Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2023/133 E. 2023/86 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/133 – 2023/86
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/133 Esas
KARAR NO : 2023/86
KARAR TARİHİ : 11/01/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/11/2022
NUMARASI : 2022/649 Esas, 2022/766 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda davanın usulden reddine dair hükme karşı, süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Çevre Otoyolu işletmecisi olduğunu, davalıya ait araçların davacı tarafından işletilmekte olan otoyoldan/köprüden ihlalli şekilde geçiş yaptığını, davalı tarafın kanun gereği tanınan on beş günlük süre içerisinde de ihlalli geçişe ilişkin ödemelerini yapmadığını, bu nedenle ihlalli geçiş ücreti ile 6001 sayılı Kanunun 30. maddesi uyarınca belirlenen cezasının ödenmesi için takip yaptıklarını, davalının takibe itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğunu, davalının yetki itirazının yerinde olmadığını belirterek Ankara 23. İcra Dairesinin 2018/9656 Esas sayılı dosyasında itirazın iptaline, icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Ankara İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olmadığını, Konya Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, davalının davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davalının ihlalli geçiş yapmadığını, ihlalli geçiş iddiasının davacı tarafından ispatlanmasının gerektiğini, yasal faizin üstünde faizin kabul edilemeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonunda özetle; taraflar arasında davacının işletmekte olduğu otoyoldan/köprüden davalının aracının ücret ödemeksizin geçmesi nedeniyle hizmet sözleşmesi ilişkisinin bulunduğu, davacının dava tarihi itibari ile adresinin Sarıyer/İstanbul, davalının adresinin ise Selçuklu/Konya olduğu, davacı yönünden sözleşme uyarınca dava tarihi itibari ile yetkili ve görevli mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu, ancak davacının davasını kendisi yönünden yetkili ve görevli olan mahkeme yerine Ankara Asliye Ticaret Mahkemesinde açtığı, bu hali ile yetkili mahkemeyi seçme hakkının davalıya geçtiği, davalının süresi içerisinde usulüne uygun olarak, yetkili olan mahkemeyi de belirtmek suretiyle yetki itirazında bulunduğu, HMK’nin 6. maddesi uyarınca genel yetkili mahkeme olan davanın açıldığı tarihteki davalının yerleşim yeri mahkemesinin yetkili hale geldiği, gerek İİK’nin hükümlerinde, gerekse HMK’nin hükümlerinde itirazın iptali davalarında yetkiye ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı anlaşıldığından Konya Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunun kabulü ile HMK’nin 116/1-a maddesi uyarınca süresi içinde yapılan yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliğine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, işbu itirazın iptali davasının yetkili yer olan Ankara Mahkemelerinde açıldığını belirterek Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi kararının istinaf incelemesi neticesinde ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Dava konusu alacağın tahsili yönünden Ankara İcra Dairelerinin ve mahkemelerinin yetkili olup olmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ihlalli geçiş nedeniyle tahakkuk ettirilen geçiş ücreti ve cezanın tahsili istemiyle başlatılan takibe itirazın iptali isteğine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın usulden reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/03/2021 tarih, 2019/547 Esas 2021/145 Karar sayılı “yetkili icra dairesinde başlatılmış geçerli bir icra takibi bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine” dair kararı Dairemizin 27/09/2022 tarih 2021/730 Esas 2022/1377 Karar sayılı kararı ile “Dava konusu alacağın (geçiş ücreti ve para cezası) tahsili için davacı şirket tarafından Ankara 23. İcra Müdürlüğünün 2018/9656 Esas sayılı dosyası ile davalı şirkete yönelik icra takibi başlatıldığı, takip talebinde, davacı şirketin adresinin “…/Ankara” olarak belirtildiği görülmüştür.
Dava konusu geçiş ücreti ile 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanunun 30. maddesinin 5. fıkrası hükmüne göre geçiş ücreti ile birlikte genel hükümlere göre tahsil edilebileceği düzenlenen ihlalli geçişten kaynaklanan ceza tutarının, götürülecek borçlardan olduğu, 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi uyarınca dava konusu geçiş ücreti ve cezasının tahsili yönünden davacı şirketin merkezinin bulunduğu Ankara ili icra dairelerinin yetkili olduğu gözetilerek (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/23461 Esas, 2021/9283 Karar sayılı ilamı) mahkemece işin esasına girilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile dava konusu alacak yönünden yetkili icra dairesinde takip yapılmadığı, bu nedenle ortada geçerli bir icra takibi bulunmadığı gerekçesi ile davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine karar verilmesi isabetli olmadığı” gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-4. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İtirazın iptali davası, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre; ilamsız takip yapılmış olması, borçlunun bu takibe itiraz etmesi, itirazın alacaklıya (davacıya) tebliğinden itibaren alacaklının, bir yıl içinde mahkemeye başvurmuş olması yasal koşullarının gerçekleşmesi gerekir.
Takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılan itirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. Davalı borçlunun icra dosyasında ileri sürdüğü itirazlar dışındaki itirazlarını da bu dava içinde ancak cevap süresi içinde ileri sürmesi olanaklıdır. Eğer cevap süresi içinde davalı/borçlu diğer itirazlarını ileri sürmezse mahkeme bunları kendiliğinden göz önüne alamaz, takibe itiraz edilirken bildirilen sebeplerle sınırlı araştırma yapmak durumunda kalır. Nitekim aynı hususlara Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 17/09/2019 tarihli ve 2017/19-824 E., 2019/885 K. sayılı kararında da değinilmiştir.
Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulamasına göre, itirazın iptali davasını gören mahkemenin, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı öncelikle incelemesi gerekir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Eş söyleyişle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın mahkeme öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır. Kaldı ki, itirazın iptali davasını görme yetkisi, icra takibinin yapıldığı yer mahkemesine aittir. O nedenle, mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi doğaldır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda, mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27/11/2013 tarihli ve 2013/13-372 E., 2013/1606 K. sayılı kararı).
İİK’nın 50/1. maddesine göre, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesi, HMK’nın yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirlenir. HMK’nın 6. maddesine göre, genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Aynı Kanun’un “Sözleşmelerden doğan davalarda yetki” başlıklı 10. maddesinde ise, sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği hüküm altına alınmıştır.
İcra takibinin yapıldığı ve eldeki davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan TBK’nın 89. maddesinde ise borcun ifa edileceği yer düzenlenmiştir. Buna göre;
“Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır;
1. Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde,
2. Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde,
3. Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde, ifa edilir.
Alacaklının yerleşim yerinde ifası gereken bir borcun doğumundan sonra alacaklının yerleşim yerini değiştirmesi sebebiyle ifa önemli ölçüde güçleşmişse borç, alacaklının önceki yerleşim yerinde ifa edilebilir”.
Kısaca özetlemek gerekirse, HMK’daki yetki kuralları ilamsız icra takiplerinde kıyasen uygulanır. İtirazın iptali davalarında icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazlar da öncelikle incelenmelidir. HMK’nın 6. maddesine göre ilamsız icrada genel yetkili icra dairesi borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesi iken, sözleşmeden doğan para borçlarının takibi için başlatılan takipte sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkili kılınmıştır. Takibin konusu sözleşmeden kaynaklı para borcu olduğunda sözleşmede aksine bir şart konulmamış ise para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceğinden, ifa yeri de alacaklının yerleşim yeri olacaktır. Böyle bir durumda alacaklı kendi yerleşim yerinde bulunan icra dairesinde de takip yapabilecektir.
Somut olayda, dava konusu alacak için (geçiş ücreti ve para cezası) davacı şirket tarafından Ankara 23. İcra Müdürlüğünün 2018/9656 Esas sayılı dosyası ile davalı şirkete yönelik icra takibi başlatılmıştır. Takip tarihinde davacı şirketin adresinin “…/Ankara” olduğu görülmüştür. Dava konusu geçiş ücreti ile 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanunun 30. maddesinin 5. fıkrası hükmüne göre geçiş ücreti ile birlikte genel hükümlere göre tahsil edilebileceği düzenlenen ihlalli geçişten kaynaklanan ceza tutarının, götürülecek borçlardan olduğu, 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi uyarınca dava konusu geçiş ücreti ve cezasının tahsili yönünden davacı şirketin merkezinin takip tarihinde Ankara ili olduğu takipten sonra ise şirket merkezinin İstanbul iline taşındığı anlaşılmıştır. Davacının ikamet adresinin takip tarihinden sonra ve fakat itirazın iptali davası açılmadan önce değişmiş olması takibin başlatıldığı yerdeki icra müdürlüğünü ve mahkemeyi yetkisiz hale getirmeyecektir. İtirazın iptali davasını görme yetkisi, icra takibinin yapıldığı yer mahkemesine aittir. Bu nedenle takip tarihinde Ankara icra dairelerinin ve Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğu gözetilerek mahkemece işin esasına girilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile Yetkisizlik kararı verilmesi isabetli olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacının istinaf başvurusunun kabulü ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-3. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1)Davacı tarafın istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin duruşma yapılmadan KABULÜ ile Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22/11/2022 gün ve 2022/649 Esas, 2022/766 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesinin 1.fıkrası (a) bendinin 3.maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2)Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
3)Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4)Temyizi kabil olmayan bu kararın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddenin 1.fıkrasının a bendinin 3. maddesi uyarınca kesin olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/01/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip