Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2019/1001 E. 2021/1777 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/11/2018
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 14/10/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 05/11/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davalı … ile davalı … vekili (asıl karara ve istinaf dilekçesinin süre yönünden reddine ilişkin 05.03.2019 tarihli ek karara karşı) tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacılardan …’nun 02/02/2016 tarihinde …. plakalı aracı ile seyir halindeyken davalı … yönetimindeki ….plakalı aracın şerit ihlâli yapması nedeniyle trafik kazası olduğunu, davalı …’ün bu aracın maliki olduğunu, diğer davalı … A.Ş.’nin de aracın ZMMS poliçesini tanzim etmesinden dolayı sorumluluğunun bulunduğunu belirterek, şimdilik geçici iş göremezlik, sürekli işgöremezlik, tedavi giderleri ve bakıcı giderleri sebebiyle 1.000,00-TL maddi tazminatın tüm davalılardan tahsili ile davacı …’ya verilmesini, olay sebebiyle manevi sıkıntılar ve acılar yaşayan davacılardan eş … için 10.000,00-TL, çocuklar …, … ve … her biri için 5.000,00-TL, davacı … için 40.000,00-TL olmak üzere toplamda 65.000,00-TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan alınarak davacıya verilmesini talep etmiş; 18.10.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat taleplerini toplam 29.147,87TL’sına yükseltmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; KTK’nun 97. maddesinin değiştirilen 6704 Sayılı Yasanın 5. maddesi uyarınca sigorta şirketine başvuru yapılmaksızın dava açılamayacağını, bu husustaki dava şartının yerine getirilmediğini, sorumluluklarının sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe teminat limiti ile sınırlı olabileceğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
Davalı … ve davalı …, davaya cevap vermemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece davanın, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkin olduğu,…. Dairesi’nden alınan 05/07/2017 tarihli raporda; davalı sürücü …’ın olayda %100 oranında kusurlu olduğu, davacı sürücü …’nun ise kusuru olmadığının belirlendiği, … Üniversitesi …. Dalı Başkanlığı’ndan alınan maluliyet raporunda davacının geçici iş göremezlik süresinin 4 ay, sürekli iş göremezlik oranının %9.2, bakıcı ihtiyacı süresinin 2 ay olarak belirlendiği, …. 3. İhtisas Kurulu’ndan alınan maluliyet raporunda geçici iş göremezlik süresi 9 ay, sürekli iş göremezlik oranının %7 olarak bildirildiği, birbirleriyle bariz çelişkiler içermeyen bu maluliyet raporları değerlendirildiğinde davacının geçici iş göremezlik süresinin 9 ay, sürekli iş göremezlik oranının %7, bakıcı ihtiyacı süresinin 2 ay olarak kabul edildiği, aktüerya uzmanı bilirkişiden alınan hesap raporunda, PMF 1931 tablosu dikkate alınarak yapılan hesaplama neticesinde davacının bakıcı gideri zararının 3.294,00 TL, geçici iş göremezlik zararının 11.708,91 TL, sürekli iş göremezlik zararının 14.144,96 TL olarak hesaplandığı, bilimsel, denetime elverişli ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ile uyumlu aktüerya raporunun benimsendiği, davacılar vekilinin dava dilekçesinde toplam 1.000,00 TL maddi tazminat talep ettiği, bilirkişi raporu ibrazından sonra talebini 28.147,87 TL artırarak toplamda 29.147,87 TL’ye yükselttiği, maddi tazminattan araç sürücüsü davalı …’ın haksız fiil sorumlusu olarak, araç maliki davalı …’ın işleten sıfatıyla, … Sigorta A.Ş’nin ise ZMMS poliçesi nedeniyle akdi sorumlu olarak müteselsilen sorumlu tutulduğu, davacıların ve davalı … ile …’ın mali ve sosyal durumlarının araştırıldığı, tanıkların dinlendiği, trafik kazasının meydana geldiği tarihte davacı …’nun 65 yaşında, davacı … …’nun 58 yaşında, davacı …’nun 39 yaşında, davacı …’nın 40 yaşında ve davacı …’un da 40 yaşında olduğu, davalı …’ın %100 oranında kusurlu olduğu, davacı …’nun kusursuz olduğundan bahisle maddi tazminat davasının kabulü ile sürekli işgöremezlik sebebiyle 14.144,96-TL, geçici işgöremezlik sebebiyle 11.708,79-TL, bakıcı giderleri sebebiyle 3.294,00-TL olmak üzere toplam 29.147,87-TL nin davalı … ve … yönünden haksız fiil tarihi olan 02/02/2016 tarihinden itibaren, davalı … şirketi yönünden ise dava tarihi olan 19/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacı …’ya verilmesine, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı … için 20.000,00-TL, davacı eş … … için 7.000,00-TL, davacı çocuk … için 3.000,00-TL, davacı çocuk … için 3.000,00-TL, davacı çocuk … için 3.000,00-TL olmak üzere toplam 36.000,00-TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 02/02/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …dan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hükme karşı davalı … ile davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, mahkemece 05.03.2019 tarihli ek karar ile davalı … vekilinin istinaf talebinin süre yönünden reddine karar verilmiş; adı geçen davalı vekili tarafından bu ek karara karşı da istinaf kanun yoluna müracaat edilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
1-Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; …’a yapılan bütün tebligatların usulsüz olduğunu, taraf teşekkülünün sağlanamadığını, davalının davaya taraf olarak eklenmediğini, T.C. kimlik numarası ve mutat ikamet adresinin tespit edilmediğini, T.C. kimlik numarası dava dosyasında ekli olmadığı için E-Devlet Kapısı sistemi üzerinden de davadan haberdar olamadığını, davalının …. … adresine yapıldığını, bu adresin davanın diğer davalısı …’a ait olup, … ile …’ın Gaziantep İcra Dairesi’nin … sayılı dosyası ve Gaziantep 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin…. sayılı dosyası(Ek:4) ile birbirlerine hasım durumunda olduklarını, işbu icra dosyası ve itirazın iptali davasının konusunun davaya konu olan trafik kazası neticesinde …’ın davalı …’ün aracına verdiği zararın tazmini ile alakalı olduğunu, tebligat kanunu M.39 gereğince hasma tebligat yapılamayacağını, işbu davada yapılan bütün tebligatların usulsüz ve geçersiz olduğunu, 03.08.2016 tarihli tensip tutanağı ve dava dilekçesi konulu ilk dilekçenin Teb.K.m.21/1’e göre yapılmış olup tebliğ evrakının muhtara verildiğini, tebligatın kanuna ve hukuka açıkça aykırı olduğunu, zira …. adresinde hiç oturmadığını, ardından sıralı olarak yapılan diğer tebligatlarında yine bu şekilde usulsüz olarak davalının hiç oturmadığı bu adrese yapıldığını, 01.12.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile 15.12.2018 tarihli gerekçeli karar evrakı tebligatlarının da kanuna ve hukuka açıkça aykırı ve usulsüz tebligat niteliğinde olduğunu, Tebligat Kanunu m.35’e göre yapıldığını, Zira Teb.K.m’35’in şartlarının oluşmadığını, çünkü davalının kendisine veya adresine yapılmış usulüne uygun bir tebligatın zaten baştan bulunmadığını, tebligatların yanlış adrese davalının hiç oturmadığı ve icra, hukuk dosyalarında hasım bulunduğu kişilerin adresine yapıldığını, davalının herhangi bir adres değişikliği de bulunmadığını, bu zaman zarfında aynı yerde ikametini sürdürdüğünü, adres kayıt sistemindeki adresinin de araştırılmadığını, araştırılmış olsaydı doğru adresine ulaşılabileceğini (EK:2 Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 2017/292 E. ve 2018/5864 K. 03.10.2018 tarihli kararı), bütün bu aşamalar gerçekleşmeden mahkemenin bu şekilde m.35’e göre tebligat yapmış olmasının kanuna ve hukuka açıkça aykırı olup yapılan tebligatların usulsüz olduğunu gösterdiğini, usulsüz tebligatlar sonucu davalının davadan haberi olmadığını, davayla ilgili delil bildiremediğini ve davacının delillerine karşı itiraz hakkını kullanamadığını, herhangi bir hak kaybına uğramaması için tebligatları öğrendiği tarihin, tebliğ tarihi olarak kabul edilmesi gerektiğini, bu davayı 19.02.2019 tarihinde Kayseri 6.İcra Dairesi’nin…. E. sayılı ilamlı icra tebliği ile öğrendiğini, süresi içerisinde istinaf dilekçesini sunduklarını, ayrıca davalının dava dosyasında T.C. kimlik numarasının bulunmadığını, davalının davaya konu olan aracın maliki(ruhsat sahibi) olduğu göz önünde bulundurulursa, sadece …. yazı yazılarak bile bu bilgiye ulaşılabilecekken, gerekli araştırmanın yapılmamasının açık bir usulü hata olduğunu ve de aynı zamanda eksik inceleme ve araştırma yapıldığını gösterdiğini, her nasılsa dava boyunca T.C. kimlik numarası bulunamayan ve bu yüzden usulsüz tebligatlar yapılan davada, dava sonuçlandıktan sonra kim tarafından bulunduğunu bilmedikleri şekilde davalının T.C. kimlik numarası tespit edilerek icra takibine taraf olarak eklendiğini, Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.11.2018 karar ve 05.12 2018 karar yazım tarihli gerekçeli kararında da ‘‘Davalı …’ın; Kolluk Kuvvetlerince 04/08/2016 tarihinde yapılan araştırmaya göre; belirtilen adreste ikamet etmediği, …’ın teyzesinin kocası olduğu, ancak yanlarında ikamet etmediği, açık adresinin ve telefon numarasının bilinmediği çevreden yapılan araştırmaya göre bildirilmiştir.’’ denildiğini, buna rağmen tebligatların usule aykırı şekilde davalının hiç oturmadığı ve mezkur dosyalarda hasım olduğu kişinin adresine yapıldığını, usulsüz tebligatlar neticesinde davayla ilgili olarak dava dilekçesine cevap verme, kendisini vekille temsil ettirme, duruşmaya katılma, bilirkişi raporuna itiraz dahil usulü ve esasa ilişkin hiçbir hakkını kullanamadığını, davanın yeniden ve tekraren davalının katılımı da sağlanarak görülmesi gerektiğini, bütün manevi tazminatlara itiraz ettiklerini, davacılara toplamda 36.000,00 TL manevi tazminat hükmedildiğini, maddi tazminattan bile yüksek olduğunu, manevi tazminatın zenginleşme aracı olmaması gerektiği kuralına aykırı olduğunu, ölümlü veya yaralamalı trafik kazaları nedeniyle hükmedilen manevi tazminatın amacının zarara uğrayanda bir huzur duygusu tesis etmek olduğunu, davacı için zenginleşme aracı olmaması gerektiğini, ayrıca yaralanan kişinin yakınlarının TBK m.56/2 gereğince ancak ağır bedensel bir yaralanma veya uzuv kaybı söz konusu ise manevi tazminat isteyebileceğini, ağır bedensel yaralanmadan kastın, yaralanan kişinin uzuv kaybı yaşaması veya hayati fonksiyonlarını yerine getirememesi olarak kabul edilmesi gerektiğini, davaya konu trafik kazası sonrasında davacı …’nun kalıcı maluliyet oranının %7 olarak belirlendiğini, bu oranın açıkça davacı …’nun ağır bir bedensel zarar görmediğinin ispatı olduğunu, bu sebeple davacının yakınları için verilen bütün manevi tazminatların hukuka ve yasaya açıkça aykırı olduğunu (Yargıtay 21.Hukuk Dairesi’nin 2016/19227 Esas, 2017/1232 Karar ve 21.02.2017 Tarihli kararı), davacı …’ya verilen 20.000 TL manevi tazminatın da, manevi tazminatın zenginleşme aracı olmaması gerektiği ilkesine ters düştüğünü, davalının ekonomik durumunun araştırılmadığını, davalının kusuru olmadığını, sadece arabanın maliki(ruhsat sahibi) olmasından ve bunu eşinin yeğenine emanet olarak vermiş olmasından dolayı bu kadar ağır bir tazminatla sorumlu tutulmasının ekonomik olarak mahvına sebep olacağını, ilk derece mahkemesi tarafından istinaf başvurusunun reddi ek kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, … adresine çıkarılan ve bizzat davalıya yapıldığı iddia edilen tebligat üzerinde bulunan imzaların davalıya ait olmadığını, gerekli görülmesi halinde davalının imza örnekleri vermeye ve imza asıllarının bulunduğu yerleri bildirerek tebligat mazbatası üzerinde bulunan imzaların kendisine ait olmadığının incelenmesine ve ispatına hazır olduğunu, tebligatlar usule uygun olmadığından, davalının karadan haberdar olduğu tarihin tebliğ tarihi olduğunun kabulü ile istinaf başvurusu süresinde olduğundan, istinaf dilekçesindeki taleplerinin incelenerek kararın ve ek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2-Davalı … istinaf dilekçesinde; usulsüz tebligatlar nedeniyle savunma hakkının kısıtlandığını, davacı tarafın zararı olmadığını,hükmedilen tazminatların fahiş olduğunu, olayda %100 kusurlu olmadığını, aracın birden bire kayması neticesinde oluşan kaza da yolda gizli buzlanma olduğu açık iken kara yollarının ve belediyenin görevini yapmadığı göz ardı edilmek sureti ile aracın kaymasının tek suçlusu kendisi gibi ağır bir tazminata hükmedildiğini, dava konusu ve tarafları aynı olan şahısların tutmuş olduğu avukata defalarca vekalet ücretine hükmedildiğini, Yargıtay içtihatlarınca hakkaniyet indirimi yada sebepsiz zenginleşmeye neden olmayacak derecede tazminata hükmedilmesi kıstası getirilmişken mahkemenin böyle bir tazminata hükmetmesinin akla ve vicdana sığmayacağını, sadece davacı mağdur kişiye tazminatla yetinilmeyip, yakınlarına da tıpkı kazaya karışan yaralı kişi yerine koyarak aynı miktarlarda tazminatlara hükmedildiğini, davacının kazancı göz önüne alınmadan sanki yüksek maaşla bir yerde çalışıyormuş gibi yüksek miktarlarda tazminata hükmedildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacılar vekili dosya istinaf aşamasında iken 29.07.2021 tarihli istinaf incelemesine konu dava yönünden feragat hakkındaki dilekçesinde; davalı … ile davadan feragat yönünde anlaştıklarını, feragat yönünde karar verilmesini, sonuç ve istemlerinden vazgeçtiklerini, diğer davalılar yönünden yerel mahkeme kararının kesinleştiğini bildirmiş aynı tarihli ikinci dilekçesinde, dava konusu tazminat nedeniyle açılan icra takibinden, davalı … ile yapılan anlaşma gereği feragat edildiğini, adı geçen davalı ile yapılan anlaşma gereği tarafların karşılıklı olarak herhangi bir talebi olmadığını, yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediklerini, sonuç ve istemlerinden vazgeçtiklerini, davalı …’ın istinaf talebinin süre yönünden reddine karar verildiğini, diğer davalı … şirketinin istinaf kanun yoluna başvurmadığını, ilk derece mahkemesi kararının bu şekilde kesinleştiğini belirterek feragat yönünde karar verilmesini talep etmiştir. Davacılar vekilinin Kayseri 5. Noterliğince düzenlenen 17.02.2016 tarih, … yevmiye nolu vekaletnamesinde davadan feragat yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava trafik kazasında davacı …’nun yaralanması nedeniyle, karşı aracın işleteni, sürücüsü ve trafik sigortası şirketi aleyhinde açılan cismani tazminat ile davacı … ve diğer davacı yakınları için manevi tazminat istemine ilişkindir.
Hükme karşı davalı … ile davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş, davacılar vekili dosya istinaf aşamasında iken 29.07.2021 tarihli istinaf incelemesine konu dava yönünden feragat hakkındaki dilekçesinde; davalı … ile davadan feragat yönünde anlaştıklarını, feragat yönünde karar verilmesini, sonuç ve istemlerinden vazgeçtiklerini, diğer davalılar yönünden yerel mahkeme kararının kesinleştiğini bildirmiş aynı tarihli ikinci dilekçede dava konusu tazminat nedeniyle açılan icra takibinden, davalı … ile yapılan anlaşma gereği feragat edildiğini, adı geçen davalı ile yapılan anlaşma gereği tarafların karşılıklı olarak herhangi bir talebi olmadığını, yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmediklerini, sonuç ve istemlerinden vazgeçtiklerini, davalı …’ın istinaf talebinin süre yönünden reddine karar verildiğini, diğer davalı … şirketinin istinaf kanun yoluna başvurmadığını, ilk derece mahkemesi kararının bu şekilde kesinleştiğini belirterek feragat yönünde karar verilmesini talep etmiştir. Davacılar vekilinin Kayseri 5. Noterliğince düzenlenen 17.02.2016 tarih, … yevmiye nolu vekaletnamesinde davadan feragat yetkisinin bulunduğu görülmüştür.
Davalı … vekilinin istinaf dilekçesinin, mahkemece 05.03.2019 tarihli ek karar ile tebligatların usulüne uygun olduğunun kabulü ile süreden reddine karar verilmiş ise de, adı geçen davalı vekili tarafından süresi içinde bu ek karara karşı da istinaf talebinde bulunulduğundan, davalı … yönünden ilk derece mahkemesi kararının kesinleştiğinden söz edilemez. Kaldı ki dosya kapsamında yapılan incelemede, davalı …’ın T.C. kimlik numarasının dava dilekçesinde belirtilmediği, mahkemece bu konuda herhangi bir araştırma yapılmadığı, kararda dahi TC numarasının yazılı olmadığı, istinaf dilekçesinde belirtildiği gibi bu davalıya diğer davalı …’ın ikamet adresinde tebligatlar yapıldığı, 04.08.2016 tarihli zabıta araştırmasında davalı …’ün bu adreste ikamet etmediği, …….eşi olup, … ile görüşmediklerinin belirtildiği, ön inceleme duruşma gününü bildiren davetiyenin bizzat davacıya tebliğ edildiğinin bildirildiği, davalı vekilinin istinaf dilekçesinde bu evraktaki imzanın davalıya ait olmadığını ileri sürdüğü, imza inkarında bulunup, inceleme talep ettiği, diğer tebligatların Tebligat Kanununun 21 ve 35. maddelerine göre yapıldığı, 21. maddeye göre yapılan tebliğlerin de davalının adreste olmadığına ilişkin kimden bilgi alındığı ve komşu ismi belirtilmeden usulsüz yapıldığı, 16.10.2018 tarihli duruşma günü ve 03.09.2018 tarihli bilirkişi raporunun davalının işte olduğundan bahisle aynı adreste birlikte oturduğu bildirilen Mehtap Işıklar’a tebliğ edildiği, 04.09.2018 tarihli duruşma zaptı ve ıslah dilekçesinin adresten taşındığından bahisle iade edilmesi üzerine Tebligat kanununun 35. maddesine göre tebliğler yapıldığı, davalının hiç mernis adres araştırmasının yapılmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda davalı …’a yapılan tebligatlar usule uygun olmadığından, davalının karardan haberdar olduğunu bildirdiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabulü ile 04.03.2019 tarihli istinaf dilekçesi süresinde bulunduğundan, 05.03.2019 tarihli ek karar yerinde olmadığından, ek kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
Müteselsil sorumlulukta, kural olarak borçlulardan her biri, 6098 sayılı TBK.nun 162 ve 163. maddelerine göre borcun tamamından sorumludur. Nitekim, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 88/1 maddesinde trafik olayı nedeniyle müteselsil sorumluluk öngörülmüştür. 6098 sayılı TBK.nun 167. maddesi uyarınca, sorumluların iç ilişkide kusur oranına göre, birbirlerine rücu hakları da mevcuttur. Trafik kazasından kaynaklanan cismani tazminat ve manevi tazminat istemli davada, sürücü, işleten ve sigorta şirketi arasında, müştereken ve müteselsilen sorumluluk bulunduğundan, davacı taraf zararını davalılardan müştereken ve müteselsilen talep edebilir. Zarar görenin sigortadan müştereken ve müteselsil talep edebileceği tazminat miktarı sigorta teminat limiti ile sınırlıdır. Müşterek ve müteselsil borçlulardan birisi tarafından yapılan ödemenin sonuçları ise TBK’nın 166. maddesinde düzenlenmiş ilgili madde de, “(1)Borçlulardan biri, ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmişse, bu oranda diğer borçluları da borçtan kurtarmış olur. (2)Borçlulardan biri, alacaklıya ifada bulunmaksızın borçtan kurtulmuşsa, diğer borçlular bundan, ancak durumun veya borcun niteliğinin elverdiği ölçüde yararlanabilirler. (3)Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra sözleşmesi, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun iç ilişkideki borca katılma payı oranında borçtan kurtarır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu çerçevede, davacının zararlarından sürücü, işleten ve sigorta şirketi müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğundan yapılan ödeme kadar, diğer borçlularında borcundan kurtulması TBK’nın 166/1. maddesinin gereği olup, bu madde kapsamında diğer müteselsil borçluların ancak tazminat alacağına karşılık yapılan ödeme kadar borcundan kurtulacağı muhakkaktır. Yine TBK’nun 168. maddesinin 2.bendinde “alacaklı diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirirse, bunun sonuçlarına katlanır” hükmü düzenlenmiştir. Sürücü açısından; işleten ile sürücü arasında müteselsil sorumluluk olmakla beraber, sürücü haksız fiil faili olup, zarar en son sürücü üzerinde kalacağından, işletenin haksız fiil faili sürücüye rücu hakkı bulunmakta ise de, kaza araçtaki teknik arızadan dolayı meydana gelmediği sürece sürücünün araç işletenine zararı rücu hakkı bulunmamaktadır. Bu nedenle haksız fiil ve zararın asıl sorumlusu olan sürücü hakkındaki feragat, aracın işletenine sirayet edeceğinden, araç işletenini sorumluluktan kurtarır. Feragat, (6100 sayılı HMK 307. maddesinde belirtildiği üzere iki taraftan birinin (davacının) talep sonucundan vazgeçmesidir. Davasından feragat eden davacı, bununla, dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde istemiş olduğu haktan kısmen veya tamamen vazgeçmektedir. Davadan feragat, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir (HMK 310/1mad.), davacının mahkemeye karşı yaptığı tek taraflı bir irade beyanı ile olur ve tamamlanır. Feragatin geçerliliği için, bunun davalı tarafından kabul edilmesine veya feragate muvafakat etmesine gerek yoktur. Feragat sözlü yapılabileceği gibi yazılı olarak da yapılabilir. HMK.’nın 311. maddesi gereğince davadan feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Davadan feragat maddi hukuk bakımından haktan da feragat anlamına gelir. Feragat edilen dava yeniden açılamaz.
Somut olayda, davalı … karşı aracın sürücüsü, diğer davalı … trafik kayıt maliki olup, tazminatın müştereken ve müteselsilen tahsili talep edilmiştir. Davacılar vekili davalı … aleyhinde açılan davadan feragat ettiğini bildirmiştir. TBK’nun 168/2. maddesi gereğince, davacılar vekilinin kazaya karışan ve kazanın gerçekleşmesinde %100 oranında kusurlu bulunan karşı aracın sürücüsü … hakkındaki feragat beyanı, bu aracın işleteni olan diğer davalı …’a da sirayet edecektir. Alacaklı konumundaki davacıların, feragat beyanının sonucuna katlanması gerekir. HMK’nın 310/1 maddesi gereğince feragat hüküm kesinleşinceye kadar yapılabileceğinden ve davalı … şirketi aleyhinde verilen hüküm, davalı … A.Ş. tarafından istinaf edilmeksizin kesinleşmiş olmakla, vaki feragatin davalı … şirketine sirayeti mümkün olmadığından, davacı taraf lehine usulü kazanılmış haklar gözetilerek davalı … şirketinin cismani tazminattan sorumluluğuna karar verilmesi gerekmiştir.
Bu nedenle, davacılar vekilinin cismani ve manevi tazminat istemli olarak davalı …’a karşı açmış olduğu davasından feragati kesin hükmün sonuçlarını doğuracağından, hükümden sonra davadan feragat nedeniyle yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, davadan feragat nedeniyle davalı … ve …. hakkında davanın reddine karar verileceğinden, davalı … ile davalı … vekilinin istinaf taleplerinin incelenmesine yer olmadığına, vaki feragat nedeniyle davalılar …. ve … yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.(HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda, infazda tereddüt olmaması için yerel mahkeme kararının Dairemizce düzeltilen ve kaldırılan kısımları dışında kalan hüküm fıkrası aynen yazılmıştır.)
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
I-Hükümden sonra davacılar vekili tarafından, davalı sürücü … hakkındaki davadan feragat nedeniyle Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 27.11.2018 tarih,….sayılı kararının KALDIRILMASINA, davadan feragat nedeniyle davalı … ve … hakkında davanın reddine karar verileceğinden, davalı … ile davalı … vekilinin istinaf taleplerinin incelenmesine YER OLMADIĞINA,
HMK’nın 353/1-b-2.maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerektiğinden; Buna göre;
A-MADDİ TAZMİNAT TALEBİ YÖNÜNDEN;
1-Davalı … ile … aleyhinde açılan cismani maddi tazminat taleplerinin davadan FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Davalı … A.Ş. yönünden davanın kabulü ile, sürekli işgöremezlik sebebiyle 14.144,96-TL, geçici işgöremezlik sebebiyle 11.708,79-TL, bakıcı giderleri sebebiyle 3.294,00-TL olmak üzere toplam 29.147,87-TL tazminatın davalı … şirketinden dava tarihi olan 19/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen alınarak davacı …’ya verilmesine,
B-MANEVİ TAZMİNAT TALEPLERİ YÖNÜNDEN,
1-Davalı … ile … aleyhinde açılan manevi tazminat taleplerinin davadan FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE,
2-Maddi tazminat talebi yönünden alınması gereken 1.991,09 TL karar ve ilam harcından dava açılırken davacılardan alınan 225,43 TL harcın ve 96,14 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 1.669,52 TL karar ve ilam harcının davalı … şirketinden müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Manevi tazminatın feragat nedeniyle reddi sebebiyle alınması gereken 59.30 TL maktu karar ve ilam harcının davacılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Davacılar tarafından yapılan 29,20 TL başvurma harcı, 225,43 TL peşin harç ve 96,14 TL ıslah harcının davalı … şirketinden alınarak davacılara verilmesine,
5-Maddi tazminat talebi yönünden davacı tarafından yargılama boyunca yapılan; 232,25 TL tebligat gideri, 131,90 TL müzekkere ve posta gideri ile 566,50 TL adli tıp gideri olmak üzere toplam 930,65 TL yargılama giderinin davalı … şirketinden müteselsilen alınarak davacı …’ya verilmesine,
6-Manevi tazminat talebi yönünden davacılar tarafından yargılama boyunca yapılan; 232,25 TL tebligat gideri, 131,90 TL müzekkere ve posta gideri, 300,00 TL bilirkişi gideri ve 210,00 TL adli tıp gideri olmak üzere toplam 874,15 TL yargılama giderinin davacıların kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Davalılar tarafından yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Maddi tazminat talebi yönünden davacı … lehine AAÜT 13/1. maddesi uyarınca 3.497,74 TL nispi vekalet ücretinin davalı … şirketinden müteselsilen alınarak davacı …’ya verilmesine,
9-Davacıların manevi tazminat taleplerinin feragat nedeniyle reddine karar verilmesi nedeniyle davacılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
10-Davalılar … ve … yargılama sırasında kendilerini vekil ile temsil ettirmediğinden reddine karar verilen manevi tazminatlar yönünden adı geçen davalılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
11-Davacılar tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın karar kesinleştiğinde davacılara iadesine,
İSTİNAF YARGILAMA GİDERLERİ YÖNÜNDEN;
1-İstinaf başvuru harçları peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davalı … tarafından yatırılan 1112.56TL, davalı … tarafından yatırılan 614.79TL istinaf karar harcının talepleri halinde ilgili taraflara iadesine,
3-İstinaf kanun yoluna müracaat eden davalı … tarafından yapılan 200,00 TL istinaf yargılama gideri ile … tarafından yapılan 45,00 TL istinaf yargılama giderinin davacılardan tahsili ile adı geçen davalılara ayrı ayrı verilmesine,
4-Davalı … tarafından yatırılan 200.00TL istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın, karar kesinleştiğinde adı geçen davalıya iadesine,
5-Kararın taraflara tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile 14.10.2021 tarihinde karar verildi.

….

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.