Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1117 E. 2021/2304 K. 03.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No…
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2018
NUMARASI ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)

KARAR TARİHİ : 03/12/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 08/12/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 17/09/2016 tarihinde davacı sürücü … …’nın sevk ve idaresindeki, davalı … sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan aracı ile kavşakta kendisine yeşil ışık yandığı esnada geçiş yaparken, dava dışı … … sevk ve idaresindeki ve davalı … sigorta şirketine ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan araç ile çarpışması neticesinde meydana gelen trafik kazasında sürücü … …’nın ve yanında yolcu olan … …, … … ve … …’nın ağır derecede yaralandıklarını, davacıların geçici/sürekli iş göremezlik nedeni ile uğradığı zararlarının sigorta teminatı kapsamında sigorta şirketlerince karşılanması gerektiğini, davalı her iki sigorta şirketine de 10/10/2016 tarihinde başvuruda bulunduklarını, sigorta şirketlerinin cevap vermediğini / eksik evrak iddiasında bulunduğunu, bu suretle temerrüte düştüğünü belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik; davacılar için ayrı ayrı 100,00’er TL geçici iş göremezlik, 100,00’er TL sürekli iş göremezlik olmak üzere 800,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işlemiş yasal faiziyle birlikte davalı … … Sigorta A.Ş’den, davacılar için ayrı ayrı 100,00’er TL geçici iş göremezlik, 100,00’er TL sürekli iş göremezlik olmak üzere 800,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işlemiş yasal faiziyle birlikte davalı sigorta şirketlerinden ayrı ayrı tahsilini talep etmiş; 29.11.2018 tarihli bedel artırımı dilekçesi ile kusur oranlarına göre davacı … için 8.158,89TL tazminatın davalı … şirketinden, 24.476.70TL tazminatın davalı … Şirketinden, 10/08/2018 tarihli bedel artırım dilekçesinde davacı … için 3.705,52 TL geçici, 24.847,65 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalı … şirketinden, 11016.56TL geçici, 74542.98Tl sürekli iş göremezlik tazminatının davalı … şirketinden, davacı … için 2017.62TL geçici iş göremezlik tazminatının davalı … şirketinden, 6052.88TL geçici iş göremezlik tazminatının davalı … şirketinden, davacı … için 1516.35TL geçici, 32896.88TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalı … Şirketinden, 4.549,06 TL geçici, 98.690,66 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalı … Şirketinden, davacı … için 100.00’er TL geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının davalı … Sigorta şirketinden tahsilini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davanın dava şartının yerine getirilmemesi nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, kazaya karışan davacı … yönetimindeki aracın 23/05/2016 – 02/11/2016 tarihlerinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigortalının kusuru ve poliçe limitleri ile sınırlı sorumlu olduklarını, kazada hatır taşıması mevcut olduğundan tazminattan indirim yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; kazaya karışan dava dışı … yönetimindeki aracın 25/11/2015 – 25/11/2016 tarihlerinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, davalı şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece tüm dosya kapsamından; 17/09/2016 günü oluşan trafik kazasında, Ankara Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesince hangi sürücünün kırmızı ışıkta geçtiği hususunda kesin bir kanaate varılamadığından alternatifli kusur tespiti yapıldığı, … …’ın kırmızı ışık ihlalinde bulunması halinde tam %100 kusurlu olduğu, … …’nın kırmızı ışık ihlali yapması halinde %75 oranında, dava dışı sürücü …’in %25 oranında kusurlu olacağının belirtildiği, aynı olaya ilişkin ceza yargılamasında Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin …… Karar sayılı kararında; her iki sürücünün yeşil ışıkta geçtiğini belirttikleri, tanık beyanlarından da bu hususun netleştirilmediği, 3 kişilik bilirkişi heyetinin raporunda hangi tarafın ışık ihlali yaptığını netleştirememesi halinde kavşağın ışıksız olarak kabulü ile kusur tespiti yapılması gerektiği, buna göre sürücü … …’nın karşı yönden gelen aracın hız ve uzaklığını etkin bir şekilde kontrol etmeden dikkatsizce kavşaktan sola dönüş yapması ve araçların çarpışması şeklinde oluşan olayda asli (%75) kusurlu olduğu, diğer sürücü … …’ında ön ilerisinde kavşağa kontrolsüz şekilde dikkatsizce giriş yapıp kavşaktan sola dönüş yapmak isteyen araca kavşak içerisinde çarpması şeklinde oluşan olayda tali (%25) kusurlu olduğu kabulü ile sanığın cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın kesinleştiği, bu oluşa göre Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinin ikinci alternatifli tespitinde olduğu gibi, olayda sürücü … …’nın asli (%75) oranında, sürücü … …’ın tali (%25) oranında kusurlu olduğunun anlaşıldığı, … Üniversitesi Başkanlığın’dan alınan 17/10/2018 tarihli raporda, Özürlülük Ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu hakkındaki yönetmelik esas alınarak yapılan değerlendirmede; … … sekel halinde arızası mevcut olmadığından bedensel özür oranı tayinine mahal olmadığı, bakıcı ihtiyacının bulunmadığı, tıbbi iyileşme sürecinin 3 haftaya kadar uzayabileceği, davacı … …’nın pelvis sağ femurunda oluşan büyük kemik kırıkları vd. yaralanmaları nedeni ile %8 oranında sürekli iş göremezlik, 45 gün bakıcı ihtiyacı, iyileşme sürecinin 9 aya kadar uzayabileceği, … …’nın kalça kemiklerinde kırık, karaciğerinde yırtık vd yaralanmalar nedeni ile %13 oranında iş göremezlik oranı, 1 ay bakıcı ihtiyacı, iyileşme sürecinin 6 aya kadar uzayabileceği, … …’nın karaciğer ve dalak laserasyonu vd. kırıklar nedeni ile %5 oranında iş göremezlik oranı, 2 ay bakıcı ihtiyacı, iyileşme sürecinin 6 aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği, aktüer bilirkişi raporunda, davacılardan … …’nın geliri asgari ücret esas alınarak, davacı … ve … … için bordro örnekleri dosyaya kazandırılıp asgari ücrete oranlanarak gelirinin tespit edildiği, davacıların TRH-2010 yaşam tablosuna göre bakiye ömrü tespit edilip davacıların iş göremezlik tazminatının hesaplandığı, davacı … için 32.635,59 TL sürekli iş göremezlik, davacı … … için 70.993,31 TL, … … için 85.531,90 TL, davacı … … için 8.070,50 TL geçici iş göremezlik, davacı … … için 14.822,08 TL, … … için 6.045,41 TL geçici iş göremezlik tazminatı hesaplandığı, ek rapora itibar edildiği, toplanan delillerden; davacı/sürücü … …’nın 3 hafta iş gücünden kalır şekilde yaralandığı, sürekli maluliyeti/zararının olmadığı, memur olarak çalışmakla aylık gelir ödemelerinde kesinti de yapılmadığından, bu davacı için sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplanmadığı, diğer davacılar için davalı sigorta şirketleri nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olan her iki araç sürücüsünün de olayda kusurlu olduğu, davacılar vekilince sigortalı araç sürücülerinin tespit edilen kusurlarına oranlanarak zararın tahsilinin talep edildiği, diğer davacılar/yolcu olup, sürücü ile soyadlarının aynı olmasına göre akraba oldukları, bu nedenle hatır için taşındıklarının kabul edilemeyeceği, ayrıca sigorta şirketlerine dava öncesi başvurulması ve temerrüt tarihi dikkate alınarak müteselsilen zarardan sorumlu olan davalılardan yasal faizi ile zararın/iş göremezlik tazminatının tahsiline karar vermek gerektiğinden bahisle, davacılar vekilinin dava ve talep arttırım dilekçeleri dikkate alınarak davanın kısmen kabulü ile; davacı … … için sürekli ve geçici iş göremezlik tazminat taleplerinin reddine, davacı … … için 6.052,88 TL geçici, 24.476,70 TL sürekli iş göremezlik zararının temerrüt tarihi olan 20/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı … Sigorta’dan tahsiline, 2.017,62 TL geçici, 8.159,88 TL sürekli iş göremezlik zararının temerrüt tarihi olan 20/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı … Sigorta’dan tahsiline, davacı … … için 11.116,56 TL geçici, 53.244,98 TL sürekli iş göremezlik zararının temerrüt tarihi olan 20/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı … Sigorta’dan tahsiline, 3.705,52 TL geçici, 17.748,33 TL sürekli iş göremezlik zararının temerrüt tarihi olan 20/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı … Sigorta’dan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı … … için 4.549,06 TL geçici, 64.148,92 TL sürekli iş göremezlik zararının temerrüt tarihi olan 20/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı … Sigorta’dan tahsiline,1.516,35 TL geçici, 21.382,98 TL sürekli iş göremezlik zararının temerrüt tarihi olan 20/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı … Sigorta’dan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hükme karşı davacılar vekili, davalı … ve … Sigorta A.Ş. vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
1-Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; Karardaki tüm aleyhe hususları kabul etmediklerini,…. Başkanlığının Adli Tıp raporunda kusur dağılımı yapılamadığını, ilgili raporda çift olasılıklı kusur değerlendirilmesi yapılmasının yanı sıra karara esas olarak davacı … … aleyhine yüklenen kusur oranı üzerinden hesaplama yapılarak hüküm kurulduğunu, Yargıtay yerleşik içtihatlarına göre de kusur durumunun tereddüte yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi gerektiğini( Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2011/21638 Esas – 2012/16485 Karar sayılı kararı), kazaya ilişkin olarak alınan kusur raporları arasındaki tüm çelişkilerin giderilmesi, bu durumda dosyanın İstanbul Teknik Üniversitesi Ulaştırma Anabilim Dalı Başkanlığına gönderilerek oluşturulacak bir heyetten kusur konusunda yeniden bilirkişi raporu alınarak, alınan tüm kusur raporları arasındaki çelişkiler giderilerek hüküm kurulması gerektiğini, davacılar için mahkeme kararları doğrultusunda adli tıp raporları ve hesap raporu alındığını, taraflarınca bedel arttırım dilekçesi verildiğini, ancak 12.09.2018 tarihli 5 nolu celsede kazaya uygun yönetmeliğe göre adli tıp raporu alınmadığından bahisle tekrar adli tıp raporları alındığını ve yeniden hesap raporu alınarak hüküm kurulduğunu, mahkemenin kurmuş olduğu ara kararlar doğrultusunda taraflarınca dosya takip edilerek bedel arttırım dilekçesi verildiğini, hal böyle iken aleyhlerine vekalet ücretine hükmedilmesini kabul etmediklerini hükmedilen vekalet ücreti yönünden dosyanın yeniden değerlendirilerek hüküm kurulmasını talep ettiklerini, kararın eksik inceleme ile verildiğini, davalı … Sigorta A.Ş. tarafından her ne kadar işbu olayla ilgili Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik’e göre adli tıp raporu alınması gerektiği iddia edilse de zaten hükme esas alınan … Üniversitesi Adli Tıp Kurumundan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik’e göre rapor alındığını, bu rapora göre hesaplama yapılarak hüküm kurulduğunu, davalı tarafın sırf itiraz etmek adına yersiz itirazlarda bulunduğunu, davalı … Sigorta A.Ş.’nin, adli tıp gibi nitelikli bir kurumdan alınan raporu ısrarla kabul etmediğini ve kendilerince yapılan tıbbi değerlendirmeleri öne sürdüğünü, davalı taraf mağdur davacıların maluliyet oranını hesaplayabiliyorsa adli tıp raporu alınması gerektiği dayatmasını yapmaması gerektiğini, dava açılmasına dahi gerek olmaksızın haklarını ödemesi gerektiğini, adli tıp raporunun varlığı karşısında davalı tarafın yapmış olduğu niteliksiz tıbbi değerlendirmeyi kabul etmediklerini, davalı … Sigorta A.Ş.’nin ise davacı … … ve … … yönünden sürekli iş görmezlik oranına mesnetsizce itiraz ettiğini, gerekçelendirilmeyen itirazı kabul etmediklerini, davalıların davacıların geçici iş göremezlik zararlarından sorumlu olmadıklarına dair itirazlarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, geçici iş göremezlik zararlarını sağlık gideri olarak düşünüp davalı sigorta şirketinin sorumluluğundan alıp SGK’ya yüklemenin ZMMS amacına ve kapsamına aykırı olduğunu, beden bütünlüğü zarar gören kişinin iyileşme sürecinde tam olarak iş göremez durumda kaldığını, bir kişinin geçici olarak çalışamamasının bir gider değil çalışmamasına bağlı olarak elde edeceği gelirlerden mahrum kalması anlamında olduğunu, yerleşik Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemeleri kararlarının trafik kazası sonucu geçici olarak iş göremez hale gelen kişinin maddi zararlarının, mahrum kaldığı gelirlerinin trafik sigortası tarafından karşılanması gerektiği yönünde olduğunu (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/15598 Esas – 2018/7298 Karar Numaralı kararı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/878 Karar, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2018/1898 Karar), davalıların kusur raporuna itirazlarının yersiz olduğunu, davalı … Sigorta A.Ş., yol durumunun da gözetilmesi gerektiğinden kusura itiraz etmiş olsa da zaten dosya içerisinde bulunan ilgili kayıtlar, alınan kusur raporları ve ilgili ceza dosyası da göz önünde bulundurularak kusur konusunun netleştirildiğini, davalı … Sigorta A.Ş.’nin davacıların kemer takmadıklarından bahisle tazminattan indirim yapılması gerektiğini öne sürdüğünü, kaza tespit tutanağındaki kazaya karışan yolcu ve yayalar için ayrılan bölümde emniyet kemeri kısmında 4 numaralı seçeneğin “belirsiz” işaretlendiğini, kazanın ardından yaralıları araçtan çıkaran vatandaşların ya da sağlık görevlilerinin kemeri açmasının muhtemel olduğunu, kolluk kuvvetlerinin olay mahalline 112 acil ekibinden sonra geldiğini, tutanakta emniyet kemerinin takılıp takılmadığı hususunun net olmadığını, durumu davacılar aleyhine değerlendirmenin hakkaniyete uygun olmadığını, bu husus hakimin takdirinde olup dosya kapsamında yapılan değerlendirme neticesinde tazminattan indirim yapılmaya gerek bulunmadığını, davalı taraf kemer takılmadığı iddiasında ise bu iddiasını ispatladıktan sonra takdiri indirim yapılmasını talep etmesi gerektiğini, … Sigorta A.Ş.’nin, hesap raporunu hazırlayan kişinin uygun niteliğe sahip olmadığından bahisle itiraz etmiş olsa da bu itiraza anlam verilemediğini, hesap raporlarının hukukçu bilirkişilerce değil, hesap bilirkişisi unvanına sahip kişiler tarafından yapıldığını, … Sigorta A.Ş.nin, temerrüt tarihine ilişkin itirazlarının yerinde olmadığını, davalı zorunlu mali sorumluluk sigortacısının, KTK’nun 98/1, 99/1, TTK.1299. maddeleri ile Sigorta Genel Şartları 12. maddesi uyarınca kendisine, olayın bilgi ve belgeleriyle birlikte başvurulmasından itibaren 8 işgünü sonunda tazminat miktarını ödememesi halinde temerrüde düştüğünü, bu nedenle temerrüt tarihinin 20.10.2016 olarak kabul edilmesinin hukuka uygun olduğunu belirterek kendi istinaf sebepleri nedeniyle kararın kaldırılmasını, davalı tarafın istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2-Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; kararda davacılar lehine hükmedilen geçici iş göremezlik zararları ve davacı … ile … için hükmedilen kalıcı iş göremezlik zararı hukuka ve hakkaniyet aykırı olduğundan bu miktarlar için kararın kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı … … lehine belirlenen 8.159,88 TL sürekli iş göremezlik tazminatı hukuka uygun olduğundan davacı … … adına belirlenen sürekli iş göremezlik tazminatına herhangi bir itirazları olmadığını, davacı tarafın dava konusu kaza nedeniyle … …, … …, … … ve … …’nın maluliyetleri sebebiyle kalıcı ve geçici iş göremezlik zararına uğramış olduklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplamda 800,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ettiğini, dava dışı sürücü yönetimindeki aracın 25.11.2015 başlangıç – 25.11.2016 bitim tarihleri arasında geçerli olmak üzere Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi ile….. A.Ş. adına maluliyet/ölüm halinde kaza tarihi itibariyle şahıs başına 310.000,00 TL’sine kadar azami sorumluluk hadleri ile davalı şirkete sigorta ettirildiğini, sigortalının kusuru oranında zarardan sorumlu olduklarını, adli tıp kurumu trafik ihtisas dairesi tarafından hazırlanan raporu ve söz konusu raporda yapılan hatalı tespiti kabul etmediklerini, en doğru ve geçerli tespitin yapılabilmesi için Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin en az yedi uzmanının katılımı ile oluşan genişletilmiş uzmanlar heyeti ve Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyetinden seçilecek kusur konusunda uzman bilirkişi heyetinden de rapor alınmasının zorunluluk arz ettiğini, somut olayın Bilirkişi Kusur Raporunda detaylıca irdelenmediğini, kaza tespit tutanağındaki verilere göre inceleme yapıldığını, eksik ve hatalı inceleme sonucu rapor tanzim edildiğini, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin en az yedi uzmanının katılımı ile oluşan Genişletilmiş Uzmanlar Heyeti ve Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyetinden seçilecek kusur konusunda uzman bir bilirkişi heyeti marifetiyle ifade tutanakları, ceza dosyası vb. belgeler üzerinde detaylı inceleme yapılarak kusur tespitinin yapılması gerektiğini, kazanın meydana gelmesine etki edebilecek Karayolları Genel Müdürlüğü’nden kaynaklanan yol kusuru ve teknik arıza hususlarının da değerlendirilmediğini (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2007/3028 Esas – 2008/9395 K. 15.07.2008 tarihli kararı), davacının maluliyet oranının Yargıtayca da kabul edildiği üzere Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu marifetiyle özürlülük ölçütü, sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda tespit ettirilmesi gerekirken, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri bölümü tarafından çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işlemleri yönetmeliği’ne göre düzenlenen maluliyet raporu dikkate alınarak hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2007/547 Esas – 2007/512 Karar sayılı ve 25.01.2007 tarihli kararı), davalı Şirket’in tedavi giderleri kapsamında sayılan geçici iş göremezlik zararlarından, sair tedavi giderlerinden ve geçici bakıcı giderlerinden sorumluluğu olmadığını, geçici işgöremezlik süreleri dikkate alınarak hüküm kurulmasının doğru olmadığını, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’nın yürürlüğe girmesi itibariyle geçici iş göremezlik tazminat talepleri tedavi giderleri kapsamında olup; 6111 sayılı yasa uyarınca davalı Şirket’in tedavi giderleri, geçici iş göremezlik ve geçici iş göremezlik dönemi geçici bakıcı talepleri nedeniyle herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ”Maddi ve Manevi tazminat” başlıklı 90. maddesi ”Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/01/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” hükmüne havi olup maddeden açıkça anlaşılacağı üzere Trafik poliçesinden kaynaklan tazminat ödemelerinin kanun hükmü ile genel şartlara tabi kılındığını, 01.06.2015 tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları ile birlikte, tedavi giderleri dolayısıyla davalı şirketin herhangi bir sorumluluğu kalmayıp tüm sorumluluğun SGK’ da olduğunu, bu durumun torba yasa olarak da anılan ve 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 Sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile de kesinleştiğini, geçici iş göremezlik sürelerinden kaynaklı maddi tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığını, tazminat hesabı uzmanlık gerektirdiğinden, Hazine Müşteşarlığı tarafından kabul edilen bir aktüer uzmanı seçilerek anılan hesaplamaların yaptırılması, bu konuda uzman olmayan hukukçulara görev tevzi edilmemesi gerektiğini, bilirkişinin işin özelliğine göre uygun teknik bilgiye sahip olması gerektiği gibi hazırlayacağı raporun uzman olduğu konudaki özel ve teknik bilgiyi içerir nitelikte bulunması gerektiğini, Yargıtay’ın birçok kararında tazminat hesaplamalarının aktüerya uzmanınca hesaplanması gerektiğinin vurgulandığını (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2007/11312 Esas – 2009/538 Karar ve 22.01.2009 tarihli kararı), davacılar lehine tazminat hesaplanmasına karar verildiği takdirde, söz konusu hesaplamanın, ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 Ulusal Mortalite Tablosuna göre yapılması gerektiğini, maluliyet tazminatının hesaplanmasında esas alınacak Mortalite tablosunun TRH 2010 olduğunu, davalı Şirket ile sigortalısı arasındaki sözleşme niteliğinde olan Trafik Sigortası Genel Şartları Ek 3’te yer aldığını, genel şartlarda yer alan hüküm ve şartların tazminat hesabında dikkate alınması gerektiğini, hesaplamalarda iskonto oranının (teknik faiz) %1,8 olarak dikkate alınması gerektiğini, 20.10.2016 tarihinin temerrüt tarihi sayılarak bu tarihten itibaren itibaren işleyecek yasal faize ilişkin hüküm kurulmasının doğru olmadığını, KTK m.99/1 uyarınca davalı Şirket aleyhine faize hükmedilemeyeceğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davalı sigorta şirketine usulüne uygun bir başvuru yapılmadığı için davalı şirket aleyhine yasal faize hükmedilemeyeceğini, davayı ve faizi kabul anlamına gelmemek kaydı ile, gerekli şartların varlığı halinde dava konusu tazminata “ancak dava tarihinden itibaren” işleyecek “yasal faiz” ile birlikte hükmedilebileceğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
3-Davalı … sigorta a.ş. vekili istinaf dilekçesinde; davacı tarafça davalı şirkete başvuru yapılmadığından yerel mahkemece davanın, dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, 26.04.2016 tarihinden (yürürlük tarihi) itibaren açılacak davalarda davadan önce ilgili sigorta şirketine başvuru zorunluluğu getirildiğini, bu hususun bir dava şartı olduğunu, bu durumda, davacının dava yoluna başvurduğu tarih sebebiyle; dava açmadan önce davalı sigorta şirketine genel şartlarda belirtilen belgeler ile başvuru zorunluluğu getirildiğini, bu başvurunun değerlendirilebilir ve usulüne uygun olması için ilgili sigorta şirketine genel şartlarda bazı belgelerin ibrazı gerektiğinin düzenlendiğini,davalı şirkete eksik evrakla başvuru yapılması halinde dava şartının gerçekleştiğinden söz edilemeyeceğini, huzurdaki davada; davacı tarafın başvurusu sonucu davalı sigorta şirketi tarafından eksik belgelerin belirtildiğini, belgelerin tamamlanmasının istendiğini, davacı yanın davalı sigorta şirketince bildirilen eksik belgeleri tamamlamadığını ve dava şartını yerine getirmeden davasını ikame ettiğini, bu halde Genel Şartlarda belirtilen eksik belgeleri ibraz etmeyen davacı tarafın kanunda belirtilen başvuru şartını yerine getirmediğini, dava ikame etme hakkı bulunmadığını, davanın yerel mahkemece usulden reddi gerekmekte iken aksi kanaatle davanın kabulüne karar verildiğini, tazminata 20.10.2016 temerrüt tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmiş olup faiz başlangıç tarihini yukarıda anılan nedenler doğrultusunda kabul etmediklerini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla usulüne uygun başvuru yoksa temerrüdün dava tarihi olduğunun kabulü gerekmekte olup davacı lehine faize hükmedilmesi durumunda da konu tazminat miktarına ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz hükmedilebileceğini, davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı aracın kazanın meydana gelişinde kusursuz olduğunu, hatalı kusur tespiti neticesinde verilen kararın kaldırılması gerektiğini, ceza dosyası muhtevasında mevcut, soruşturma evresinde tanzim edilen 13.03.2017 tarihli bilirkişi kusur raporunda karşı araç sürücüsü … …’ın asli kusurlu olduğunun, kazanın meydana geldiği mahal, kaza yeri krokisi ve kavşak ağzında araçların kazadan önce geçtiği trafik sinyalizasyon sistemine göre tespitte bulunulduğunu, dosyada kazaya ilişkin kamera görüntüleri veya sürücülerin hangisinin kırmızı ışık ihlali yaptığına dair kolluk kuvvetlerince yapılmış bir tespit bulunmadığını, her iki araç sürücüsünün de kendisinin yeşil ışıkta geçtiğini beyan etmiş olup kazanın meydana geliş şekli nazara alındığında; sigortalı araç sürücüsünün yeşil ışıkta dönüş yaptığının aşikar olup hızını kavşak yol ve şartlarına göre ayarlamayan karşı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, karşı aracın geldiği istikamette 2 adet ayrı ayrı trafik lambası bulunduğunu, ikinci lambaların olduğu yerin … Belediyesi’ne ait … sosyal tesislerinin giriş bölümü olduğunu, trafik lambalarının dönüş yapan sürücülere verdiği süre ile anayol sürücülerine verdiği süre göz önüne alındığında sigortalı aracın yeşil ışıkta dönüş yaparak … sosyal tesislerine girdiğini, karşı araç sürücüsü … …’ın 2918 sayılı KTK md. 52/a ve Karayolları Trafik Yönetmeliği md.109/e uyarınca kavşağa yaklaşırken hızını azaltmadığından asli ve tam kusurlu olduğunu, mahkemece davalı Sigorta Şirketi nezdinde sigortalı aracın kazanın meydana gelişinde %75 kusurlu olduğu varsayımı ile yazıldığını, … …’ın asli ve tam kusurlu tayin edilememesi halinde kimin kırmızı ışıkta geçtiği belirlenemezse tehlike sorumluluğunun denkleştirilmesi ilkesi gereğince değerlendirme yapılması gerektiğini (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 11.10.2017 tarih 2015/2416 Esas ve 2017/8915 Karar sayılı ilamı), mahkemece bu husus göz ardı edilerek çelişkili kusur raporları arasındaki çelişki giderilmeden sigortalı araç sürücüsünün %75 kusuru üzerinden karar verildiğini, maluliyet raporlarında, davacıların maluliyet oranının sağlıklı bir şekilde değerlendirilmediğini maluliyetleri ile kaza arasında illiyet bağı bulunmadığını, 17.10.2018 tarihli … Üniversitesi tarafından hazırlanan raporda davacı … …’ nın maluliyet oranı %13 olarak tespit edilmiş, 18.10.2018 tarihli … Üniversitesi tarafından hazırlanan raporda ise davacı … …’ nın maluliyet oranının %5 olarak tespit edildiğini, davacıların işbu davaya konu kaza sebebiyle gerek hastane gerekse hastane dışında yaralarının iyileşmesinin ve olağan yaşamına dönebilmesi için ihtiyaç duyduğu sürenin … … için 6 ay, … … için 2 ay olduğunu gösterir raporların hatalı olduğunu, davalı sigorta şirketi tarafından davacılar adına düzenlenmiş olan … Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı raporunun, bağımsız medikal firma olan … Kurumsal Sağlık Yönetim ve Danışmanlık Hizmetleri A.Ş. tarafından kontrol edildiğini, inceleme neticesinde davacının geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle davacı “… …’ nın geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliğine göre herhangi fonksiyon kaybı oranına neden olmadığının, incelemeye konu raporda kayıtlı sekel ile bahse konu kaza arasında mevcut belgelere göre nedensellik bulunmadığının belirtildiğini, … …’ nın ise “aynı kazadan ötürü Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmeliğine göre … Üniversitesi tarafından alınan maluliyet raporundaki oranın değerlendirmeye alınmaması gerektiği, sağlık kurul raporunda kişide konulmuş bir epilepsi tanısı ve taburculuk sonrası nöbet öyküsü, anti-epileptik ilaç kullanımı vb. mevcut olmayıp muayenesinde nörolojik bir defisit saptanmadığından, bu durumun kişide sürekli maluliyet hali yarattığının kabulünün uygun bir yaklaşım olmadığı, sekelsiz iyileşmiş kafa ve toraks travmasına neden olan yaralanmasının her iki yönetmeliğe göre de maluliyet haline neden olmadığının belirtildiğini, … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen maluliyet raporlarının, … Firması tarafından kontrol edildiğini, mahkemece tespit olunan maluliyet oranları ile davaya konu trafik kazası arasında illiyet bağı bulunmadığı davacıların sürekli iş göremezliğe uğramadığının belirtildiğini, söz konusu tıbbi mütalaalar mahkemece dikkate alınmadan ve tartışılmadan karara çıktığını, çelişkiler giderilmeden, sunmuş oldukları deliller gerekçeli kararda tartışılmadan verilen kararı kabul etmediklerini, … …’nın % 8 oranında iş göremezlik halinde kaldığına ilişkin hastane raporunun hatalı olduğunu buna göre alınan hesap raporunu kabul etmediklerini, davacı yanın yaşı ve işi dikkate alındığında bu oranın fahiş derecede fazla olduğunu, davacıların davaya konu kaza neticesinde bir an için geçici iş göremezliğe uğradıkları kabul edilecek olsa dahi; ZMSS genel şartlarına göre “geçici iş göremezlik zararının” poliçe teminatı kapsamında olmadığını, davaya konu poliçenin tabi olduğu ve talebin yapıldığı tarihte yürürlükte olan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) Genel Şartları’nda Kapsama Giren Teminat Türleri başlığı altında düzenlenen A.5. maddesi b bendi gereğince Sağlık giderleri teminatının Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup, ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve … Hesabının sorumluluğunun 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona erdiğini,davalı şirketin geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu tutulmasının hukuka ve kanuna aykırılık teşkil ettiğini, hesaplanan tazminattan davacılar emniyet kemeri takmadığı için müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, kazanın meydana geliş şekline dikkat edildiğinde, sigortalı araçta yolcu davacıların emniyet kemeri takmadığını, bu hususun indirim nedeni yapılmamasının hakkaniyete aykırı olduğunu, davacı yolcular emniyet kemeri takıyor olsa idi belki hiç zarar görmeyecek belki de çok daha az bir miktarda zarar göreceklerini (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2012/15644 Esas – 2013/14775 Karar sayılı ilamı), ispat yükü mecburiyeti altında olan kimsenin, bu ispat gereğini yerine getiremezse o vakıanın ispat edilememiş sayılacağını, HMK hükümleri gereğince ispat yükü davacı yanda olmakla birlikte davacı vekili tarafından müteveffanın emniyet kemeri taktığının ispat edilemediğini, gerekçeli kararın dayanaksız ve anlaşılır olmadığını, mahkemece davanın kabulünün gerekçesinin hiçbir şekilde açıklanmadığını, içeriği dahi yazılmayan bilirkişi kurulunun raporuna atıf ile yetinildiğini, gerekçeli kararda davalı şirketin sorumluluğunun sarih bir şekilde belirlenmediğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf edenlerin sıfatına göre ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Davacı tarafın dava açılmadan önce tazminat hesabının yapılmasına elverişli belgelerle davalı sigorta şirketlerine başvurduğu ve davalı sigorta şirketlerinin temerrüt tarihi doğru şekilde tespit edildiğinden bu tarihten itibaren faizle sorumluluklarına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
KTT’da her iki sürücüde yeşil ışıkta geçtiğini beyan ettiğinden iddiasını mahkemede ispat edenin kusursuz, diğerinin kusurlu olduğunun belirtilmesi, aynı olayla ilgili ceza mahkemesinde görülen davada alınan bilirkişi raporunda kimin yeşilde geçtiğine dair delil olmadığından, olay yerinin ışıksız kavşak olduğunun kabulü ile, …’in tali, …’ın asli kusurlu bulunması, bu kusur durumu dikkate alınarak mahkumiyet kararı verilmesi, kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara BAM 12. Ceza Dairesi tarafından kusurun uygun bulunması, yaralamanın niteliği gözetilerek alt sınırdan verilen cezanın kaldırılarak, üst sınırdan adli para cezasına kesin olarak karar verilmesi, iş bu tazminata ilişkin dosyada Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen raporda terditli rapor düzenlenmesi, …’in kırmızı ışık ihlali yapması halinde %100 oranında kusurlu olduğunun, …’ın kırmızı ışık ihlali yaptığının kabulü halinde …’ın %75, …’in %25 oranında kusurlu olduğunun belirtilmesi, mahkemece ceza mahkemesinde kabul edilen maddi vakıa, hükme esas alınan raporda değerlendirilip, kazanın oluş şekli gözetilerek ATK raporunda belirlenen ikinci halin kabul edilmesi nedeniyle kusur durumu dosya kapsamı ve kazanın oluşuna uygun bulunmuştur. Hükme esas alınan davacıların maluliyetine ilişkin raporların özürlülük ölçütü yönetmeliği gereğince düzenlenmesi, tazminat hesabının TRH 2010 yaşam tablosu ve 1.8 teknik faiz yöntemi ile yapılması, istinaf talebi ile bağlı kalınarak inceleme yapıldığından, davacı tarafın açıkça bu yönde istinaf talebi olmaması nedeniyle bu hususların inceleme konusu yapılmaması, bu nedenle ilgili yönetmelik ve genel şart hükümleri gereğince maluliyet oranlarının tespitinde ve tazminat hesabında usulsüzlük bulunmaması, KTT’da davacı yolcuların emniyet kemeri takıp takmadığına ilişkin sütunun belirlenemediği şeklinde işaretlenmesi, dosya kapsamında davacıların emniyet kemeri takmadığına dair somut delil olmaması, davacıların araçtan fırlama durumunun bulunmaması, davalı tarafın soyut iddia şeklinde bu hususu ileri sürmesi, somut olarak davacı tarafın emniyet kemeri takmayarak zararı artırdığını ispatlayamaması nedeniyle tazminatlardan indirim yapılmamasında bir isabetsizlik bulunmaması, davacıların zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümleri gereğince belirlenmesinin gerekmesi, 6098 Sayılı TBK’nun 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş görmezlik zararlarının bu kapsamda olması, sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları 2918 Sayılı Kanunun 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacının geçici iş göremezlik tazminatını davalı sigorta şirketlerinden talep edebilmesi, genel şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi giderlerinden olmayıp, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde, geçici iş göremezlik zararlarının SGK’nun sorumluluğunda olduğuna ilişkin her hangi bir düzenlemenin de yer almaması, 6111 sayılı yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemelerinin bu yasa kapsamı içerisinde bulunmaması (Yargıtay 10.Hukuk Dairesi’nin 2016/10172 Esas – 2019/10217 Karar 24.12.2019 Tarihli, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2012/5743 Esas – 2013/4496 Karar sayılı, 01.04.2013 tarihli ilamı vb.), bu nedenle davalı sigorta şirketi vekillerinin geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığına ilişkin istinaf talebinin yerinde görülmemesi, 6704 Sayılı Yasa ile yapılan bir kısım düzenlemelerin ve genel şartlara atıf yapan hükümlerin Anayasa Mahkemesinin… sayılı, 17/7/2020 tarihli kararı ile iptal edilmesi, davacıların maluliyeti ile kaza arasında illiyet bağının bulunması, davalıların kazaya karışan araçların ZMSS şirketi olmaları sebebiyle aleyhlerine hükmedilen tazminatlardan sorumlu olması, mahkemenin hükme esas aldığı ek rapor doğrultusunda davacı tarafın dava dilekçesi ve bedel artırım dilekçesindeki taleplerini dikkate alarak karar vermesi, hükme esas alınan raporların konusunda uzman kurum yada kişilerce düzenlendiğinin anlaşılması, davanın reddine karar verilen kısmı üzerinden davalı taraf lehine vekalet ücretine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmaması ve mahkemenin gerekçesine göre davacılar vekili ile davalı sigorta şirketi vekillerinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Davacılar …, …, … ve … … vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin yerel mahkeme kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvurma harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacılardan alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar harcından, peşin alınan 44.40TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL istinaf karar harcının davacı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalı … Sigorta A.Ş.’den alınması gereken 3.724,99 TL istinaf karar harcının, peşin alınan 3.724,92 TL nispi, 44,40 TL maktu harç toplamından (3.769,32 TL) mahsubu ile bakiye 44,43 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde adı geçen davalıya iadesine,
5-Davalı … Şigorta şirketinden alınması gereken 11.174,77 TL istinaf karar harcından, peşin alınan 3.725,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.449,77 TL harcın adı geçen davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Davacılar ile davalı sigorta şirketleri tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ayrı ayrı kendi üzerlerinde bırakılmasına,
7-Davacılar tarafından yatırılan 100,00 TL gider avansı ile davalı … Sigorta tarafından yatırılan 150.00TL ve davalı … Sigorta şirketi tarafından yatırılan 100,00 TL gider avansından, kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde ilgili taraflara iadesine,
8-Kararın usulüne uygun şekilde taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK.nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süresi içinde temyizi kabil olmak üzere 03.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.