Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2022/290 E. 2023/859 K. 04.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/290 – 2023/859
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/290 Esas
KARAR NO : 2023/859
KARAR TARİHİ : 04/04/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/11/2021
NUMARASI : 2020/147 Esas, 2021/621 Karar

DAVACI :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonucunda mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, haksız fiilden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibinde vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece verilen hükmün kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi gerektiğini,müvekkili idare tarafından davacı tarafa yapılan kazı çalışmaları ile ilgili olarak çekilen faxlarla söz konusu yerde çalışma yapılacağının, çalışmalar esnasında davacıya ait tesislerin zarar görmemesi için yetkili bir görevlinin kazı yapılacak alanda görevlendirilmesinin bildirildiğini, davacı tarafın ise çalışma yapılan alanlara görevli ve kılavuz ekip göndermeyerek Yönetmelik gereği üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmediğini,idareleri ilgili dairesince kayıtlarında yapılan incelemede; 10/09/2018 tarihinde … adreslerin herhangi bir çalışma yapılmadığının tespit edildiğini, sözkonusu adreslerde bir çalışmanın idareleri tarafından tespit edilmediği halde bu adreslerdeki hasarlar için hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, ayrıca … adresindeki hasara ilişkin olarak idarelerinin yüklenici firması olarak …. AŞ’nin kazı çalışmaları yaptığını, bu kazı çalışmalarında iddia edildiği gibi oluşan hasarlar var ise söz konusu yüklenici firmanın sorumlu olduğunu, 15/06/2006 tarih ve 26199 sayılı Büyükşehir Belediyeleri Koordinasyon Merkezleri Yönetmeliği ve buna bağlı olarak Müeyyideler Yönetmeliği ile Altyapı Tesisleri Ruhsat İşlemleri ve Zemin Açılımı Yönetmeliği gereği hasar meydana geldiğinde hasar tespit tutanağına zarar veren ve zarar gören taraflarca birlikte düzenleneceğini, bu nedenle davacı tarafça tek taraflı olarak tutulan tutanağın geçersiz olduğunu, taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, hiçbir şekilde davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının tek taraflı düzenlediği hasar tespit raporu ile davacı lehine işçilik ücreti, satılamayan enerji ve kablo test bedeli istediğini, oysa Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre bu bedellere hükmedilemeyeceğini belirterek, Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi ilamının ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava haksız fiilden kaynaklanmakta olup, davanın kanuni dayanağının Türk Borçlar Kanunu 49-76. maddeleri olduğu tespit edilmiştir.
İlgili kanun maddeleri şöyledir.
Türk Borçlar Kanunu 49/1. maddesi, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”
Türk Borçlar Kanunu 50/1. maddesi, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.”
Türk Borçlar Kanunu 52. maddesi, “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.
Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.” hükmü yer almaktadır.
30.11.2000 tarih ve 24246 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği’nin 58. maddesinde” Kablolar:
b) Kabloların döşenmesi:
11) Yeraltına döşenecek kablolar, sokak ve alanlarda en az 80 cm derinliğe gömülmelidir. Bu yerlerin dışında en az 60 cm olmalıdır. Bu derinlik zorunlu durumlarda özel koruyucu önlemler alınarak 20 cm dolaylarında azaltılabilir.
13) Kablolar duruma göre toprak içine, kablo kanallarına ya da duvarlara tutturulan delikli tavalara veya merdiven raflara döşenmelidir. Deliksiz yapılmış tavalarla kablo döşenmesi tavsiye edilmez. Toprak içine yerleştirilen kabloların altında ve üstünde yaklaşık 10 cm kalınlıkta elenmiş kum bulunmalıdır. Kablonun üzerindeki kumun üzerine ve aynı kanala döşenen AG ve YG kabloları arasına tüm kablo boyunca dolu tuğla veya en az 6 cm kalınlıkta beton plaka veya plastik vb. malzemelerden yapılmış koruyucu elemanlar yerleştirilmelidir. Böylece çukuru açan işçilerin kazma darbelerinden kablo korunmalı ve orada kablo bulunduğu önceden anlaşılmalıdır. Bu koruyucunun yaklaşık 30 cm üzerine ise en az 10 cm genişliğinde polietilenden yapılmış uyarı şeridi konulmalıdır.
e) Kablo yerlerinin işaretlenmesi: Kablo tesisleri bulunan kuruluşlar, bunların yerlerini tam olarak işaretleyerek bu kabloların geçiş güzergahlarını gösteren planları, belediye ve mücavir alan sınırları içinde ilgili belediyelere, diğer yerlerde de ilgili mülki idare amirliklerine vermelidir. Yer altı kablo güzergahları kaplamasız yerlerde işaretli beton kazıklarla, kaplamalı yerlerde oyulmuş işaretlerle belirtilmelidir. Şöyle ki güzergahı görünmeyen kablolar (mesela hendek içindekiler), kablo güzergahı ve niteliği anlaşılacak şekilde işaretlenmelidir.
Bu çerçevede düz güzergah maksimum 100 m’de bir, ek ve branşman yerleri dönüş noktaları vb. yanılgıyı önleyecek şekilde işaretlenmelidir. Bu işaretler yerine göre beton kazık, pirinç veya döküm levha yada kaldırım kaplamasında oyulmak suretiyle yapılmalıdır.” hükmü yer almaktadır.
Yapı İşlerinde İş Güvenliği Tüzüğü’nün 20.maddesinde “Kazı işlerinin yapılacağı yerlerde; elektrik kabloları, gaz boruları, suyolları, kanalizasyon ve benzeri tesisatın bulunup bulunmadığı hususu önceden araştırılacak ve duruma göre gereken tedbirler alınacaktır.” ifadeleri bulunmaktadır.
Ankara Altyapı Koordinasyon Merkezi Çalışma Usul ve Esasları Uygulama Yönetmeliğinin ”Alt Yapı Tesis Çalışmalarının Yürütülmesi” kenar başlığını taşıyan 15. maddesinin m bendinde, “ Alt yapı kuruluşlarına ait tesis bulunduğu kısımlarda çalışmayı yaptıran kurum, kuruluş, özel veya tüzel kişiler kazı yerinde bu kuruluşlardan gözlemci bulunmasını sağlayacak, diğer kurumların alt yapı tesislerinde çalışma sırasında meydana gelecek zararlardan kazıyı yaptıran veya yapan kurum, kuruluş, özel veya tüzel kişiler sorumlu olacaktır. İlgili zararın tahsil edilmesi zararı veren ve zarara maruz kalan taraflar arasında gerçekleştirilir.” ibaresi yer almaktadır.
İlk derece mahkemesince tüm deliller toplanmış, hasar tespit tutanağını tanzim eden şahıslar tanık olarak dinlenmişler ve dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup, bilirkişi heyeti rapor ve ek raporlarını dosyaya sunmuştur. Bilirkişi heyeti rapor ve ek raporunun ayrıntılı, gerekçeli, dosya kapsamı ile uyumlu ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan ilk derece mahkemesince bu raporlar esas alınarak hüküm kurulmasının isabetli olduğu değerlendirilmiştir.
Davalı taraf istinaf başvuru dilekçesinde her ne kadar davacı lehine işçilik ücreti, satılamayan enerji ve kablo test bedeline hükmedilmeyeceğini belirtmiş ise de, davacı tarafça sadece malzeme bedellerine ilişkin yapılan itirazın iptalinin talep edildiği, ilk derece mahkemesince de hüküm altına alınan miktarın sadece hasarın giderilmesi için kullanılan malzeme bedellerine ilişkin olduğu anlaşıldığından bu yöndeki istinaf itirazının yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, 18.05.2021 tarihli bilirkişi raporundan anlaşılacağı üzere , dava konusu 24 adet hasardan 16.11.2018 tarihinde … dışındaki 23 hasarın bir kısmının davalının yüklenicileri tarafından yapıldığı, bir kısmında da davalıya ait şebeke borularının mevcut olması nedeniyle davalı tarafından yapıldığının anlaşıldığı, bir kısmı yönünden ise kazının derinliği ve kazı alanında yine davalıya ait kanalizasyon şebekesine ait borulara rastlandığı anlaşıldığından yapılan kazıların davalı tarafından yapıldığının kabulü gerektiği, davalı tarafından yapıldığı kabul edilen kazı çalışmaları sırasında kazı yapılacak yerde elektrik su şebekesinin olup olmadığının kontrol edilmediği, gerekli tedbirlerin ve Alt Yapı Koordinasyon Merkezi Çalışma Usul ve Esasları Uygulama Yönetmeliği gereğince gerekli izinlerin alınmadığı, her ne kadar davalı tarafça kazı yapılacak alanlarda gözlemci bulundurulmasının istendiği belirtilmiş ise de, dosya kapsamına göre bu konuda sunulmuş herhangi bir belge bulunmadığı gibi davalının davacıya kazı alanları ile ilgili zaman ve koordinat belirten bir yazısına da rastlanılmadığı, yeraltı kablolarının yönetmeliğin öngördüğü yeterli derinlikte olmadığı yönünde bir bulgunun mevcut olmadığı, bu nedenle davalının meydana gelen hasar nedeniyle tam kusurlu olduğu, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere 23 ayrı hasarla ilgili davacının talep edebileceği gerçek zarar tutarının 7.745,00 TL olduğu anlaşıldığından davalının bu alacak miktarına yapmış olduğu itirazın haksız olduğu kanaatine varıldığından davanın kısmen kabulüne dair verilen ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde, usul ve esas yönünden bir hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1)İlk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin 1. fıkrası b bendinin 1 numaralı alt bendi gereğince; davalı tarafın istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 529,10TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 133TL harcın mahsubu ile bakiye 396,10TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3)İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4)Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere 04/04/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip