Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2023/2735 E. 2023/2798 K. 06.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/2735 – 2023/2798
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/2735 Esas
KARAR NO : 2023/2798
KARAR TARİHİ : 06/12/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/05/2023
NUMARASI : 2023/120 Esas, 2023/310 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Rücuen Tazminat)

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda davanın kısmen kabulüne dair hükme karşı, süresi içinde taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından inşası yapılan … adlı apartmanın site girişinde su sızıntısından kaynaklı çökmeler meydana geldiğini, bu çökmelere bağlı olarak maddi zarar oluştuğunu, davalıya yapılan başvurusu sonrası davalı tarafça sızıntının giderildiği belirtilmesine rağmen aynı sorunun devamı ile hasarların tekrar oluştuğunu, müvekkilince bu hasarların giderildiğini, davalı tarafa yapılan başvuruya rağmen hasar bedellerinin karşılanmadığını, Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/206 D. İş sayılı dosyası ile zararın tespit edildiğini belirterek oluşan zararın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;dava konusu yerde meydana gelen sızıntı iddiası sonrası müvekkilince yapılan incelemede alınan numune suların analiz sonuçlarında arazi suyuna benzediğinin tespit edildiğini, dava konusu inşaatta meydana gelen zarardan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, davacının yaptığı inşaatı fen ve sanat kaidelerine uygun yapmayarak kendi kusuru ile zarara sebep olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonunda özetle; davalının döşediği temiz su hattında meydana gelen sızıntı sonrası davalının inşaatında zarar meydana geldiği, bilirkişice 48.026,00 TL zarar hesaplanmış ise de, davacı tarafından sunulan faturalardan toplam zararın 46.768,00 TL olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile 46.768,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;kök raporda müvekkilinin sorumlu olmadığı belirtilmesine rağmen ek raporda bu görüşün tamamen değiştirildiğini, buna dair bir açıklama da yapılmadığını, zarar hesabının afaki yapıldığını, davacı tarafın ticari defterlerinin incelenmediğini, taşınmazdaki suyun arazi suyu olduğunun tespit edildiğini, davacının kendi kusuru ile sebebiyet verdiği zarardan müvekkilinin sorumlu tutulduğunu, zararın 04.03.2019 tarihinden önce meydana geldiğini, ıslah edilen kısmın zamanaşımına uğradığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili katılma yolu ile verdiği istinaf dilekçesinde özetle; meydana gelen zararın faturalara göre 62.485,00 TL, bilirkişi raporuna göre ise 48.026,00 TL olmasına rağmen kabul edilen tutarın bu miktarlardan az olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalının kusurlu eylemi sonucu davacının inşaatında meydana gelen zararın tazmini istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükme karşı taraflarca yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak, istinaf kanun yoluna başvuran tarafın sıfatı ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; davalı …’nin şebeke su borusunun sızdırması sonucunda davacı şirketin inşaasını yaptığı sitede çökmeler sonucu zarar meydana gelmiş olup, … Tarifeler ve Abone Hizmetleri Yönetmeliğinin 20/4. maddesine göre şebeke hattından sayaca kadar uzanan ve sayacın bitimindeki bağlantı rekorunda sona eren hattın şube yolu olup, şube yolunun korunmasının aboneye, bakım ve onarımının ise … Genel Müdürlüğüne ait olduğu, arızanın sayaçtan önceki kısımda ve şube yolunda meydana geldiğinin tespit edildiği, kök raporda sızıntının nereden geldiğinin tespit edilememesi sebebiyle davalıya kusuru atfedilmezken, yapılan yazışmalar sonucu sızıntının geldiği yerin tespiti sonucu davalının sorumlu olduğunun rapor edildiği ek raporun esas alınmasının yerinde olduğu, bakım ve onarım yapılmaması sonucu zarara neden olmasının sorumluluğunun tamamen … Genel Müdürlüğüne ait olduğu, davacıya atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı, piyasa rayici ve olay tarihi esas alınarak zararın belirlendiği, bu paralelde düzenlenen bilirkişi raporunun denetime elverişli ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu, haksız fiil sebebiyle zarar ve failin öğrenildiği tespit raporu tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımı süresinin dava ve ıslah tarihinde dolmadığı anlaşılmakla davalı tarafın istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde; Haksız eylemden kaynaklanan tazminat davalarında kural olarak gerçek zarar ilkesi geçerli olup Türk Borçlar Kanunu uyarınca zararın kanıtlanması davacı tarafa, hükmedilecek tazminatın miktarının belirlenmesi ise hakime aittir.
Hükmedilecek tazminat, hiçbir şekilde zarar miktarından fazla olamaz. Zarar miktarı tazminatın azami sınırını teşkil eder (Turgut Uyar, Açıklamalı-İçtihatlı Borçlar Kanunu Genel Hükümler, Birinci Cilt, 1990 bası, s.549). Bir başka ifadeyle, tazminat miktarı hiçbir zaman gerçek zararı aşmamalıdır. Tazminat miktarının belirlenmesinde, zarar görenin gerçek zararının esas alınması zorunlu olup; burada ilke, zarar doğurucu eylem, zarar görenin malvarlığında gerçekten ne miktarda bir azalmaya neden olmuş ise, zarar verenin tazminat borcu da, o miktarda olmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı vekilince yaptırılan tespit keşfi sonrası alınan bilirkişi raporu ve eldeki davada alınan bilirkişi raporu davacının uğradığı zararın miktarını dosya kapsamına uygun olarak belirlemiş olup, gerek dosyaya sunulan fatura bedelleri gerekse de bilirkişi raporları dikkate alındığında davacının gerçek zararının 48.026,00 TL olduğunun kabulü gerekirken davacı tarafça bu zararın giderilmesi sebebiyle yapılan harcamalara ilişkin dosyaya sunulan faturaların hatalı değerlendirilmesi suretiyle belirlenen 46.768,00 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılmasına ve düzeltilerek yeniden esas hakkında aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Davalı tarafın istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin 1. fıkrası b bendinin 1 numaralı alt bendi gereğince; ESASTAN REDDİNE,
B)Davacı tarafın istinaf başvurusunun duruşma yapılmadan KABULÜ ile, Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/05/2023 gün ve 2023/120 Esas, 2023/310 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
C)-1)Davanın KABULÜ ile, 48.026,00 TL alacağın 11/12/2019 tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2) 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 3.280,65TL nispi karar ve ilam harcından, peşin ve ıslah sırasında alınan toplam 826,55TL harcın mahsubu ile bakiye 2.454,11TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3)Davacı tarafından peşin ve ıslah sırasında yatırılan ve alınmasına hükmedilen 826,55TL harcın yargılama gideri olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4)Davacı tarafından hükümden önce ve sonra yapılan başvurma harcı dahil 5.518,20TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 332/3.maddesi uyarınca, hükümden sonraki yargılama giderlerinin davalıya yüklenmesine,
7)Davacı, vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 17.900TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi uyarınca, yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesinden sonra iadesine,
D)-1)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince;
a) Davacı tarafça istinaf kanun yolu başvurusu sırasında peşin yatırılan 269,85TL istinaf karar harcının talep halinde yatıran davacı tarafa iadesine,
b) Davalı taraftan alınması gerekli 3.194,72TL istinaf karar ve ilam harcında peşin alınan 798,68TL harcın mahsubu ile bakiye 2.396,04TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
2)Davacı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcı dahil 895TL istinaf yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3)Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4)Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere 06/12/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/12/2023

Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza