Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1150 E. 2021/2352 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/01/2019
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 09/12/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 10/01/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalı … … …. Üniversitesi Rektörlüğü vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde, davacılar … ve …’nın çocukları, davacılar … ve …’nin kardeşi olan …’in, 17.05.2016 tarihinde, davalı Üniversite’nin maliki olduğu, davalı … Sigorta A.Ş.ye ZMMS sigortası ile sigortalı, davalı…’ın sevk ve idaresindeki aracın karıştığı tek taraflı trafik kazası neticesinde vefat ettiğini, araçta yolcu olarak bulunan ve … Mühendisliği Fakültesi son sınıf öğrencisi olan müteveffanın ölümü ile davacıların maddi ve manevi zarara uğradığını, davalı sigorta şirketine davadan önce başvuru yapmalarına rağmen ödeme yapılmadığını, kazaya karışan aracın Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası bulunmaması nedeniyle davalı … Hesabına başvuru yaparak söz konusu sigorta dalından karşılanması gereken zararın karşılanmasını istedikleri halde taleplerinin reddedildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik davacı … … için 25.000,00 TL, davacı … için 25.000,00 TL olmak üzere toplam 50.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte … Hesabı dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, davacı … … için 100.000,00 TL, davacı … için 100.000,00 TL, davacı … … için 50.000,00 TL ve davacı … … için 50.000,00 TL olmak üzere toplam 300.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalılar… ve … … Bey Üniversitesi Rektörlüğü’nden müştereken ve müteselsilen tahsilini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı … … için 500,00 TL davacı … için 500,00 TL olmak üzere toplam 1.000,00 TL Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası kapsamında ölüm tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı … Hesabından tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini davacı … … için 43.819,57 TL’ye, … için 109.758,22 TL’ye arttırmıştır.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davacıların sunduğu belgeler nazara alınarak kazaya karışan aracın ZMMS poliçesi kapsamında 26.07.2016 tarihinde toplam 95.540,85 TL ödeme yapıldığını, davacıların zararının öncelikle Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortasından, olmaması halinde ise … Hesabı tarafından karşılanması gerektiğini, kazaya karışan aracın ticari araç olmaması nedeniyle talep edilebilecek faizin yasal olması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … Bey Üniversitesi Rektörlüğü cevap dilekçesinde; araç işleteni olarak özel yükümlülüğüne aykırı bir davranışları olmadığından zarardan sorumluluklarının bulunmadığını, aksi düşünülse dahi zararın sigorta tarafından giderilmesi gerektiğini, kazada hayatını kaybeden öğrencinin emniyet kemeri takmadığını bu halin zarara etkili olduğunu, zorunlu ferdi koltuk sigortası yaptırma yükümlülüklerinin bulunmadığını, yapılan taşımanın ticari bir taşıma olmayıp teknik bir gezi olduğunu, davacılara sigorta şirketi tarafından yapılan ödemelerin hesap edilecek maddi zarardan mahsubunun gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Hesabı vekili cevap dilekçesinde; kazaya karışan aracın işleteninin üniversite olması nedeniyle Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası yaptırmasının zorunlu olmadığını, temerrüt tarihinin tazminat talebinin reddi tarihi olacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı… vekili cevap dilekçesinde; kazada kusurlu olmadıklarından sorumlu tutulamayacaklarını, müteveffa yolcunun müterafik kusuru bulunduğunu, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, ticari faiz talebinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde; davanın kısmen kabulüne, davacı … … için 43.819,57 TL, Davacı … için 109.758,22 TL miktarındaki destekten yoksun kalmaya ilişkin maddi tazminatın, davalılar… ile … … Üniversitesi Rektörlüğü yönünden kaza tarihi olan 17/05/2016’dan itibaren yasal faizi ile, diğer davalı … Sigorta A.Ş. yönünden ise temerrüt tarihi olan 01/07/2016’dan itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ve davalı … Sigorta A.Ş.’nin sorumluluğu ZMMS sigorta poliçesi limiti ile sınırlı olması koşuluyla, ismi geçen işbu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak adı geçen davacılara ayrı ayrı ödenmesine, davacılar … … ile …’in davalı … Hesabı yönünden istedikleri ölüm tazminatı talebinin reddine, davacı … … için 75.000,00 TL, davacı … için 75.000,00 TL, davacı … … için 25.000,00 TL ve davacı … … için 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 17/05/2016’dan itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar… ile … … Üniversitesi Rektörlüğü’nden müştereken ve müteselsilen alınarak ismi geçen işbu davacılara ayrı ayrı ödenmesine, davacıların manevi tazminatla ilgili fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiş; karara karşı davalı … Sigorta A.Ş.vekili ve davalı … … Bey Üniversitesi Rektörlüğü tarafından ayrı ayrı istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; hükme esas alınan aktüer raporunda davacı annenin çalışmaması halinde davacı babadan %10 yetiştirme gideri düşülmesi gerekirken %6 oranında yetiştirme gideri düşülmesinin hatalı olduğunu; kaza tarihinde öğrenci olan müteveffanın mezuniyetinden itibaren ne kadar sürede iş bulabileceği ilgili meslek odaları ve meslek kuruluşlarından sorulmadan, muhtemel mezuniyet tarihi ve çalışmaya başlayacağı tarihin bilirkişi tarafından varsayımsal olarak ve re’sen tespit edilmesinde isabet bulunmadığını; desteğin mezun olduktan sonra elde edeceği gelirin 2016 yılı için 3.300,00 TL düzeyinde olacağına dair yazı cevabı esas alınarak ve bu ücretin 1.647,00 TL aylık brüt ücretin 2 kat fazla olduğundan hareketle hesaplama yapılmış ise de yeni mezun bir kişinin alacağı ücretin asgari ücretten 2 kat daha fazla olacağı ihtimalinin ülkemiz gerçekleriyle bağdaşmadığını, yapılan başvuru üzerine davacılara 26/07/2017 tarihinde 95.540,85-TL miktarında yapılan ödeme nedeniyle eldeki davanın konusuz kaldığını, aksi düşünce halinde ödenen bu tutarın güncellenmiş halinin tazminattan mahsubunun gerektiğini, hükme esas alınan raporda güncelleme yapılmamış olmasının hatalı olduğunu; sigortalı aracın davalı Üniversite Rektörlüğüne ait olup, resmi araç niteliğinde bulunduğu ve mahkemece de aracın ticari bir niteliğinin bulunmadığı kabul edildiği halde avans faizi tatbikinin hatalı olduğunu, sigortaya usulüne uygun başvuru olmadığından faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiğini, hükme esas alınan tazminat raporunda destek payları hesaplanırken davacılara ayrılan pay oranlarının hatalı tespit edildiğini, babanın destekten çıkması üzerine payının anneye verildiğini, desteğin bir çocuğu desteklikten çıktıktan sonra geride kalan çocuğa %16 pay, anneye ise %28 pay verildiğini, desteğin ikinci çocuğu da desteklikten çıktıktan sonra geride eşe %34 pay ayrılırken, anneye %32 pay verildiğini, olay esnasında emniyet kemeri takmadığı açık olan müteveffaya kusur raporunda izafe edilen %10 kusur oranının düşük olduğunu, müterafik kusur nedeniyle hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini; gerekçeli kararın usulüne uygun olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … … Bey Üniversitesi Rektörlüğü istinaf dilekçesinde,
aracın tüm bakımlarını yaptırdıkları ve araçta emniyet kemeri dahil tüm güvenlik önlemlerinin mevcut olduğu hususunu ispatladıklarını, araç işleteninin sorumluluğunun, özen yükümlülüğü ihlaline dayalı bir tehlike sorumluluğu olup, bu yükümlülüklerine aykırı davranışları olmadığından bir sorumluluklarının bulunmadığını, müteveffanın emniyet kemeri takmaması sebebiyle kazanın neticesinin ağır bir biçimde gerçekleştiğini, aksi düşünce halinde zararın poliçe limitine kadar sigorta şirketince giderilmesi gerektiğinden idareye bu hususta bir sorumluluk yükletilemeyeceğini, emniyet kemeri takmayan müteveffanın kaza ile sonuç arasındaki illiyet bağına etkisinin yadsınamayacağı somut olayda hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, lehlerine vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasında isabet bulunmadığını, ileri sürerek mahkeme kararının istinaf yoluyla kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, ölümlü trafik kazası sonucu oluşan destekten yoksun kalmaya bağlı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı kalmak kaydı ile yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Somut olayda kaza tespit tutanağı uyarınca, 17.05.2016 tarihinde, sürücü…’ın idaresinde olup davalı Üniversite ’ye ait resmi plakalı otobüsün seyri sırasında sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesiyle tek taraflı kazanın meydana geldiği, davacılar murisi …’in otobüste yolcu olduğu, kazanın meydana gelmesinde sürücünün kural ihlali bulunduğunun belirlendiği, davalı sürücünün kullandığı aracın kaza tarihini kapsar şekilde davalı sigorta şirketi tarafından ZMM sigorta poliçesinin düzenlenmiş olduğu, Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 20.7.2018 tarihli raporu uyarınca kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü…’ın %90 oranında kusurlu olduğu, müteveffanın kendi ölümünde %10 oranında kusurlu olduğunun belirlendiği,
Karaman CBS 2016/4069 dosyasında alınan ATK raporu ile davalı sürücünün kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğunun belirlendiği, aktüer bilirkişi tarafından düzenlenen 26/11/2018 tarihli raporda; TRH 2010 yaşam tablosu ve 1.8 teknik faiz uygulanarak yapılan hesaplamada davacı baba … … gerçek destek zararının 43.819,57 TL, davacı anne …’in net gerçek destek zararının 109.758,22 TL olduğunun belirlendiği, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalı … Sigorta A.Ş.vekili ve davalı … … Bey Üniversitesi Rektörlüğü’nün istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasında ölümden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dava konusu olay 17.05.2016 tarihinde meydana gelmiş, kazaya neden olan aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi 21.08.2015-2016 tarihlerini kapsayacak şekilde davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte olan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 90. Maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E. – 2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresi Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.
Anayasanın 152. Maddesinde “Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır. Mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia, temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır.
Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır.
Anayasa Mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının … Gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz.” düzenlemesi yapılmıştır. Madde metninden de anlaşılacağı gibi somut norm denetimi amacıyla Anayasa Mahkemesine başvuru yapılan hallerde mahkeme Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakacağı ve Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkemenin buna uymak zorunda olduğu düzenlenmiştir. Anayasası’nın 153/5, 6 maddesinde “…İptal kararları geriye yürümez. Anayasa Mahkemesi kararları … Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” şeklinde düzenleme mevcuttur.
Danıştay ve Yargıtay tarafından kabul edilen uygulamaya göre iptal kararının bağlayıcılığı ve ne zaman hukukî sonuç doğuracağı sorununa ilişkin olarak T.C. Anayasası’nın 153./6. maddesinde, “Anayasa Mahkemesi kararları … Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir. (Danıştay 4. Dairesi. 09.05.2011 tarih ve 2011/2546 E., 2011/3384 K. sayılı kararı).Bu konudaki Anayasa Mahkemesinin 12.12.1989 tarih ve 1989/11-48 sayılı kararında; “Anayasanın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Ayni durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler.” 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da; “Sonradan çıkan içtihattı birleştirme kararının, Temyiz Mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan işlere tatbiki gereklidir. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir.” şeklinde açıklama yapılmış,
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.07.2011 tarihli ve 2011/1-421 Esas – 2011/524 K. sayılı kararında da;“Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesince iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 05.09.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” denilmiş, aynı yöndeki içtihat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2012 tarihli ve 2012/20-12 E., 2012/232 K. sayılı kararında da oy birliği ile kabul edilmiştir. Keza 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 2004/19 K. sayılı ve 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K. sayılı kararlarında da: “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının … Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Öte yandan, Yargıtay 17 Hukuk Dairesinin 2019/2305 E- 2021/1330 K. 2019/6417 E.- 2021/1252 K.sayılı ilamlarında; “Dairemizce içtihat değişikliğine gidilerek PMF 1931 tablosu yerine ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 tablosunun bakiye ömrün belirlenmesinde nazara alınması kabul edildiğinden tazminat hesabı yapılması ilkelerini de gözeten, ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde karar verilerek tazminat hesabında TRH 2010 yaşam tablosunun esas alınması benimsenmiştir.
Mahkemece müteveffanın …. ,,,, Bey Üniversitesi … Mühendisliği Bölümü son sınıf öğrencisi olduğuna ilişkin sunulan belge esas alınmış ve müteveffanın davacının mesleğine göre emsal ücretinin araştırılması için … yazılan yazı cevabında desteğin çalışmaya başladığında 2016 yılı için aylık brüt 3.300,00 TL gelir elde edeceği bildirilmiş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise müteveffanın olay tarihinde 4. sınıf öğrencisi olduğu, desteğin mezun olduktan sonra elde edeceği gelirin 2016 yılı için 3.300,00 TL düzeyinde olacağına dair yazı cevabı esas alınarak ve bu ücretin 1.647,00 TL aylık brüt ücretin 2 kat fazla olduğundan hareketle hesaplama yapılmış ise de müteveffanın öğrenim gördüğü okuldan öğrenci belgesi ve mezun olacağı tarihe ilişkin bilgiler sorulmadığı gibi, hesapta işleyen döneme ilişkin iskonto uygulanması, mezun olmasından iş bulması muhtemel olan zamana dek gelirin asgari ücret olarak esas alınması gerekirken bu dönemde de emsal ücretin baz alınması ve müteveffanın mezun olur olmaz emsal gelirle işe başlayacağı kabul edilerek hesaplama yapılmış olması nedeniyle kurulan hüküm usul ve yasaya uygun olmadığı gibi eksik inceleme ile hüküm kurulmuştur.
Mahkemece öncelikle müteveffanın öğrenim gördüğü okuldan öğrenci belgesinin ve mezun olacağı tarihin sorulması, ondan sonra gelen yazı cevabına ve müteveffanın öğrenim gördüğü bölüme göre dosyada mevcut belgeye göre … Mühendisliği Bölümü olduğu anlaşıldığından mesleği belirlenerek buna göre çalışabileceği alanlara göre emsal ücret araştırmasının yapılması ve resmi kurumlardan emsal ücret araştırması yapılması halinde okuldan yeni mezun olan kişinin elde edeceği gelirin sorularak belirlenmesi, hesapta işleyen döneme ilişkin iskonto uygulanmaması, mezun olmasından iş bulması muhtemel olan zamana dek gelirin asgari ücret olarak esas alınmasıyla, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve Yargıtay 17 Hukuk Dairesinin son içtihatları dikkate alınarak TRH 2010 yaşam tablosu uygulanarak 1.8 teknik faiz tatbik edilmeden, istinafa başvuran davalılar yararına usulü kazanılmış haklar da gözetilerek konusunda uzman bilirkişiden rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden ve bu hususta gerekli olan deliller toplanmadığından davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan gerekçelerle kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre istinaf eden davalı … Sigorta A.Ş.vekilinin sair ve davalı … … Bey Üniversitesi Rektörlüğü’nün tüm istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan gerekçelerle KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, kararın kaldırılma sebebine göre istinaf eden davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin sair ve davalı … … Bey Üniversitesi Rektörlüğü’nün tüm istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
2-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Kayseri 5. İcra Müdürlüğünün 2019/1945 Esas sayılı dosyasına yatırılan 258.000,00 TL teminatın yatıran tarafa iadesine,
5-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 353/1.maddesi gereğince KESİN olmak üzere 09.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.