Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2022/945 E. 2023/1632 K. 05.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/945 – 2023/1632
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/945 Esas
KARAR NO : 2023/1632
KARAR TARİHİ : 05/07/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/04/2021
NUMARASI : 2018/721 Esas, 2021/293 Karar

DAVACILAR
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tespit

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda davanın kabulüne dair hükme karşı, süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ödeme Güçlüğü İçinde Bulunan Bankerlerin İşlemleri hakkında Kanun Hükmünde Kararname başlıklı 35 sayılı KHK’nin 14/01/1982 tarihinde kabul edilerek resmi gazetede yayımlandığını, KHK’nin amacının ödeme güçlüğü içinde bulunan bankerlerin işlemlerinin düzenlenmesi ve gerekmesi durumunda da şirketin tasfiyesi olduğunu, KHK’nın 2.maddesine göre görevli mahkemelerin Ticaret Mahkemeleri olduğunu, yürütmenin de Maliye Bakanlığı olduğundan davalıya husumet yöneltildiğini, davacıların murisi …’ın 12/09/2018 tarihinde vefat ettiğini, muristen miras kalan … ili, … ilçesi, … Mah., … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerine 20/10/1983 tarihli 35 sayılı KHK ile 04/11/1983 tarih ve … yev. no.lu muhafaza tedbiri konulduğundan intikal işlemlerin yapılamadığını, muhafaza tedbirine konu taşınmazın maliki olan murisin devlet memuru olup ticari şirketinin bulunmadığını, oysa muhafaza tedbiri konulması için 3.Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından tapuya gönderilen yazıda banker olan ve şirketi bulunan kişiden bahsedildiğini, murisin devlet memuru olması nedeniyle çalıştığı dönemde şirket sahibi olmasının da söz konusu olamayacağını, şirket kayıtlarına da ulaşılamadığını ve şirket merkezi olarak gösterilen adresteki taşınmazın murise ait olmadığını, KHK’nin 8.maddesine göre muhafaza tedbirinin kendiliğinden kalkması gerektiğini, tedbirin usulsüz olarak konulduğunu belirterek muris …’ın borçlu yada şirket sahibi olmadığının tespiti ile, … ili, … ilçesi, … Mah., … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerine 20/10/1983 tarihli 35 sayılı KHK ile konulan, 04/11/1983 tarih ve … yev. no.lu muhafaza tedbirinin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görev nedeniyle reddi gerektiğini, davalıya husumet yöneltilemeyeceğini, zamanaşımı ve esas yönünden de davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonunda özetle; davacıların murisi … TC kimlik no’lu, …’ın 657 sayılı kanuna tabi devlet memuru olduğu ve 1982 yılında emekli olduğu, bu nedenle şirket sahibi olmasının mümkün olmadığı, muris adına ticaret sicil müdürlüğünde kayıtlı bir şirket bulunmadığı ve murisin ticaret sicil kaydının olmadığı, yine murisin vergi kaydının ve vergi borcunun olmadığının anlaşıldığı, bunlarla birlikte her ne kadar muhafaza tedbiri … İnş. ve Tic. firması-… adına konulmuş ise de; böyle bir firma kaydının bulunmadığı, ticaret sicilde …-… İnş. ve Tic. firmasının kaydı bulunduğu, bu şekilde isim benzerliğinin yanlış tedbir konulmasında etkili olmuş olabileceğinin belirlendiği, belirtilen nedenlerle, davacıların murisinin muhafaza tedbirine konu kişi olmadığı ve sehven taşınmazına tedbir konulduğu, davacıların davasının haklı olduğu kanaatine varılarak davanın kabulü ile; davacıların murisi … TC kimlik no.lu ,…’ın borçlu veya şirket sahibi olmadığının tespiti ile; … ili, … ilçesi, … mah., … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerine 20/10/1983 tarihli 35 sayılı KHK ile konulan, 04/11/1983 tarih ve … yev. no.lu muhafaza tedbirinin kaldırılmasına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru ve ek dilekçesinde özetle; davanın görev nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken Mahkemece işin esasına girilerek karar verilmesinin usul hükümlerine aykırı olduğunu, müvekkil Bakanlığın tacir sıfatı bulunmadığından Asliye Ticaret Mahkemesinin görev alanında bulunmayan davanın HMK uyarınca görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkemece husumet itirazlarının ve zamanaşımı itirazlarının değerlendirilmediğini, dava konusu alacakları talep etmek yönünden zamanaşımı ve hak düşürücü süre geçirilmiş olduğundan davanın süre yönünden reddi gerektiğini, davacının talepleri ile müvekkil idarenin herhangi bir bağlantısı olmadığını, davacı tarafından Hazine ve Maliye Bakanlığı aleyhine açılan bu davanın müvekkil Bakanlık ile bir bağlantısı ve ilgisi bulunmadığından husumet yokluğundan reddi gerektiğini, gerekçeli kararda, müvekkilin harçtan muaf olmasına rağmen harca hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: davacıların murisinin borçlu olup olmadığının tespiti, muhafaza tedbirinin kaldırılmasının gerekip gerekmediği, karar ilam harcının ne şekilde takdir edileceği hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacıların murisinin borçlu veya şirket sahibi olmadığının tespiti ile 35 sayılı KHK ile murisin taşınmazı üzerine konulan muhafaza tedbirinin kaldırılması istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davalı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı yasal gerekçelere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, 35 sayılı KHK hükümlerine göre muhafaza tedbiri kapsamında taşınmaz üzerine konulan tedbirin, ada parsel üzerinden icra edilmeyip, adres üzerinden belirlenen ada parsel üzerinden icra edilmiş olduğunun tespiti ve davacı ile hukuki ya da organik bağlantısı tespit edilemeyen şirket hakkında verildiğinin tespiti ile kaldırılmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Ancak 492 sayılı Harçlar Kanunu 13/j maddesi uyarınca harçtan muaf bulunan davalı bakanlık aleyhine harç takdiri hukuka ve usule aykırı bulunmakla hüküm bu yönüyle düzeltilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı tarafın istinaf başvurusunun harç yönünden kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, düzeltilerek yeninden esas hakkında aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Davalı tarafın istinaf başvurusunun duruşma yapılmadan KABULÜ ile, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/04/2021 gün ve 2018/721 Esas, 2021/293 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
1)Davanın KABULÜ ile, davacıların murisi … TC kimlik no.l, …’ın borçlu veya şirket sahibi olmadığının tespiti ile; … ili, … ilçesi, … mah., … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerine 20/10/1983 tarihli 35 sayılı KHK ile konulan, 04/11/1983 tarih ve … yev. no.lu MUHAFAZA TEDBİRİNİN KALDIRILMASINA,
2)Davalı taraf harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafça yatırılan 35,90TL peşin harcın talep halinde davacı tarafa iadesine,
3)Davacılar tarafından hükümden önce yapılan 228,75TL yargılama gideri ve hükümden sonra yapılan 11TL olmak üzere toplam 239,75TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
4)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 332/3.maddesi uyarınca, hükümden sonraki yargılama giderlerinin davalı tarafa yüklenmesine,
5)Davacılar, vekil ile temsil edildiğinden ilk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.080TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi uyarınca, yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesinden sonra iadesine,
C-1)Davalı taraf harçtan muaf olduğundan ve istinaf başvurusu sırasında herhangi bir harç yatırmadığından harç iadesi konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
2)Davalı tarafça istinaf kanun yolu aşamasında herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3)Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere 05/07/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip