Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2022/35 E. 2022/450 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

….
KARAR TARİHİ : 08/03/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/04/2019
NUMARASI :….
DAVANIN KONUSU : Yönetim Kurulu Kararının İptali

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, davanın reddine dair hükme karşı, süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı …’ye başvuru neticesinde kendisine… bulunan taşınmazın (arsanın) yatırım amaçlı olarak tahsis edildiğini, akabinde taraflar arasında 15.09.2014 tarihinde “Arsa Tahsisi Sözleşmesi” imzalandığını, bedelinin de gecikmeye mahal verilmeden ödeme planı doğrultusunda davalıya ödendiğini, müvekkili şirket tarafından tahsisli arazi üzerinde teknoloji geliştirme yapılması planlandığını, bu kapsamda davalıya başvuruda bulunarak … Bakanlığının uygun görüşü alınmasına ve projenin hayata geçirebilmesi adına gerekli çaba gösterilmesine rağmen ilgili yatırım projesinin gerçekleştirilemediğini, bu süreçte, tahsisli arsa üzerinde son derece titiz bir çalışma yürütülmeye devam ederken davalı tarafından müvekkili şirkete gönderilen 23.01.2018 tarihli yazı ile arsa tahsis işleminin mevzuatta belirtilen sürelere uymaması nedeniyle iptal edildiğinin bildirildiğini, tahsis iptaline ilişkin davalı … kararının hatalı olduğunu, öncelikle iptal kararından önce herhangi bir yazı gönderilmediğini, müvekkilinin yasa ve yönetmelikte belirtilen yatırımı yapamamasının nedeninin … Uygulama Yönetmeliğinin 108/2 maddesinde düzenlenen mücbir sebeplerin varlığına dayandığını, 15 Temmuz darbe girişiminin ve devamında getirdiği OHAL ve ekonomik sorunların münferit olarak önem arzeden hususlar olduğunu, bu hususta davalı kuruma 17.03.2018 tarihinde yaptıkları başvurunun da haksız suretle reddedildiğini, yönetmeliğin 108. maddesine göre mücbir sebeplerin varlığı halinde belirlenen sürelerin 2 yıl geçmemek şartıyla uzatılabileceğini, davalı kurumun bu hükmü işletmediğini, öte yandan, alınan iptal kararının mülkiyet hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, yapılacak yargılama neticesinde; müvekkiline yapılan arsa tahsisinin iptaline yönelik işlemin iptaline ve tahsise konu olan Ankara ili, Sincan ilçesinde kain…tapu kaydının davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların haklı olmadığını, davacı firmaya yapılan arsa tahsisinin tarihinin 29.05.1998 olduğunu, tahsis tarihinden itibaren 20 yıla yakın bir zaman geçmesine rağmen yatırıma esas projelerini dahi hazırlayarak müvekkiline sunmadığını, makul sürenin çoktan aşıldığını, davacı konumunda olan ve yatırım yapmayan diğer tahsislerin de iptaline karar verildiğini, yapılacak inceleme neticesinde; davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının iptal kararının mülkiyet hakkını ihlal ettiğinide talebine dayanak gösterdiği, davacıya yapılan tahsis ile birlikte mülkiyet hakkı (tapu devri) geçirilmediği, yasaya ve yönetmeliğe göre, tapu devrinin yapılabilmesi için, davacının yatırımını tamamlaması ve üretime geçmesi gerektiği, bu nedenle mülkiyet hakkının ihlalinden söz etmek mümkün olmayacağı, davacının tapu iptal ve tescil talebinde bulunabilmesi için yatırımını yapıp, üretime geçmesi gerektiği, bu nedenlede taşınmazın adına tescili istemi yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkemece hatalı karar verildiğini, davalı vekili tarafından yasal süre geçtikten sonra sunulan dilekçesinin savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında olduğunu, muvafakatın bulunmamasına rağmen yerel mahkeme tarafından süresinde sunulmayan dilekçenin göz önünde bulundurularak karar verildiğini, yerel mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmasına rağmen rapor hakkında değerlendirme yapılmadığını, davalı …’nin mücbir sebep nedeniyle sürenin uzatılması talebinin haklı bir gerekçe olmadan reddettiğini, davalı tarafından alınan iptal kararının mülkiyet hakkını ihlal eder nitelikte olduğunu belirterek kaldırılmasına karar verilmesini ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Somut olayda, davalı … yönetim kurulu kararının iptali isteminin yerinde olup olmadığı, davacının dayanmış olduğu sebeplerin haklı olup olmadığı, buna bağlı olarak verilen kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, … Yönetim Kurulu’nun arsa tahsisinin iptaline yönelik kararının, 6098 sayılı TBK’nın 138. maddesine dayalı olarak iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden; davacı şirkete 15/09/2014 tarihinde arsa tahsisinin yapıldığı, tahsisle ilgili sözleşmenin 6 maddesi kapsamında tahsis tarihinden itibaren 1 yıl içinde davacı tarafından proje hazırlanıp tasdik ettirilmediği, davacının davalı …’den 03/12/2014 tarihli dilekçe ile bir kısım taleplerde bulunduğu (bir yıllık süre içinde), yine …’nin de davacının taleplerini ilgili bakanlığa kısa süre içinde ilettiği ve bakanlık tarafından gönderilen cevabın ise 08/05/2015 tarihli olduğu, davacının “mücbir sebep” olarak ileri sürdüğü darbe kalkışmasının 15 Temmuz 2016 tarihli olduğu, davacının 22/11/2016(tahsisten itibaren bir yıl geçtikten sonra) tarihinde davalı …’den tahsis edilen arsayla ilgili çap vs. taleplerinin davalı tarafından 01/12/2016 tarihinde yerine getirildiği ve bu tarihten itibaren 1 yıl süre verilerek(ek süre mahiyetinde) yapıya ait projeleri tasdik ettirip ruhsat alınmasının bildirildiği, ek süre ile verilen bir yıl içinde sözleşmenin 6. maddesi gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle de davaya esas 08/01/2018 gün ve 1 sayılı yönetim kurulu kararı ile arsa tahsisinin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda, her ne kadar davacı, 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle mücbir sebepten dolayı sözleşmenin gereği olan koşulları yerine getiremediğini iddia etmekte ise de, yukarıda ayrıntılı olarak silsile halinde belirtilen yazışmaların bir kısmının 15 Temmuz darbe girişimi sonrasına rastladığı, ancak yazışma ve davalı tarafından verilen cevaplarda herhangi bir aksama ve uzun süren cevapsızlık durumunun bulunmadığı, olayın gerçekleşmesine rağmen devlet kurumlarında büyük oranda normal işleyişin devam ettiği, davacının proje için başvurduğu veya girişimde bulunduğu ve kendisinden kaynaklanmayan, 15 Temmuz olayı nedeniyle ve devlet kurumlarından kaynaklanan bir gecikme olduğuna dair bilgi ve belge de sunamadığı nazara alındığında, evrakların mücbir sebepten kaynaklı gecikmelere bağlı olarak sunulamadığının ispatlanamadığı, taraflar arasında sözleşme bulunması nedeniyle artık taraflar arasındaki hukuki ilişkinin, sözleşme ile … kanun ve yönetmelikleri kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan … Uygulama Yönetmeliği’nin 108. maddesinde kurala bağlanan koşulların ve sözleşmenin 5 ve 6. maddesindeki şartların dava konusu olayda gerçekleştiği, bir ek sürenin zaten verildiği, diğer verilebilecek ek sürenin takdire bağlı olduğu, kaldı ki verilen ek süre içinde de projenin tasdik ettirilip inşaat ruhsatının alınmadığı sonucuna varıldığından davalı … tarafından 08/01/2018 gün ve 1 sayılı kararla arsa tahsisinin iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; usul ve yasaya uygun olarak verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince duruşma yapılmadan esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle ;
1)İlk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin 1. fıkrası b bendinin 1 numaralı alt bendi gereğince; davacı tarafın istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 80,70TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3)İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4)Temyizi kabil olan bu kararın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince;Dairemiz tarafından tebliğe çıkarılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361.maddesi gereğince; tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/03/2022