Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2022/353 E. 2023/1035 K. 25.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/353 – 2023/1035
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/353 Esas
KARAR NO : 2023/1035
KARAR TARİHİ : 25/04/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/10/2021
NUMARASI : 2017/52 Esas, 2021/604 Karar

DAVACI :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda davanın reddine dair hükme karşı, süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı tarafından şehir içinde yürütülen inşaat faaliyetleri sırasında 90 değişik noktada bulunan yer altı kablolarına zarar verildiğini, bunun görevlilerin tuttuğu tutanaklar ile belirlendiğini, oluşan hasarın işçiliği … AŞ’nin temin ettiği personel kullanmak sureti ile kendilerince tamir edildiğini, işçilik ücretlerinin dava dışı … A.Ş tarafından kendilerine fatura edilip, giderlerin kendileri tarafından ödendiğini, zarara davalının özensiz çalışmalarının neden olduğunu, oluşan zararların talep edilmesine rağmen ödenmemesi nedeni ile davalı hakkında icra takibi başlattıklarını, davalının itirazı üzerine icra takibinin durdurulduğunu belirtip, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatının davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, hasarın bir kısmının kendilerinin alt yüklenicileri tarafından davacıya ödendiğini, bir kısım hasarların kendileri yada alt yüklenicileri tarafından yapılan iş ile ilgili olmadığını, davacı hasar listesinin 1-11- 85.sırasında belirtilen hasarlara kendilerinin neden olmadığını, çalışma yapılmadan önce davacıya Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından çalışma yapılacak alanların bildirilip, kendilerine ait sistem ile ilgili projeler gönderilip, çalışma sahasında eleman görevlendirilmesinin istenilmesine rağmen davacının bu talebe cevap vermediği gibi, davacıya ait sistemin yasal düzenleme gereği gömülmesi gereken derinliğe gömülmediği gibi, kendilerinin çalışmasının yüzeysel olup, davacıya ait sistemin bulunması gereken derinlikte çalışılmadığı için zarara kendilerinin neden olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonunda özetle; davacının zarar gördüğünü ileri sürdüğü yer altı sisteminin Elektrik Kuvvetli Akım Yönetmeliği hükümlerine göre en az 60-80 cm derinlikte olması gerektiği, davalının ise çalışmasını 30-40 cm derinlikte yapması nedeni ile oluşan zararın davacının yasal düzenlemeye aykırı iş yapmasından / yaptırmasından kaynaklandığı, üstelik davalının çalışma yapacağı alanların davacıya bildirilip, sistemin bulunduğu yerler ile ilgili kayıtların istenildiği, ayrıca çalışmalar sırasında davacıdan çalışmalara refakat için personel görevlendirmesinin istendiği, bu istemlerin davacıya ulaşmasına rağmen davacının yer altı sisteminin yasal düzenlemeye aykırı şekilde döşenmiş olması, davacı bildirimi alan kişinin şirket yetkilisi olmadığı şeklindeki savunmasının ise bu bildirimin mutlaka şirket yetkilisine yapılması gerekmediği, bu nedenle bu itirazın yerinde olmadığı, kendisine bildirim yapılmış olmasına rağmen sistemin bulunduğu yerler ile ilgili davalı ile bağlantıya geçmediği gibi, personel görevlendirmesi de yapmadığı için, zararın oluşumundan tamamen davacının sorumlu olduğu, davacı zararının davalıdan talep edilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalı yanın tedbirsiz ve dikkatsiz çalışmasını gözönüne almaksızın, zaten davacı yanın tesisleri usule uygun değildi şeklinde gerekçe ile müvekkilinin varlıklarına davalı yanların zarar verme hakkının olduğuna ilişkin bilirkişi görüşü ve bu rapor hükme esas alınarak verilen ilk derece mahkeme kararının hukuktan ve adaletten uzak olduğunu, yerel mahkemenin müvekkiline ait yeraltı tesislerinin usule uygun olmadığı sebebiyle davalının müvekkiline ait varlıklara serbestçe ve hiçbir sorumluluğu olmadan zarar verebileceğine ilişkin bir görüşe varmasının hukuka aykırı olduğunu, davalının iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davalı yanın çalışması sırasında kazı çalışması yapanın daha dikkatli olması, çalışmalarını ona göre yönlendirmesi ve gerekiyorsa elle kazı yapması/yaptırması gerektiğini, davalı tarafın kazı yaparken dikkatsiz çalıştığını ve gereken tedbirleri almadığını, Yapı İşlerinde İş Güvenliği Tüzüğü Madde 20’de düzenlendiği üzere ise kazı işlerinin yapılacağı yerlerde; elektrik kabloları,gaz boruları,suyolları,kanalizasyon ve benzeri tesisatın bulunup bulunmadığınıı önceden araştırılacağını ve duruma göre gereken tedbirlerin alınacağını, davalı çalışma yapmadan önce alt yapı tesisleri ile ilgili kurum ve kuruluşlardan eleman isteyerek yörede alt yapı tesislerinin bulunup bulunmadığını araştırması ve ayrıca kazı yapılacak bölgenin dedektör cihazı ile taranarak alt yapı tesisinin bulunup bulunmadığını gördükten sonra çalışmalara başlaması gerektiğini, davalı yanın tüzük hükmüne aykırı olarak tedbirsiz ve dikkatsiz çalışması sonucunda kablolara zarar verdiğini, ilk derece mahkemesi kararına dayanak bilirkişi raporunda ve ilk derece mahkemesi ilamında davalı yanın müterafik kusurlarına ilişkin hiçbir inceleme yapılmadığını, davalı elamanlarının elektrik kablolarını yasal mevzuata uygun olarak döşenmediği konusunda yani çalıştıkları kurumun kusursuzluğunu gösterebilen (Tespit,tutanak,CD,veya fotoğraf gibi) hiçbir belgeyi mahkemeye sunmadığını, müvekkil kurumun çalışanlarının tutmuş oldukları hasar tespit raporlarının aksini kanıtlayacak bir belgenin davalı tarafından sunulamadığını, kablo tesisinin teknik şartname, yönetmelik ile onaylı projesine uygun yapılıp kabulüyle işletmeye açılması gerektiğinden kabloların yönetmeliğe uygun döşenmeyip 10-15cm derinliğe tesis edildiği iddiasını kanıtlayacak davalının hiçbir delil ve belgesinin dosyada olmadığını, davalı … tarafından müvekkiline yazılmış olduğu iddia edilen ancak müvekkiline tebliğ edilmeyen yazılar incelendiğinde, sözkonusu yazıların uyarı ve bilgilendirme niteliği taşımadığını, mahkemeye sunulan sözkonusu yazıların müvekkiline ulaşmadığını ve tebliğ edilmediğini, söz konusu yazılarda hangi tarihlerde ve nerelerde çalışma yapılacağının tam ve kesin olarak belirtilmediğini, sözkonusu yazılarda bir çok kuruluş ile liste halinde mahal belirtilmiş olup, hangi kurumdan ,hangi tarihte ve hangi yere ilişkin olarak yer altı kablo tesisi projesi ile bu projeyi bilen eleman talep etmesi görevlendirilmesi talebinin de mevcut ve açık olmadığını, yine aynı yazılarda davalı … A.Ş. İle telefon ile irtibata geçilmesi istendiğini, oysa Alt Yapı Koordinasyon Merkezinin (AYKOME’nin)çalışma usul ve esaslarını düzenleyen Alt Yapı Koordinasyon Merkezi Çalışma Usul ve Esasları Uygulama Yönetmeliği’nin 15/b maddesi ve 15/m maddesi gereğince bildirim yükümlülüğünün müvekkilde olmayıp, bildirim yükümlülüğü ve müvekkilden yer altı kablo tesisi projesi ile bu projeyi bilen elaman talep etmesi görevinin kazı çalışması yapan davalı yanda olduğunu, davalı yanın alt Yapı Koordinasyon Merkezi Çalışma Usul ve Esasları Uygulama Yönetmeliği ‘nin 15/b maddesi ve ilgili maddelerine aykırı davranarak çalışma yapmadan önce müvekkil …’ı bilgilendirmediğini ve 15/ m maddesi hükmüne aykırı davranarak “alt yapı kuruluşlarına ait tesis bulunduğu kısımlarda çalışmayı yaptıran kurum, kuruluş, özel veya tüzel kişiler kazı yerinde bu kuruluşlardan gözlemci bulunmasını sağlanması hükmüne aykırı davranarak” müvekkile ait gözlemcinin bulunmasını sağlamadığını, ayrıca işbu dava maddi tazminat talepli dava olup, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13. maddesine getirilen değişikliğe göre, maddi tazminat istemli davaların tamamen reddi durumunda davalı lehine hükmedilecek avukatlık ücretinin maktu vekâlet ücreti olması gerektiğini, davalı lehine hükmedilen vekalet ücreti nispi olup,bu nedenle vekalet ücreti tutarı açısından ilk derece mahkemesi kararının hatalı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:Davacıya ait yeraltı kablolarının zarar görmesinde davalı şirketin kusurlu olup olmadığı, zararı tazmin yükümlülüğünün bulunup bulunmadığı ile davalı lehine hükmedilen vekalet ücreti miktarı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacıya ait yeraltı kablolarının zarar görmesi nedeniyle zararın tazmini için başlatılan icra takibine itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesi istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava haksız fiilden kaynaklanan maddi zararın tahsili istemine ilişkin olup, davanın kanuni dayanağının Türk Borçlar Kanunu 49-76. maddeleri olduğu tespit edilmiştir.
İlgili kanun maddeleri şöyledir.
Türk Borçlar Kanunu 49/1. maddesi, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”
Türk Borçlar Kanunu 50. maddesi, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.
Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.”
Türk Borçlar Kanunu 52. maddesi, “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.
Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.”hükmü yer almaktadır.
30.11.2000 tarih ve 24246 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği’nin 58. maddesinde” Kablolar:…
b) Kabloların döşenmesi:…
11) Yeraltına döşenecek kablolar, sokak ve alanlarda en az 80 cm derinliğe gömülmelidir. Bu yerlerin dışında en az 60 cm olmalıdır. Bu derinlik zorunlu durumlarda özel koruyucu önlemler alınarak 20 cm dolaylarında azaltılabilir. 13) Kablolar duruma göre toprak içine, kablo kanallarına yada duvarlara tutturulan delikli tavalara veya merdiven raflara döşenmelidir. Deliksiz yapılmış tavalarla kablo döşenmesi tavsiye edilmez. Toprak içine yerleştirilen kabloların altında ve üstünde yaklaşık 10 cm kalınlıkta elenmiş kum bulunmalıdır. Kablonun üzerindeki kumun üzerine ve aynı kanala döşenen AG ve YG kabloları arasına tüm kablo boyunca dolu tuğla veya en az 6 cm kalınlıkta beton plaka veya plastik vb. malzemelerden yapılmış koruyucu elemanlar yerleştirilmelidir. Böylece çukuru açan işçilerin kazma darbelerinden kablo korunmalı ve orada kablo bulunduğu önceden anlaşılmalıdır. Bu koruyucunun yaklaşık 30 cm üzerine ise en az 10 cm genişliğinde polietilenden yapılmış uyarı şeridi konulmalıdır.
e)Kablo yerlerinin işaretlenmesi: Kablo tesisleri bulunan kuruluşlar, bunların yerlerini tam olarak işaretleyerek bu kabloların geçiş güzergahlarını gösteren planları, belediye ve mücavir alan sınırları içinde ilgili belediyelere, diğer yerlerde de ilgili mülki idare amirliklerine vermelidir. Yer altı kablo güzergahları kaplamasız yerlerde işaretli beton kazıklarla, kaplamalı yerlerde oyulmuş işaretlerle belirtilmelidir. Şöyle ki güzergahı görünmeyen kablolar (mesela hendek içindekiler), kablo güzergahı ve niteliği anlaşılacak şekilde işaretlenmelidir.
Bu çerçevede düz güzergah maksimum 100 m’de bir, ek ve branşman yerleri dönüş noktaları vb. yanılgıyı önleyecek şekilde işaretlenmelidir. Bu işaretler yerine göre beton kazık, pirinç veya döküm levha yada kaldırım kaplamasında oyulmak suretiyle yapılmalıdır ” hükmü yer almaktadır.
Yapı İşlerinde İş Güvenliği Tüzüğü’nün 20.maddesinde, “Kazı işlerinin yapılacağı yerlerde; elektrik kabloları, gaz boruları, suyolları, kanalizasyon ve benzeri tesisatın bulunup bulunmadığı hususu önceden araştırılacak ve duruma göre gereken tedbirler alınacaktır” ifadeleri bulunmaktadır.
Tüm dosya kapsamından; davalı … …. A.Ş.’nin Ankara ili sınırları dahilinde gerçekleştirdiği çalışmalar sırasında davacı şirkete ait elektrik kablolarının zarar gördüğü, meydana gelen zararın tahsili için davalı aleyhinde icra takibi başlatıldığı, davalı tarafça yapılan takibe itiraz edilmesi üzerine eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesi tarafından meydana gelen olayda davalının kusurunun bulunup bulunmadığının tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmış, mahkemece ilk bilirkişi heyetinden alınan rapor ve ek rapora itiraz edilmesi üzerine dosya başka bir bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti 27/04/2020 havale tarihli rapor ile 06/05/2021 tarihli ek raporlarını dosyaya sunmuşlardır. İlk derece mahkemesince hükme esas alınan rapor ve 06/05/2021 tarihli ek rapor dosya kapsamı ile uyumlu olup, ayrıntılı, gerekçeli ve hüküm vermeye elverişli olduğundan ilk derece mahkemesince bu raporun esas alınması isabetli görülmüştür.
Yukarıda açıklandığı üzere, davalı tarafından Ankara ili sınırları dahilinde gerçekleştirilen kaldırım çalışmaları sırasında davacı şirkete ait yer altı kablolarına zarar verildiği dosya kapsamı ile sabit olup, somut olaydaki asıl uyuşmazlık noktası, meydana gelen olayda davalı şirketin kusurunun bulunup bulunmadığı ve söz konusu zarardan sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Ankara Altyapı Koordinasyon Merkezi Çalışma Usul ve Esasları Uygulama Yönetmeliğinin ”Alt Yapı Tesis Çalışmalarının Yürütülmesi “ kenar başlığını taşıyan 15. maddesinin m bendinde, “ Alt yapı kuruluşlarına ait tesis bulunduğu kısımlarda çalışmayı yaptıran kurum, kuruluş, özel veya tüzel kişiler kazı yerinde bu kuruluşlardan gözlemci bulunmasını sağlayacak, diğer kurumların alt yapı tesislerinde çalışma sırasında meydana gelecek zararlardan kazıyı yaptıran veya yapan kurum, kuruluş, özel veya tüzel kişiler sorumlu olacaktır. İlgili zararın tahsil edilmesi zararı veren ve zarara maruz kalan taraflar arasında gerçekleştirilir.” ibaresi yer almaktadır.
Somut uyuşmazlıkta tüm dosya kapsamına göre, çalışma yapılacak yerlerle ilgili davalı ve Ankara Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Dairesi Başkanlığı tarafından davacıya ve AYKOME dahil tüm altyapı kuruluşlara bildirim yapıldığı, bu yazılarda altyapı tesislerine ilişkin bilgi ve refakatçi personel talep edildiği, davacıya yapılan bildirimlere ilişkin gönderim doğrulama raporlarının da dosyada mevcut olduğu, davacı tarafından söz konusu yazıların gereğinin yapıldığına ilişkin dosyaya herhangi bir belge sunulmadığı, bu nedenle davacı şirketin uyarı ve yardım yazılarını dikkate almadığı, ilgili uyarı yazılarının gereğini yaparak sorumluluğunda olan yer altı hatları ile ilgili gerekli bilgilendirme ve koordinasyonu sağlamadığı, Yönetmeliğe göre, yeraltına döşenen kablo tesisleri toprak zeminden en az 80 cm aşağıda olmak zorunda olduğu, özel koruyucu önlemlerin alınması durumunda derinliğin 60 cm’ye kadar olmasına müsaade edildiği, belirtilen bu derinliklere uyulmamasının, yönetmeliğe aykırılık teşkil edeceği, ayrıca toprak içine koruyucu malzeme yerleştirilmesi, koruyucunun üzerine en az 10 cm genişliğinde koruyucu ikaz bandı konulması gerektiği, bilirkişi raporunda belirtildiği üzere dosya içerisinde hasar yerlerine ait davacı ve davalı tarafından sunulan fotoğraflar incelendiğinde, davalı tarafından yapılan çalışmanın kaldırım çalışması olduğu ve çalışmanın asfalt seviyesinde, maksimum 30-40 cm derinliğinde yapıldığı, söz konusu fotoğraflardan kabloların neredeyse yer yüzeyi seviyesinde döşendiği, koruyucu dolgu malzemesi kullanılmadığı ve koruyucunun yaklaşık 30 cm üzerinde bulunması gereken 10 cm genişliğinde polietilen uyarı şeridinin de bulunmadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı tarafından kazıların elle yapılması gerektiği iddia edilmiş ise de, davalının kritik olabilecek bölgelerde iş makineleri ile değil de kazma-kürek ile çalışabileceği düşünülse de, somut olaydaki kaldırım çalışması, asfalt seviyesinde ya da yerden en fazla 20-30 cm kadar derinde çalışılmasını gerektirecek nitelikte bir iş olup, bu seviyelerde yapılacak olan çalışma sahalarının ilgili mevzuata ve işin tekniğine göre kritik çalışma sahası olarak kabul edilmesi mümkün olmadığından böyle bir durumda davalı taraftan el ile kazı yapılmasının beklenemeyeceği, davacı tarafından kabloların yönetmeliklere uygun döşenmiş olması halinde en az 60 cm derinlik üzerindeki kazılarda hasar meydana gelmeyeceği, çalışma yapılan yerlerde ikaz bandının da bulunmadığı, dosya kapsamındaki fotoğraflardan hasar gören yeraltı kablolarının, davacı tarafından Yönetmelik maddesinde belirtilen kriterlere uygun döşenmediği anlaşıldığından davaya konu hasarların meydana gelmesinde; yer altı kablolarını Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği’nin 58.maddesine aykırı döşediği tespit edilen ve çalışmalara başlanmadan önce kendisine yapılan bildirim yazılarına göre gerekli bilgilendirme koordinasyonu sağlamayan davacı …ın %100 kusurlu olduğu kanaatine varıldığından ilk derece mahkemesince aynı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirildiğinden davacı tarafın aksi yöndeki istinaf itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafın vekalet ücretine yönelik istinaf itirazının incelenmesinde,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13.maddesinin 4.fıkrasında ” Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.” şeklinde hüküm bulunmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, davanın reddine karar verilmiş olması nedeniyle AAÜT’nin 13/4.maddesi uyarınca davalı lehine tarifenin ikinci kısmın ikinci bölüne göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşıldığından davacı tarafın bu yöndeki istinaf isteminin isabetli olduğu değerlendirilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, düzeltilerek yeninden esas hakkında aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Davacı tarafın istinaf başvurusunun duruşma yapılmadan KABULÜ ile, Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/10/2021 gün ve 2017/52 Esas, 2021/604 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
B-1)Davanın REDDİNE,
2)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 179,90TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 2.597,72TL harcın mahsubu ile fazla alınan 2.417,82TL’nin talep halinde davacı tarafa iadesine,
3)Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 20TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 332/3.maddesi uyarınca, hükümden sonraki yargılama giderlerinin davacı tarafa yüklenmesine,
5)Davacı, vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi uyarınca, yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesinden sonra iadesine,
C-1)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; davacı tarafça istinaf kanun yolu başvurusu sırasında peşin yatırılan 59,30TL istinaf karar harcının talep halinde yatıran davacı tarafa iadesine,
2)Davacı tarafça istinaf kanun yolu aşamasında yapılan 74TL posta/tebligat gideri ile 162,10TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 236,10TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3)Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere 25/04/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 25/04/2023

Başkan
e-imza
Üye
e-imza
Üye
e-imza
Katip
e-imza