Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1170 E. 2021/1791 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : …. … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/02/2019
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 14/10/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 15/10/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili 01/02/2017 tarihli dava dilekçesinde; 26/03/2017 tarihinde davalı …… sevk ve idaresindeki….. plakalı aracın yaya olan müvekkiline çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiğini bu nedenle müvekkilinin maddi ve manevi zararının olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 4.900,00-TL kalıcı iş göremezlik tazminatının davalı … şirketinden kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; başvuru şartının yerine getirilmediğini, şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ve kusur ile sınırlı olduğunu, kusur tespiti için dosyanın adli tıpa gönderilmesini, maluliyet raporunun adli tıp ihtisas dairesinden alınması gerektiğini, aktüerler siciline kayıtlı bilirkişiden rapor alınması gerektiğini, geçici iş göremezliğe ilişkin zarardan …’nın sorumlu olduğunu, şirketin dava tarihinden itibaren faizden sorumlu tutulabileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre davalı … şirketine sigortalı olan aracı kullanan…’ın olay tarihinde sevk ve idaresinde olan aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek kaldırımda olan yaya davacıya çarptığı, davacının %26 maluliyet oluşturacak şekilde yaralandığı, alınan bilirkişi raporu ile kazanın meydana gelmesinde davacının kusurunun olmadığı, davalı … şirketine sigortalı olan araç sürücüsünün kusurlu olduğunun dosya kapsamında sabit olduğu, davacı geçici iş göremezlik tazminat talebinde bulunmuş ise de davacının olay tarihinde 2012 doğumlu olduğu , gelir getiren bir işte çalışmasının mümkün olmadığı, tedavi boyunca mahrum kaldığı bir kazancı da olmadığından geçici iş göremezlik tazminatı yönünden talebin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle Davanın KISMEN KABULÜNE; 202.797,48 TL sürekli iş kaybı tazminatının temerrüt tarihi olan 01/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı …vekili istinaf dilekçesinde, hükme esas alınan bilirkişi raporunda olay tarihinde 5 yaşında olan mağdur için yapılan zarar hesabının olay tarihinden 6 yıl sonra (11 yaşında) başlatıldığını, söz konusu tarihe kadar olan dönemde gelir olarak asgari geçim indirimsiz asgari ücretler kullanıldığını, ancak Yargıtay Kararları gereği mağdurun 18 yaşında gelir elde edeceği kabul edilerek söz konusu tarihe kadar dönemde gelir olarak asgari geçim indirimsiz asgari ücretler, 18 yaşından sonraki dönemde ise bekar asgari geçim indirimli asgari ücretlerin kullanılması gerektiğini, ayrıca, bilinen geçmiş dönem zarar hesabında mağdurun her dönemde elde ettiği ücretlerin kullanılması gerekirken 2018 yılı için hesaplanan gelirin kullanılmasının da hatalı olduğunu, davalı şirketin 01/11/2017 tarihinden itibaren faizden sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, sigortacı olan müvekkil şirketten ancak KTK 98. ve 99. maddeleri uyarınca, gerekli tüm belgelerle birlikte yapılan müracaattan 8 işgünü sonrasından itibaren faiz talep edilebileceğini, ancak dava açılmadan önce müvekkil şirkete yapılan usulüne uygun bir başvuru bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Tarafların bilirkişi raporunda kullanılan yaşam tablosuna ve tatbik edilen esaslara açık itirazları olmasa dahi TBK 51. maddesi uyarınca tazminatın kapsamının hakim tarafından belirlenmesi zaruridir. Gerçek zarar miktarı, hak sahibinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır.
Hak sahiplerinin bakiye ömürleri önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta iken, …. ilk peşin sermaye değerinin hesaplanmasında anılan tabloların uygulanmasına geçilmiştir. Gerek diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve gerekse bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alınarak, ülkemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nce de karar verilmekle görüş değişikliğine gidilmiştir. (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 Esas – 2020/8874 Karar sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 Esas – 2021/34 Karar sayılı ilamı) Öte yandan Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih ….sayılı Kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” bölümündeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz bu cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Anılan nedenlerle tazminat hesaplamasında bakiye ömür sürelerinin TRH 2010 Tablosu’na göre belirlenmesi, zarar görenin bilinen dönem sonrası muhtemel gelirinin her yıl için her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi ile belirlenecek peşin değeri esas alınıp işleyecek dönem tazminat hesabı yapılması gerekmektedir. Bu itibarla, kaza ve rapor tarihi itibarıyla mahkemece hükme esas alınan hesap raporunda TRH 2010 yaşam tablosu kullanılmasında bir isabetsizlik görülmemiş ise de; Yargıtay görüş değişikliği gereğince hesaplamada devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü ve 1.8 teknik faiz tatbik edilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca, raporun düzenlendiği tarih itibarıyla bilinen aktif dönemin sonunun 2018 yılı sonu olarak belirlenmesi isabetli ise de, 2017 yılı için 2018 yılı verilerinin alınması isabetsizdir.
Öte yandan, sigorta şirketlerinin poliçeden kaynaklanan sorumluluklarında, temerrüt tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekir. Sigortacı yönünden, davadan önce gerekli belgelerle başvurulmuşsa, temerrüt tarihinden; önceden başvuru yapılmamışsa, dava tarihinden; diğer davalılar yönünden ise, ilk veya ek davada ya da ıslahla artırılan miktarlara kaza (haksız fiil) tarihinden faize hükmedilmek gerekir.
Uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Ancak, trafik kazaları esas itibariyle haksız eylem sayılan hallerden olmakla birlikte ZMSS’nı yapan sigortacı bakımından temerrüdün bu tarihte oluştuğunun kabulü mümkün değildir. Zira, sigortacının tazminat giderim yükümlülüğünü düzenleyen 2918 sayılı KTK’nun 98/1. maddesi hükmü uyarınca sigortacı maddede belirtilen belgelerin iletildiği tarihten itibaren 8 iş günü sonrasında temerrüde düşer. Davadan önce böyle bir başvurunun bulunmaması halinde ise dava tarihinde temerrüde düşmüş sayılır. Somut olayda, başvuru koşulunun gerçekleştiği kabul edilmişse de, bu tarihte gerekli belgelerin tümünün ibraz edilmediği anlaşılmakla dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gereğinin gözetilmemesi de kabul şekli itibariyle doğru değildir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne dosyanın önceki bilirkişiye tevdii ile davalı lehine kazanılmış haklar gözetilerek, davacının muhtemel ve beklenen yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi, bakiye ömrü esas alınarak talep edebileceği tazminat miktarının hesaplanması için ek rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmediğinden; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve dosyanın belirtilen gerekçeyle yerel mahkemesine gönderilmesine, kaldırma ve gönderme sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK.nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/02/2019 tarihli … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülüp sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin sair istinaf sebeplerinin şimdilik İNCELENMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Davalı tarafından yatırılan 3.463,28 TL istinaf karar harcının talebi halinde davalı … şirketine iadesine,
3-İstinafa gelen davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine,
4-Davalı tarafından yatırılan gider avansından, kullanılmayan kısmın davalıya iadesine,
5-Ankara 2. İcra Dairesinin 2019/3306 esasına yatırılan 290.000,00 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
Duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.353/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 14/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.