Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1095 E. 2021/1430 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/01/2019
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : Trafik Kazası Nedeniyle Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 16/09/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 06/10/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili, 05.04.2018 tarihinde davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın davacı küçük …’a çarparak yaralanmasına neden olduğunu, meydana gelen kaza sonucu davacının malul kaldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100,00 TL geçici iş göremezlik, 100,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile 100,00 TL bakıcı giderinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılmadığını, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına göre hesaplama yapılması gerektiğini, kusur oranlarının belirlenmesini ve bakıcı gideri ve geçici işgöremezlik zararının sigorta teminatı dışında olduğunu ileri sürmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan delillere göre olay tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü Yönetmeliğine göre özürlülük hali bulunmadığı, iyileşme sürecinin 4 aya kadar uzayabileceği, bakıcı ihtiyacı olmadığının belirlendiği, Yargıtay uygulamasına göre 18 yaşından küçük davacının kazanç getiren herhangi bir işte çalışması söz konusu olamayacağından geçici iş göremezlik talebi ve bakıcı giderinin de reddi gerektiği gerekçesi ile davacı dava dilekçesinde sürekli iş göremezlik, geçici iş göremezlik ve bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 300,00TL tazminat talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının alınan maluliyet raporunda 4 ay geçici iş göremez olduğunun belirtildiğini, mahkemenin davacının yaşı nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, iş göremezlik tazminatları salt meslekte kazanma gücü kaybı olmadığını, kaza tarihinde çalışmayan ve gelir elde etmeyen yetişkinlerin dahi sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatları hesaplanmakta olduğunu, iş göremezlik tazminatının salt olarak bir gelir kaybını değil, kişinin emsallerine göre geride kalmasını da ifade ettiğini, somut olayda davacı meydana gelen kaza sonucunda 4 ay iş göremez duruma geldiğini, 18 yaşından küçük olsa da eğitimine devam ettiğini, yaşıtlarına yetişebilmesi için yaşıtlarından daha fazla efor sarf etmesi gerektiğini, (Yargıtay 17. HD – 2015/7913 E. – 2018/3722 K. – 2.4.2018 T.ilamı) çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden de, bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeni ile evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme, oyun oynama vb. gibi tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarf etmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak görülmesi ve bu sebeple bir zarar oluştuğunun kabul edilmesi gerektiğini, ilk derece mahkemesince kararın kesin olduğu yönünde karar verilmişse de bu kararın da hatalı olduğunu, trafik kazalarından kaynaklı tazminat davalarında davacının dava tarihinde zararını tam olarak belirleyebilmesi mümkün olmadığını, HMK 107. Maddeye istinaden davasını ikame edebileceğini, davanın tahsil talepli belirsiz alacak davası olarak ikame edildiğini, davacının geçici ve sürekli iş göremezlik ile bakıcı tazminatlarının tamamının talep edildiğini,……. ile davacının sürekli iş göremezliğinin bulunmadığı ancak iyileşme sürecinin kaza tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabileceği geçici iş göremezlik tazminatının 6.412,48 TL olduğunu, dava değerinin 2019 yılında dava değeri istinaf kanun yoluna başvuru sınırı olan 4.400,00 TL’nin çok üzerinde olduğunu, ilk derece mahkemesince kararın kesin olduğuna yönelik karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacı vekilinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Davacı vekili dava dilekçesi ile davalıya zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın davacı küçük …’a çarparak yaralanmasına neden olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100,00 TL geçici iş göremezlik, 100,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile 100,00 TL bakıcı giderinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, mahkemece …. alınan rapora göre sürekli maluliyetinin olmadığı, yaralanmasına göre 4 ayda iyileşeceği ve bakıcıya ihtiyacı bulunmadığına dair verilen rapora göre davacının olay tarihinde 18 yaşından küçük olması nedeniyle sürekli ve geçici işgöremezlik ve bakıcı gideri talebinin reddine kesin olarak karar verilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesi fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere dava açmış olup dava kısmi dava olduğundan ve yargılama aşamasında dava değeri ıslah edilmediğinden kesin olmayan bir karara ilişkin olarak mahkemece kararın kesin olduğunun yazılması yok hükmünde olup, hukuki sonuç doğurmayacağından davacı vekilinin istinaf dilekçesinin incelenmesi gerekmiştir.
Mahkemece davacının yaralanması nedeniyle tedavi evrakları getirilmiş, dava konusu kaza nedeniyle davacının sol ayak bileği ve sağ el bileğinde kırık meydana geldiği, başından ve yüzünden yaralandığı, sağ el bileği ve sol ayak bileğindeki kırık nedeniyle alçı yapıldığı anlaşılmıştır.
……başkanlığı tarafından düzenlenen ve hükme esas alınan 15.11.2018 tarihli raporda “davacının sağ el bileği ve sol ayak bileğinde meydana gelen kırık nedeniyle alçı yapıldığı, çekilen röntgenlerinde fraktür hattı izlenmediği, Ulnar ve radial deviasyon tam, her iki el bileği fleksiyon tam, sağ el bileği ekstansiyon sola göre kısıtlı olmakla beraber tama yakın olduğu, her iki ayak bileği plantar ve dorsifleksiyonun olağan olduğu, sol ayak bileği medial nalleol civarı “hafif ödemli. Ortopedik açıdan herhangi bir ek müdahale gerektirecek patolojik bir durum bulunmadığı grafilerinin incelenmesinde; sağ el bileğinde epifiz kayması, sağ ulna distal kırığı saptandığı, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerinden yararlanılarak yapılan muayene ve incelenen tıbbi belgelerine göre sağ el bileği ve sol ayak bileğinde kas güçleri ve eklem hareket açıklıkları tam olarak saptandığından kırıklar açısından maluliyet değerlendirmesine alınmadığı, iyileşmesinin 4 (dört) aya kadar uzayabileceği, yalnızca el bileğinde kısıtlılık olduğundan iyileşme süresinde ayrıca bakıcı gereksinimi bulunmadığı, çocuğun sürekli iş göremezlik halinin bulunmadığı” bildirilmiş ise de, raporda davacının sağ el bileği ve sol ayak bileğindeki yaralanması nedeniyle maluliyetinin bulunmadığı tespit edildiği belirtilmiş olmasına rağmen raporun son bölümünde yalnızca el bileğinde kısıtlılık olduğu gerekçesi ile bakıcıya ihtiyacı olmadığı değerlendirilmiş, davacının sol ayak bileğinde meydana gelen kırık nedeniyle maluliyeti ve bakıcı ihtiyacı olup olmadığının değerlendirilmemiş olması ve yaralanması nedeniyle maluliyetinin bulunmadığı belirtilmesine rağmen sonuç bölümünde sağ el bileğinde kısıtlılık meydana geldiğinin belirtilmiş olması nedeniyle çelişki meydana gelmiş olduğundan rapor hüküm kurmaya yeterli ve elverişli görülmemiştir.
Mahkemece, davacının dava konusu kaza sonucu yaralanması nedeniyle tüm yaralanmaları dikkate alınarak sağ el bileği ve sol ayak bileğinden yaralanması nedeniyle maluliyetinin bulunup bulunmadığı ve tüm yaralanmalarına göre bakıcıya ihtiyacı olup olmadığının ve süresinin belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi veya ….. Kürsülerinden ayrıntılı gerekçeli ve denetime uygun rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik ve yetersiz rapora göre hüküm kurulmuş olması doğru olmadığı gibi kazanın meydana gelmesinde tarafların kusur oranları belirlenmeden karar verilmiş olması da doğru görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafça yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 16.09.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
….
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.