Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1344 E. 2021/1932 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No…..

ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/01/2019
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 04/11/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 05/11/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ile davalı… vekili, davalılar …, … ve … vekilleri tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisi…’un 18/11/2008 tarihinde … ……… Karayolu’nun 19. Km.’sinde sevk ve idaresindeki ……. plakalı otomobil ile seyrederken bir kısım davalıların murisleri …’nın sevk ve idaresindeki ….. plakalı traktör ile çarpışması sonucu meydana gelen kaza sonucu yaşamını yitirdiğini, söz konusu meydana gelen kazanının davalıların murisi …’nın sevk ettiği traktörü ile bölünmüş yola çıkış yaparken kendi yönünde bulunan ….. levhasının bulunduğu yerde bekleme yapmadan yola çıkması ile müvekkillerinin murisi…’un traktörün sol arka lastiğinin bulunduğu yere kendi aracı ile çarparak yolun sağ şeridine savrulduğu anda … İli istikametinden … İli istikametini gitmekte olan ve sağ şeritte bulunan … sevk ve idaresindeki…’nin maliki olduğu … plakalı minibüsün arkasından çarpması sonucu meydana geldiğini, bu kaza sonucunda müvekkillerinin murisi…’un hayatını kaybettiğini, kazanın oluşumunda davalılardan ölü ……h maddelerini ihlal ettiğini ve kazanın oluşumunda asli kusurlu sayıldığını, …’ın ise çarpışma mesafesi dikkate alındığında anlaşılacağı üzere hızının öngörülen hızdan fazla olması nedeniyle kusurlu olduğunu, …’nın 20/10/2009 tarihinde vefat etmesi nedeniyle davanın mirasçılarına yöneltildiğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacılardan … için 1.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi, diğer davacılar için ayrı ayrı 1.000,00 TL maddi 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 18/11/2008 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte kusurları oranında müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde; …’ne ait … plakalı minibüsün şöforü …’ın hiçbir kusurunun bulunmadığını ve dolayısıyla ……. (mülga) anılan kaza sebebiyle hukuki bir sorumluluğunun olmadığının anlaşılacağını, davaya konu kazada…’un öngörülen hızdan fazla süratle seyir halinde olduğunu, … 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne ait …. karar sayılı ilamda sanık …’ın kullandığı minibüs ile seyrini sürdürürken önünde aynı yönde giden otomobilin sağ taraftaki tali yoldan kavşağa giren traktör ile çarpışmasından sonra otomobile çarpmasında oluş koşullarına göre alabileceği herhangi bir önlem bulunmadığından kusurunun olmadığı ibaresine yer verildiğini, talep edilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet verecek durumda olduğunu, öte yandan maddi tazminat talebinin davacıların murisinin yaşı, sosyal ekonomik durumu, ailesine sağladığı gelir göz önüne alınmaksızın tazmin amacı dışında karşı tarafın zenginleşmesine sebebiyet vereceğini ve tamamen tahmine dayalı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın 18/11/2008 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu vefat eden…’un desteğinden mahrum kalındığı iddiasıyla işbu davanın açıldığını, müvekkili şirketin yaptığı ödeme sonucu ibra edildiğini, fahişlik söz konusu olmadığından ibranamenin iptalinin talep edilemeyeceğini, ilgili kaza nedeniyle hesaplanan tüm tazminatın davacılara ödendiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun kalmadığını, … varislerine 05/10/2010 tarihinde 5.690,00 TL’nin ibraname karşılığında ödendiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, dava açılmasından dolayı müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, ATK’dan kusur raporu alınması gerektiğini, müvekkili şirketten olay tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini, davacıların murisi takması zorunlu emniyet kemerini takmadığından müterafik kusurunun bulunduğunu, müterafik kusurun tazminat hesabından düşülmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın esasa girilmeksizin zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, … 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılamada müvekkilinin kusurunun bulunmadığının ortaya çıktığını, müvekkilinin adının kazaya karışmasının tek nedeninin on an için orada bulunması olduğunu, kaçınılmazlık durumu neticesiyle bu kazaya karıştığını, yani şoför olarak bu kazayı bertaraf etmek için kendisinden bir şey beklenilemeyeceğini, kazanın oluşumunda bir kusurunun bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı… beyan dilekçesinde özetle; işbu dosyaya ilişkin olarak 18/04/2014 tarihinde Av. … …’a 24.000,00 TL ödeme yaptığını, babası …’nın kazadan sonra yatağa bağımlı ve bakıma muhtaç bir yaşam sürdüğünü bildirmiştir.
Davalı… vekili, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar … ve … cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, kusur durumuna ilişkin olarak davalı …’ın kazada kusurunun bulunmaması nedeniyle bu davalının kullandığı … plaklaı aracın işleteni … (…) ve yine bu aracın zorunlu mali sorumluluk sigortasını yapan davalı … Sigorta A.Ş.’nin maddi ve manevi tazminat davası yönünden sorumluluklarının bulunmadığı kanaati ile bu davalılar yönünden açılan tüm maddi ve manevi tazminat davalıların reddine karar verilmesi gerektiği, davacılar murisi…’un vefat ettiğini davacılardan …’un müteveffa…’un eşi diğer davacıların ise müteveffanın çocukları olduğu, mahkemece itibar edilen aktüerya bilirkişinin ek ve kök raporuna göre davacı …’un 169.878,87 TL destekten yoksun kalma zararının oluştuğu bu zarardan 3.397,58 TL yeniden evlendirme indirimi ve davacılar murisinin %25 lik kusuru oranında (41.620,32 TL) indirim yapılması gerektiği, ayrıca davalılar murisi …’nın kullandığı aracın ZMMS poliçesinin bulunmaması nedeniyle güvence hesabına yapılan başvuru sonucu 29/07/2011 tarihindeki 38.439,00 TL’nin güncellenmiş değeri olan 61.840,45 TL miktarındaki bedelinin indirilmesi neticesinde davacı …’un 63.020,52 TL destekten yoksun kalma zararının oluştuğu, aktüerya bilirkişi raporlarında her ne kadar … Sigorta AŞ vekilinin cevap dilekçesinde ileri sürdüğü 5.690,00 TL bedelin 05/10/2010 tarihinde ödendiğine dair beyanına ilgili olarak tespit edilen destekten yoksun kalma zararından bu ödemenin güncellenmiş değeri indirilmemiş ise de dosya kapsamında davacılar vekilinin … Sigorta AŞ vekilinin dava öncesi yapılan ödemeye ilişkin beyanı kabul etmemesi ayrıca … Sigorta AŞ vekilinin de 05/10/2010 tarihinde 5.690,00 TL’lik ödeme yapıldığına ilişkin herhangi bir makbuz, dekont veya belge sunmamış olması ve dava dosyası kapsamında ki sigorta şirketine ait belgeler arasında da bu nitelikte bir evrakın bulunmaması nedeniyle bu bedelin tespit edilen destekten yoksun kalma zararından indiriminin gerekmediği kanaatine varıldığı, dava kapsamında kusur oranında sorumlu tutabilecek …’nın mirasçıları olan davalılar …, …, … ve… olduğu, davacı …’un … mirasçıları davalılar …, …, … ve… hakkındaki destekten yoksun kalma zararı nedeniyle maddi tazminat davasının kabulü ile, 63.020,52 TL destekten yoksun kalma zararı nedeniyle maddi tazminatın trafik kaza tarihi olan 18/11/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte … mirasçıları olan davalılar …, …, … ve…’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine karar verilmesi gerektiği, davacılar vekili her ne kadar ıslah dilekçesinin sonuç ve talep kısmında 63.159,55 TL istemiş ise de ıslah harcı dikkate alındığında davacılar vekilinin 62.020,52 TL üzerinden davasını başlangıçtaki 1.000,00 TL talebine ek olarak ıslah ettiği ve bilirkişinin de davacı …’un destek zararını 63.020,52 TL bulduğu anlaşılmakla davacı …’un davasının bu miktar üzerinden kabulüne karar verilmesi gerektiği, davalı… vekili ıslah dilekçesine karşı alacağın tamamına ilişkin zamanaşımı defi’nde bulunmuş ise de davalının cevap dilekçesini sunmamış olması ve KTK’nın 109. maddesinde belirtilen bu olaya uygulanacak 12 yıllık uzamış ceza zamanaşımının dolmamış olması nedeniyle bu davalı yönünden zamanaşımı define itibar edilmediği, davacılar…, … ve …’un dava dilekçesi ile ayrı ayrı 1.000,00 TL üzerinden talep ettikleri destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi tazminat talepleri yönünden 25/09/2018 tarihli aktüerya bilirkişi ek raporuda dikkate alınarak…’un vefatı nedeniyle destek zararının bu üç davacı yönünden oluşmadığı kanaatine varıldığı, davacılar…, … ve …’un tüm davalılar hakkındaki destekten yoksun kalma zararı nedeniyle maddi tazminat davalarının ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerektiği, manevi tazminat talebi yönünden ise; davacılar vekili ile davalı … mirasçısı olan davalı… arasında 18/04/2014 tarihinde protokoldür başlıklı belgenin imza altına alındığı ayrıca aynı tarihte 24.000,00 TL ödemenin davalı… tarafından davacılar vekiline ödendiğinin tarafların kabulünde olduğu, davacılar vekilinin tüm davacılar yönünden toplam 40.000,00 TL manevi tazminat hususunda davalı ile anlaştığı, manevi tazminata ilişkin olarak taraflar arasındaki uyuşmazlığın bu protokol uyarınca kalan 16.000,00 TL’nin ödenmemesi nedeniyle protokolün devreye girip giremediği manevi tazminat hesabında göz önüne alınıp alınmayacağına ilişkin olduğu, tarafların protokol altındaki imzaları inkar etmediği ve protokol uyarınca da bir kısım ödemenin yapıldığı anlaşıldığından dosyaya sunulan protokole ait surette bulunan 11/06/2018 tarihli davacılar vekilince yazılmış “bakiye bedeli ödenmediği için anlaşma fesh olunmuştur” ifadesinin ve protokol içeriğindeki “Bu sözleşme mahkemeye sunulmayacak ve delil niteliği olmayacaktır” ifadelerinin mahkeme açısından bağlayıcı olmadığı ve geçerliliğinin bulunmadığı bu anlaşmada belirtilen toplam 40.000,00 TL manevi tazminat miktarının yukarıda belirtilen manevi tazminat belirleme ilkeleri bakımından hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olduğu ve tarafların anlaştıkları bu bedel üzerinde manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği, bu bedelden ödenmeyen toplam 16.000,00 TL üzerinden dört davacının sosyal ve ekonomik durumları da dikkate alınarak manevi tazminat taleplerinin davalılar …, …, … ve… için kısmen kabul kısmen reddine karar verilmesi gerektiği, bu bedeller için de faiz tarihinin 16.000,00 TL’nin protokol hükümleri çerçevesinde ödenmesi gerektiği 01/06/2014 tarihinden itibaren başlatıldığı, gerekçesiyle davacılar …, …, … ve …’un … mirasçıları davalılar …, …, … ve… hakkındaki manevi tazminat davalarının kısmen kabulü kısmen reddi ile, … için 8.500,00 TL, … için 2.500,00 TL, … için 2.500,00 TL ve … için 2.500,00 TL miktarlarındaki manevi tazminatın 01/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte … mirasçıları olan davalılar …, …, … ve…’den müştereken ve müteselsilen alınarak ismi geçen davacılara ayrı ayrı verilmesine, tüm davacıların fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin reddine, davacı …’un … mirasçıları davalılar …, …, … ve… hakkındaki destekten yoksun kalma zararı nedeniyle maddi tazminat davasının KABULÜ ile, 63.020,52 TL destekten yoksun kalma zararı nedeniyle maddi tazminatın trafik kaza tarihi olan 18/11/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte … mirasçıları olan davalılar …, …, … ve…’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, davacı …’un davalılar …, … (…) ve … Sigorta A.Ş. hakkındaki destekten yoksun kalma zararı nedeniyle maddi tazminat davasının reddine, davacılar…, … ve …’un tüm davalılar hakkındaki destekten yoksun kalma zararı nedeniyle maddi tazminat davalarının ayrı ayrı reddine, davacılar …, …, … ve …’un davalılar … ve … (…) hakkındaki manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı… vekili istinaf dilekçesinde, trafik tespit tutanağının kazanın oluşumuna aykırı olarak düzenlendiğini, kusur yönünden yeniden inceleme yapılarak karar verilmesi gerektiğini, davacılara hem davalı … Sigorta tarafından hem de davalılardan… tarafından ödeme yapılarak maddi ve manevi tazminat yönünden ibralaşıldığını, … Sigorta Aş tarafından mahkemeye sunulan dilekçelerinde “ilgili kaza nedeniyle hesaplanan tüm tazminatın davacılara ödendiği, şirketin sorumluluğu kalmadığı, davaya konu talep bakımından ibra edildiklerini, … varislerine 05.10.2010 tarihinde 5.690,00 TL’nin ibraname karşılığında ödendiği”nin belirtildiğini, Protokoldür başlıklı 18.04.2014 tarihli davacılar vekili ve … mirasçısı davalılardan…’nın tarafı olduğu belgeye göre “davalılardan …, …, … ve…’ü kapsamak kaydı ile anlaşıldığı; taraflar arasında görülen dava ile ilgili olarak manevi tazminat tutarının 40.000,00 TL olarak kararlaştırıldığı, 24.000,00 TL sinin ekli makbuz ile davacılar vekili Av. … …’a ödendiği, ödeme tamamlandığında davacı tarafın davalılar …, …, … ve…’den maddi tazminat, manevi tazminat, yargılama gideri ve vekalet ücreti adı altında herhangi bir talepte bulunmayacakları konularında anlaşıldığını, buna rağmen mahkemece davacıların maddi tazminat taleplerini yönünden davanın kabulüne karar verildiğini, manevi tazminat yönünden ise 40.000,00 TL üzerinden yapılan anlaşmanın varlığını ve geçerliliğini kabul ederek manevi tazminat yönünden eksik kalan 16.000,00 TL’nin müteveffa … mirasçılarınca ödenmesine hükmedildiğini, davacı tarafın alacaklarının Karayolları Trafik Kanunun 109. Maddesine göre zamanaşımına uğramış olup davacı tarafın ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı definde bulunulmasına rağmen mahkemece bu itirazın da kabul görmediğini, kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmediğini, manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde, … dışındaki müvekkiller lehine destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmemesi, manevi tazminat miktarlarının düşüklüğü ve davalı …’ın kazada kusursuz bulunması yönündeki Yerel Mahkeme kararını hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, …’un lisans öğrenimi gördüğünü, yerleşik ve kabul gören uygulamaya göre erkek çocuklarının 18 yaşına kadar, yüksek öğrenim gören ya da görme ihtimali bulunan çocukların ise 25 yaşına kadar destek alacağı dikkate alınarak destek tazminatı hesaplanmasının gerektiğini, diğer çocuklar için olmasa da, müvekkil … için, olayın meydana geldiği 2008 tarihinde lisans öğrenimi görmesinden dolayı 25 yaşını dolduracağı 2016 tarihine kadar müteveffa…’un desteğine muhtaç olduğu gözetilerek onun lehine de destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, manevi tazminat miktarının düşük olduğunu mahkeme dışı düzenlenen bir sulh anlaşmasının mahkeme heyetini ve hâkimi bağlayabilmesi için, mahkeme içi sulhe dönüşmesi gerektiğini, sulh sözleşmesi mahkeme önünde sulhe dönüşmediğinden buna göre karar verilmesinin de isabetsiz olduğunu, mahkeme dışı sulhe ilişkin açıklamalar ışığında düşünüldüğünde, hak edilen tazminat miktarının gerçekten 40.000,00 TL olduğu düşünüldüğünde bile, bu sözleşme ve sözleşme sonrası ödenen 24.000,00 TL hesaba katılarak, dava dilekçesinde talep edilen 125.000,00 TL manevi tazminatın reddedilen kısmın buna göre hesaplanmasının da hakkaniyetle bağdaşmadığını, dava açılırken ortada bir sulh sözleşmesi bulunmadığından ve bu konuda bir anlaşma yapılıp 24.000,00 TL ödeme yapılacağı öngörülebilir olmadığından talep kısmında sonradan ödenen miktar değerlendirilmeksizin bir talepte bulunulduğunu, bu sebeple reddedilen kısma bu 24.000,00 TL değerlendirilmeksizin kabul ret oranlarının hesaplanması gerektiğini, davalılardan …, … (il özel idaresi) ve … Sigorta A.Ş . lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın ret sebebi ortak olduğundan mahkemece, adı geçen davalılar lehine tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğunu, davalı …’ın kazada kusursuz bulunmasının kabul edilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar …, … ve … vekilleri istinaf dilekçesinde, dava açıldıktan sonraki süreçte , dava değerinin ıslah edildiği tarih itibariyle alacak zaman aşımına uğradığı gibi, davacı taraflar ile müvekkilleri temsilen…’nın 18/04/2014 tarihinde bir protokol yaptıklarını ve 40,000,00 TL karşılığında uzlaşmaya vardıklarını sözleşme gereğince, davacılar vekiline 24.000,00 TL ödeme yapıldığını, bakiye ödenmesi gereken 16.000,00 TL’nin kaldığını, davacı tarafın bu güne kadar 18.04.2014 tarihli protokolden caydıklarına dair hiçbir beyanı olmadığı gibi, taraflar arasında yapılan sözleşme ile bağlılık ilkesinin yanı sıra, maddi ve manevi tazminat talebinin ve dava açma haklarının 18.04.2014 tarihli sözleşme ile son bulduğunun tartışmasız olduğunu, Yerel Mahkeme’nin gerek ıslah tarihine kadar olan süre açısından zaman aşımını ve gerekse sözleşmeye bağlılık ilkesini göz ardı ederek hüküm kurmasının isabetsiz olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
6098 Sayılı TBK’nın 49. maddesinde haksız fiil tanımlanmış, aynı Kanun’un 72. maddesinde haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 2 ve 10 yıllık zamanaşımı sürelerine tabi olduğu düzenlenmiştir.
Buna karşılık 2918 Sayılı KTK’nın 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak 10 yıl zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin 2. fıkrasında “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa” ifadesi ile kanun koyucu taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3.kişi) fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımı uygulanacağı ifade edilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamalarına göre; “ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesi sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmıştır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür. (HGK’nun 5.6.2015 gün 2014/17-2198 2015/1495 sayılı kararı ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir.)”
Bu çerçevede somut olayda eylem için kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 85/1 ve 66/1-d maddelerinde öngörülen ceza zamanaşımı süresi 15 yıl olup bu zamanaşımı süresi dikkate alındığında dava ve ıslah tarihinde zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin olarak ise, tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmaları ile “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, Sosyal Güvenlik Kurumunca’da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında kaza tarihi itibarıyla PMF 1931 yaşam tablosunun uygulanması yerinde olmakla beraber, Yargıtay görüş değişikliği nedeniyle PMF 1931 Yaşam Tablosu tatbik edilmesi doğru görülmemiştir.
Yine, Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre, destekten yoksun kalan çocukların destek süresinin belirlenmesinde yüksek öğrenim görme durumu bulunmaması halinde kız çocuklarının 22 yaşına kadar, erkek çocuklarının 18 yaşına kadar; yüksek öğrenim gören ya da görme ihtimali bulunan çocukların ise 25 yaşına kadar destek alacağı dikkate alınarak destek tazminatı hesaplanması gerektiği kabul edilmektedir. Çocuğun yüksek öğrenim görüp görmeyeceği ise çocuğun yaşadığı yöreye, sosyal çevreye, çocuğun özelliklerine, cinsiyetine, ailenin sosyal ve ekonomik durumuna göre değişmektedir. Hakimin, her somut olayda bu hususu belirlemesi gerekir.
Bu durumda mahkemece destek görecek küçüğün eğitim gördüğü okuldan ders durumu ve notları araştırılarak, ailenin sosyal ve ekonomik durumu, anne ve babanın üniversite eğitimi alıp almadığı, yaşadığı sosyal çevre gibi hususlar değerlendirilerek buna göre yüksek öğrenim görüp görmeyeceği belirlenerek sonucuna göre 25 yaşa kadar destek alıp almayacağının saptanması, yüksek öğrenim görmeyeceğinin belirlenmesi halinde 18 yaşına kadar destek alacağı kabul edilerek buna göre hüküm kurulması gerekirken belirtilen hususlar değerlendirilmeden, tartışılmadan ve gerekçe gösterilmeden hüküm kurulması isabetsizdir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nun 355. Maddesi gereğince davacılar vekili ile davalı…, davalılar …, … ve … vekillerinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde davacılar vekili ile davalı…, davalılar …, … ve … vekillerinin istinaf istemlerinin kabulüne yerel mahkeme kararının kaldırılması ve dosyanın belirtilen gerekçeyle yerel mahkemesine gönderilmesine, kaldırma ve gönderme sebebine göre davacılar vekili ile davalı…, davalılar …, … ve … vekillerinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1- Davacılar vekili ile davalı…, davalılar …, … ve … vekillerinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 31/1/2019 tarihli ….. sayılı kararının KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kaldırma ve gönderme sebebine göre davacılar vekili ile davalı…, davalılar …, … ve … vekillerinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-İstinaf eden davacılar tarafından yatırılan 44,40 istinaf karar harcının davacılara, davalı… tarafından yatırılan 1.349,47 TL istinaf karar harcının…’e, davalılar …, … ve … tarafından yatırılan 1.349,47 TL istinaf karar harcının, davalılar …, … ve …’ya iadesine,
3-İstinaf eden davacılar tarafından yatırılan gider avansından varsa artan kısmın karar kesinleştiğinde davacılara, davalı… tarafından yatırılan gider avansından varsa artan kısmın karar kesinleştiğinde…’e, davalılar …, … ve … tarafından yatırılan gider avansından varsa artan kısmın karar kesinleştiğinde davalılar …, … ve …’ya iadesine,
4-İstinaf eden davacılar vekili ile davalı…, davalılar …, … ve … yapılan istinaf yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesince verilecek kararda gözetilmesine,
5- … 6. İcra Dairesi 12/04/2019 Tarih ve…. sayılı dosyasına yatırılan 13.730,85 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
6- … 2. İcra Dairesi 22/04/2019 Tarih ve…… sayılı dosyasına yatırılan 7.381,25 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
7-Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 04/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.