Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2022/712 E. 2023/1352 K. 30.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/712 – 2023/1352
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/712 Esas
KARAR NO : 2023/1352
KARAR TARİHİ : 30/05/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/02/2021
NUMARASI : 2018/970 Esas, 2021/95 Karar

DAVACI
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda davanın reddine dair hükme karşı, süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 17.03.2018 tarihinde, … inşaatı adresinde, davalı tarafından yapılan çalışma neticesinde müvekkili şirkete ait iletkenlerde ve varlıklarda hasara sebebiyet verildiğini, davalıya hasar bedelinin ödenmesi için başvurulduğunu ancak sonuç alınamadığını, zararın tazmini için davalı borçlu aleyhine Ankara 14. icra Müdürlüğü’nün 2018/13012 Esas sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, davalının icra takibine konu hasara ilişkin olarak borca ve söz konusu icra takibine itiraz etmesi üzerine dava açıldığını, davalı borçlu tarafından icra takibine yapılan itirazın 6.258,70 TL asıl alacak ile 250,86TL İşlemiş faiz olmak üzere toplam 6.509,56TL üzerinden iptaline, %20’den az olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacı tarafın dava dilekçesinde hiçbir somut delil olmamasına rağmen müvekkile karşı gerçeğe aykırı beyanlarda bulunarak müvekkilin davacı şirkete ait iletkenlere ve varlıklara hasar verdiği iddiasıyla dava konusu icra takibini ve huzurdaki davayı açtığını, davacı tarafça dikilen direklerin kamu yararı olmadan dikilmiş olup daha sonra ilk dikildikleri yerden biraz ileriye taşındığını, zararın varlığını kabul anlamına gelmemekle birlikte, taşıma esnasında davacı şirket tarafından verilmiş olup müvekkilİ şirketin yaptığı çalışmadan bağımsız olarak zararın oluştuğunu, müvekkilinin yapı müteahhitliğini yaptığı arsa sahipleri tarafından davacı’ya 09.08.2017 ve 20.12.2017 tarihlerinde direklerin kaldırılması için başvurular yapıldığını, davacı tarafın dava konusu ettiği zararın da ne şekilde tespit ettirdiğinin belirsizlik taşıdığını, davacı tarafın herhangi bir delil tespiti yaptırmadan tamamen afakî olarak belirlemiş olduğu miktarı müvekkilinden haksız olarak talep ettiğini, zararın miktarının ve zarar verenin kusurunun ispat yükünün zarara uğradığını iddia eden davacı taraf üzerinde olup davacı tarafça dosyaya sunulan belgelerin bu yükümlülüğü karşılayacak nitelikte olmadığını, davacının sunduğu Tutanak ile Hasar Malzeme Bildirimi belgelerinin birbiriyle çeliştiğini, tutanakta 2 direğin yıkıldığının belirtildiğini, fakat Hasar Malzeme Bildirimi ile 4 direğin hasara uğradığının belirtildiğini, cevap dilekçelerinin kabulü ile davanın reddine, davacı tarafın icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonunda özetle; davacı tarafın kendine ait elektrik hatlarına ve direklerine davalı tarafından zarar verildiği iddiasıyla eldeki davayı açtığı, dosya arasına celp edilen evraklar ve tanık beyanları ile davacının iddiasını ispat edemediği, meydana gelen zarardan davalının sorumlu olduğu tespit edilemediğinden davanın reddine, %20 kötü niyet tazminatının davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; ilk derece mahkemesinin kararının eksik incelemeye dayalı ve hatalı olup,hukuka aykırı olduğunu, davalı cevap dilekçesinde müvekkile ait zarar gören varlıkların kendi inşaat alanı içerisinde olduğunu, hatta arsa sahibinin bir kaç defa BEDAŞ’a kaldırılması için dilekçe verdiğini ifade ettiğini, sözkonusu alan davalının inşaat alanı olduğunu, kendisinden başka kimsenin çalışma yapması mümkün olmadığını, davalının inşaat kazı çalışması yaparken müvekkile ait varlıklara hasar verdiğinin çok açık olduğunu,Hukuk Muhakemeleri Kanununun senetle ispat kuralını düzenleyen 200. maddesi münhasıran hukukî işlemleri esas aldığını, bir davada ispatı gereken vakıa eğer borçlar hukuku anlamında hukukî işlem kabul edilebiliyorsa ve (davanın açıldığı yahut ispatın söz konusu olduğu anda değil) yapıldığı andaki miktar yahut değeri ikibinbeşyüz türk lirasını geçiyorsa, ancak senetle (kesin delille) ispatlanabileceğini, buna karşılık, haksız fiillerin, maddî olayların, haksız iktisapların (sebepsiz zenginleşme) senetle ispat kuralı kapsamına dahil bulunmayıp her türlü delille ispatlanabilir olduklarını, dinlenen tanığının ise davalının çalışma yaparken müvekkile ait varlıklara hasar verdiğini ifade ettiğini, dolayısıyla dosyada davalının zarar verdiğine ilişkin delil olmadığına ilişkin görüşün hatalı olduğunu, müvekkil şirket görevlilerince düzenlenmiş olan hasar tespit tutanaklarının davalı yanın müvekkile ait varlıklara zarar verdiğini gösterdiğini, ancak AYKOME Alt Yapı Koordinasyon Merkezi Müeyyideler Yönetmeliği’nin 13. maddesi gereğince müvekkil şirket tarafından düzenlenen hasar tespit tutanaklarının bağlayıcı nitelikte olup,bu nedenle de davalı yanın sorumlu olduğunu, müvekkil aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi hatalı ve kanuna aykırı olduğunu, İcra ve İflas Kanununun 67 maddesinin 2.fıkrasına göre alacaklının kötüniyet tazminatına mahkum edilebilmesi, açıkça, takibin kötüniyetle yapılmış olması koşuluna bağlandığını, hemen belirtmek gerekir ki, alacaklının icra takibini kötüniyetli olarak yaptığı hususunun borçlu tarafından kanıtlanması gerektiğini, müvekkili tarafından başlatılan icra takibinde müvekkilinin kötüniyeti söz konusu olmayıp, davalı yan tarafından da müvekkilinin kötüniyetinin ispatlanamadığını belirterek, mahalli mahkeme tarafından davanın reddine ilişkin verilen hükmün kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:Davalının haksız fiil niteliğinde bir eylemi bulunup bulunmadığı, davalı tarafça icra takibine yapılan itirazın haksız olup olmadığı ile davalı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin isabetli olup olmadığı konularında uyuşmazlık bulunmaktadır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava,haksız fiilden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
İcra İflas Kanunu’nun 67. Maddesinde “(Değişik: 18/2/1965-538/37 md.)
(Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/15 md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.
(Değişik: 9/11/1988-3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.(2)

İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.
(Mülga dördüncü fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.)
Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/11 md.) Bu Kanunda öngörülen icra inkar tazminatı, kötü niyet tazminatı ve benzeri tazminatların tespitinde, takip talebi veya davadaki talep esas alınır.” hükmü yer almaktadır.
İlk derece mahkemesince yazılan yazıya cevaben Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Kamulaştırma Dairesi Başkanlığınca gönderilen 23/09/2019 tarihli yazı cevabında … parsel numaralı taşınmaz için alınan bir kamu yararı kararı ya da kamulaştırma kapsamında işlem tesis edildiğine dair herhangi bir bilgi veya belge bulunmadığı bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davalı şirketin müteahitliğini yaptığı davaya konu taşınmaz üzerinde bulunan davacı şirkete ait iletkenlere ve varlıklara davalı tarafça zarar verildiği yönünde herhangi bir delil tespiti veya fotoğraflar bulunmadığı, dosya kapsamına davacı tarafın iddiasını ispatlayamadığı, dinlenen tanık beyanı ile davacı tarafça sunulan diğer belgelerin bu iddianın ispatı için yeterli olmadığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesince ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu ancak dosya kapsamına göre davacının icra takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından ilk derece mahkemesince davalı lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin isabetli olmadığı kanaatine varıldığından davacı tarafın bu yöndeki istinaf itirazının yerinde olduğu değerlendirilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, düzeltilerek yeninden esas hakkında aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Davacı tarafın istinaf başvurusunun duruşma yapılmadan KABULÜ ile, Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/02/2021 gün ve 2018/970 Esas, 2021/95 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
B-1)Davanın REDDİNE,
2)Davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3) 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 179,90TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 111,17TL harcın mahsubu ile bakiye 68,37TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4)Davacı tarafça hükümden önce yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 19,40TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5)Hükümden sonraki yargılama giderlerinin davacı tarafa yüklenmesine,
6)Davalı, vekil ile temsil edildiğinden ilk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 6.509,56TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi uyarınca, yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesinden sonra iadesine,
C-1)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; davacı tarafça istinaf kanun yolu başvurusu sırasında peşin yatırılan 80,70TL istinaf karar harcının talep halinde yatıran davacı tarafa iadesine,
2)Davacı tarafça istinaf kanun yolu aşamasında yapılan 46,50TL posta/tebligat gideri ile 220,70TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 267,20TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3)Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere 30/05/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/05/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip