Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1053 E. 2021/1424 K. 16.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: ….

TC
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/06/2018
NUMARASI :…….

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 16/09/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 17/09/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili ile davalı … A.Ş. vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili, 06.09.2016 tarihinde davalıların sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın davacıların murisi yaya …’a çarpığını, meydana gelen kaza sonucu davacıların desteğinin vefat ettiğini, davacıların müteveffanın eşi ve çocukları olduğunu, davalı sürücünün kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu, davacıların hastane ve defin masrafları, destekten yoksun kalma, yol masrafı ve manevi zararlarının oluştuğu, 550,00 TL defin, 350,00 TL kargo bedeli, ayrı şehirde yaşayan davacılar …, … ve … için 500,00 TL yol ücreti, mezar yeri ve hocaya verilen 550,00 TL, defin yemeği için 3.000,00 TL, yedisinde verilen yemek için 3.500,00 TL, kırkında verilen yemek için 1.500,00 TL, elli ikisinde verilen yemek için 2.500,00 TL olmak üzere toplam 11.150,00 TL harcandığını, davacı …, … ve …’nun Ankara’dan kazanın meydana geldiği Alanya’ya uçakla gittiklerini, yol ücreti harcamak zorunda kaldıklarını, davacı …’in harcamalar için 20.000,00 TL kredi çektiğini belirterek, HMK.nın 107. maddesi gereğince 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden işleyecek en yüksek oranda yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müteveffanın eşi … için 80.000,00 TL, çocukları …….. için ayrı ayrı 30.000,00 TL olmak üzere toplam 200.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı……. tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama aşamasında her davacı için ayrı ayrı 200,00 TL maddi tazminat talep ettiklerini açıklayarak davacı eş … için maddi tazminat taleplerini 57.846,45 TL, diğer davacılar için ayrı ayrı 3.009,38 TL olarak belirlemiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, davalının sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, aktüer raporuna göre davacı …’a 67.162,00 TL ödeme yapıldığını, yapılan bu ödeme ile herhangi bir sorumluluğu kalmadığını, kusur oranlarının belirlenmesi gerektiğini, ceza mahkemesi doyasının sonucun beklenmesini, murisin eşi dışındaki davacıların destekten yoksun kalma tazminatı isteyemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, savunma yapmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; kazanın meydan gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu, davacı … için bilirkişi raporu ile hesaplanan 127.585,03 TL destek zararından sigorta şirketince ödenen bedelin mahsubu ile bakiye 53.833,95 TL destek tazminatından olaya tam kusurla sebep olmuş araç sürücüsü, teminat limitlerinde sigorta şirketinin müşterek ve müteselsilen sorumluğunun bulunduğu, davacıların dava dilekçesi ekinde 550,00 TL defin ve 350,00 TL cenazenin kargo ile taşınmasına ilişkin ödeme belgelerini sundukları, bunun dışında iddia edilen zararların tam olarak ispatına yarar delil bulunmadığını, ispat edilen toplam zarar miktarının 900,00 TL (550,00 TL defin ve 350,00 TL cenazenin kargo bedeli) olduğu, miras paylarına göre yapılan dağıtımlı hesaplamada davacı … yararına 225,00 TL diğer davacılar yararına 168,75 TL tazminat hesaplandığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile, davacı … için 53.833,95 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 225,00 TL cenaze ve defin masrafı, diğer davacılar için ayrı ayrı 168,75 TL cenaze ve defin giderinin davalı sigorta şirketi yönünden 28.12.2016 temerrüt tarihinden, davalı … yönünden 06.09.2016 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan, davacı … için 30.000,00 TL, diğer davacılar için ayrı ayrı 15.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş karara karşı davacılar vekili ve davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacılar için belirlenen manevi tazminat miktarlarının az olduğunu, …, miras bırakan …’ın eşi olup, evlendikleri 1968 yıldan beri birlikte yaşadıklarını, davacının duyduğu acı, ızdırap ve elemi bir nebze azaltabilmek için, kazanın oluş şekli ve davalı taraf üzerindeki caydırıcılık etkisi de dikkate alınarak 80.000,00 TL manevi tazminatın davacı eş …’a verilmesini, diğer davacıların miras bırakan …’ın çocukları olduğunu, babalarının maddi ve manevi desteğini gördüklerini belirterek talepleri gibi manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
Davalı sigorta şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalı şirketçe tanzim edilen aktüer raporuna göre davacı …’a 67.162,00 TL ödeme yapıldığını, ödeme ile davalı sigorta şirketinin ibra edildiğini, ödeme ile herhangi bir sorumluluğu kalmamış olmasına rağmen yerel mahkeme hatalı olarak bu hususun dikkate alınmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda kusur yönünden yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu ve bu sebeple yeniden kusur incelemesi yapılmasının talep edilmesine rağmen itirazlarının değerlendirilmediğini, raporun hesaplama kısmında davacı eş …’ın ömür bitiş yaşı hatalı olarak 94 olarak kabul edildiğini, buna göre de beklenen ömür süresinin çok yüksek hesap edildiğini, TRH-2010 kadın tablosuna göre davacının muhtemel yaşam süresi raporda kaza tarihine göre 34, hesaplama tarihine göre de 32 olduğunun belirtildiğini, ancak gerçekte olması gereken muhtemel yaşam süresi TRH-2010 kadın tablosuna göre kaza tarihinde 16, hesaplama tarihinde ise 15 yaş olduğunu, bu hata nedeniyle tazminat miktarının da yanlış hesaplandığını, tazminatın, ax,n formülü ile hesaplanması gerektiğini, devre başı ödemeli belirli süreli rant formülünün kullanılması gerektiğini, buna göre yapılacak olan hesaplamada, davacının muhtemel yaşam süresinin raporda belirtilenden daha az olacağından hesap edilen tazminat miktarı da yaklaşık olarak 44.000,00 TL daha az olacağını, yapılan itirazın dikkate alınmadığını, defin, cenaze ve bunun gibi bir kısım masraflardan davalının sorumluluğu bulunmamasına rağmen kararda sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Taraf vekillerinin istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davalıların sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın davacıların desteği yaya …’a çarparak ölümüne neden olduğunu belirterek desteğin eşi ve çocukları olan davacılar için maddi ve manevi tazminat talep etmiştir.
Mahkemece alınan bilirkişi raporu ile davalı sürücüsünün tam kusurlu olduğu belirlenmiş, aktüer bilirkişi raporunda ise, tazminat hesabında zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlar ekinde yer alan hesaplama yöntemi kullanılarak TRH 2010 yaşam tablosu ve %1.8 teknik faiz uygulanmış, desteğin olay tarihinde 70 yaşında, 29 yıl bakiye ömrünün, rapor tarihinde 72 yaşında 27 yıl bakiye ömrünün olacağı, davacı eş …’nin ise olay tarihinde 65 yaşında 34 yıl bakiye ömrünün, rapor tarihinde 67 yaşında olup 32 yıl bakiye ömrünün olacağı kabul edilerek davacının 94 yıl, desteğin yaşam süresinin 99 yıl olacağı varsayımıyla hesaplama yapılmıştır. Davalı sigorta şirketi vekili aktüer raporunda davacının ve desteğin bakiye ömür sürelerinin yanlış belirlendiğini, raporu kabul etmediklerini belirterek itiraz etmiştir.
Mahkemece davalı vekilinin rapora itirazları değerlendirilmeden bedel artırım dilekçesine göre hüküm kurulmuştur.
Yargıtay tarafından kabul edilen son uygulamalara göre; “Gerçek zarar miktarı; hak sahiplerinin ve desteğin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de;….. çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.” (Yargıtay 17.HD 22/12/2020 tarih, 2019/5206 E. – 2020/8874 K. sayılı ilamı, 14/01/2021 tarih 2020/2598 E. – 2021/34 K. sayılı ilamı)
Bu hale göre tazminat hesaplanmasında TRH 2010 yaşam tablosunun kullanılmasında bir isabetsizlik görülmemiş ise de; Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih…… sayılı kararı ile; KTK’nun 90.maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmekle; zarar hesaplanmasında Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ekindeki hesap yönteminin uygulanması doğru değildir, ancak maddi tazminat yönünden istinaf talebinde bulunan davalı sigorta şirketi olması nedeniyle ve istinaf sebeplerine göre bu husus aleyhine değerlendirilmemiştir.
Mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda TRH 2010 Yaşam Tablosu gereğince davacının ve müteveffanın bakiye yaşam süresinin tespit edilerek hesaplama yapılması gerekirken muhtemel yaşam süresinin 94 ve 99 yaş olacağı varsayımına göre hesaplama yapılan raporun mahkemece hükme esas alınması doğru değildir.
Açıklanan nedenlerle mahkemece, davacının gerçek zararının belirlenmesi maddi tazminat yönünden istinaf kanun yoluna başvuru yapan davalı sigorta şirketi lehine kazanılmış haklar da gözetilerek, davacının ve desteğin muhtemel ve beklenen yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi, ondan sonra sigorta şirketi tarafından dava açılmadan önce davacıya ödeme yapıldığından ödeme tarihi verilerine göre zararın karşılanıp karşılanmadığının denetlenmesi, ödeme tarihine göre davacı eşin zararının karşılanmadığının anlaşılması halinde ilk derece mahkemesi tarafından hükme esas alınan rapor tarihi verilerine göre davacı eşin destek zararının hesaplanması ve sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin güncellenerek tazminattan mahsup edilmesi ile gerçek zararın tespit edilerek sonuca göre karar verilmesi gerekirken yetersiz ve yanlış hesaplama yapılan aktüer raporuna göre hüküm tesisi isabetli görülmediğinden davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma ve gönderme sebebine göre davacılar vekilinin istinaf başvurusunun şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ İLE; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
Davacılar vekilinin istinaf sebeplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
2-İstinaf yoluna başvuran taraflarca yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine.
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
5-Ankara 30. İcra Dairesi……. esas sayılı dosyasına yatırılan 93.000,00 TL teminat mektubu yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 16.09.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.