Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi 2018/2711 E. 2021/1537 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
26. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/06/2018
NUMARASI : ….

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 23/09/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 04/10/2021

Mahalli mahkemesince verilen karara karşı asıl ve birleşen dosya davacıları vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, başvuru şartlarının yerine getirildiği dosya üzerinde yapılan ön inceleme ile anlaşılmakla yapılan istinaf incelemesi sonunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI
Davacılar vekili asıl dava dilekçesinde özetle; 15/10/2016 tarihinde destek …’nin içinde yolcu konumunda olduğu, davalı …… adına kayıtlı, davalı … A.Ş. nezdinde trafik sigortalı ve davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki araç ile dava dışı … adına kayıtlı, davalı … A.Ş. nezdinde trafik ve kasko poliçeli ve davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki araç arasında meydana gelen trafik kazasında Selam’ın vefat ettiğini, davacı anne Nezihat ile müteveffanın kardeşleri ….. …. vefatı nedeniyle onun desteğinden yoksun kaldıklarını, kazaya davalı …’ın asli kusurlu olarak sebebiyet verdiğini, …’ın ise tali kusurlu olduğunu, Seydişehir C.Başsavcılığının …. numarası ile soruşturmanın halen devam ettiğini, müteveffa …’nin kaza tarihinde 30 yaşında olduğunu, kazadan önce ….. çalıştığını belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalması kaydı ile şimdilik davacı anne için 100,00TL destek tazminatının (davalı sigorta şirketleri poliçe limiti ile ve başvuru tarihinden işleyecek yasal faizi ile sorumlu olmak üzere) davalılardan kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile tahsilini, müteveffanın kardeşleri Mehmet … için 10.000,00 TL, … için 10.000,00 TL ve anne … için 20.000,00 TL olmak üzere toplamda 40.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte sigorta şirketi dışında kalan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
İş bu dava dosyası ile birleştirilen Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin …..esas sayılı dosyasında davacılar vekili dava dilekçesinde; aynı kaza sonucu müteveffa …’nin ölümü nedeniyle babası … ve kardeşi …’nin de destekten yoksun kaldığını ileri sürerek şimdilik baba … için 20.000,00 TL, kardeş … için 10.000,00TL olmak üzere toplamda 30.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketleri hariç diğer davalılardan, davacı … için şimdilik 100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş; 24.05.2017 tarihli dilekçe ile davalı …….. … hakkındaki maddi ve manevi tazminat davalarından feragat ettiğini, davalı … ve … A.Ş. yönünden maddi ve manevi tazminat taleplerinin devam ettiğini bildirmiş, 12.02.2018 tarihli bedel artırım dilekçesi ile davacı anne için toplam 31.457,42TL, davacı baba için toplam 25.554,09 TL destek tazminatının davalı … A.Ş. ile …’dan tahsilini istemiştir.
Davalı ……. vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan aracın davalı şirket adına kayıtlı olmadığını, bahse konu aracın ……ait olduğunu, bu nedenle davalı şirket hakkında açılan davanın husumetten reddinin gerektiğini, aracın ZMMS poliçesi ile birleşik kasko sigorta poliçesinin “genişletilmiş kasko” bulunduğunu, birleşik kasko sigorta poliçesinde manevi tazminat klozunun da bulunduğunu, tazminatın sigorta şirketinden talep edilmesi gerektiğini, ayrıca kazada bu araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, kusurun diğer araç sürücüsünde olduğunu, müteveffanın …….. çalıştığının belirtildiğini, gelir durumunun tespiti açısından özlük dosyasının istenilmesi gerektiğini, talep edilen manevi tazminatların oldukça yüksek olduğunu, belirterek davanın öncelikle husumetten bunun kabul edilmemesi halinde esastan reddini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, ayrıca kazanın meydana geldiği Seydişehir Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının taraf ehliyetinin bulunmadığını, davacıların ölenin yasal mirasçıları olmadıklarını, dava şartının bulunmadığını, soruşturması devam eden olayda henüz davanın açılmadığını, savcılık aşamasında hız sınırının 70 km olduğu belirtilmiş ise de; kazanın meydana geldiği yerde hız sınırının 50km olduğunu, diğer aracın 49 metre sürüklenerek, hendeğe çakılmak suretiyle durabilmesinin süratli olduğunu ve kavşakta da yavaşlamadığını ortaya koyduğunu, müteveffanın kemer takmadığını, trafik kurallarına diğer araç şoförü ve vefat edenin riayet etmesi halinde ölümün meydana gelme olasılığının sıfır olduğunu, destekten yoksun kalma iddiasında bulunan davacıların vefat eden kişinin desteğinden yararlanmadıklarını, birlikte yaşamadıklarını, aksine vefat edenin aile iaşesini ancak karşılıyor olmasının hakkaniyete ve Yargıtay içtihatlarına zıt olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; desteğin içinde yolcu olduğu aracın davalı şirket tarafından 15/05/2016-04/01/2017 tarihleri arasında ZMMS poliçesi ile sigortalandığını, talep edilen manevi tazminatın sigorta poliçesi teminatında bulunmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, davalı şirketin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, destek tazminatı talebinde bulunanların destekten yoksun kaldıklarını ispatlamaları gerektiğini, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun tespiti halinde tazminatın hesaplanması için aktüerya uzmanından rapor aldırılması gerektiğini, SGK’dan rücuya tabi bir ödeme alınıp alınmadığının alınmış ise bu tutarın tazminat hesabından mahsup edilmesi gerektiğini, ayrıca hatır taşımasının değerlendirilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davanın öncelikle zaman aşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, davacı tarafça kanunen zorunlu olan başvuru şartının yerine getirilmediğini, davanın usulden reddinin gerektiğini, olayın bir iş kazası olduğunun tespiti halinde mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli iş mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, davalı şirketin diğer davalı … yönetimindeki aracın ZMM sigortacısı olduğunu, 24/11/2015-2016 tarihleri arasında sigortalandığını, davalı şirketin sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumlu bulunduğunu, hatır taşıması tespiti halinde hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, müteveffanın emniyet kemeri takmadığının tespiti halinde müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, destekten yoksun kalma tazminatının teminatları dışında olduğunu, davacılar tarafından talep edilen tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, dava açılmasına sebebiyet vermediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; müteveffa …’nin kaza anında emniyet kemerinin takılı olmadığını, davalı …’ın asli kusurlu bulunduğunu, davalı … aleyhine bir kusur tayin etmenin hakkaniyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, davacılar tarafından talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, müteveffanın evli ve çocuk sahibi olduğunu, bu kişinin öncelikle desteğine muhtaç olan bir ailesi mevcutken annesi ve kardeşlerinin tazminat talep etmiş olmalarının sebepsiz zenginleşme kastını ortaya koyduğunu, davacı Nezihat’ın destekten yoksun kalma talep ve iddiasının hukuka aykırı olduğunu ve bir temelinin de bulunmadığını belirterek davaların reddini savunmuştur.
Birleştirilen Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin ….esas sayılı dosyasında, davalı … Şirketi vekili, davalı ….. davalı … A.Ş vekili ve davalı … vekili asıl dava dosyasına verdikleri cevap dilekçeleri gibi davaya cevap vermişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Yerel mahkemece asıl ve birleşen davaların, ölümlü trafik kazası sebebiyle açılmış maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, Zorunlu Maluliyet Sigorta Sözleşmesi TTK.da düzenlenmiş olduğundan ve sigorta şirketleri de davada taraf olduğundan TTK 4. ve 5. maddeleri nazara alınarak göreve ilişkin itirazların reddine karar verildiği, HMK 7/2 ve HMK 16. maddeleri gereğince yetkiye dair itirazların reddedildiği, davacıların muris ile yakınlıkları nazara alınarak taraf ehliyetine dair itirazın da reddine karar vermek gerektiği, kaza tarihi 15/10/2016 olup, dava tarihi itibariyle zamanaşımı sürelerinin dolmadığı anlaşıldığından bu itirazın da reddine karar verildiği, davacılar vekilince asıl ve birleşen davada ….. aleyhine dava açılmış ise de; … plakalı aracın trafik kaydına göre bu aracın …… adına kayıtlı olduğu, bu sebeple …… işleten sıfatı bulunmadığı anlaşıldığından asıl ve birleşen davada adı geçen davalı yönünden açılan davanın dava şartı (husumet yokluğu) yönünden usulden reddine karar verildiği, yargılama ve değerlendirmede; asıl ve birleşen davada 15/10/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında müteveffa …’nin ölümü sebebiyle davacılar vekilince davalılar aleyhine maddi ve manevi tazminat talep edildiği, Ankara Adli … alınan rapora göre: davalı sürücü …’ın %80 oranında, davalı sürücü …’ın %20 oranında kusurlu olduğu, aktüerya uzmanının hesap raporuna göre: davacı …’ın destekten yoksun kalma zararının 31.457,42 TL, davacı …’nin destekten yoksun kalma zararının 25.554,09 TL olduğu, davacılar vekilinin 24/05/2017 tarihli beyan dilekçesinde davalılardan … A.Ş., … ve … İnş. Ltd. Şti.ne karşı açtıkları maddi ve manevi tazminat davalarından feragat ettiği, 18/07/2017 tarihli celsede davacılar vekilinin feragat dilekçelerinin hem asıl, hem de birleşen dosya yönünden olduğunu, maddi ve manevi tazminat davalarından feragat ettiklerini ve vekalet ücreti taleplerinin de bulunmadığını beyan ettiği, davalı … vekilinin feragat beyanına bir diyecekleri bulunmadığını, davalı … İnş. Ltd. Şti. vekilinin ise; feragat beyanına bir diyecekleri olmadığını, asıl ve birleşen dava yönünden vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını beyan ettiği anlaşılmakla, müteselsil borçlulardan biri yönünden yapılacak feragatin diğer borçlulara da sirayeti söz konusu olduğundan asıl dava ve birleşen davada davalı ….. yönünden açılan davanın husumet yokluğu (dava şartı yokluğu) yönünden reddine, asıl dava ve birleşen dava yönünden diğer davalılar …, … A.Ş., … ile … A.Ş. yönünden açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, hükme karşı asıl ve birleşen dosya davacıları vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Asıl ve birleşen dosya davacıları vekili istinaf dilekçesinde; davanın; çift taraflı trafik kazası nedeniyle ikame edilen maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin olduğunu, uyuşmazlığın, maddi tazminat bakımından bağımsız bir kusuru bulunan tarafça buna dair ödeme yapılması ile bu kişi hakkında feragat edilmesi halinde bu feragatin diğer kusurlu davalılara ve yine bağımsız kusuru bulunan tarafça hiçbir manevi tazminat ödemesi olmadığı halde bu kişi hakkındaki feragatin diğer kusurlu davalılara sirayet edip etmeyeceği hakkında toplandığını,
Mahkemece birbirinden bağımsız kusuru olan taraflar hakkındaki davalarda bir taraf hakkındaki feragatin diğer tarafı bağlayacağına hükmedilerek ve diğer usuli hatalarla karar verildiğini, çift taraflı kazalarda her bir tarafa isabet eden kusur nispetinde sorumluluğun devam edeceğini, bağımsız kusuru bulunan bir taraf hakkındaki feragatin bağımsız kusuru bulunan diğer tarafa sirayet etmeyeceğini, davacıların desteği …’nin işçi servisinde yolcu olarak bulunduğu aracın trafik kazasına karışması neticesinde öldüğünü, murisin içerisinde bulunduğu aracın davalı … tarafından kullanıldığını ve … … Şirketine ait bulunduğunu, aynı aracın… tarafından trafik sigortası poliçesinin düzenlendiğini, kazaya karışan diğer aracın ise … yönetiminde olup, söz konusu aracın sigortasının davalı … A.Ş tarafından yapıldığını, kaza nedeniyle tüm taraflara dava açıldığını, dava devam ederken davalılardan … A.Ş.nın kendi sigortalısının (…) kusuruna isabet eden miktar itibariyle ödemede bulunduğunu ve bu kapsamda söz konusu sigorta şirketi hakkında feragat beyanı verildiğini, söz konusu maddi tazminat yönünden feragat beyanının …’ı da bağlamakta olup zaten … yönünden her hangi bir maddi tazminat talebinde bulunulmadığını, ancak kazanın diğer tarafı olan … … şirketine ait aracın kusur ve zararı hakkında her hangi bir ödeme olmadığını, bu aracın sigortacısının… A.Ş. olduğunu, buna göre maddi zarar yönünden davalı… A.Ş.’nin sigortalısı araç sürücüsüne izafe edilen %20 kusura göre tazminata hükmedilmesi gerektiğini, Bilirkişi tarafından sigorta sorumlulukları sehven yanlış anlaşıldığından %80 kusur oranına isabet eden miktar üzerinden hesaplama yapıldığını, bu durumun kendileri tarafından da fark edilmediğini, bu nedenle davalı… A.Ş. yönünden %20 kusur üzerinden tazminat hesaplanması gerektiğini, bunun için ayrı bir rapor alınmasına gerek olmayıp, Hakim tarafından resen ele alınıp çözümlenebileceğini, … … hakkında ikame edilen davada husumet ehliyeti olmadığını, bu kapsamda karar verildiğini, şoför olan … hakkında açılan davadan ise tamamen müteveffanın işyeri arkadaşlığı ve ahde vefa kapsamında feragat edilmiş olup bu kapsamda her hangi bir ödeme alınmasının söz konusu olmadığını, sadece murisin davalıyla aynı işyerinde çalışması ve ölenin ekmeğini birlikte kazandığı kişiye dava açmasının hoş olmadığı düşüncesiyle söz konusu beyanda bulunulduğunu, …’ın kusuru %20 olup diğer davalı …’ın kusurunun %80 olduğunu ve bu bağımsız kusuru nedeniyle sorumluluğunun devam ettiğini, maddi tazminat yönünden davalı… A.Ş. tarafından %20 oranına tekabül eden tazminat miktarınca davacılara her hangi bir ödeme yapılması halinde sigorta şirketinin …’a veya diğer davalılara her hangi bir rücu talebinin söz konusu olamayacağını ve mevzuat itibariyle bunun mümkün olmadığını, yine manevi tazminat yönüyle … hakkında verilen feragat beyanının, davalı …’ı bağlamasının gerek her hangi bir ödeme olmaması ve gerekse bağımsız kusurlarının bulunması nedeniyle söz konusu olmadığını, … tarafından her hangi bir ödemenin yapılmamış olması ve davalıların ihtiyari dava arkadaşı olmaları nedeniyle (ayrı araç sürücüleri olarak ayrı kusurları vardır) …’ın manevi tazminattan sorumluluğunun devam ettiğini (Yargıtay 17.Hukuk Dairesi Esas: 2014/9810 Karar: 2016/10189 sayılı kararı, 17. Hukuk Dairesinin 12.02.2013 tarihli ve 16.02.1979 tarihli emsal kararı), buna göre davalılardan… A.Ş. hakkında ikame edilen davada %20 kusura göre maddi tazminatın yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerektiğini, söz konusu hesabın bilirkişi raporundaki hususun düzeltilmesiyle “… için %80 Kusur oranı hesabına göre bulunan rakam 31.457,42 TL olup, doğru orantı hesabına göre (31.457,42 TL X 100 /80 =39.321,77 TL) %100 Kusur miktarı tespit edildiğinde, talep edilen %20 Kusur oranına isabet eden miktar olduğuna göre ( 39.321,77 TL X %20 = 7.864,35 TL) olarak hesaplanacağını, … için %80 Kusur oranı hesabına göre bulunan rakam 25.554,09 TL olup doğru orantı hesabına göre (25.554,09 TL X 100 /80 =31.942,61 TL) %100 Kusur miktarı tespit edildiğinde, talep edilen %20 Kusur oranına isabet eden miktar olduğuna göre ( 31.942,61 TL X %20 = 6.388,52 TL) olarak hesaplanacağını”, bu itibarla … için 7.864,35 TL’nin, … için 6.388,52 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte… A.Ş’den tahsiline karar verilmesi gerektiğini, ayrıca kazaya %80 oranında kusuru ile sebebiyet veren …’ın kusuru nispetine göre manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine hükmedilmesi gerektiğini, kabule göre de; kararın hatalı olduğunu, zira … A.Ş. tarafından ödeme yapılmış olduğu için maddi tazminat bakımından feragat beyanı verildiğini, söz konusu ödeme nedeniyle dava konusuz kalmış olup bu yönde (konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına) karar verilmesi gerektiğini, Ödemeye ilişkin dekontu dilekçe ekinde sunduklarını, bununla birlikte maddi tazminat bakımından… A.Ş. dışındaki davalılardan talep artırımı kapsamında talep ve davanın söz konusu olmadığını, 17.05.2018 tarihli esas hakkındaki beyanlarında bu hususun ayrıca ve açıkça belirtildiğini, hiçbir davalının buna itiraz etmediğini, bu nedenle … hakkında feragat nedeniyle red kararı verilmesi söz konusu olacaksa, asıl dava için 100.00 TL, birleşen dava için 100,00 TL olmak üzere toplamda 200.00 TL maddi tazminat talep edilmiş olduğu nazara alınarak toplamda 200.00 TL üzerinden vekalet ücreti ve yargılama gideri hesap edilmesi gerektiğini ve yine… A.Ş. hakkında sirayet nedeniyle davanın reddine karar verilmesi söz konusu olacaksa bu halde yukarıda belirtilen hesaplamalar muvacehesinde … için 7.864,35 TL, … için 6.388,52 TL talep edildiği nazara alınarak hüküm kurulması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Asıl ve birleşen davalar, davacılar … ve ….. kardeşleri olan …’nin trafik kazasında ölümü nedeniyle destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Müteselsil sorumlulukta, kural olarak borçlulardan her biri, 6098 sayılı TBK.’nun 162 ve 163. maddelerine göre, borcun tamamından sorumludur. Nitekim, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 88/1 maddesinde trafik olayı nedeniyle müteselsil sorumluluk öngörülmüştür. 6098 sayılı TBK.nun 167.maddesi uyarınca, sorumluların iç ilişkide kusur oranına göre, birbirlerine rücu hakları da mevcuttur. Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemli davada, sürücü, işleten ve sigorta şirketi arasında, müştereken ve müteselsilen sorumluluk bulunduğundan, davacı taraf zararını davalılardan müştereken ve müteselsilen talep edebilir. Zarar görenin sigortadan müştereken ve müteselsil talep edebileceği tazminat miktarı sigorta teminat limiti ile sınırlıdır. Müşterek ve müteselsil borçlulardan birisi tarafından yapılan ödemenin sonuçları ise TBK’nın 166. maddesinde düzenlenmiş ilgili madde de, “(1)Borçlulardan biri, ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmişse, bu oranda diğer borçluları da borçtan kurtarmış olur. (2)Borçlulardan biri, alacaklıya ifada bulunmaksızın borçtan kurtulmuşsa, diğer borçlular bundan, ancak durumun veya borcun niteliğinin elverdiği ölçüde yararlanabilirler. (3)Alacaklının borçlulardan biriyle yaptığı ibra sözleşmesi, diğer borçluları da ibra edilen borçlunun iç ilişkideki borca katılma payı oranında borçtan kurtarır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Bu çerçevede, davacının zararlarından sürücü, işleten ve sigorta şirketi müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğundan yapılan ödeme kadar, diğer borçlularında borcundan kurtulması TBK’nın 166/1. maddesinin gereği olup, bu madde kapsamında diğer müteselsil borçluların ancak tazminat alacağına karşılık yapılan ödeme kadar borcundan kurtulacağı muhakkaktır. Yine TBK’nun 168.maddesinin 2.bendinde “alacaklı diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirirse, bunun sonuçlarına katlanır” hükmü düzenlenmiştir. Davalı sigorta şirketi 2918 sayılı Yasanın 91. maddesi gereğince işletenin sorumluluğunu üstlendiğinden, işleten hakkında davadan feragat edilmemiş olsa dahi, sigorta şirketi yönünden yapılacak feragat, işletene de sirayet eder. İşletenin sorumluluğunu üstlenen sigorta şirketi hakkındaki davadan feragat edilmiş olması işleteni de, sigorta limiti kadar sorumluluktan kurtarır. Sürücü açısından ise; sigorta şirketi ile sürücüsü arasında müteselsil sorumluluk olmakla beraber, sürücü ve sigorta şirketi arasında rücu ilişkisi bulunmadığından, haksız fiil ve zararın asıl sorumlusu olan sürücü hakkındaki feragat, aracın trafik sigortası şirketine sirayet edeceğinden, sigorta şirketini sorumluluktan kurtarır. Feragat, 6100 sayılı HMK 307. maddesinde belirtildiği üzere iki taraftan birinin (davacının) talep sonucundan vazgeçmesidir. Davasından feragat eden davacı, bununla, dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde istemiş olduğu, haktan kısmen veya tamamen vazgeçmektedir. Davadan feragat, davacının mahkemeye karşı yaptığı tek taraflı bir irade beyanı ile olur ve tamamlanır. Feragatin geçerliliği için, bunun davalı tarafından kabul edilmesine veya feragate muvafakat etmesine gerek yoktur. Feragat sözlü yapılabileceği gibi yazılı olarak da yapılabilir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları gereğince manevi tazminat niteliği itibarıyla tektir, bölünemez ve bölümler halinde istenemez. Haksız fiilin işlenmesi ile birlikte bunun doğuracağı manevi üzüntü de gerçekleşmiş olur. Bu nedenle manevi tazminat isteklerinde kısmi dava söz konusu olamaz. Manevi tazminat, kişinin çekmiş olduğu fiziksel ve manevi acıları dindirmeyi, hafifletmeyi amaçlar. Bu tazminat bizzat yaşanan acı ve elemin karşılığıdır. Bu tazminat türü, kişinin haksız eylem sonucu duyduğu acı ve elemin giderilmesini amaçladığı için, zarar gören kişi, öngördüğü miktarı belirleyerek istemde bulunabilir. Maddi zararda olduğu gibi manevi zararın kesin bir şekilde hesaplanması olanaksızdır. Bunun için miktarı, somut olayın özelliği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4.maddesi uyarınca hakim tarafından takdir ve tayin edilir. Hakim, manevi tazminatın miktarını belirlemede geniş bir yetkiye sahiptir. Manevi zarar, haksız eylemin sonucunda, uğranılan kişilik değerlerindeki azalmanın karşılığı olduğu ve zarar gören tarafından da takdir ve tayin edilebilir bulunduğu için birden fazla bölümler halinde istenemez. Bu tazminat bizzat yaşanan acı ve elemin karşılığı olduğu için, haksız eylemin meydana geldiği anda gerçekleşir. Gerçekten, hukuka aykırı bir eylem yüzünden çekilen elem ve üzüntüler, o tarihte duyulan ve duyulması gereken bir haldir. Başka bir anlatımla üzüntü ve acıyı zamana yaymak suretiyle, manevi tazminatın bölünmesi, bir kısmının dava konusu yapılması kalanın saklı tutulması olanağı yoktur. Niteliği itibariyle manevi tazminat bölünemez, bir defada istenilmesi gerekir. İnsan yapısı gereği, manevi acı olay tarihinden uzaklaşıldıkça azalır, artmaz, bu nedenle olay tarihine en yakın açıklanan irade beyanı manevi acının şiddetini daha açık olarak ortaya koyar. Manevi acı tazminata hükmedilirken davalısına göre değişiklik göstermez. İstemin değiştirilmesi ve artırılması için, istekte bulunanın daha önceki isteminin dışında ve ondan daha fazla alacağının bulunması gerekir. Manevi zararda, zarar gören daha önce belirttiği istemi ile zararını açıklamış olup, artık geriye bir alacağı kalmadığı için ayrıca istemde bulunamaz. Zira, manevi tazminat bir bütündür.
Somut olayda, davalı … ve … A.Ş. desteğin içinde yolcu konumunda olduğu aracın sürücüsü ve ZMSS şirketi, diğer davalılar … ile … A.Ş. ise karşı aracın sürücüsü ile ZMSS ve Kasko(İMSS) şirketi olup, desteğin içinde yolcu olduğu aracın trafik kayıt maliki dava dışı … …. Ltd. Şti. olup, asıl ve birleşen davalar, trafik kayıt maliki olmayan … …. aleyhinde açılmıştır. Karşı aracın trafik kayıt maliki ise dava dışı …’dır. Asıl dava, davacı anne ve kardeşler Fadimana ile M.İsmail tarafından, birleşen dava ise desteğin babası olan davacı Hüseyin ve kardeşi … tarafından açılmıştır. Birleşen dava, asıl dosya davalısı … dışındaki davalılar hakkında açılmıştır. Davacı anne ve baba yönünden destek ve manevi tazminat, davacı kardeşler yönünden manevi tazminat talebinde bulunulmuştur. Asıl ve birleşen davalarda tazminatların müştereken ve müteselsilen tahsili talep edilmiş; olayda %80 oranında kusurlu olduğu tespit edilen davalı … yönetimindeki aracın ZMSS ve İMSS şirketi olan, davalı … A.Ş. tarafından davacılara yapılan tazminat ödemelerinden sonra, davacılar vekili davalı … A.Ş., …, … İnş. Ltd. Şti. aleyhinde açılan maddi ve manevi tazminat davalarından feragat ettiğini, davalı … hakkında asıl davada talep edilen manevi tazminat ile davalı… A.Ş. hakkında açılan maddi tazminat davasına(sürücüye izafe edilen %20 kusur oranına isabet eden)devam ettiklerini, bu konuda karar verilmesini talep etmiştir. Dava dilekçelerindeki talebe göre tüm davalılar arasında müşterek ve müteselsil sorumluluk bulunmakta ise de, davalı … tarafından yapılan ödemeden sonra, davacılar vekili diğer davalı… şirketinden sigortalı araç sürücüsüne izafe edilen %20 kusur oranına göre maddi tazminat talep ettiğinden, tüm davalılar arasındaki müteselsilliğe dayanmaktan vazgeçmiştir. Bu halde de davalı… ile davalı sürücü … arasında yasadan kaynaklanan müteselsil borç ilişkisi ve yine davalı … ile davalı … arasında yasadan kaynaklanan müteselsil borç ilişkisi bulunmaktadır. Davalı … şirketi nezdinde kazaya karışan davalı … yönetimindeki aracın hem ZMSS hem de İMSS poliçesi mevcut olup, adı geçen sigortacı tarafından asıl ve birleşen dosya davacıları yanında, desteğin dava dışı sağ eş ve kızına da ayrı ayrı destek tazminatı ve manevi tazminat ödemeleri yapılmıştır. İlgili sigorta şirketinden temin edilen hasar dosyası kapsamında olay tarihi itibari ile ZMSS poliçe limiti ölüm halinde kişi başına 310.000,00TL olup, İMSS teminatı da maddi ve manevi tazminat ayrımı yapılmaksızın kaza başına toplam 100.000,00TL’dır. Davacıların başvurusu üzerine davacı anneye ferilerle birlikte 27.845,00TL destek, davacı anne için 10.000,00TL, asıl dosyanın diğer davacıları olan kardeşler için 5.000,00’er TL asıl manevi tazminat olmak üzere ferileri ile birlikte 25.875,00TL manevi tazminat, birleşen dosya davacısı baba Hüseyin için 23.235,00TL destek, baba için 10.000,00TL, davacı … için 5.000,00TL olmak üzere toplam 15.000,00TL manevi tazminat ferileri ile birlikte toplam 18.950,00TL olarak ödenmiş, yine dava dışı eş … ve müşterek çocuk … için toplam 172.240,00TL destek ve ferilerle birlikte 30.675,00TL manevi tazminat ödemesi yapılmıştır. Ödeme yapılan destek tazminatları miktarı ZMSS limitinden, asıl alacak olarak ödenen manevi tazminat toplamları da İMSS poliçe limitinden azdır. Bir başka ifade ile her iki poliçe limitinde de bakiye tazminat sorumluluk kısmı bulunmaktadır. Yine… şirketinin ZMSS poliçe limiti de 310.000,00TL’dır. Davacılar vekilinin beyan ve talebine göre davalı … Şirketi tarafından sürücüye izafe edilen %80 kusura göre tazminat ödemesi yapılmakla ve davalı … hakkında açılan maddi tazminat davasından feragat edilmekle, ödeme oranında davalı …’de borçtan kurtulmuş olup, feragat beyanı adı geçen davalıya da sirayet edeceği gibi, TBK’nun 166/2. maddesi ve 168/2. maddesi gereğince, davacılar vekilinin desteğin yolcu konumunda olduğu aracın sürücüsü … hakkındaki feragat beyanı (davalı tarafından her hangi bir ifada bulunulmadığı halde), bu aracın ZMSS şirketi olan diğer davalı… şirketine sirayet edecektir. Alacaklı konumundaki davacıların, feragat beyanının sonucuna katlanması gerekir.
Asıl ve birleşen dosya davacılarının, başvurusu üzerine davalı … A.Ş. tarafından her bir davacıya ayrı ayrı manevi tazminat ödemesi yapılmış olup, İMSS teminatı kapsamında maddi-manevi tazminat ayrımı yapılmadan 100.000,00TL limit olduğu ve davacı tarafın toplam manevi tazminat talebi 70.000,00TL olduğu halde, davacı anne ve baba için 10.000,00’erTL, davacı kardeşler için 5.000,00’er TL olmak üzere toplam 35.000,00TL manevi tazminat ödenmiştir. Dava dışı sağ eş ve müşterek çocuk için de ferilerle birlikte toplam 30.675,00TL manevi tazminat ödenmiş olup, davalı sigorta şirketinin bakiye limiti bulunduğu halde davacılar tarafından talep edilmemiştir. Bu durumda manevi tazminatın bölünmezliği ve tekliği kuralı gözetilerek davacı tarafın aynı nedene dayanarak açmış olduğu asıl davada davalı …’dan manevi tazminat talep etmesi manevi tazminatın tekliği ve bölünmezliği ilkesine aykırı olduğundan yerinde görülmemiş, davalı … aleyhinde asıl dava dosyasında talep edilen manevi tazminatın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde red kararı verilmesi doğru değil ise de, bu husus sonuca etkili görülmediğinden kararı kaldırma sebebi yapılmamıştır.
Davacılar vekilinin 12.02.2018 tarihli bedel artırım dilekçesinde belirttiği destek tazminatı üzerinden, davalı… A.Ş. lehine vekalet ücreti takdir edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
Bu halde dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve mahkemenin gerekçesine göre (HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda) yerel mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, asıl ve birleşen dosya davacıları vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;
1-Asıl ve birleşen dosya davacıları vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf başvuru harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davacılardan alınması gereken 59,30’ar TL istinaf karar harcından, peşin alınan 35,90’ar TL harcın mahsubu ile bakiye 23.40’ar TL harcın ayrı ayrı asıl ve birleşen dosya davacılarından tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna müracaat eden asıl ve birleşen dosya davacıları tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Asıl ve birleşen dosya davacıları tarafından yatırılan 150.00 TL istinaf gider avansından kullanılmayan kısmın, karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
6-Kararın taraflara usulüne uygun şekilde tebliğine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu HMK’nun 361/1 maddesi gereğince kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süresi içinde TEMYİZİ KABİL olmak üzere oy birliği ile 23.09.2021 tarihinde karar verildi.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümleri gereğince elektronik imza ile imzalanmıştır.