Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1216 E. 2021/1760 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T…. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ… 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/11/2018
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 14/10/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 03/11/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … … Başkanlığı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacıya ait olan tıra takılı dorseye, …ne ait olan … bölümünde ….. çarpmasıyla kazanın meydana geldiğini, kaza sonucu, davacının aracında meydana gelen hasarın aracın sigortasını yapan … … A.Ş.den talep edildiğini ancak, zararın teminat dışı kaldığı belirtilerek ödeme yapılmadığını, aracın dorsesinin onarımı, onarım amaçlı nakli ve çalışmaması nedeni ile toplam 8.834,02 TL maddi zararın oluştuğunu belirterek, bu miktarda tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesini talep etmiştir.
Davalı … … A.Ş vekili cevap dilekçesinde; bahse konu kazanın karayolunda meydana gelmemiş olması nedeni ile, poliçe teminatı kapsamında olmadığı gibi, ayrıca kazanç kaybı ve aracın tamir süresince çalışmamasından kaynaklı zararlarında poliçe kapsamında istenilemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … … Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde; davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, ayrıca hasarın … şirketi tarafından ödenmesi gerekmekle, davanın husumet yönünden de reddi gerektiğini belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
Yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne, 6.617,32 TL’nin (davalılardan … … A.Ş’nin sorumluluğu 5.117,32 TL ile sınırlı olmak ve bu davalı yönünden faiz başlangıç tarihi 25/03/2015 diğer davalı … 19/01/2015 olan kaza tarihi faiz başlangıcı olarak kabul edilmek sureti ile) işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hükme karşı davalı … … Başkanlığı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … … Başkanlığı vekili istinaf dilekçesinde; davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, idarenin kusur ve sorumluluğu bulunmadığını, sorumluluğun … şirketlerine ait olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Mahkemece verilen kararda kamu düzenine aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve istinaf edenin sıfatına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Dava, trafik kazası sonucu meydana gelen araç hasarı nedeniyle maddi hasar, çekici gideri, kazanç kaybı nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemlidir.
Yargı yolu kavramı, bir hukuk sisteminde, herhangi bir davanın o hukuk sistemine dahil yargı haklarından hangisinde bakılacağını ifade eder. Uyuşmazlığın hangi yargı kolunda bakılacağı hususu, davanın genel şartlarından olup mahkemece resen dikkate alınması gerekir. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Yargı Yolu” başlıklı 125. maddesinin 1. fıkrası “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır” hükmünü, son fıkrası ise “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür” düzenlemesini içermektedir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan idarelerin, yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkilerin kullanılması sırasında kişilere verdiği zararları tazmin yükümlülüğü, idarenin “hizmet kusuruna (kusurlu sorumluluk)” ve “kusursuz sorumluluğuna” dayanmaktadır. İdarenin kusura dayanan sorumluluğu, uygulamada “hizmet kusuru” kavramı ile anlatılmaktadır. Hizmet kusurunun tam ve kapsamlı bir tanımını yapmak zor olmakla birlikte genel olarak doktrinde hizmet kusuru; idarenin ifa ile mükellef olduğu herhangi bir kamu hizmetinin kuruluşunda, düzenlenmesinde veya teşkilatında, bünyesinde, personelinde yahut işleyişinde bir takım aksaklık, hukuka aykırılık, bozukluk, düzensizlik, eksiklik, sakatlık veya ihmalin ortaya çıkması, şeklinde tanımlanmaktadır. Hizmet kusurunun üç durumda varlığı hem yargı içtihatları hem de öğreti tarafından kabul edilmiştir. Bu üç durum; hizmetin hiç işlememesi, hizmetin geç işlemesi ve hizmetin kötü işlemesidir. Yürütülen kamu hizmeti ile nedensellik bağı kurulabilen zarar nedeniyle idarenin hizmet kusuruna yahut kusursuz sorumluluğuna dayanılan hallerde idare özel hukuk hükümlerine tabi olmayıp, bu zararların tazmini amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir. Bir başka ifade ile idari yargı yerinde görülmesi gereken dava, idarenin hizmet kusuruna yahut kusursuz sorumluluğuna dayalı bir davadır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 106. maddesinde “Genel ve katma bütçeli kuruluşlara, il özel idareleri ve belediyelere ve kamu iktisadi teşebbüslerine ve kamu kuruluşlarına ait motorlu araçların sebep oldukları zararlardan dolayı bu kanunun işletenin hukuki sorumluluğuna ilişkin hükümleri uygulanır” denilmektedir. Anılan Yasanın sekizinci kısmının “İşletenin Hukuki Sorumluluğu” başlıklı birinci bölümünde yer alan 85-90. maddelerinde, motorlu araçların trafik kurallarına ve gereklerine aykırı davranışları sonunda meydana gelen zararlar nedeniyle gerçek ve özel kişilerle, kamu tüzel kişilerinin ayrım yapılmadan aynı sorumluluk kurallarına bağlı olmaları ön görülmüştür. Bu düzenleme itibariyle yasa, kamu idare ve kurumlarına ait ve bu arada kamu hizmetine tahsis edilen motorlu araçların verdikleri zararlardan dolayı, trafik olaylarından doğan zararların özelliği gözönünde tutularak, kamu idare ve kurumlarının özel kişilerle eşit şartlarda aynı esaslara göre sorumlu tutulması gerektiğini ifade etmiştir. Aynı şekilde anılan yasanın görev ve yetkiye ilişkin 11.01.2011 tarihinde değişikliğe uğrayan 110. maddesinde “işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil bu kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür” şeklinde ifade edilmiştir.
Somut olayda, davalıların işleteni ve trafik sigortacısı olduğu aracın, davacıya ait araca çarpması nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemiyle, davalı belediyenin kamu hukuku kurallarına göre ve hizmet kusuruna yahut kusursuz sorumluluğuna dayalı olarak değil, araç işleteni sıfatıyla özel hukuk kurallarına göre sorumluluğuna dayalı olarak ve diğer davalı … şirketine karşı da 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A-1. maddesi gereği sorumluluğuna dayanılarak dava açıldığı, mahkemece yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkemece toplanan delillerin takdirinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davalı idarenin gördüğü hizmet bir kamu hizmeti ise de davaya konu eylemi ve bu eyleminden doğan zarar idari işlem ve eylemden kaynaklı hizmet kusuruna dayalı değil, haksız fiilden kaynaklı araç işleteninin sorumluluğu ilkelerine dayanmakla ve haksız fiilden doğan dava ve uyuşmazlıklarda görevli olan yargı kolu da adli yargı olmakla, mahkemece adli yargı yerinin görevli olduğunu kabul ile davalının işleten olarak sorumluluğuna gidilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına, mahkemece teknik bilirkişiden alınan rapor uyarınca kazanın meydana gelmesinde davalı …’ye ait araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunun anlaşılmasına, hükme esas alınan kusur ve zarar belirlemesine ilişkin raporların oluşa ve hüküm kurmaya elverişli bulunmasına göre davalı … … Başkanlığı vekilinin istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı … … Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … … Başkanlığından alınması gereken 452,02 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 75,29 TL nispi istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 376,73 TL harcın bu davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı … … Başkanlığı tarafından yatırılan gider avansından varsa, kullanılmayan kısmın davalı … … Başkanlığına iadesine,
5-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ikmali ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 14.10.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.