un aldığı alkolün etkisiyle aracı güvenli sürme yeteneğini kaybettiği, bu durumun kazaya salt olarak sebebiyet verebileceğinin belirtildiği, dava konusu kazanın davacıya sigortalı araç sürücüsünün münhasıran alkolün etkisi altında araç kullanması nedeniyle meydana geldiği, meydana gelen kaza nedeniyle, ölen araç sürücüsü …’un hak sahiplerine 18.02.2015 tarihinde 110.057,00 TL ödeme yapıldığı, davacı sigortanın üçüncü kişilere yaptığı ödeme nedeniyle zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarının B.4.d. maddesi uyarınca ödediği tazminatı sigortalısı davalı … Ltd. Şti’den rücu hakkı bulunduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile,110.057,00 TL’nin 18.02.2015 ödeme tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin davacı talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; 10.07.2012 tarihinde gerçekleşen kazaya ait destekten yoksun kalma tazminatı ile maddi hasarları karşılayan davacı sigorta şirketinin rücu talep haklarının zamanaşımına uğradığını, destekten yoksun kalma tazminatının ödemesi 18.02.2015 tarihinde yapıldığı iddia edilmiş olsa da ödemenin yapıldığına dair resmi bir belge sunulmadığını, bu hususun mahkeme tarafından resen dikkate alınarak zamanaşımı yönünden incelenmesi gerektiğini, dosya kapsamında alınan raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, trafik bilirkişi … plakalı aracın sürücüsünün şeride tecavüz etme nedeniyle asli kusurlu olduğunun belirtildiğini, ancak sürücünün alkollü olmasının bu kural ihlaline neden olup olmadığını açıkça belirtmediğini, başkaca etkenlerin varlığının sorgulanmadığını, Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere olayın sürücünün alkol alması sebebiyle meydana geldiğinin açıkça tespit edilmiş olması gerektiğini, dava konusu kaza 10.07.2012 tarihinde meydana gelmiş olup keşif tarihi itibari ile üzerinden 5 yıldan fazla zaman geçtiğini, kaza yerinde … veya başkaca bir kurum tarafından çalışma yapılıp yapılmadığının incelenmesi, yapılmışsa ne gibi değişiklikler yapıldığı ya da beş yıldan fazla sürede kaza yerinde başkaca etkenler nedeni ile değişiklik meydana gelip gelmediği tespit edilmeden kaza kısa bir süre önce meydana gelmiş gibi sadece sürücünün beyanı üzerinden bilirkişi raporu düzenlendiğini, nöroloji uzmanı bilirkişi raporda sürücünün en son kanında 0,90 promil alkol olduğu aradan geçen zamanda sürücünün kanında 0,45 promil alkol azaldığını, kandaki alkolün saatte 0,12-0,20 promil azaldığının kabul edildiğini ve olay sırasında sürücünün 1,00 promilden fazla alkollü olduğunun beyan edildiğini, bunun normal şartlar altında alkol alan kişilerde meydana gelen azalma miktarı olduğunu, kazanın oluşumu ve sonucu düşünüldüğünde normal şartların varlığının bulunmadığı, sürücünün kaza sonrası vücudunun dolaşım sisteminin normal çalışmadığı, kazanın oluş saati ve sürücünün hastaneye getiriliş saati arasındaki zaman farkı düşünüldüğünde bu miktarda azalış olacağının kabul edilmeyeceği,avukat bilirkişi, zamanaşımı yönünden cezayı gerektiren fiillerin varlığı halinde ceza zamanaşımı sürelerinin uygulanması gerektiğinden bahisle mahkemenin ara kararı hakkında hukuki değerlendirmede bulunduğunu, Bismil İş Mahkemesinin ….. sayılı dosyasında düzenlenen bilirkişi raporunda davalıya kusur izafesinin mümkün olmayacağını, işveren olarak kendisinden beklenen tüm yükümlülüğü yerine getirdiği belirtilerek davanın reddedildiğini, buna rağmen bilirkişi raporunda işletenin kusursuz sorumluluğundan bahisle davalıya davacının rücu hakkından bahsedildiğini, davacının belirttiği gibi kaza sürücünün alkol alması sebebiyle meydana gelmişse sürücünün destek yoksun kalanlarına ödenen tazminatın davalıya rücu edilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olacağını, kişinin kendi kusuru ile ölümüne sebebiyet vermesi sonucunda işletene bu tazminatın rücu edilmesi yanlış olan hareketin ödüllendirilmesi anlamına geleceğini, desten yoksun kalanlara ödenen tazminatın kazanın oluşumunda hiçbir kusuru bulunmayan davalıya yükletilmesinin işletenin bir nevi cezalandırılması anlamına geldiğini, ayrıca 23.02.2017 tarihli ara kararda bilirkişilerin tek bir rapor hazırlamasına karar verilmiş olmasına rağmen bilirkişilerin ayrı ayrı rapor hazırladıklarını, Diyarbakır Üniversitesinde görevli olan bilirkişilerden oluşturulacak yeni heyetten bilirkişi raporu aldırılmasını taleplerinin reddedildiğini, tüm bu hususlar açıklanmış olmasına rağmen yerel mahkemece hükme elverişli olmayan rapora göre karar verildiğini, müteveffa …’un tamamen kusurlu olmasının rücu nedeni olarak öne sürülemeyeceğini, kaza sırasında alkollü olmasının da tek başına rücu nedeni olmadığını, davaya konu kazanın alkol sebebiyle meydana gelmediğini, Yargıtay’ın istikrar kazanmış görüşüne göre, sigortacının işletene rücu edebilmesi için sürücünün alkollü oluşu yeterli görülmeyip, alınan alkol neticesinde güvenli araç sürme yetisini yitirmiş olmasının arandığını, davacının davalıya rücu edemeyeceğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekilinin HMK.nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Davacı sigorta şirketi, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi kapsamında zarar gören üçüncü kişiye ödenen tazminatın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4. maddesi gereğince kendi sigortalısından rücuen tahsili talebinde bulunmuştur.
2918 sayılı KTK’nun 95. maddesi gereğince sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinde, tazminatı gerektiren olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
Dava konusu kaza 10.07.2012 tarihinde meydana gelmiş, sigorta şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi 11.08.2011 -2012 tarihleri arasında geçerli olmak üzere düzenlenmiştir.
Olay ve poliçe tarihinde yürürlükte bulunan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları gereğince sigortacının sigortalısına rücu edebilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, rücu şartlarının oluştuğunun kabulü gerekir.
Dava konusu kazadan sonra düzenlenen kaza tespit tutanağında; …’un idaresinde bulunan … plakalı aracın direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu diğer şeride geçtiği ve şeridinde seyreden …. plakalı çekici ve römorka çaptığı olayda …’un şeride tecavüz nedeniyle tam kusurlu olduğu belirtilmiştir. Dava konusu olay nedeniyle Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturmada sürücü …’un 0,90 promil alkollü olduğu belirlenmiştir.
Mahkemece Bismil Asliye Hukuk Mahkemesine yazılan talimat ile mahallinde keşif yaptırılmış, jandarma uzman çavuş bilirkişiden, avukat bilirkişiden ve nöroloji uzmanı hekim bilirkişiden ayrı ayrı rapor alınmış ve kazanın davalıya ait araç sürücüsünün alkollü olmasının kazanın meydana gelmesinde münhasıran etkili olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, bir kısım talep yönünden ise zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesi ile reddine karar verilmiştir.
1-Mahkemece her ne kadar davacı sigorta şirketi tarafından sigortalıya ait araç sürücü …’un ölümü nedeniyle hak sahiplerine ödenen destekten yoksun kalma tazminatının rücuen tahsiline karar verilmiş ise de; sigorta şirketi tarafından … mirasçılarına yapılan ödemeye ilişkin belgeler dosya içerisinde bulunmadığından ödeme tarihi belirlenmediği gibi buna bağlı olarak davalı vekili tarafından ileri sürülen zamanaşımı defi’de değerlendirilememiştir.
Açıklanan nedenle öncelikle davacı sigorta şirketi tarafından …’un ölümü nedeniyle yapılan ödemelere ilişkin belgelerin getirilmesi ve davalının zamanaşımı defi’nin değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
2-Davacı vekili davalıya ait davacıya Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile sigortalı araç sürücüsünün alkollü olarak araç kullanması nedeniyle sigortalısına rücu şartlarının oluştuğunu belirtmiş, mahkemece jandarma uzman çavuş, avukat ve nöroloji uzmanı bilirkişiler tarafından ayrı ayrı düzenlenen raporlar hükme esas alınmış ise de; Davacı sigorta şirketinin sigortalısı olan davalıya rücu edebilmesi için kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka unsurların da kazada etkili olup olmadığının kusur konusunda uzman bilirkişi ve nöroloji uzmanı bilirkişiden oluşan heyet tarafından birlikte değerlendirilmesi gerekirken ayrı ayrı rapor düzenlenmiş ve ayrı ayrı değerlendirme yapılmış olması doğru görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece, trafik kazaları ve kusur oranları konusunda uzman makine mühendisi bilirkişi ve nöroloji uzmanı hekim bilirkişiden oluşacak bilirkişi kurulundan, olayın oluş şekli, yol ve hava durumu ve dosyadaki diğer deliller birlikte değerlendirilip, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediğinin, başka unsurların da etkili olup olmadığının tespiti hususlarında birlikte inceleme yaptırılarak ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
3-Kabul şekline göre de; mahkemece davacı sigorta şirketi tarafından …’un vefatı nedeniyle hak sahiplerine ödenen 110.057,00 TL. nın davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de; davacı sigorta şirketi ödediği tazminatı değil ödemesi gereken gerçek zararı sigortalısından rücuen isteyebilir. Bu nedenle mahkemece …’un vefatı nedeniyle hak sahiplerinin ödeme tarihi itibariyle gerçek zararlarının tespiti için konusunda uzman aktüer bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken bu hususta hiç bir inceleme yapılmamış olması da doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece davacı sigorta şirketi tarafından …’un ölümü nedeniyle hak sahiplerine yapılan ödemeye ilişkin belgelerin getirilerek davalının zamanaşımı def’inin değerlendirilmesi, kazanın münhasıran sürücünün alkollü olması nedeniyle meydana gelip gelmediğinin belirlenmesi için makine mühendisi ve nöroloji uzmanı bilirkişiden birlikte rapor alınması ve kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana geldiğinin tespiti halinde sigorta şirketinin ödemesi gereken gerçek zararı rücu edebileceği gözetilerek …’un desteğinden yoksun kalanların ödeme tarihi itibariyle gerçek zararlarının belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafça yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine.
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.