Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2022/182 E. 2022/335 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

….
KARAR TARİHİ : 22/02/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/12/2021
NUMARASI :…

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, davanın kabulüne dair hükme karşı, süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Kayseri’de faaliyet gösteren … …. isimli oteli işlettiğini, davacı şirketin sahip olduğu otelde organizasyonlarda kullanılmak üzere davalının ürettiği suların dava dışı … (…)’tan satın alındığını, bu dava dışı kişiden 04/06/2015’de 972.000TL’lik ve 15/06/2015 tarihinden 900.000 TL’lik faturalar ile su alımı gerçekleştirildiğini, davacının düzenlediği bir organizasyonda … markalı şişede böcek olduğunun fark edilmesi üzerine düğün sahiplerinin kendilerini dava edeceklerini beyan ettiğini, davacının durumu davalıya Kayseri 7. Noterliğinin 19/08/2015 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bildirdiğini, davalının da ihtara cevap verdiğini, davalının beyanı gibi kendilerinin kötü niyetli hareket etmeyeceklerini, durumun Kayseri 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/57 D. İş sayılı dosyası ile tespit ettirildiğini, yaşanan olayın davacıda da zor bir duruma neden olduğunu, bu duruma davalının sebep olduğunu belirterek 10.000TL manevi tazminatın ihtar tarihi olan 18/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, haksız fiil zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının beyanlarının soyut beyanlar olduğunu, … isimli personellerini durumu araştırmak için görevlendirmelerine rağmen davacının buna yanaşmadığını, suyun saklama koşullarında saklanmaması halinde ya da kasıtlı bozulmasını sağlayacı ortama konulması halinde suyun bozulacağının kesin olduğunu, yabancı maddenin dış müdahaleden kaynaklı olduğunu düşündüklerini, sulh hukuk mahkemesinin tespitine itiraz ettiklerini, pet şişenin bir çok işlemden geçtiğini, davacının 2 yıla aşkın süre sonra dava açmasının manidar olduğunu, davalının kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalı şirket tarafından üretilen, alınan raporlarda da kapağının açılmadığı belirtilen ve mahkemece de gözlemlenen plastik şişe içerisinde bulunan su içinde siyah renkli bir maddenin bulunduğu, bu hali ile suyun olması gerektiği gibi saf su halinde olmadığı, herhangi bir kişi tarafından şişedeki bu durumun görülmesi halinde rahatsızlık oluşturabileceği, dinlenen tanık beyanlarında da şişedeki bu durumu gören misafirin rahatsızlığından bahsedildiği, düğün organizasyonu işi yapan ve sunduğu yiyecek ve içeceklerin temiz ve güvenilir olması ticari faaliyetinin devamı için önemli olan davacının tüzel kişilik olarak bu durumdan zarar gördüğü anlaşılmış ve böylece davacının davasında haklı olduğu ve talep ettiği miktarın makul olduğu değerlendirilerek davanın kabulü ile, 10.000TL manevi tazminat bedelinin 25/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın öncelikle zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın tacir olduğunu ve basiretli davranmakla mükellef olduğunu ve söz konusu suları teslim aldıkları ve bunları müşterilerine sunmadan önce gözden geçirmesi gerektiğini, davada davacı tanığı olarak dinlenen kişilerin beyanlarının çelişkili olduğunu, yerel mahkemece bu beyanlara itibar edilmemesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Somut olayda, davalının davacının ayıplı olarak ürettiği su nedeniyle davacının ticari itibarının ve kişilik haklarının zedelenip zedelenmediği ve zedelenmiş ise hükmedilen manevi tazminatın miktarı ile zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacının işlettiği otelde müşterilerine sunduğu ve davalı şirket tarafından üretilen kapalı pet şişe su içindeki yabancı madde nedeniyle ticari itibarının zedelenmesinden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davalı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dosya kapsamından, ilk derece mahkemesi tarafından verilen davanın reddine dair ilk kararın Dairemizce eksik inceleme nedeniyle HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılması sonrası kaldırma kararı gereğince esasın incelenerek karar verildiği anlaşılmıştır.
Kayseri 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/57 D.İş sayılı dosyasında davaya esas teşkil eden içinde yabancı madde bulunduğu iddia edilen ağzı kapalı su şişesinin üzerinde kimya mühendisi bilirkişi tarafından inceleme yapıldığı ve düzenlenen 26/10/2015 tarihli raporda, suyun üretim şekli, üretim tesisinde yapılan periyodik denetimler ve üretici firmanın aldığı tedbirler düşünüldüğünde, firma çalışanlarının yanlış bir müdahelesi veya kastı olmadan bu büyüklükte safsızlığın üretim esnasında normal yollardan suya karışmasının mümkün olmadığını, şişe kapağının orijinal olduğunu, tekrar kapatılabilmesinin mümkün olmadığı, suyun içinde yaklaşık 5x3mm boyutlarında bir safsızlığın olduğu yönünde rapor düzenlendiği görülmüştür.
İlk derece mahkemesi tarafından davanın 15/07/2017 tarihinde açıldığı, sulh hukuk mahkemesindeki rapor tarihi ile davacının TBK’nın 72.maddesi kapsamında haksız fiil failini/üretici firmayı (davalıyı) öğrendiği, dava tarihi itibariyle iki yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından davalının bu yöne ilişkin istinafının yerinde olmadığı görülmüştür.
Henüz açılmamış bir şişedeki yabancı maddenin üretici firma olan davalı tarafından farkedilmeden satışa sunulmuş olması haksız fiil niteliğinde olup, davacının da böyle bir suyu müşterilerine sunması ve müşterilerin bunu farketmesi ile dinlenen tanık beyanları nazara alındığında davacı şirketin ticari itibarının zedelendiği ve manevi tazminat ödetilmesi koşullarının oluştuğu anlaşılmış, davalının davanın tümden reddine yönelik istinafına itibar edilmemiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi hükmüne göre, kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Hâkim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak gösterilmelidir. Çünkü Kanun’un takdir hakkı verdiği hususlarda hâkimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Davaya konu olan olayda; olay tarihi, olayın gelişim şekli, davalının eyleminin niteliği ve sonucunda meydana gelen zararın ağırlığı ile yukarıdaki ilkeler dikkate alındığında davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının somut olayın özelliklerine uygun olduğu, fazla olmadığı anlaşılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun olarak verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf kanun yolu başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince duruşma yapılmadan esas reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1)İlk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin 1. fıkrası b bendinin 1 numaralı alt bendi gereğince; davalı tarafın istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 683,10TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 224TL ve 80,70TL harcın mahsubu ile bakiye 378,40TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3)İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4)Temyizi kabil olmayan bu kararın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362.maddesi gereğince; miktar veya değeri yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/02/2022

….