Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1039 E. 2021/1543 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/12/2018
NUMARASI :….
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)

KARAR TARİHİ : 23/09/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 06/10/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı … mirasçıları vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 25/03/2013 günü davalı …’ün sevk ve idaresindeki minibüsün çarpması sonucunda davacı yaya …’ın ağır şekilde yaralandığını belirterek 2.070,91 TL maddi tazminatın tüm davalılardan, 25.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …… 25/03/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında davacının vefatı nedeniyle veraset ilamında belirtilen mirasçılarından alınan vekaletnameler gereğince mirasçılar huzurunda yargılamaya devam edilmiş; davacılar vekili 18/12/2018 tarihli duruşmada alınan imzalı beyanı ile 29/11/2018 tarihli dilekçe ekinde sunduğu ibraname ve feragatnameye istinaden maddi tazminat taleplerinden feragat ettiklerini belirtmiştir.
Davalı … … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; Davaya sebebiyet veren aracın ZMMS poliçesinin davalı … tarafından yapıldığını, zararın ispatı gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde; Minibüsün davalı … adına kayıtlı olduğunu, sürücüsünün ise davalı … olduğunu, istenen tazminat miktarının fahiş olduğunu, davanın … … A.Ş.’ye ihbarı gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İhbar olunan … … A.Ş. beyan dilekçesinde; aracın kasko … poliçesine bağlı ihtiyari mali sorumluluk … poliçesi ile sigortalı olduğunu, manevi tazminat talebinin özel şart ile teminat içerisine alındığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece davanın, trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle olaya sebebiyet veren aracın malik, sürücü ve ZMMS sigortacısına karşı açılan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, 25/03/2013 günü davalı … adına kayıtlı, davalı …’ün sevk ve idaresindeki aracın, davacı yaya …’a çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiği, aracın davalı … ….. Şirketi’ne ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğu, poliçenin kaza tarihini kapsadığı, mahkemece alınan ve ceza dosyasındaki kusur raporunu teyit eden Ankara … Başkanlığı tarafından düzenlenen kusur raporunun dosya kapsamına ve olaya uygun olduğu, bu rapora itibar edilerek, olayda davalı sürücü …’ün asli kusurlu, davacı …’ın ise kusursuz olduğunun kabul edildiği, davacının maluliyeti yönünden ….. tarafından düzenlenen raporda, davacının maluliyetinin bulunmadığı, 9 ay süreyle iş göremezlik halinde kaldığının belirtildiği, maddi tazminat istemine yönelik yapılan yargılama sonucunda; davacı vekilinin 18/12/2018 tarihli duruşmadaki imzalı beyanı ve 29/11/2018 tarihli dilekçe ile sunduğu ibraname ve feragatnameye istinaden maddi tazminat davasından feragat ettiklerini belirttiği, davalı … şirketi vekilinin ise dosyaya sunduğu dilekçesi ile ibraname ve feragatname uyarınca davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, HMK’nun 307. maddesi uyarınca davadan feragatın; davacının, talep sonucundan kısmen ve tamamen vazgeçmesi olup aynı yasanın 311. maddesi gereği kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğu, bu nedenlerle, HMK 307 ve devamı maddeleri gereğince maddi tazminata yönelik davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerektiği, manevi tazminat istemine yönelik yapılan yargılama sonucunda; dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nun 56.maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarının adalete uygun olması gerektiği, takdir edilecek bu tutarın, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşıdığı, bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmediği, O halde bu tazminatın sınırının onun amacına göre belirlenmesi gerektiği, 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşulların da açıkça gösterildiği, dava dilekçesi, tarafların ekonomik ve sosyal durum araştırması, ceza dosyası, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında; Olay tarihi olan 25/03/2013 tarihinde davalı sürücü …’ün yaya olan davacıya çarparak yaralanmasına sebebiyet verdiği, olayda davalı sürücünün asli kusurlu olduğu belirlenmekle, davacının manevi tazminat isteme hakkının bulunduğu, davacının olay nedeni ile yukarıda belirtildiği şekilde yaralandığı ve tedavi gördüğü, bu şekilde davacının olay nedeni ile manevi acı ve ıstırap duyduğu belirlendiğinden; olay tarihi, oluş biçimi, olayın özellikleri, ekonomik olgular, olaydaki kusur durumu ile yukarıdaki ilkeler nazara alınarak davacı yönünden manevi tazminat takdir edildiğinden bahisle,davacının maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den 25/03/2013 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm davacı … mirasçıları vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı … mirasçıları vekili istinaf dilekçesinde özetle; olayda davalı sürücünün tamamen kusurlu olduğunu, manevi tazminatın aracın dava ihbar edilen kasko şirketi tarafından ödeneceği rahatlığı ile davalı gerçek kişilerin geçmiş olsun dileğinde dahi bulunmadığını, ATK’dan ikinci rapor dahi alınamadan davacı müteveffanın vefat ettiğini, olay nedeniyle yatağa mahkum olan müteveffaya vefat edene kadar uzun süre davaya dahil edilen sağ eş ve kızları tarafından bakıldığını,bunun gerçekten çok büyük zorluk olduğunu, mahkemece hükmedilen 5.000.00 TL manevi tazminatın fevkalade az olduğunu, dosya kapsamına uygun bulunmadığını, tatmin duygusu yaratmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Mahkemece verilen kararda HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve istinaf edenin sıfatına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
1-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani ve manevi tazminata ilişkin olup, yargılama sırasında cismani zararın davalı … şirketince karşılandığı, davacı taraf ile davalı … şirketi arasında ibraname ve feragatmane belgesi düzenlendiği, davacılar vekilinin ödeme nedeniyle maddi tazminat talebinden feragat etmesi nedeniyle mahkemece maddi tazminat isteminin feragat sebebiyle reddine karar verildiği, davacılar vekilinin istinaf talebinin hükmedilen manevi tazminatın miktarına yönelik olduğu anlaşılmıştır.
a-6100 sayılı HMK’nın taraf ehliyetini düzenleyen 50. maddesinde, “medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanın, davada taraf ehliyetine de sahip olduğu”, TMK.’nın 28. maddesinde de “kişiliğin, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu anda başlayacağı ve ölümle sona ereceği” düzenlenmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 28/1. maddesi gereğince, gerçek kişiler yönünden maddi hukuk bakımından hak ehliyeti ve usul hukuku bakımından da taraf ehliyeti ölümle son bulur. Bu nedenle, davaya ölen tarafa karşı veya onun tarafından devam edilmesine imkan yoktur. Ölü kişi adına hüküm kurulamaz. Yalnız öleni ilgilendiren, yani mirasçılara geçmeyen haklara ilişkin davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalır. Yalnız ölen tarafı ilgilendirmeyen ve mirasçıların malvarlığı haklarını etkileyen davalar ise tarafın ölümü ile konusuz kalmaz, bu davalara, ölen tarafın mirasçıları tarafından veya ölen tarafın mirasçılarına karşı devam edilir. Dava ehliyeti HMK’nın 114 ve 115. Maddeleri gereğince dava şartlarından olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetilmesi gereken hususlardandır.
Somut olayda; davacı … tarafından, davaya konu kaza sonucu yaralandığından bahisle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulmuş, dava araç sürücüsü araç işleteni ve ZMSS şirketi aleyhinde açılmıştır. Yargılama sırasında davacı …’nın 12.09.2014 tarihinde başka bir sebepten ölümü nedeniyle, mirasçıları davaya dahil edilerek yargılamaya devam edilmiş ise de, mahkemece karar tarihinden önce ölen davacı … lehine tazminata hükmedilmiştir. Bu husus kararın infazında da engel oluşturacaktır.
Açıklanan tüm maddi ve hukuki vakıalar karşısında mahkemece; davanın devamı sırasında ölen davacı …’ın davada taraf olma ehliyetinin son bulduğu, davacının malvarlığına ilişkin olan tazminat haklarının mirasçılarına geçtiği, ölüm ile kişilik hakları son bulduğundan ölü kişi lehine hüküm kurulamayacağı gözetilmeden, yazılı olduğu şekilde müteveffa davacı lehine karar verilmesi doğru değil ise de, mirasçıların davaya dahil edildiği anlaşılmakla, miras payları oranında mirasçılar yönünden manevi tazminata karar verilmek suretiyle, kararın kaldırılması ve esas hakkında düzelterek karar vermek gerekmiştir.
b-Somut olayda, 25.03.2013 tarihinde sokak başında karşıdan karşıya geçmekte olan davacı …’a, davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu ticari minibüsün çarpması sonucu, davacı sol kol ve kalçasından yaralanmış, sol uyluk kırığı ve ön kol kemik kırığı nedeniyle ameliyat geçirmiştir. Davalı sürücü aleyhinde ceza mahkemesine açılan davanın iddianamesinde, davacıda meydana gelen kırıkların hayati fonksiyonlarını ağır şekilde etkileyecek nitelikte olduğu belirtilmiştir. Asliye ceza mahkemesinde Ankara ATK’dan alınan kusura ilişkin raporda davalı sürücünün, davacı müteveffayı gördüğü halde geçiş önceliğine sahip yayaya yol vermemesi nedeniyle olayda tamamen kusurlu olduğu belirtilmiş, bu nedenle alt sınırdan uzaklaşılarak davalı sürücünün 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, bu hüküm Yargıtay 12. Ceza Dairesince onanarak kesinleşmiştir. Davacı 1932 doğumlu olup,… düzenlenen 20.09.2018 tarihli raporda, davacıda kaza sonucu sol femur (uyluk) kemiği ve sol ön kol kemiği kırığı tespit edildiği, her iki kırığa yönelik ameliyat edildiği, taburculuğun ardından en az 18 ay geçtikten sonra herhangi bir hastanenin ortopedi, bölümüne başvurulmuşsa, bu başvuru ile ilgili belgelerin temini ön raporda istenilmiş ise de, davacının12.09.2014 tarihinde ölümü nedeniyle belgelerin temin edilemediği, şahsın kaza sebepli kalıcı maluliyetine sebep olacak sekel mahiyetinde arıza tarif edilmediğinden maluliyetine neden olmadığı, ancak kazadan 18 ay sonraki fizik muayene bulgularını içeren evrak temini durumunda kalıcı maluliyet oranının yeniden değerlendirilebileceği, şahsın geçirdiği yaralanmalar nedeniyle en az 9 ay süre ile geçici olarak iş görmezlik halinde kaldığı, kaza sonrası dönemde herhangi bir komplikasyon gelişmişse bu sürenin de uzayabileceği bildirilmiştir. Davacı …’nın kaza tarihinden itibaren 18 aylık süre geçmeden, iş bu davanın yargılaması sırasında vefat ettiği, bu nedenle ortopedi bölümünde fiziki muayenesinin ve buna dair belgelerin olmadığı anlaşılmıştır. Davacı …’nın yargılama sırasında vefat etmesi nedeniyle, veraset ilamı ibraz edilmiş, mirasçıları tarafından murisin vekiline vekaletnameler verildiği, taraf teşkilinin sağlandığı, davaya mirasçılar huzurunda devam edildiği görülmüştür. Kazanın gerçekleşmesinde müteveffanın herhangi bir kusuru bulunmadığı, davalı sürücünün tamamen kusurlu bulunduğu, kusur durumunun kazanın oluş şekline ve dosya kapsamına uygun olduğu, manevi tazminatın şartlarının bulunduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda davalı sürücünün olayda tamamen kusurlu olduğu, davacı yaya müteveffanın hiç kusurunun bulunmadığı, davaya konu kaza nedeniyle sol uyluk kemiği ile sol ön kolunun kırıldığı, bu nedenle ameliyat geçirdiği, mevcut tedavi evrakları gereğince kalıcı iş göremezlik tespiti yapılamamış ve tıbbi evrakların değerlendirilmesi sonucu kalıcı sekel tespiti yapılamadığı belirtilmiş ise de, en az 9 ay süre ile geçici iş göremezlik hali olduğunun belirlendiği, kazanın 25.03.2013 tarihinde gerçekleştiği, ceza mahkemesinde alt sınırdan uzaklaşılarak davalı sürücü hakkında tam kusurlu olduğunun kabulü ile mahkumiyet kararı verildiği, hükmün derecattan geçerek kesinleştiği, davacı müteveffanın 1932 doğumlu olduğu, meydana gelen kemik kırıklarının hayati fonksiyonlarını ağır derecede etkilediğinin anlaşıldığı, taburcu edildikten sonra eş ve kızları tarafından uzun süre bakımının yapıldığı, davacı lehine manevi tazminat şartlarının oluştuğu, davacı ile davalı tarafın sosyal ve ekonomik durumları, kaza tarihi, kazanın oluş şekli, paranın satın alma gücü, ülkenin ekonomik koşulları, davacı müteveffanın olay tarihindeki yaşı, davacının kaza sonucu yaralanması sebebiyle maruz kaldığı acı, ağrı, üzüntü, elem, ıstırap, keder, sıkıntı, manevi tazminatın amacı, zenginleştirme ve fakirleştirme amacı taşımaması, caydırıcı olması, özendirici olmaması ve … Karar sayılı … kararındaki kriterler gözetildiğinde davacı için yerel mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarı çok az olup,davacı müteveffa için 10.000,00 TL manevi tazminatın hakkaniyete daha uygun düşeceği sonucuna varıldığından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi de yerinde görüldüğünden, davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılması ve düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda, infazda tereddüt olmaması için yerel mahkeme kararının Dairemizce düzeltilen ve kaldırılan kısımları dışında kalan hüküm fıkrası aynen yazılmıştır.)
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
A-Yukarıda 1-a ve b bentlerinde açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin istinaf talebinin kabulü ile Ankara 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 18.12.2018 gün ve …. Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Buna göre HMK’nın 353/1-b-2.maddesi uyarınca yeniden esas hakkında düzelterek karar verilmesi gerektiğinden;
1-Davacıların maddi tazminat davasının feragat nedeni ile reddine,
2-Davacıların manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den 25/03/2013 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacı … mirasçıları …. miras payları oranında verilmesine (Ankara 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 02.10.2014 tarihli… Karar sayılı veraset ilamı gereğince),davacıların fazlaya ilişkin isteminin reddine,
3-Maddi tazminat yönünden alınması gereken 35,90 TL harcın, peşin alınan 7,07 TL harçtan mahsubu ile eksik 28,83 TL harcın davacılardan miras payları oranında alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Manevi tazminat yönünden alınması gereken 683.10 TL harçtan, peşin alınan 85,43 TL harcın mahsubu ile bakiye 597.67 TL harcın davalılar … ve …’den alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafça yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde hesap numarası bildirmiş ise iadenin elektronik ortamda hesaba aktarılmasına, hesap numarası bildirilmemiş ise masrafın avanstan karşılanmak üzere …. merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilmesine,
6-Davacı tarafça yatırılan 85,43 TL peşin harç ile 25,20 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 110,63 TL harcın davalılar … ve …’den alınarak davacılara miras payları oranında verilmesine,
7-Davacı tarafça manevi tazminat yönünden yapılan ve ayrıntısı UYAP sistemi üzerinde gösterilen toplam 402,43 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre 160.97 TL’sinin davalılar … ve …’den alınarak, miras payları oranında davacılara verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
8-Tarafların talepleri bulunmadığından maddi tazminat yönünden yapılan yargılama giderleri konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/1-4 maddeleri gereğince kabul edilen manevi tazminat üzerinden tespit ve takdir edilen 4.080.00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’den alınarak davacı tarafa verilmesine,
10-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/1-2 maddeleri gereğince reddedilen manevi tazminat üzerinden hesaplanan 4.080.00 TL vekalet ücretinin miras payları oranında davacı taraftan alınarak davalı …’e verilmesine,
11-Tarafların talepleri bulunmadığından maddi tazminat yönünden vekalet ücreti konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
İSTİNAF YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN:
1-Davacı tarafça yatırılan 44.40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacı tarafa iadesine,
2-İstinaf başvuru harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan toplam 101,88 TL istinaf yargılama giderinin, davalılar … ve …’ten tahsili ile miras payları oranında davacı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafça yatırılan gider avansından varsa kullanılmayan kısmın, karar kesinleştiğinde tarafa iadesine,
5-Kararın tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin yerel mahkemece yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 23.09.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.