Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1043 E. 2021/2451 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2019/1043 – 2021/2451
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2019/1043
KARAR NO : 2021/2451

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/11/2018
NUMARASI : 2015/245 Esas 2018/921 Karar

DAVACILAR :
VEKİLİ : Av.

DAVALILAR : 1 –
VEKİLİ : Av

: 2 –
VEKİLİ : Av.

DAVANIN KONUSU : Tazminat

KARAR TARİHİ : 16/12/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 10/01/2022

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili, 07.03.2015 tarihinde davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı, davalı İçişleri Bakanlığı’na ait resmi plakalı aracın davacıların desteği yaya … … çarptığını, meydana gelen kaza sonucu desteğin vefat ettiğini, davacıların müteveffanın eşi ve çocukları olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere müteveffanın eşi … … için 500,00-TL maddi, 40.000,00-TL manevi, kızı … için 500,00-TL maddi, 15.000,00-TL manevi, diğer davacılar için ayrı ayrı 15.000,00-TL manevi tazminat olmak üzere 1.000,00-TL destekten yoksun kalma ve toplam 115.000,00-TL manevi tazminatın davalı sigorta şirketi poliçe limiti ile sorumlu olmak üzere davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, davacıların dava öncesi sigorta şirketine başvuru yapmadıklarını, sigorta şirketinin davacıların gerçek zararından sigortalı araç sürücüsünün kusur oranında sorumlu tutulabileceğini, kusur oranı ve gerçek zararın belirlenmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı İçişleri Bakanlığı vekili, araç sürücüsünün kusuru olmadığını, ceza mahkemesi dosyasının derdest olduğunu, kaza tespit tutanağında yaya müteveffanın asli kusurlu bulunduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece toplanan delillere göre; kazanın meydana gelmesinde sürücünün kusurlu olup olmadığı uyuşmazlığın çözümünde etkili olup bu hususta alınan 26.10.2015 tarihli raporda sürücünün asli kusurlu olduğu, Adli Tıp Kurumundan alınan 28.11.2016 tarihli raporda ise sürücünün kusursuz olduğu, yaya ölenin tam kusurlu olduğunun belirtildiği, ceza mahkemesi kararı kusur oranı yönünden bağlayıcı olmamak ile birlikte kesinleşen maddi olgunun bağlayıcı nitelikte olduğunu, mahkeme ilamında sürücünün kazanın önlenmesi için alabileceği başka bir önlem olmadığı gerekçesiyle beraatine karar verildiğinden kesinleşen bu olgunun bağlayıcı olduğu kabul edilerek kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısının zararı karşılama sorumluluğu bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemece müteveffanın tam kusurlu oluşunu ve sürücünün yapması gerekenleri yaptığına dair ceza mahkemesi tespitine göre davanın reddine karar verildiğini, kaza tespit tutanağı, C. Savcılığı ve ceza mahkemesi raporları ve mahkemece alınan iki adet bilirkişi raporundan 28.11.2016 tarihli Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporu hariç, alınan bütün raporlarda muris … …’ın tek başına kusurlu bulunmadığını, diğer ilgililerinde tali de olsa kusurlu bulunduğunun belirlendiğini, söz konusu rapor hem yerel mahkemece alınan 26.10.2015 tarihli bilirkişi kurulu raporu ile hem de ceza yargılaması sürecinde alınan diğer tüm raporlarla çeliştiğini, bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmediğini, ceza mahkemesince verilen beraat kararındaki gerekçenin bağlayıcı olmadığını, keşifle alınan rapor masa başında alınan diğer raporlardan daha üstün tutularak, sürücünün kusuru, en az bu raporda tespit edilen kadar kabul edilmesi gerektiği halde ceza mahkemesinin beraat kararından yola çıkarak sürücünün kusursuz olduğu sonucuna varıldığını, mahkemece, ceza mahkemesi kararında geçen “sürücünün kazanın önlenmesi için alabileceği başka bir önlem olmadığı” şeklindeki tespiti bir olgu olarak kabul edip bununla bağlı olduğu sonucuna vardığını, halbuki ceza mahkemesince yapılan bu tespit doğrudan kusurla bağlantılı bir hukuksal nitelendirme olduğunu, dolayısıyla yerel mahkemenin bu tespit ile bağlı olma gibi bir zorunluluğu bulunmadığını, murisinin tam kusurlu kabul edilse bile kendisine herhangi bir ağır kusur yüklenemeyeceği, zira davalıların, KTK 86.maddeye göre kurtuluş kanıtı getiremedikleri göz önünde tutularak tazminat yükümlülüklerinin devam ettiğinin kabulü gerektiğini, kazanın yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’nın yürürlüğe girdiği 01.06.2015 tarihinden önce meydana geldiğini davalıların sorumlu olduğunu ileri sürmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Davacılar vekilinin HMK.nın 355. Maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, dosya içerisindeki bilgi ve belgeler, mahkeme kararının gerekçesi, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesi ile yapılan inceleme sonunda;
Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, davalıların işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu resmi plakalı aracın davacıların desteği yaya … … çarparak ölümüne neden olduğunu, müteveffanın eşi ve çocukları olan davacıların destekten yoksun kaldığını belirterek maddi ve manevi tazminat talep etmiş, mahkemece ceza mahkemesi kararına göre davalıya ait araç sürücünün kusuru bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dava konusu kazadan sonra düzenlenen kaza tespit tutanağında, … … idaresinde bulunan … … … plakalı aracın çok şeritli 13 metrelik yolun sol şeridinde aydınlatmanın çalışmadığı yolda akan trafik içinde yolun sağından soluna geçen yaya … …’a çarptığı olayda yayanın asli kusurlu, sürücünün tali kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/38527 sayılı soruşturma dosyasında alınan 20.03.2015 tarihli bilirkişi raporunda yaya … …’ın asli kusurlu, sürücü … … gece şartlarında hızını hava ve yol durumuna göre ayarlamaması nedeniyle tali kusurlu, Ankara Büyükşehir Belediyesinin ise otobüs durağı olan yerde gerekli önlemleri almaması nedeniyle tali kusurlu bulunmuş, araç sürücüsü … … hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan Ankara 29. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/551 E. ve 2017/1131 K. sayılı dosyasında açılan davada mahallinde keşif yapılarak düzenlenen 30.11.2015 tarihli bilirkişi raporunda yaya … …’ın araçların uzaklığı ve hızını göz önünde bulundurmaması nedeniyle asli kusurlu, sürücü … …’in hızını hava yol görüş trafik durumuna göre ayarlamadığından tali kusurlu, Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanlığının otobüs durağı bulunan yerde gerekli işaretlemeleri yapmadığı için tali kusurlu bulunmuş, 05.05.2016 tarihli Adlı Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı raporunda ise yaya … … asli kusurlu, sürücü … …’in aydınlatma olmayan yerde koyu renk kıyafet giymiş yayaya çarpması nedeniyle alt düzeyde tali kusurlu, Ankara Büyükşehir Belediyesinin tali kusurlu olduğu belirtilmiş, ceza mahkemesi tarafından “Sanık hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılamasında; dosya kapsamından olayın meydana gelmesi ve neticenin gerçekleşmesinde sanığın yapması gerekip de yapmadığı, herhangi bir eylemi olmadığı dikkate alındığında, bilirkişi raporlarında alt seviyede tali kusurlu kabul edilmesi sanığın suçunun sübutuna yeterli olmadığı gerekçesi ile yasal unsurları oluşmayan atılı suçtan CMK.nun 223/2- c maddesi gereğince beraatine” karar verilmiş, karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Mahkemece alınan 26.10.2015 tarihli bilirkişi kurulu raporunda yaya … … olay yerinin taşıt yolu olduğu, orta refüjdeki beton bariyerler ile yaya geçişinin engellenmiş olmasına rağmen gece şartlarında yolun karşısına geçmeye çalıştığı, koyu renk kıyafet nedeniyle görülmesi de zorlaştığından %80 oranında, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığının yaya ve araç trafiği olan yolda gerekli önlemleri almaması nedeniyle %20 oranında, sürücü … …’in alacağı önlem olmadığından kusursuz olduğu belirtilmiş, 28.11.2016 tarihli ATK Trafik İhtisas Dairesi raporunda yaya … …’ın %100 oranında kusurlu olduğu, araç sürücüsünün ve yol kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir.
Mahkemece, Ceza Mahkemesi kararı kusur oranı yönünden bağlayıcı olmamakla birlikte kesinleşen maddi olgunun bağlayıcı olduğu, mahkeme ilamında sürücünün kazanın önlenmesi için alabileceği başka bir önlem olmadığı gerekçesiyle beraatine karar verildiği, kesinleşen bu olgunun bağlayıcı olduğu kabul edilerek kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısının zararı karşılama sorumluluğu bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; 6098 sayılı TBK.nın 74.maddesi “ Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” hükmünü içermektedir.
Madde metninde de anlaşıldığı üzere ceza mahkemesinin beraat kararının hukuk hâkimini bağlamayacağı, ancak beraat kararı bir maddi olguyu tespit ediyorsa bu kararın hukuk hâkimini bağlayacağı, beraat kararı suçun sanık tarafından işlenmediğinin kesin olarak tespiti olgusuna dayanıyorsa, bu kararın hukuk hâkimini de bağlayacağı, bundan başka kusurun takdiri ve zararın miktarını tayini hususundaki kararın hukuk hâkimini bağlamayacağı hüküm altına alınmıştır (Turgut Uygur, Borçlar Kanunu Şerhi, C. 1, s. 844). Ancak Hukuk hâkiminin kural olarak ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de aynı olay nedeniyle ceza yargılamasında hükme dayanak alınan maddi olgularla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusunda tamamen bağlı olacağı gerek öğreti gerekse de yargısal uygulamada istikrarla kabul edilmektedir. Başka bir deyişle maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır (HGK, 24.12.2014 gün ve 2014/4-846 E., 2014/1091K).
Açıklanan nedenlerle, ceza mahkemesi tarafından verilen beraat kararı hukuk mahkemesini bağlamayacağından ceza mahkemesinde alınan kusur raporları, mahkemece alınan iki bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi için İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinden ya da Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyetinde görevli makine mühendislerinden seçilecek bilirkişi heyetinden, bütün raporlar değerlendirilerek ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınıp ve mevcut raporlar arasındaki çelişki giderildikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.nın 353/1.a.6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden inceleme yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; HMK.nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi KARARININ KALDIRILMASINA,
Yeniden yargılama yapılması için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf yoluna başvuran tarafça yatırılan peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan yargılama giderinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılacak yargılamada dikkate alınmasına,
4-Karar tebliği, harç mahsup, iade ve tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nın 353/1.a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 16.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.