Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2022/696 E. 2023/1435 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/696 – 2023/1435
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/696 Esas
KARAR NO : 2023/1435
KARAR TARİHİ : 07/06/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/11/2021
NUMARASI : 2021/350 Esas, 2021/923 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda davanın kısmen kabulüne dair hükme karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/02/2018 tarih ve 2018/199 D.iş, 2018/200 K sayılı kararı ile ihtiyati haciz kararı alınarak Eskişehir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2018/2106 E sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığını ve davalı tarafından, davacının faaliyet gösterdiği adrese herhangi bir tebligat yapılmaksızın gelinerek, adresin borçlularla alakası olmamasına rağmen şirketin tüm odalarına girildiğini, evrakların kayıt altına alındığı bilgisayar sistemlerine girildiğini, toplantı odasında yurt dışından gelen iş ortakları, müşteriler ile gerçekleşen toplantı esnasında tüm işçi ve personellerin önünde haciz tatbikinin talep edildiğini, davacının, davalıya herhangi bir borcunun olmadığını, maruz kalınan haciz nedeniyle davacı şirketin itibarının zedelendiğini, bu nedenle manevi tazminat şartlarının oluştuğunu, tüm bu nedenlerle davacı şirket adresinde tarafı ve borçlu olmadığı bir icra dosyası ile haciz tatbik edilmesinin akabinde davacının manevi zarara uğradığı ve ticari itibarının zarar gördüğü açık olduğundan 20.000TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının tüzel kişi olduğunu, hissetme yetisinden yoksun olan tüzel kişilerin gerçek kişilere has acı, elem, ızdırap gibi duygulara maruz kalması ve bunları hissetmesinin mümkün olmaması nedeniyle manevi zararlardan bahsedilemeyeceğini, haksız haciz nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesi için ise davalı şirketin kötü niyetinin ve ağır kusurunun olması gerektiğini, ancak yapılan haczin yalnızca davalı bankanın alacağının temin edilebilmesi amacıyla yapıldığını, dava dışı borçluların … .. Ltd. Şti ile şirket yetkilisi … olduğunu, dava dışı borçlu şirket ile davacı şirket arasında organik bağ bulunduğunu, yapılan haciz esnasında da davacı şirkette dava dışı borçlu …’ın isminin geçtiği evrakların bulunduğunu ve bu hususun haciz tutanağına şerh olarak düştüğünü ve …’ın haciz esnasında davacı şirkette bulunduğunu, ayrıca …’ın eşi olan …’ın davacı şirkette 25000 TL sermaye karşılığında 250 pay sahipliğinin bulunduğunu, hem dava dışı borçlu şirket yetkilisi …’ın, hem de eşi ve davacı şirkette hissesi bulunan …’ın vekillerinin Av. … olduğunu, bu hususun da organik bağ bulunduğunun kanıtı olduğunu, 21/12/2020 tarihinde gerçekleştirilen haczin muhafazalı olmaması sebebiyle davacının kişilik haklarına saldırıdan bahsedilemeyeceğini, haczin yapılmasında davalının kötü niyet ve ağır kusuru bulunmadığını tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonunda özetle; Mahkemece Eskişehir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2018/2106 E sayılı dosya aslı celp edildiği, alacaklısının davalı … A.Ş olduğu, borçlularının dava dışı … ile … … … Ltd. Şti olduğu, 21/12/2020 tarihinde, bu icra takip dosyası borcu nedeniyle davacı şirket adresinde, borçlulardan …’ın hazır olması ve …’a ait olduğu belirlenen niteliği belirtilmeyen 1 belgenin tespit edildiği, borçlu şirketler ile davacı şirket vekilinin aynı vekil olduğu, şirketler arasında organik bağ olduğu iddiasıyla itirazlara rağmen alınan ihtiyati haciz kararına dayalı haciz işleminin gerçekleştirildiği, ticaret sicil kayıtlarına göre borçlu şirket ve hissedarları ile diğer borçlu …’ın davacı şirkette herhangi bir payının bulunmaması, davacı şirketin 29/07/2019 tarihinde kurulduğu ve şirket hissedarı ve yetkilisinin … olduğu, 1 yıl sonra 20/07/2020 tarihinde takip borçlularından …’ın eşi …’a bir kısım hisselerin devredilerek şirket ortaklığının sağlandığı, dava konusu hacze ilişkin borcun ise bu hisse devrinden çok daha önce oluştuğu, dolayısıyla borçlu …’ın eşinin davacı şirkette borcun oluşması sonrasındaki ortaklığının, borçlu şirket ile davacı şirket arasında organik bağ bulunduğu iddiasının doğruluğunu ortaya koymaya yeterli ve elverişli bulunmadığı, dolayısıyla hacze konu takip borçluları ve borç ile irtibatı ortaya konulmayan davacı şirket adresinde haciz yapılmasının haksız bulunduğu, yapılan bu haksız haczin kötü niyetli ve ağır kusurlu olarak yapıldığının, ayrıca davacının haksız haciz işlemi nedeniyle ticari itibarının zarar gördüğü, dolayısıyla manevi zararının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, 10000TL’nin 21/12/2020 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükmedilen tazminat miktarının ne Eskişehir’de ve ülkemizde tanınmış ve saygın, ihracat ve ithalat yapan bir şirket olan müvekkil şirketin yurtdışından gelen müşterileri ve personelleri nezdinde zedelenen ticari itibarının telafisi ne davalı tarafın uyguladığı haksız haczin bir daha tekrarlanmaması amacıyla caydırıcılığı ne de davalı tarafın banka olduğu hususları göz önünde bulundurulmaksızın hatalı ve hakkaniyete aykırı olarak indirim yapıldığını, söz konusu kararın reddedilen kısım yönünden kaldırılmasını ve taleplerini tümüyle kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece borçlunun eşinin davacı şirkete ortak olmasının yanlış yorumlandığını, zira borçlunun eşinin borçlu şirket temerrüde düştükten sonra faaliyet konusunun hemen hemen aynı olan yeni bir şirkette ortaklık edinmiş olmasının açıkça muvazaa kastını ortaya koyduğunu, dava dışı borçlu kendi adına haciz baskısı nedeni ile herhangi bir ortaklık/yeni şirket kuramadığını, eşinin ve başka bir arkadaşının adını kullanarak yeni bir şirket kurduğunu, davalı/borçlu işleri kötüye gitmeye ve kullandığı kredi taksitlerini ödeyemez hale gelince kuvvetle muhtemel aynı faaliyet kapsamında eşi üzerinden faal bir şirket oluşturarak görünürdeki yetkiliyi değiştirdiğini, davalı taraf ve borçlunun alacaklıları bertaraf etmek, hacizleri önlemek kastı ile hareket ettiğini, davalıların bu muvazaalı işlemi karşısında manevi tazminat taleplerini kabul edilmesinin son derece hatalı olduğunu, yerel mahkeme tarafından davacı şirket ile borçlu şirket arasında organik bağı bulunup bulunmadığı husususun araştırılmadığını, şirketlerin faaliyet konuları dahi kapsamlı olarak incelenmediğini, vergi dairesinden sorulmadığını, ticari defterlerin incelemeye alınmadığını bu nedenle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Davacı hakkında haksız haciz uygulanıp uygulanmadığı ve hükmolunan tazminat miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı hakkında, davalının haksız haciz uyguladığı iddiasıyla, oluşan manevi zararın tazmini talebine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Yargıtay 4 Hukuk Dairesi’nin 06/12/2018 gün, 2016/10666 Esas, 2018/7714 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere ”… Haciz işleminin borçlu olmadığını bildiği kişi veya borçluya ait olmadığını bildiği eşyaya yönelik yapılması durumunda haksız haciz söz konusu olur…” .
Haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Buna karşılık, haksız haciz kararı olan alacaklının kusursuz sorumluluğu sadece maddi tazminat bakımından geçerli olup, manevi tazminat yönünden TBK’nın 49’ncu maddesindeki koşulların oluşması gerekir. Bu maddeye dayalı sorumluluk ise, kusura dayalıdır. Bu itibarla, alacaklının kötüniyetli veya iyiniyetli olup olmadığı da sonuca etkili olup, ağır olmasa da kusurlu olması da gerekmektedir. (Bkz. Prof. B. Kuru, İcra ve İflas Hukuku, Ankara, 1993, Cilt 3, Sh.2583 v.d). Başka bir deyişle haksız haciz sebebiyle tazminat davasında manevi tazminata hükmedebilmek için davalı alacaklının icra takibinde kötü niyetli veya ağır kusurlu olması da gerekir.
Davalı şirketin icra takibinde kötü niyeti veya ağır kusuru saptanamadığından manevi tazminat talebinin tümden reddine karar verilmesi gerekir iken yanılgını değerlendirme ile bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi hatalıdır.
Ayrıca, somut olayda davalı şirketin, 21/12/2020 tarihinde, … … … Ltd. Şti ve … aleyhine Eskişehir 7.İcra Dairesinin 2018/2106 sayılı dosyasında icra takibi başlattığı, 21.12.2020 tarihli haciz tutanağına göre: davacı şirket adresinde İİK 99 maddesi kapsamında haciz işlemi uygulandığı, … … … Ltd. Şti yetkilisi …’ın da haciz mahallinde olduğu ve haciz sırasında vekili …’ün de haciz mahalline geldiği, davalı şirketin haciz esnasında iki şirket arasındaki organik bağa işaret ettiğini ileri sürerek davacı şirketin kira sözleşmesi yanında “sayın: …/… 4.12.2000” hitabı ile başlayan ve rezidans yönetiminin aidat ödeme talebini içeren yazı örneğini ibraz ettiği, belgenin takip dosyası içerisinde olduğu anlaşılmaktadır. Davacı şirketin yukarıda özetlenen icra takibinin başlatılmasından sonra kurulduğu, borçlu …’ın eşinin davacı şirket ortağı olduğu, her iki şirketin aynı/benzer faaliyet konusu ile iştigal ettiği hususları çekişmesiz olduğuna göre, çekişmesiz hususlar ve haciz tutanağı içeriği birlikte değerlendirildiğinde, davacı şirket ile takip borçluları arasında organik bağ bulunduğunun kabulü, diğer bir deyişle haksız hacizden bahsedilemeyeceği, bu nedenle de manevi tazminat davasının şartları oluşmadığından davanın reddi gerekirken, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun duruşma yapılmaksızın kabulü ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kaldırılmasına ve düzeltilerek yeniden esas hakkında “davanın reddine” dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Davalı tarafın istinaf başvurusunun duruşma yapılmadan KABULÜ ile, Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/11/2021 gün ve 2021/350 Esas, 2021/923 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
B-1)Davanın REDDİNE,
2) 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 179,90TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 341,55TL harcın mahsubu ile fazla alınan 161,65TL’nin talep halinde davacı tarafa iadesine,
3)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4)Hükümden sonraki yargılama giderlerinin davacı tarafa yüklenmesine,
5)Davalı, vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi uyarınca, yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesinden sonra iadesine
C-1) Davacı tarafın istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2) Davalı tarafça istinaf kanun yolu aşamasında herhangi bir harç yatırılmadığı ve yargılama gideri yapılmadığından harç iadesi konusunda karar verilmesine yer olmadığına, davacı taraftan alınması gerekli 179,90TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 99,20TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3)Davalı tarafça istinaf kanun yolu aşamasında yapılan bir yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4)Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere 07/06/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 07/06/2023

Başkan
e-imza

Üye
e-imza

Üye
e-imza

Katip
e-imza