Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1282 E. 2021/1888 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

Ankara BAM 26. Hukuk Dairesi….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

……

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/12/2018
NUMARASI ……

DAVANIN KONUSU : Maddi ve Manevi Tazminat

KARAR TARİHİ : 26/10/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 22/11/2021

Mahalli mahkemesinden verilen karara karşı davacılar vekili ve davalılar … ve … vekili tarafından süresi içinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 03/05/2017 tarihinde davalılardan …’a ait olan ve diğer davalı … sevk ve idaresindeki aracın trafikte seyri sırasında yaya yolundan karşıya geçen davacıların annesi olan …’ye çarpması sonucu …’nin olay yerinde öldüğünü belirterek her bir davacı için 100.000,00 TL olmak üzere toplam 300.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketi dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın şirkete herhangi bir başvuru yapmadan iş bu davayı açtığını, şirketin sigortalısının kusuru oranında zarardan sorumlu olduğunu, davanın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın kusuru ve zararını usulen ispat etmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde; dava yoluna gitmeden önce ilgili … kuruluşuna yazılı başvuruda bulunulması gerektiğini, usulüne uygun başvuru yapılmadığından davanın usulden reddi gerektiğini, farazi değerlendirmeler ile kusurun değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, davalı sürücüye kusur izafe edilmesinin mümkün olmadığını, manevi tazminatın bir zenginleşme aracı olarak görülmemesi, verilen miktarın meydana gelen felaketi özletmemesi gerektiğini, murisin davacılara desteklerinin söz konusu olmadığını belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece; müteveffanın olay tarihinde 70 yaşında olduğu, müteveffanın yaşı ve davacıların yaşı, davacıların çalışıyor olmaları, evli olmaları da nazara alındığında, kaza tarihinde ve kaza tarihinden sonra günlük işlerinde, hastalıkta, bayram gibi özel günlerde müteveffanın davacılara değil, davacıların müteveffaya destek olacağı anlaşılmakla, tüm davalılara yönelik maddi tazminat talebinin reddine, davacıların manevi tazminat davalarının kısmen kabulü ile; her bir davacı için 20.000,00’er TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacılar vekili ve davalılar … ve … vekili tarafından ayrı ayrı istinaf talebinde bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme hükmünde vekalet ücreti takdirinin hatalı olduğunu, maddi ve manevi tazminata ilişkin davalılar yararına ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, maddi tazminat talebinin reddinin hatalı olduğunu, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 10.000,00 TL maddi tazminat talep edildiğini, bu talebin destekten yoksun kalma tazminatı, cenaze masrafları ve tedavi masraflarını kapsadığını, davacıların destekten yoksun kaldıkları sabit olmasına rağmen, destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmamasının açıkça hukuka aykırı olduğunu,hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olduğunu ileri sürerek, yerel mahkeme kararının istinaf yolu ile kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükmedilen manevi tazminat miktarının çok yüksek olduğunu, davalının kazanın meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu olmadığını, kaza yapılan yoldaki hız sınırının bariz şekilde hatalı tespit edildiğini, kazanın meydana gelmesinde ……kusurunun dikkate alınmadığını, olay yerinde, hız sınırı 50 km./s.’in üzerinde olmasına ve olay yerine 95 m. yakınlıkta yaya üst geçidi bulunmasına rağmen, bu bölgeye hemzemin yaya geçidi yapılmasına ve/veya burada kalmasına müsade eden….yetkililerinin kazanın meydana gelmesinde müteselsil olarak asli sorumlu olduklarını belirterek yerel mahkeme kararının istinaf yoluyla kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda, kaza tespit tutanağı uyarınca 03.05.2017 tarihinde sürücü …’ın sevk ve idaresindeki aracıyla seyri sırasında olay yeri kavşakta trafik levhaları ve yer zemin işaretlemeleri ile belirlenmiş yaya geçidinde sağından gelip yaya geçidinden geçmek isteyen yaya …’ye çarparak duruşa geçtiği, ilk geçiş hakkını yaya geçidinden geçen yayaya vermediği, neden olduğu kazada kural ihlalinin görüldüğü, yaya …’nin ise trafik lambasının olmadığı, trafik levhası ve zemin işaretlemeleri ile belirlenmiş yaya geçidinde yaklaşan aracın hızını ve mesafesini gözönüne almadan karşıya geçmek istediği sırada yaralandığı kazada tali kusurlu bulunduğunun belirlendiği, mahkemece kusur bilirkişisinden alınan rapor uyarınca, otomobil sürücüsü …’ın olayın oluşumunda asli kusurlu olduğu, müteveffa yaya …’nin olayın oluşumunda kusuru bulunmadığının belirlendiği, olaya ilişkin Ankara 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nin……esas sayılı dosyasında aldırılan 16/03/2018 tarihli…….raporu uyarınca kazanın oluşumunda sürücü …’ın asli kusurlu olduğu, yaya …’nin ise kusursuz olduğunun bildirildiği, anılan ceza yargılamasında aktüer bilirkişi tarafından sunulan raporda ise, yaşı itibarıyla müteveffanın davacılara değil, davacıların müteveffaya destek olacağı bu nedenle destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmadığı, mahkemece anılan raporların hükme esas alınmasıyla maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminata yönelik davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalılar … ve … vekilinin istinaf talebinin incelenmesinde, mahkemece alınan kusur raporu ve kesinleşen ceza mahkemesi kararına dayanak olan ATK kusur raporu nazara alındığında kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün tam kusurlu olduğunun anlaşılmasına, hükme esas alınan raporun olayın oluşuna hüküm vermeye ve denetime elverişli bulunmasına göre davalılar … ve … vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacılar vekilinin istinaf talebinin incelenmesinde, dava dilekçesinde talebin destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin olduğu, ön inceleme celsesinde davacı vekilinin talebini açıkça destekten yoksun kalma tazminatı olarak belirlemiş ve bu suretle maddi tazminat talebinin bu hususla sınırlanmış olduğu ,anılan nedenlerle talebin geniş yorumlanmasıyla cenaze gideri ve tedavi gideri taleplerini de içerdiği şeklinde yorumlanmasının mümkün olmadığı anlaşılmakla bu yöne ilişkin istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Müteveffa kaza tarihinde 70 yaşında olup, davacılar desteğin evlatları olmakla olay tarihinde 22 yaşın üzerinde oldukları sabittir. Davacıların, desteğin ölüm günündeki yaşlarına göre destek alabilecekleri yaş sınırını geçtikleri anlaşıldığından annelerinden destek almadan yaşamlarını sürdürebileceklerinin kabulü gerekir. Davacıların çalışmasını engelleyen bir özür veya sağlık sorunu olmadığı da gözetildiğinde davacıların annelerinin kaybı ile destekten yoksun kaldıkları kabul edilemez. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 13.03.2017 tarihli 2014/19195 Esas – 2017/2606 Karar) Anılan nedenle davacılar vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebinin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Bununla birlikte hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 3/2 maddesinde “müteselsil sorumlulukta dahil olmak üzere birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek avukatlık ücretine …. hükmolunur” denildiğinden davacılar tarafından açılan maddi tazminat davasının reddi sonucu maddi tazminat için ve manevi tazminat için ayrı olmak üzere her bir davacı yönünden tüm davalılar lehine tek vekalet ücretine hükmolunması gerekirken davalılardan her biri için ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi doğru bulunmamıştır.
6098 TBK’nun 56/2. maddesi hükmüne göre “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. ”Aynı Yasanın 51.maddesinde de “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminatın miktarı bir taraf için zenginleşme aracı, diğer taraf için de yıkım olmamalıdır. Manevi tazminatın miktarının belirlemesinde her olaya göre değişen özel hal ve şartlar gözetilmelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir etmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370) Zira MK’nın 4.maddesindeki hak ve nesafet kuralları, kanunun hakime takdir hakkı verdiği hallerde hakimin, hak ve nesafete göre tazminata hükmetmesi gerektiğini öngörmektedir. Belirtilen bu hususlar ve özellikle davalının % 100 oranında kusurlu bulunması ve davacılar murisinin kaza neticesi vefat etmiş olması, davacıların annelerini kaybetmeleri nedeniyle yaşadıkları elem ve ızdırap dikkate alındığında davacılar için hükmedilen manevi tazminat miktarlarının az olduğu, dosya kapsamı itibariyle her bir davacı için 30.000,00’er TL manevi tazminat takdir edilmesinin hakkaniyete uygun düşeceği sonucuna varılmış ve davacılar vekilinin bu yönleri amaçlayan istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına ve düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Yerel mahkeme kararının, Dairemizce kaldırılan hükümleri dışında kalan kısımları, infazda tereddüt yaşanmaması için aynen yazılmak suretiyle hüküm kurulmuştur.)
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
I-Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
II-Davacılar vekilinin ret vekalet ücretleri ve hükmedilen manevi tazminat miktarlarına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 31.12.2018 tarih ve….. Karar sayılı kararının HMK.nın 353/1-b-2 maddesi gereğince düzeltilerek, YENİDEN ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE,
Buna göre,
1-Davacıların maddi tazminat davalarının REDDİNE,
2-Davacıların davalılar … ve …’a yönelik manevi tazminat davalarının kısmen kabulü ile; her bir davacı için 30.000,00’er TL olmak üzere toplam 90.000,00 TL’nin 03/05/2017 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, bu kalemden fazlaya ilişkin istemin reddine,
Alınması gerekli 6.147,90 TL harçtan peşin alınan 1.058,81 TL’nin mahsubu ile kalan 5.089,09 TL harcın davalılar … ve …’tan müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir yazılmasına,
Davacılar tarafından yapılan ve davalı … şirketi hakkında yapılan yargılama giderleri çıktıktan sonra kalan aşağıda dökümü yazılı 1.519,30 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranlarına göre 455,79 TL ile 31,40 TL başvurma ve 1.058,81 TL peşin harç toplamının davalılar … ve …’tan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davalı … ve … tarafından yapılan bir adet vekalet tasdik harcı 4,60 TL, posta gideri 28,00 TL olmak üzere toplam 32,60 TL yargılama giderinin 22,82 TL’sinin davacılardan müteselsilen alınarak bu davalılara verilmesine,
Davalı … şirketi tarafından yapılan bir adet vekalet tasdik harcı 4,60 TL, posta gideri 30,00 TL olmak üzere toplam 34,60 TL yargılama giderinin davacılardan müteselsilen alınarak bu davalıya verilmesine,
Davacı…davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup manevi tazminata ilişkin kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 3.600,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’tan müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
Davacı … davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup manevi tazminata ilişkin kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 3.600,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’tan müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
Davacı … davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup manevi tazminata ilişkin kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 3.600,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’tan müteselsilen alınarak bu davacıya verilmesine,
Davalılar davada kendilerini vekille temsil ettirmiş olup, reddedilen maddi tazminat üzerinden A.A.Ü.T. madde 13/1 uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalılara verilmesine,
Davalılar davada kendilerini vekille temsil ettirmiş olup, reddedilen maddi tazminat üzerinden A.A.Ü.T. madde 13/1 uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacı …’ten alınarak davalılara verilmesine,
Davalılar davada kendilerini vekille temsil ettirmiş olup, reddedilen maddi tazminat üzerinden A.A.Ü.T. madde 13/1 uyarınca 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak davalılara verilmesine,
Davalılar … ve … davada kendilerini vekille temsil ettirmiş olup, reddedilen manevi tazminat davası yönünden A.A.Ü.T. madde 10/2 uyarınca 3.600,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak bu davalılara verilmesine,
Davalılar … ve … davada kendilerini vekille temsil ettirmiş olup, reddedilen manevi tazminat davası yönünden A.A.Ü.T. madde 10/2 uyarınca 3.600,00 TL vekalet ücretinin davacı …’ten alınarak bu davalılara verilmesine,
Davalılar … ve … davada kendilerini vekille temsil ettirmiş olup, reddedilen manevi tazminat davası yönünden A.A.Ü.T. madde 10/2 uyarınca 3.600,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den alınarak bu davalılara verilmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
İSTİNAF HARÇ VE GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
1-Davacılardan peşin olarak alınan 44,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacılara iadesine,
2-Davacılar tarafından yapılan 51,00 TL istinaf yargılama giderinin davalılardan alınarak, davacılara verilmesine,
3-Davalılar … ve … tarafından yatırılması gereken 6.147,90 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 1.024,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.123,30 TL harcın adı geçen davalılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4- Davalılar … ve … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden taraflarca yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve lalep halinde ilgilisine iadesine,
6-Kararın taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde temyizi yolu açık olmak üzere 26/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

……
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.