Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/127 E. 2021/464 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/06/2018
NUMARASI : ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Maddi Tazminat)
KARAR TARİHİ : 11/03/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 07/04/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde;14/10/2016 tarihinde, müvekkilinin eşi olan …’nın sevk ve idaresindeki, davalı tarafından ZMMS ile sigortalı araç ile seyir halinde iken, kavşak noktasında çift taraflı trafik kazası neticesinde vefat ettiğini, müvekkilinin ölenin desteğinden mahrum kaldığını, müvekkilinin üçüncü kişi olması nedeniyle kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını, eşinin ölümü nedeniyle oluşan zararların sigorta teminatı kapsamında olduğunu ve 2918 Sayılı Yasada yapılan değişikliğe rağmen sigortanın müvekkilinin zararlarından sorumluğunun devam ettiğini belirterek ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 100,00 TL destek yoksun kalma tazminatının davalından tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğu, hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin sigortanın teminatı kapsamında kalmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, 14/10/2016 tarihinde meydana gelen çift taraflı kaza nedeniyle, sigortalı aracın sürücüsü olan eşini kaybeden davacının, eşinin desteğini kaybettiğini ve eşinin vefatı nedeniyle destek zararlarının sigorta teminatı kapsamında kaldığını ileri sürerek davalıdan destek tazminatı talep ettiği, kaza tarihi itibariyle yasal mevzuat karşısında, destek şahsın kusuruna denk gelen destek zararlarının sigorta teminatı kapsamında kalmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; ilk derece mahkemesi kararının hatalı olduğunu, müvekkilinin eşi …’nın sürücüsü olduğu ve davalı tarafından ZMMS ile sigortalı araç ile başka bir aracın çarpışması nedeniyle meydana gelen çift taraflı trafik kazasında, …’nın vefat ettiğini, müvekkilinin ölen eşinin desteğinden mahrum kaldığını, bu nedenle açılan davanın mahkemece reddedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin üçüncü kişi olması nedeniyle kusurunun olmadığını, Yargıtay yerleşik içtihatlarına göre sürücünün kusuru ile meydana gelen kazalarda, desteğinden mahrum kalan yakınlarının zararlarının sigorta teminatı kapsamında olduğunu, KTK’nın 92. maddesinde sigorta teminatı dışındaki hallerin sınırlı olarak sayıldığını, yapılan yasal değişikliğe rağmen müvekkilinin zararların teminat dışında sayılmadığını, ileri sürülerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan ölüm sebebiyle, ZMMS kapsamında sigorta şirketinden destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkidir. Mahkemece davacının zararı, sigorta teminatı kapsamında kalmadığından davanın reddine karar verilmiş, davacı istinaf talebinde, davalı tarafından sigortalanan aracın sürücüsü kusurlu dahi olsa, müvekkilinin üçüncü kişi olması nedeniyle zararlarının sigorta teminatı kapsamında olduğundan bahisle kararı istinaf etmiştir.
Uyuşmazlık, 15.05.2016 tarihinde davalı tarafından….ile sigortalanan aracın, 14.10.2016 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde kendi kusuru ile vefat eden sürücünün desteğinden mahrum kalan davacının zararının sigorta teminatı kapsamında kalıp kalmadığına yöneliktir.
Davalı tarafın sorumluluğu, 2918 Sayılı KTK’nun 91. maddesi gereğince, araç işleteni tarafından yaptırılması zorunlu olan ve aynı yasanın 92. maddesi kapsamındaki haller dışında kalan ve işletenin sorumluluğunu üstlenen poliçeden kaynaklanan zararlarla sınırlı olduğundan, davalı ancak sigorta teminatı kapsamındaki zararlardan sorumludur.
01.06.2015 tarihinde … değişiklik yapılarak Genel Şartlar A.6. maddesinin (c) bendinde “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” ve (d) bendinde “Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri” açısından sigortanın sorumlu olmayacağı düzenlenmiştir. Sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile vefatı nedeniyle hak sahiplerinin destek zararları da bu kapsamdadır. 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 Sayılı Kanunun 4. maddesi ile 2918 sayılı Yasanın 92. maddesine eklenen “h” ve “i” maddelerinde de bu konuda düzenleme yapılmış, anılan maddelerin Anayasa’ya aykırı olduğundan bahisle yapılan iptal başvurusu üzerine, Anayasa Mahkemesi tarafından…… sayılı, 17/07/2020 tarihli karar ile teminat kapsamının belirlenmesine ilişkin 2918 sayılı Yasanın 92. maddesinin “i” bendinin Anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilmişken, “h” bendinde yer alan sigorta teminatı kapsamında kalmadığı belirtilen “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” maddesine ilişkin gerekçesinde “2918 sayılı Kanun’un 92. maddesinin itiraz konusu (h) bendinde ilgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat taleplerinin zorunlu mali sorumluluk sigortasının kapsamında olmadığı belirtilmektedir. Kanun’da ilgililerin kimler olduğu belirtilmemiş ise de anılan ibareyle ifade edilenin kazaya uğrayan kişi dışında tazminat talep edebilecek kişiler olduğu anlaşılmaktadır. Kuralda yer alan “…sigortalının sorumluluk riski…” ibaresinin anlamı da değerlendirilmelidir. Yukarıda da açıklandığı üzere zorunlu mali sorumluluk sigortasının amacı işletenin Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen hukuki sorumluluğunu güvence altına almaktır. Dolayısıyla bu hukuki sorumluluğunu sigorta ettirmekle yükümlü olan işletenin sigortalı konumunda olduğu, sigortalının sorumluluk riskinin ise Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen hukuki sorumluluk kapsamında gerçekleşmesi olası risklerle sınırlı olduğu anlaşılmaktadır. Bu yönleriyle kuralın belirsiz olduğu söylenemez.” denilerek 2918 Sayılı yasanın 85. Maddesi kapsamında kalmayan üçüncü kişilerin zararlarının, sigorta kapsamında kalmadığına yönelik bir düzenleme olduğundan bahisle düzenlemenin belirli olduğu ve Anayasaya aykırı olmadığından iptal talebinin reddine karar verilmiştir.
Buna göre, sigortalı araç sürücüsünün kendi kusuru ile meydana gelen ölüm olayında, hak sahibi üçüncü kişilerin destek zararlarından sigortanın sorumlu olup olmadığı, 2918 Sayılı Yasanın 92/h maddesinin 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe girmiş olması ve Anayasa Mahkemesi gerekçesine göre söz konusu zararların 92. maddenin “h” bendi kapsamında değerlendirilecek olması karşısında, bu tarihten sonra meydana gelen kazalarda işletenin sorumlu olmadığı hususların, sigorta teminatı kapsamında olmayacağı kanun ile düzenlenerek açıklığa kavuşturulmuştur. Bu nedenle 26.04.2016 tarihinden sonraki tek taraflı kazalarda zarar dolaylı yada doğrudan olsun, 2918 sayılı Yasanın 85/1. maddesi gereğince işletenin sorumlu olmadığı durumlarda, sigortanın da sorumluluğu olmayacaktır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi ….K. sayılı 08.09.2020 tarihli kararında “Yeni genel şartlar 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır. Bunun doğal sonucu olarak artık eski genel şartların, yeni genel şartların yürürlük tarihinden sonra düzenlenen poliçelerde uygulanma imkanı bulunmamaktadır.” denilerek, sorumluğun belirlenmesinde poliçe tanzim tarihindeki genel şartların nazara alınacağını belirtmiş, Yine aynı kararında “01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.1 maddesinde “Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.” şeklinde belirlenmiştir. Sigortanın kapsamı ise genel şartlar A.3. maddesinde “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür.
Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.” şeklinde düzenlenmiştir. Kapsama giren teminat türlerinin tanımlandığı A.5. maddesinin (ç) bendinde ise destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı “Üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla ölenin desteğinden yoksun kalanların destek zararlarını karşılamak üzere bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek tazminattır.” şeklinde ifade edilmiştir. Genel Şartlar A.6. maddesinin (c) bendinde “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” ve (d) bendinde “Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı dışında kalan hallerden sayılmıştır.” denilerek, 01/06/2015 tarihinden sonra tanzim edilen ZMMS poliçelerine istinaden yeni genel şartlar uygulanacağından, işleten veya sürücünün kendi kusuru ile vefatı nedeniyle desteğinden mahrum kalan üçüncü kişilere karşı, sigortalının (işletenin) sorumluluğu olmamasına göre, yapılan düzenleme ile sigortanın da sorumlu olmayacağı belirtilmiştir.
Açıklanan nedenlerle, kaza tarihi ve poliçenin düzenlenme tarihinin 6704 Sayılı yasanın yürürlüğünden sonra olması, davanın kazaya karışan aracın ZMSS şirketi aleyhinde açılması, sigorta şirketinin somut olaya özgü olarak tazminattan sorumluluğunun tartışılıp, değerlendirilmesi, desteğin tek taraflı kazada %100 oranında kendi kusuru ile kazaya ve ölümüne sebebiyet vermesi ve bu halin KTK’nın 92/h bendi ve ZMSS Genel şartları hükümleri gereğince teminat kapsamında olmaması nedeniyle davanın esastan reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacı vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacıdan alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi uyarınca kararın usulen tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde TEMYİZ YOLU AÇIK olmak üzere 11/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.