Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/2793 – 2023/2639
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/2793 Esas
KARAR NO : 2023/2639
KARAR TARİHİ : 21/11/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/08/2023 (Ara Karar)
NUMARASI : 2023/551 Esas
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tedbir
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonucunda mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin itibar ve saygınlığına saldırıda bulunduğunu ve kamuoyunun yanıltıldığını, bu içeriğin durdurulması gerektiğini, söz konusu saldırıya ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesini, saldırının tespit edilerek durdurulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece verilen ara kararda özetle; HMK’nun 390/3.maddesine göre ise, tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebi ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu, bu açıklamalar ışığında davacının talebi yargılamayı gerektirdiği, ihtiyati tedbir ile davanın esasını halleder şekilde karar verilemeyeceği kanaatiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, söz konusu haberin hiçbir şekilde gerçeği yansıtmadığını, müvekkil kuruluşun … tarafından Yönetim Kurulu üyeleri ve denetçilere 2020 yılı için yapılan ödeme, haberde yer aldığı gibi 56 milyon 948bin TL değil, 56 bin 948TL ve 2021 yılı için ise yine haberde yer verildiği gibi 148 milyon 644 binTL değil, 148 bin 644TL olduğunu, Sayıştay tarafından hazırlanan Denetim Raporunda “…” ifadesinin sehven yazıldığının tespit edildiğini, işbu davaya konu haberin ifade özgürlüğünü aşan gerçek dışı bir isnat olduğunu, gerçekte var olmayan bir durumun haberleştirilerek kamuoyunun yanıltılmasının yanı sıra hakarete varan bir tutum sergilendiğinin de ortada olduğunu, her yönüyle ifade özgürlüğünün sınırlarının aşıldığını, söz konusu haberin varlığını sürdürmeye devam ettikçe kamuoyunda gerçeklik payı varmış gibi bir algı yaratabileceğinin de açık olduğunu, gerek müvekkil kuruluşun ve ülkemizin kişilik haklarını gerek kamu düzeninin korunması için söz konusu haberin yayımının durdurulması gerektiğinin açık olduğunu belirterek … internet sitesinin 5 Ocak 2023 tarihli ve … “…?” başlığıyla yayımlanan haberin dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren yayımdan kaldırılmasına karar verilmesi istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, kişilik haklarına saldırının tespiti ve yayının durdurulması istemiyle açılan davada internet sitesinden haber içeriğinin kaldırılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, talebin reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Davacı vekili, müvekkili kuruluşun itibar ve saygınlığına saldırı niteliğinde bulunan haberin internet sitesinden tedbiren kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücaele Edilmesi Hakkında Kanun’un “İçeriğin yayından çıkarılması ve erişimin engellenmesi” başlıklı 9. maddesinin 1. fıkrasında; “İnternet ortamında yapılan yayın içeriği nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia eden gerçek ve tüzel kişiler ile kurum ve kuruluşlar, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması hâlinde yer sağlayıcısına başvurarak uyarı yöntemi ile içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebileceği gibi doğrudan sulh ceza hâkimine başvurarak içeriğin çıkarılmasını ve/veya erişimin engellenmesini de isteyebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Anılan yasal düzenleme uyarınca, internet ortamında yer aldığı belirtilen içeriklerinin yayından çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi istemleri yönünden Sulh Ceza Hakimliği görevli olduğundan, mahkemece bu taleplere ilişkin tefrik kararı verilerek, mahkemenin görevli olmaması nedeniyle dava şartı noksanlığından istemin usulden reddine karar verilmesi gerekirken, esası görüşülerek tüm talepler yönünden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Görev dava şartı niteliğinde olup taraflarca ileri sürülmese bile, mahkemece re’sen göz önünde tutulmalıdır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 10/12/2018 tarihli,2016/12634 esas,2018/7778 karar sayılı ilamı)
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. maddesinde “(1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
(2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.” hükmü yer almaktadır.
Aynı Kanun’un 390. maddesinin 1. fıkrasında ” İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu kapsamda; eldeki uyuşmazlıkta ihtiyati tedbir talebi içeriği yönünden Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olmadığından ( Sulh Ceza Hakimliği görevli olduğundan) Mahkemece bu gerekçe ile HMK’nın 390/1 maddesi kapsamında ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve gerekçe yönünden düzeltilerek ihtiyati tedbir talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1)Davacı tarafın istinaf başvurusunun duruşma yapılmadan KABULÜ ile, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/08/2023 gün ve 2023/551 Esas sayılı ara kararının KALDIRILMASINA,
2)HMK’nun 353.maddesinin 1.fıkrası (b) bendinin 2.maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla;
3)İhtiyati tedbir talebinin içeriği yönünden görevli mahkeme Sulh Ceza Hakimliği olduğundan ihtiyati tedbir talebinin görev nedeniyle REDDİNE,
4)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; davacı tarafça istinaf kanun yolu başvurusu sırasında peşin yatırılan 269,85TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
5)Temyizi kabil olmayan bu kararın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesi gereğince; geçici hukuki korumalar hakkında verilen kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından, anılan Kanun hükmü gereği kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/11/2023
Başkan
Üye
Üye
Katip