Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1339 E. 2021/2045 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/12/2018
NUMARASI ….süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 13.02.2017 tarihinde davalı … şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın davacı idaresinde bulunan motosiklete çarptığını, meydana gelen kaza sonucu davacının yaralandığını, davalı sigortaya başvuru yapıldığını ancak ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 750,00-TL geçici iş göremezlik, 250,00-TL’de sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında talebini 2.106,09 TL geçici iş göremezlik, 20.582,42 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olarak ıslah etmiştir.
Davalı … şirketi vekili, davacının dava açmadan önce 2918 sayılı KTK’nın 97. Maddesi gereğince davalı şirkete yazılı başvuru dava şartını yerine getirmediğini, şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında olduğunu, kusur durumunun ve davacının maluliyetinin belirlenmesi gerektiğini, tazminat hesabının TRH 2010 ve 1,8 teknik faiz esas alınarak yapılmasını, geçici iş göremezlik zararından davalının sorumlu olmadığını, davacının daimi sakatlığının özürlülük ölçütü, sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporları hakkındaki yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gerektiğini, davacının gelirinin somut belgelere göre ispat edilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalıya sigortalı ve dava dışı sürücü … idaresinde bulunan …. plakalı minibüs ile seyir halinde iken, davacı … idaresindeki tescilsiz motosikletin çarpıştığı kazada davacının %75 oranında, davalıya sigortalı araç sürücüsünün ise %25 oranında kusurlu olduğu, ….. sayılı raporu ile davacının yaralanması neticesinde; 6 (altı) ay geçici iş gücü kaybına uğradığı ve %24,00 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş olduğunun tespit edildiği, kaza nedeniyle yaralanan davacının davalı taraftan 2.106,09 TL geçici iş göremezlik ve 20.582,42 TL sürekli iş göremezlik tazminatı talep hakkının bulunduğunun bilirkişi raporu ile hesaplandığı belirtilerek; davanın kabulü ile, 2.106,09-TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 20.582,42-TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 22.688,51-TL maddi tazminatın 14.06.2017 temerrüt tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece davanın kabulüne karar verildiğini, ancak kararda yargılama aşamasında davacı tarafından yapılan adli tıp muayene ücreti, bilirkişi ücreti, dosya ve sair evrak giderleri ve diğer giderler hesaplanmadan eksik ve hatalı olarak karar verildiğini, mahkemece yargılama giderlerinin hüküm altına alınmadığını ileri sürmüştür.
Davalı …Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde; 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı kanun ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. Maddesi gereğince başvuru şartı gereği gibi yerine getirilmemiş olduğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, sigortacı yönünden sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü gerekli belgelerin tam ve eksiksiz bir şekilde ibraz edilmesinden itibaren (15) iş günü içinde muaccel hale geleceğini, gerekli belgelerin tam ve eksiksiz şekilde iletilmeden başvuru yapıldığından başvurunun KTK.nın 97. Maddesi kapsamında geçerli bir başvuru sayılmasının mümkün olmadığını, usulüne uygun olarak düzenlenmeyen maluliyet raporu esas alınarak tazminat hesaplaması yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, özür oranın fahiş olduğunu, raporun 28603 sayılı yönetmeliğe uygun olmadığını, yönetmeliğin 6. 7 ve 8. Maddesine uygun şekilde rapor alınmadığını, maluliyet raporu yönetmeliğin ekinde yer alan sağlık kurulu formuna da uygun olmadığını, raporun tedavi süresi tamamlanmadan oluşturulduğundan raporun bilirkişi hesap raporuna esas alınmasının da kabul edilemeyeceğini, maluliyet raporu hususunda tıbbi mütelaa alındığını, mütelaada; İlgili Yönetmelikte “Omurgaya ait sorunlarda özürlülüğün” belirtildiği kısımda; travma olaylarında ilk tercih edilmesi gereken yöntemin “yaralanma modeli” olduğunun belirtildiğini, bu yöntemin yetersiz kaldığı durumlarda ya da yaralanmanın aynı omurgada birden fazla segmenti ilgilendirdiği durumda “eklem hareket genişliği modelinin” kullanılacağının belirtildiğini, raporda bu kuralın göz ardı edildiğini,hesaplamada tablo 1.1 ve 13 yerine tablo 1.7’ye göre oran belirlendiğini, yönetmeliğe aykırı maluliyet oranın esas alındığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda tazminat hesabının 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren zorunlu mali mesuliyet sigortası genel şartları dikkate alınmadan yapıldığını, genel şart değişikliği gereği yalnızca TRH yaşam tablosunun dikkate alınmasının yeterli olmadığını, 1,8 teknik faizin de dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiğini, Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. Maddesi gereğince genel şartların dikkate alınması gerektiğini ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Taraf vekillerinin HMK.nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında yaralanmadan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalı … şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın davacı idaresinde bulunan motosiklete çarptığını, meydana gelen kaza sonucu davacının yaralandığını belirterek geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatı talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
Davalı vekilinin istinaf nedenlerinin incelenmesinde; Dava konusu kaza 13.02.2017 tarihinde meydana gelmiş, davalı … şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi 03.01.2017 tarihinde düzenlenmiştir.
Davalı … şirketi davacı tarafından davadan önce davalı … şirketine usulüne uygun başvuru olmadığını, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; Dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruyu düzenleyen 2918 sayılı KTK.nın 97. Maddesinde “sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması” gerektiği belirtilmiş, bu yazılı başvuruya eklenmesi zorunlu olan ve dava şartı olan başvurunun yapılmamış sayılmasına neden olacak belgeler belirtilmemiştir. Dosya kapsamına göre davacı tarafından dava açılmadan önce, davalının da kabulünde olduğu gibi davacı tarafından sigorta şirketine başvuru yapıldığı anlaşıldığında KTK.nın 97. Maddesinde belirtilmeyen belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle dava şartının yerine getirilmediğine ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün …. sayılı … Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte olan 2918 sayılı Karayolları Trafik kanunun 90. Maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde….. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresi Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.
Danıştay ve Yargıtay tarafından kabul edilen uygulamaya göre “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının …. …… yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarihinde …. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir
Ancak TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarının, desteğin ve hak sahiplerinin olay tarihindeki bakiye ömürleri, destek alacakları süre, destek payları esas alınarak hesaplanması gerekmektedir. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (Kapanan 17 Hukuk Dairesi) tarafından tazminat hesaplanmasında esas alınacak yaşam tablosu ile ilgili görüş değişikliğine gidilmiş, (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı) “destek ve hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda 1931 tarihli“ PMF yaşam tablosuna göre belirlenmekte iken…. da ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosuna göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir. Bu itibarla, tazminat hesaplanmasında TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant yönteminin esas alınması gerekir.
Açıklanan nedenlerle davacının hak kazanabileceği işgücü kaybı tazminatının hesaplanması için TRH 2010 Yaşam Tablosu esas alınarak davacının bakiye ömür süresi belirlendiği belirtilmiş ise de davacının muhtemel bakiye ömür süresi 99 yaş esas alınarak bu yaşa göre devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü üzerinden işleyecek / bilinmeyen devre hesabının yapılarak tazminat belirlenmiş olması doğru görülmemiştir. Mahkemece yapılması gereken davacının TRH 2010 yaşam tablosuna göre muhtemel bakiye yaşam süresinin belirlenmesi, bilinmeyen / işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilerek progresif rant yönteminin kullanılması ve davalı yararına oluşan kazanılmış haklar gözetilerek hesaplama yapılması için konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yapılan hesaplamaya göre hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde; 6100 sayılı HMK.nın Yargılama giderlerinin kapsamı başlıklı 323. Maddesinde yargılama giderleri sayılmış, HMK’nın 326/1. Maddesinde ise yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan yani aleyhine hüküm verilen tarafa yükletileceği belirtilmiştir. Mahkemece dava kabul edildiğine göre davacı tarafından yapılan giderlerinde yargılama giderlerinin de davada haksız çıkan taraf olan davalıya yükletilmesi gerekirken bu hususta olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davalı vekili ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine.
3-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Ankara 2. İcra Dairesi 16/05/2019 Tarih ve…. sayılı dosyasına depo edilen 35.000,00 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.maddesi gereğince KESİN olmak üzere 11.11.2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
… Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.