Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1367 E. 2021/2217 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 26. HUKUK DAİRESİ …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/10/2018
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : Sigorta Sözleşmesi Kaynaklanan Rücuen Tazminat

KARAR TARİHİ : 25/11/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 24/12/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 14.12.2015 tarihinde davacı şirkete zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı davalı şirkete ait aracın sürücüsü …. idaresinde bulunan araca çarptığını, meydana gelen kaza sonucu…. yaralanması ve %7 maluliyeti nedeniyle 06.03.2017 tarihinde 58.390,00 TL ödendiğini, davalıya ait araç sürücüsünün kaza sırasında 0,80 promil alkollü olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 58.390,00 TL tazminatın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davalı şirketin araç kiralama işi yaptığını, kazaya karışan…. plaka sayılı aracın 13.12.2015 tarihinde dava dışı … belirsiz süreli olarak kiralandığı ve teslim edildiği, her ne kadar araç maliki davalı şirket ise de aracın işleteni dava dışı … olduğundan, davanın öncelikle husumet yönünden reddi gerektiğini, davalının davacı ile dava dışı … arasında 28.02.2017 tarihinde imzalanan Sulh Sözleşmesinden haberinin bulunmadığını, davacı tarafından neye istinaden ödeme yapıldığı, …… ödemesi ve kazancının göz önüne alınıp alınmadığının belli olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; araç sürücüsü …’un, 14.12.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasından sonra hastanede yapılan ölçümde 0,78 promil alkollü, kaza anında 1,03 promil alkollü ve tam kusurlu olduğunun tespit edildiği, Karayolları Trafik Kanunu ve Karayolları Trafik Yönetmeliği’nde, hususi otolarda 0,50 promil üstünde alkollü içkili olarak araç kullanımının yasaklandığı, kaza tarihinde yürürlükte bulunan ZMMS Genel Şartları’nın B.4.C maddesi uyarınca, mevzuatta belirlenen seviye üstünde alkollü araç kullanımının sigorta teminatı kapsamı dışında tutulduğu, sürücü …’un kaza anında en az 0,78 promil alkollü olması nedeniyle davacı sigortacının rücu koşullarının oluştuğu, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin… Esas sayılı dosyasında ….. davalı olarak yer aldığı, … tarafından 28.02.2017 tarihli sulh anlaşması ile maddi tazminat tutarı 44.000,00 TL için ferileri ile birlikte toplam 58.390,00 TL ödeme yapıldığı, bilirkişi tarafından düzenlenen 22.02.2018 tarihli raporda, dava dışı …. iş gücü kaybı tazminatının 44.229,25 TL olarak hesaplanması nedeniyle davacı tarafından ödenen maddi tazminat tutarı ile ferilerinin dosya içeriğine uygun bulunduğu, davacı ve davalının daha önce açılan davada birlikte taraf olarak yer almaları nedeniyle davacı ödeme tarihi itibariyle faiz talep edebileceği gerekçesi ile davanın kabulü ile; 58.390,00 TL’nin 07.03.2017 ödeme tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalının araç kiralama işi ile iştigal ettiğini, kazaya karışan … plakalı aracın 13.12.2015 tarihinde dava dışı …’a belirsiz süreli olarak kiralanarak teslim edildiğini, araç maliki davalı şirket ise de aracın işleteni dava dışı … olduğunu, araç kiralama sözleşmesi ve ekleri sunulmuş olmasına rağmen yerel mahkeme tarafından uzun süreli araç kiralama sözleşmesine ilişkin belge sunulmadığından bahisle husumet itirazımızın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı sigorta şirketi tarafından karşılanan zararın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerektiğini, davacı sigorta şirketi tarafından ödeme yapılması konusunda herhangi bir ihtar gönderilmediğini mahkeme tarafından verilen kararın faiz yönünden de hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davalı vekilinin HMK.nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Davacı sigorta şirketi, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi kapsamında zarar gören üçüncü kişilere ödenen tazminatın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4. maddesi gereğince kendi sigortalısından rücuan tahsili talebinde bulunmuştur.
2918 sayılı KTK’nun 95. maddesi gereğince sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez. Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene başvurabilir.
Sigorta sözleşmesine dayalı rücu davalarında, tarafların yükümlülüklerinin belirlenmesinde, taraflar arasındaki ilişkinin sözleşme ilişkisi olması nedeniyle, poliçe ve poliçenin tanzim tarihinde yürürlükte olan ve sigorta poliçesinin eki niteliğinde bulunan Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının dikkate alınması gerekir.
Dava konusu olay 14.12.2015 tarihinde meydana gelmiş, davacı sigorta şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi 02.10.2015 – 2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere düzenlenmiştir. Bu nedenle rücu şartlarının belirlenmesinde 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının nazara alınması gereklidir.
Poliçe tanzim tarihinde geçerli olan ve 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının sigortacının sigortalıya rücu hakkının düzenlendiği B.4.c maddesi gereğince aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar sigortalıdan rücuen talep edilebilir. Sigorta şirketinin rücu edebileceği tazminat tutarı, sürücünün kusur oranına ve zarar görenlerin gerçek zararına göre belirlenir.
Dava konusu olayda, davacı vekili 14.12.2015 tarihinde davacı şirkete zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı davalı şirkete ait aracın sürücüsü ……… idaresinde bulunan araca çarptığını, meydana gelen kaza sonucu ……. yaralanması ve %7 maluliyeti nedeniyle 06.03.2017 tarihinde 58.390,00 TL ödendiğini, davalıya ait araç sürücüsünün kaza sırasında 0,80 promil alkollü olduğunu belirterek 58.390,00 TL tazminatın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
1-Mahkemece Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları gereğince sigorta şirketinin rücu edebileceği tazminat tutarı, sürücünün kusur oranına ve zarar görenlerin gerçek zararına göre belirleneceğinden rücu şartlarının oluşup oluşmadığı, sigortalıya ait araç sürücüsünün kusur oranı ve kaza saatindeki alkol oranının belirlenmesi için ceza mahkemesi dosyası da getirilerek konusunda uzman makine mühendisi bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
2- Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin ….. Esas sayılı dosyasında davacı … tarafından davalı … ….. hakkında geçici ve sürekli iş göremezlik nedeniyle tazminat talebinde bulunulduğu, yargılama sırasında davalı sigorta şirketinin 28.02.2017 tarihli sulh sözleşmesi gereğince 07.03.2017 tarihinde 44.000,00 TL asıl alacak, 5.190,00 TL ilam vekalet ücreti, 3.862,00 TL faiz, 648,00 TL yargılama gideri, 4.690,00 TL icra vekalet ücreti olmak üzere 58.390,00 TL.nın …’a ödendiği, davacı tarafından davadan feragat edildiği anlaşılmıştır.
Hükme esas davacı tarafından zarar gören kişiye ödenmesi gereken gerçek zararın belirlenmesi için alınan bilirkişi raporunda …’un iş göremezlik tazminatının hesaplanmasında TRH 2010 yaşam tablosu esas alınarak bakiye ömür süresi belirlendiği belirtilmiş ancak davacının muhtemel bakiye ömür süresi 99 yaş kabul edilerek bu yaşa göre hesaplama yapılmış olması doğru görülmemiştir. Yapılması gereken Yargıtay tarafından da görüş değişikliği ile gerçek zararın belirlenmesinde kabul edilen ilkelere göre davacının TRH 2010 yaşam tablosuna göre bakiye yaşam süresinin belirlenmesi, bilinmeyen/ işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp, % 10 iskonto edilerek progresif rant yönteminin kullanılması ve davalı yararına oluşan kazanılmış haklarda gözetilerek hesaplama yapılması için konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
3-Davacı sigorta şirketi tarafından Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin…. Esas sayılı dosyasında zarar gören … tarafından açılan davada 28.02.2017 tarihli sulh sözleşmesi gereğince 07.03.2017 tarihinde 44.000,00 TL asıl alacak, 5.190,00 TL ilam vekalet ücreti, 3.862,00 TL faiz, 648,00 TL yargılama gideri, 4.690,00 TL icra vekalet ücreti olmak üzere 58.390,00 TL.nın …’a ödendiği, davacı tarafından davadan feragat edildiği anlaşılmıştır. Davacı sigorta şirketi ödediği değil ödemesi gereken gerçek zararı sigortalısına rücu edebilir. Davacı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme kapsamında 44.000,00 TL asıl alacak, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası yargılama giderleri, vekalet ücreti ve işlemiş faiz ile birlikte icra vekalet ücretini de ödendiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına göre ödeme sulhen yapılmış olup alacağın tahsili için icra takibi başlatılmadığından davacı sigorta şirketinin icra vekalet ücretine ilişkin miktarı rücu edemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmiş olması da isabetli değildir.
Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine diğer istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.