Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2022/579 E. 2022/954 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ .
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

.

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

.

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2021
NUMARASI : …..
DAVANIN KONUSU : Tazminat

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, davanın usulden reddine dair hükme karşı, süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 28/03/2014 tarihinde …. plakalı aracın sebep olduğu trafik kazasında araç içinde üçüncü kişi konumunda olan müvekkilinin ağır yaralanarak malul kaldığını, işbu zararların tahsili amacıyla … Hesabına yasal başvuru yapılmış ancak süresi içinde cevap vermediğinden/ödeme yapmadığından … Hesabına karşı Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/601 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, işbu davada, … plakalı aracın sigortası olup olmadığının…… sorulduğunu, 26/11/2015 tarihinde verilen cevapta ilgili plakalı araca ilişkin bir … poliçesinin olmadığının bildirildiğini, … Hesabının da söz konusu müzekkereye itirazı olmadığından mahkeme tarafından gerekli hesaplamalar yapılarak dava dosyasının karara çıkarıldığını, … Hesabının işbu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuru yaparken kazaya karışan … plakalı aracın … … A.Ş. tarafından sigortalandığını belirterek kararın bozulmasını talep ettiğini, görüldüğü üzere yıllarca süren davada işbu husus bilindiği halde mahkemeye bildirilmediğini, kaza tarihi itibariyle tarafından sigortalanmış olduğu sonradan ortaya çıkan, aracın sigortacısı olan … … A.Ş.’ne başvuru yapıldığını ve arabuluculuk görüşmelerinde 2014 yılı limiti dahilinde, 28.12.2020 tarihinde 268.000TL tahsil edildiğini, kaza tarihinde geçerli bir … poliçesi bulunmadığını mahkemeye bildiren …….. … 26.11.2015 cevap verdiği tarihten, … … A.Ş.’nin ödeme yaptığı 28.12.2020 tarihine kadar işlemiş faizden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, davalı araç işleten … ve araç sürücüsünün tespit edilecek yasal mirasçılarının dosya kapsamında maddi-manevi tazminatların ve ferilerinin tamamından sorumlu olduklarını, açıklanan nedenlerle; fazlaya ilişkin dava, talep, dava/ıslah hakkı saklı kalmak kaydıyla ve Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/34 Esas sayılı dosyada tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, 468.451,13TL bakiye zarar ve olay tarihinden itibaren işlemiş avans faizinden davalı …den ve araç sürücüsünün tespit edilecek mirasçılarından müştereken ve müteselsilen tahsiline, … … A.Ş. tarafından yapılan ödeme tutarı olan 268.000TL’ye olay tarihinden itibaren işlemiş avans faizden davalı … ve sürücünün tespit edilecek mirasçıları tamamından, davalı Türkiye …. … … ve davalı … Hesabından 26.11.2015- 28.12.2020 tarihleri arası avans faiz işletilerek müştereken ve müteselsilen tahsiline, 200,000TL tutarında manevi tazminata ve olay tarihinden itibaren işlemiş avans faizinden davalı … ve sürücünün tespit edilecek mirasçılarından müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı … Hesabı vekili cevap dilekçesinde özetle; poliçesi bulunan aracın verdiği zarardan dolayı müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, davanın hukuki dayanağının olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı Türkiye … … ve … … …, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 24. maddesi çerçevesinde faaliyet gösteren kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olduğunu, söz konusu davalının, kamusal kurallar çerçevesinde faaliyet göstermekte olup, eylem ve işlemlerinin de kamusal nitelikte olduğunu, davalıya yönelik iddianın, … bilgilerini doğru bir şekilde nezdinde toplanmasını, kişilerle paylaşılmasını sağlamak olduğu halde bu ödevini gereği gibi yerine getirmediği, hizmet kusuru işlediğine ilişkin olduğunu, her iki davalı yönünden aynı gerekçe ile tazminat isteminde bulunulmuş olup, uyuşmazlığın Karayolları Trafik Kanunundan ya da … hukukundan kaynaklı olmadığı ve kamu hizmetinin görülmesi sırasında ve hizmet kusurundan doğan zararların gideriminde 2577 sayılı İYUY 2. madde uyarınca idari yargının görevli olduğu kanaatine varıldığı gerekçesi ile açılan davanın HMK 114/1-b maddesi uyarınca dava şartı olan “yargı yolunun caiz olmaması” nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın konusunun kaza tarihinde geçerli bir … poliçesi bulunmadığını bildiren Türkiye … … ve … … … cevap verdiği tarihten … şirketinin ödeme yaptığı tarihe kadar işlemiş faizden davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, verilen kararın hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davanın adli yargıda görülmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Dava konusu uyuşmazlığın çözüm yerinin adli yargı mı yoksa idari yargı mı olduğu hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı kurum tarafından yanlış bilgi verilmesinden kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, yargı yolu bakımından davanın usulden karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Davalı Türkiye …, … ve … … …, 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 24. maddesine göre sigortacılık mesleğinin geliştirilmesi, şirketler arasında dayanışma sağlanması ve haksız rekabetin önlenmesi amacıyla kurulmuş tüzel kişiliği haiz kamu kurumudur.
Dava konusu olayda, davacının, yolcu olarak bulunduğu aracın kazaya karıştığı, davacının ağır şekilde yaralanarak malul kaldığı, davacının oluşan zararının tazmini için aracın sigortalı olup olmadığı hususunun davalı kuruma sorulduğu, davalı kurum tarafından aracın sigortalı olmadığının bildirildiği, bu cevaba dayanarak … Hesabına karşı dava açıldığı ancak yargılama aşamasında aracın kaza tarihinde … … AŞ tarafından sigortalı olduğunun anlaşıldığı, her ne kadar daha sonra sözkonusu … şirketine dava açılmış olsa da davalı kurumun yanlış cevabı nedeniyle … şirketinin temerrüde geç düşürüldüğü, bu nedenle davacının faiz yönünden zarara uğradığı iddia edilerek anılan zararın davalıdan tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, davacının talebi, idari eylem niteliğindeki hizmetin kötü yapılmasından kaynaklanan zararın karşılanmasına ilişkindir.
İdarenin kusura dayanan sorumluluğu, uygulamada “hizmet kusuru” kavramı ile anlatılmaktadır. Hizmet kusurunun üç durumda varlığı hem yargı içtihatları hem de öğreti tarafından kabul edilmiştir. Bu üç durum; hizmetin hiç işlememesi, hizmetin geç işlemesi ve hizmetin kötü işlemesidir.
Buna göre idare kural olarak yürüttüğü kamu hizmeti ile nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasının “b” bendi gereğince “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar” idari yargı yerinde tam yargı davası açabilecektir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/b bendinde, “Yargı yolunun caiz olması” (c) bendinde ise “Mahkemenin görevli olması” dava şartı olarak belirlenmiştir. Aynı Kanunun 115. maddesinde dava şartlarının davanın her aşamasında ve resen inceleneceği, dava şartı noksanlığının tespiti halinde davanın usulden reddine karar verileceği belirtilmiştir.
Bu durumda, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince bu tür istemlerin tam yargı davası olarak idari yargı yerinde açılacak davada ileri sürülmesi gerektiği gözetilerek yargı yolu caiz olmadığından davanın usulden reddine karar verilmesi isabetli olup davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde, usul ve esas yönünden bir hukuka aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1)İlk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin 1. fıkrası b bendinin 1 numaralı alt bendi gereğince; davacı tarafın istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 80,70TL istinaf karar ve ilam harcı, peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3)İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4)Temyizi kabil olan bu kararın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince;Dairemiz tarafından tebliğe çıkarılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361.maddesi gereğince; tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 20/05/2022 tarihinde oy … ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/05/2022

….