Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2018/3437 E. 2021/839 K. 22.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/03/2018
NUMARASI …..

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 22/04/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 10/05/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 14.11.2016 tarihinde sürücü …’ın, sevk ve idaresindeki aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek yol kenarındaki aydınlatma direğine çarpması neticesinde araç içerisinde yolcu olarak bulunan davacının ağır şekilde yaralandığını, kazanın ardından sağ bacağının dizinden kesildiğini, sol bacağının ise kırıldığını ve platin takıldığını, vücut çalışma gücünü %58 oranında kaybettiğine dair sağlık kurulu raporu bulunduğunu, sürücü …’ın asli ve tam kusurlu olduğunu, kazanın oluşumunda davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığını, ….. Soruşturma sayılı dosyasında Kovuşturmaya Yer Olmadığına karar verildiğini, ….. Komisyonunda görülmekte olan…..numaralı dosyada ki davanın, sürekli ve geçici iş göremezlik nedeniyle uğranılan zararın karşılanması talebiyle açıldığını, iş bu davanın ise davacıyı eski yaşam kalitesine yaklaştırabilecek kalitede protezin tespiti, protezin ömrü, davacının ömrü boyunca kaç kez aynı protezden kullanacağı, kaç kez bakım-tamir göreceği, ömrü boyunca kullanacağı protez bedeli, bunların bakım gideri ve tamir masraflarının karşılanması talebiyle açıldığını, kazaya yol açan aracın davalı şirket tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalandığını, bu nedenle davacının uğramış olduğu bedensel zararlar neticesinde yaşam boyu kullanmak zorunda olduğu protez bedeli ve bunların bakım ve tamirine ilişkin maddi zararların davalı sigorta şirketince karşılanması gerektiğini, haksız eylem veya kaza sonucu yaralanan kişinin, tümüyle iyileşip eski sağlığına kavuşuncaya kadar yaptığı ve ileride yapacağı tüm masrafları isteyebileceğini, bunun tıbbi tedavi ile sınırlı bölümüne “tedavi giderleri” ve eski sağlığına kavuşup yeniden çalışmaya ve günlük işlerini sürdürebilecek duruma gelinceye kadar yaptığı ve yapacağı tüm masraflara “İyileşme Giderleri” denildiğini, kişinin iyileşmesi için ileride yapılması zorunlu tedaviler ve henüz yapılmayan ameliyat masrafları, yaşam boyu kullanılacak ilaçlar, protez ve benzeri aygıtlar için yapılacak masrafların gerçekleşmiş zarar olarak nitelendirilmesi gerektiğini, ….. Sağlık Uygulama Tüzüğünde belirlediği protezin kullanılmasının taraflarınca kabul edilemeyeceğini, ….. kullandırmaya zorladığı protezin çubuktan farkı bulunmayan sadece ayakta durmaya yarayan, ancak her hangi bir işlevi bulunmayan protez olduğunu, davacının uğadığı bu zararın 6111 sayılı yasa kapsamında … tarafından karşılanması gereken zararlardan da olmadığını, davacının maddi zararlarının karşılanması için davalı sigorta şirketine 21/07/2017 tarihinde başvurulmasına rağmen sonuç elde edilemediğini belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak üzere şimdilik davacının ömrü boyunca kullanacağı protez bedeli, bunların bakım giderleri ve tamir masrafları için 100.00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle, 14.11.2016 tarihinde malüliyetle sonuçlanan yaralamalı trafik kazasına karıştığı belirtilen aracın, 20.05.2016 – 09.12.2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere, ZMMS poliçesi ile malüliyet halinde kaza tarihi itibariyle şahıs başına azami 310.000,00 TL sorumluluk haddi ile davalı şirkete sigortalı olduğunu, davacı vekilinin tedavi gideri kapsamında olan protez masraflarıyla ilgili taleplerini kabul etmediklerini, bu talepler ile ilgili davalı şirketin hiçbir sorumluluğu bulunmadığını, 6111 sayılı Kanunun 59. maddesiyle değişik 2918 sayılı Kanunun 98.maddesi ve 6111 sayılı Kanunun Geçici 1.maddesi gereğince bu davada tedavi gideri olarak talep edilen tazminatın, … sorumluluğunda olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece davanın, trafik kazası nedeniyle protez bedelinin tahsili istemine ilişkin olduğu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesi uyarınca, Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer tüm resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti, geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde … tarafından karşılanacağı, ancak, …, bu kapsama girenler yönünden sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmetlerine ilave sağlık hizmetleri belirleyebileceği, protez ve ortezler için farklı birim fiyatı tespit edebileceği, bu sağlık hizmetlerinin sağlık uygulama tebliğindeki istisnai sağlık hizmetleri kapsamına dahil edilmeyeceği, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartlarının A.5.b maddesi uyarınca, sağlık giderleri teminatının, üçüncü kişinin trafik kazası dolayısıyla bedenen eski haline dönmesini teminen, protez organ bedelleri de dahil olmak üzere yapılan tüm tedavi giderlerini içeren teminat olduğu, Sağlık giderleri teminatının … sorumluluğunda olup, ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin sorumluluğunun 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesi hükmü gereğince sona erdiği, Yeni Genel Şartların C.11 maddesi gereğince, Genel Şartların 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacağı, Somut uyuşmazlıkta, davaya dayanak Motorlu Kara Taşıtları Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi 20.05.2016 tarihinde tanzim edilip, trafik kazası 14.11.2016 tarihinde meydana geldiği anlaşılmakla, genel şartların A.5.b maddesinde, protez organ bedellerinin sağlık giderleri teminatı kapsamında sayılması ve sağlık giderleri teminatının … sorumluluğunda olduğunun, bu teminat dolayısıyla sigorta şirketinin sorumluluğunun 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesi hükmü gereğince sona erdiğinin belirtilmiş olmasından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin yapmış olduğu değerlendirmenin hem Anayasal güvence altına alınan tam ve bütün sağlıklı yaşam hakkına, hem de haksız fiilden sorumluluğu nedeniyle Borçlar Hukukunun genel ilkelerine ve hakkaniyete aykırı olduğunu, öncelikle iyileşme giderleri ve tedavi giderleri arasındaki sorumluluk farkını ortaya koymak gerektiğini, haksız eylem veya kaza sonucu yaralanan kişinin, tümüyle iyileşip eski sağlığına kavuşuncaya kadar yaptığı ve ileride yapacağı tüm masraflarını talep edebildiğini, bunun tıbbi tedavi ile sınırlı bölümüne “tedavi giderleri” ve eski sağlığına kavuşup yeniden çalışmaya ve günlük işlerini sürdürebilecek duruma gelinceye kadar yaptığı ve yapacağı tün masraflara “iyileşme gideri” denildiğini, Tazminat davası açısından protez talebinin, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu …… Karar ve 20.12.2006 tarihli kararında belirtildiği üzere; zarar görenin kurtulması, olay yerinden kaldırılması, ızdıraplarının dindirilmesi, sağlığının ve çalışma gücünün geri gelmesi için yapılan ve yapılması gereken bütün giderlerin, TBK m. 54/1 kapsamında değerlendirildiğini, Doktor, hemşire, hasta bakıcı, iğne, ameliyat, röntgen, ortopedi, protez, fizik tedavi, her türlü ilacın zararın kapsamını oluşturduğunu (Mustafa Reşit Karahasan (1996) Tazminat Hukuku, s.146), davacının ihtiyaç duyduğu protez ile amaçlananın; kaybettiği vücut fonksiyonlarının kaza öncesi fonksiyonlarına en yakın düzeye getirilmesi, yaşam kalitesinin kaza sonrasına nazaran artması, eski aktivitelerine dönmesinin sağlanması olduğunu, en azından günlük ihtiyaçlarını tek başına görebilmesi için, henüz eğitim gören çocuklarına maddi destek sağlayabilmesi için duyduğu çalışma ihtiyacından dolayı protez bacak kullanmaya ihtiyacı olduğunu, Ancak her protezin özelliğinin birbirinden farklı olduğunu, Burada güdülen amacın, haksız fiilden zarar gören kişiyi eski yaşam kalitesine en yakın hale getirmek olduğundan teknolojik gelişmelere göre amacına en iyi cevap verecek protezin tespit edilerek davacıya temin edilmesi gerektiğini, Travmatik diz altı ampütasyonu olan davacının 6 kanallı myoelektronik doğal yürüyüşü sağlamaya en yakın protezi kullanmasının kendisini eski yaşam kalitesine yaklaştıracağını, bu protezlerin, İhtiyaç duyan kişiye ayak bileği hareketi ve doğal yürüme noktasında kolaylık sağladığını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun…… Karar ve 04.03.2009 tarihli kararında; protez araç ve gereçlerin temini noktasında “sigortalının iyileşmesine yarayacak” olma ve “iş göremezliği az çok giderecek” olma ifadelerinin yasada belirtildiği, bu noktada tıbben ve fennen iyileşme ve iş göremezliğin tespitiyle ihtiyaç duyulan protezin tespitinin uzman bilirkişi heyetince yapılması gerektiğinin vurgulandığını, Oysa mezkur hadisede yerel mahkemece doğrudan davanın reddine karar verildiğini, haksız fiile maruz kalanın yeniden çalışma hayatına kazandırılması ve böylece iş görmezlik derecesinin az veya çok giderilmesi yönünde bir karşılık verilmesi gerektiğini, …’dan protez talep etmeyerek bu talebi davalıya yöneltmiş olmalarının sebebinin de …’nın karşıladığı protezin sıradan ve günlük ihtiyaçlara cevap veremeyen, hareket kabiliyeti olmayan bir protez olmasından kaynaklandığını, davacının yaşına, sanatına, mesleğine en uygun, en verimli, en faydalı şekilde kullanabileceği ve daha üstün vasıflı bacak protezinin belirlenerek, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin …..Karar ve 10.02.2015 tarihli kararında yer aldığı üzere; protezin işgöremezliği gidermek üzere kullanılması ve böylece iyileşmenin sağlanmasının amaçlanması gerektiğini, İyileşmeye yardımcı olma kavramının, açık yasal düzenlemeler uyarınca; sağlığı koruma, çalışma gücünü yeniden kazandırma ve kendi ihtiyaçlarını görme kabiliyetini artırma olarak kabulünün zorunlu olduğunu, talep edilen protezin, …’nın ancak “Özel Hallerde Karşılanan Tıbbi Malzemeler (Ek-3/C-5) listesinde yer aldığını, davacının bahsi geçen bir özel hali söz konusu olmadığından …’ca bu talebe cevap verilemeyeceğini, bu nedenle davacının ihtiyacı olan protezin piyasadan temin edilerek masrafının davalı sigorta şirketince iyileşme gideri teminatı kapsamında üstlenilmesi gerektiğini, yine her protezin bir kullanım ömrü olacağından, protezin ömrünün, yaşamı boyunca kaç proteze ihtiyaç duyulacağının, bu protezlerin kullanımı sırasında bakım ve değiştirme giderleri olacağından bu zararların da tespit edilerek ödenmesi gerektiğini, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre; kişinin iyileşmesi için ileride yapılması zorunlu tedaviler ve henüz yapılmayan ameliyat masrafları, yaşam boyu kullanılacak ilaçlar, yaşam boyu kullanılacak protez ve benzeri aygıtların “gerçekleşmiş zarar” olarak tespit edildiğini, yine Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin….. Karar ve 23.06.2014 tarihli kararında ileride kullanılması gereken protez bedeli henüz yapılmamış bir tedaviye ilişkin olsa da …’nın ödeyeceği miktar gibi bir indirim yapılmasının doğru olmayacağının da vurgulandığını, bu haller değerlendirilerek davacının protez ihtiyacının biran önce karşılanması gerektiğini, kararda dava reddedilirken, protez organ bedellerinin sağlık gideri teminatı olarak değerlendirilmesiyle … sorumluluğunda olduğunun belirtildiğini ancak buna ilişkin davacının ihtiyaç taleplerine göre bir protezin temin edilip edilemeyeceği noktasında …’ya herhangi bir müzekkere dahi yazılmadığını, (Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 11.05.2012 gün… sayılı kararları), …’nun sorumluluğunun ne zaman başlayacağı, Kurumun hangi koşullarda ve hangi durumlarda ve ne ölçüde tedavi giderlerini ödeyeceğinin açıklandığını, ayrıca Kurum’un ödemekle yükümlü olacağı “sağlık hizmet bedelleri” dışında, sigorta şirketlerinin“tedaviye bağlı harcamalardan ve bakıcı giderlerinden” sorumluluklarının devam edeceğinin özellikle vurgulandığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava, trafik kazası sonucu sağ bacağının dizinden ampüte edilmesi nedeniyle davacı için ömrü boyunca kullanacağı protez ve protez bakım giderinin davalı sigorta şirketinden tahsili istemine ilişkindir. İnceleme, 6100 sayılı HMK’nin 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle sınırlı, ancak kamu düzenine ilişkin nedenler resen göz önünde tutularak yapılmıştır.
Davaya konu trafik kazası 14.11.2016 tarihinde meydana gelmiş, davalı sigorta şirketi nezdinde düzenlenen ZMSS poliçesi 20.05.2016/20.05.2017 vadeli olup, …’nden temin edilen ZMSS poliçesinde tedavi teminatı klozu bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı, kaza sonucu yaralanması nedeniyle meydana gelen bütün bedensel zararlarının tazminini zarar sorumlularından talep edebilir. TBK’nın 54. maddesinde bedensel olarak zarara uğrayan kişinin hangi tür zararlarının tazminini talep edebileceği düzenlenmiş olup bunlardan biri de tedavi giderleridir. Kişinin uğramış olduğu bedensel zararlarının tedavisi için yapmış olduğu ameliyat, ilaç vb gibi tüm giderler bu kapsamda değerlendirilebileceği gibi, ilerde yapılması gereken estetik ameliyat ve protezler de bu kapsamda değerlendirilir ve ileride yapılacak tedavilerden ötürü ödemek durumunda kalacağı tedavi giderleri de gerçekleşmiş zarar niteliğinde kabul edilerek tazmini istenebilecektir.
Bununla birlikte, trafik kazası nedeniyle sağlık hizmet sunucularınca verilen tedavi hizmet bedellerinin … tarafından karşılanması esasının getirilmesi amacıyla 25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarih, 6111 Sayılı Yasanın 59. maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesi değiştirilmiş, anılan değişiklik ile “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın … tarafından karşılanacağı düzenlenmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesi ile davacının kaza sonucu oluşan maluliyeti nedeni ile o’nu eski yaşam kalitesine yaklaştıracak şekilde uygun protezin tespiti, protezin ömrü, davacının ömrü boyunca kaç kez aynı protezden kullanması gerektiği, protezlerin bakım-tamir süresi ile ömür boyu kullanılacak protez bedeli ile protez bakım gideri isteminde bulunmuştur. Bu durumda henüz yapılmamış sözkonusu protez tedavi giderinden sorumluluğun kapsam ve husumet olarak belirlenmesi gerekmektedir.
Öncelikle 6100 Sayılı HMK’nin 266. maddesinde, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınması gerektiği hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, davacının istemiş olduğu protez gideri ve bunun bakım ve onarım giderlerinin belirlenmesi için davacının bacağının kesilmesi nedeniyle alması gereken kendisine uygun, işlevsel protez ve ileride değişmesi gerektiğinde bunun periyotları ile protez için yapılacak bakım ve onarım masraflarının belirlenmesi gerekmektedir.
Bunun yanında yine kaza tarihindeki mevzuat dikkate alınarak davacı için gerekli protezin … tarafından karşılanıp karşılanmayacağı ve henüz gerçekleşmemiş yani alınmamış olan ileride alınacak protezlerin de … tarafından karşılanıp karşılanmayacağının kurumdan sorularak karşılanacağının belirlenmesi halinde davacı için gerekli protezin rayiç değerleri ile … tarafından karşılanan protez arasında değer farkı bulunup bulunmadığı, hasta katılım ücretleri de dikkate alınarak hesaplamanın aktüer hesabı gerektirmesi nedeni ile aktüerya konusunda uzman bir bilirkişi, davacıdaki protez ihtiyacı ve niteliğinin belirlenmesi için ortopedi konusunda uzman doktor bilirkişi ve Protez/Medikal konuda uzman bir bilirkişiden oluşan heyetten rapor alınması gerekmektedir.
Ayrıca 6111 Sayılı Yasa ile …’nun sorumlu olduğu giderlere yönelik olarak, miktar açısından bir limit konulmamış iken 27.08.2011 tarihli 28028 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline ilişkin Usul ve Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 4. maddesinin 1 numaralı bendinde, tedavi giderlerinin Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan hükümler doğrultusunda karşılanacağı belirtilerek, tedavi giderlerinin ödenmesi konusunda Kanunda yer almayan bir kısıtlama getirilmiştir. Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. bendinin iptali için açılan davada Danıştay 15. Dairesinin 16/03/2016 tarih ….. K sayılı kararında “Düzenleyici işlemlerin, sebep öğesi olan üst normlara uygun olması bir zorunluluktur. Yönetmelikler, bakanlıkların ve kamu tüzel kişilerin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanması için çıkardıkları hukuk kuralları olup, dayandıkları kanun ya da tüzüklere aykırı hüküm içeremezler.
Bu durumda; 2918 sayılı Kanunun 6111 sayılı Kanunla değişik 98. maddesinde, trafik kazaları sebebiyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin … tarafından karşılanacağının belirtilmesine rağmen, dava konusu Yönetmelik hükmüyle, tedavi giderlerinin, Kurumun sosyal güvenlik politikaları uyarınca belirlemiş olduğu Sağlık Uygulama Tebliğinde yer alan hükümler doğrultusunda karşılanacağı yönünde kısıtlama getirilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” denilerek Trafik Kazaları Nedeniyle İlgililere Sunulan Sağlık Hizmet Bedellerinin Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1 numaralı bendinde yer alan “Kurum tarafından Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda” ibaresinin iptaline karar verilmiştir.Yine 2918 Sayılı Yasanın 98. Maddesinin 1. Fıkrasına 6645 Sayılı 04/04/2015 tarihli yasa ile …’nun sorumluluğu açısından “genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde” sorumlu olacağı ibaresi eklenmiş olup, sorumluluğun belirlenmesinde kaza tarihindeki kanun hükümlerinin nazara alınması gerekmektedir.
Mahkemece bu hususlarda her hangi bir inceleme ve araştırma yapılmadan, delil toplanmadan, toplanan deliller de açıklanan yönlerden karar yerinde tartışılmadan, talep edilen giderlerden …’nın sorumlu olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece, belirtilen nitelikte oluşturulan heyetten yukarıda açıklanan hususların değerlendirilmesinin istenilmesi ile kaza tarihinde yürürlükte bulunan TTK, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ve KTK’nın 98. maddesi uyarınca davalı sigorta şirketi sorumluluğunun belirlenmesi gerekmektedir.
6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır. Zira somut olayda olduğu gibi davacının uğradığı zararın belirlenmesi için özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda doğru bilirkişi görüşüne başvurması ile zararının tespiti zorunlu olup yukarıda anılan araştırma ile delil toplanmaması ve bu delillerin değerlendirilmemiş olması halinde yargı sistemimiz bakımından benimsenmiş olan dar istinaf sisteminden uzaklaşılarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmemiş olan konularda ilk defa istinaf mahkemesince bir delile ilişkin olarak tartışma yapılarak yargıya varılacaktır ki bu da iki dereceli yargılama olan istinaf yargı sistemi ile bağdaşmayacaktır.
Bu bakımdan ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için yukarıda açıklanan delillerin toplanmaması ve bu delillere ilişkin her hangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının anılan gerekçelerle kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davacı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK.’nın 353/1-a-6.maddesi uyarınca KABULÜ ile, Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13.03.2018 tarih ve ….. Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-Davacıdan peşin alınan 35.90TL maktu istinaf karar ilam harcının, talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek nihai kararda gözetilmesine,
4-Kararın tebliği, harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 22.04.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.