Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1755 – 2023/2876
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1755 Esas
KARAR NO : 2023/2876
KARAR TARİHİ : 13/12/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/04/2022
NUMARASI : 2021/216 Esas, 2022/288 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, tacirler arası haksız fiile dayalı maddi tazminatın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili, davaya konu edilen miktarın, malzeme bedeli ile firmaya ödenen işçilik bedelinden ibaret olduğunu, dava konusuna müvekkili şirketin kendi işçileri için hesapladığı işçilik bedelinin dâhil edilmediğini, bu nedenle davanın talepleri gibi kabulüne karar verilmesi gerektiğini, mahkemece hatalı bilirkişi raporu baz alınarak karar verildiğini, müvekkil şirketin gerçek zararının, 33.055,64 TL asıl ve icra takibi itibariyle 980,12 TL işlemiş faiz olmak üzere 34.035,76 TL olduğunu ileri sürerek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili, davacı yanın dava dilekçesinde iddia ettiği hususların tamamının söyleme dayalı olduğunu ve yasal hiçbir dayanağı bulunmadığını, davacının haksız icra takibine konu ettiği alacağın zamanaşımına uğradığını, ayrıca ilgili icra takibinin yetkisiz İcra Müdürlüğünde başlatıldığını, müvekkilinin … Belediyesi ve bağlı kuruluşlarına hizmet alım sözleşmesi dâhilinde personel temini yaptığını, davaya konu olayda … isimli görevli personel müvekkili şirkette çalışıyor gözükse de, … Belediyesi ile müvekkili şirket arasında imzalanan hizmet alımı ihalesi kapsamında Fen İşleri Daire Başkanlığının emir ve talimatı altında çalışırken dava konusu olayın meydana geldiğini, müvekkil şirketin herhangi bir kusur ve sorumluluğu olmayıp davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde olayın oluşumu ve davanın ispatına yarar hiçbir bilgi ve belge sunulmadığını, davacı tarafça yanlış şekilde uygulaması yapılan yeraltı şebekesinin zarar görme ihtimalinin yüksek olduğunu ileri sürerek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dosya kapsamından, 03/05/2017 tarihinde gerçekleştirilen yol yapım çalışmaları sırasında davacı şirkete ait kabloların hasar gördüğü, yürütülen ceza soruşturması sırasında alınan şikâyetçi ifade tutanağında yol çalışmasını yapan firmanın … AŞ, sorumlusunun ise … olduğunun belirtilmesi üzerine, kablo hasarından kaynaklanan zararın tazmini amacıyla davacı şirket tarafından dava dışı … AŞ ile dava dışı … aleyhine Ankara Batı İcra Dairesinin 2017/23376 esas sayılı dosyası üzerinden 33.055,64 TL asıl alacak ve 980,12 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 34.035,76 TL alacağın tahsili amacıyla 23/08/2017 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, ancak dava dışı … şirketi tarafından davacı şirket aleyhine Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/204 esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığı, mahkemece yapılan yargılama neticesinde dava dışı çalışma sorumlusunun olay tarihi itibariyle … AŞ değil, davalı … AŞ çalışanı olduğu ve yol çalışmasının da bu şirket tarafından yapıldığı, … AŞ’nin davaya konu hasar nedeniyle herhangi bir sorumluluğu bulunmadığı yönünde tespit yapılarak dava dışı şirketin davasının kabulüne karar verildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 17/06/2020 tarihli kesin nitelikteki 2019/646 esas, 2020/1171 karar sayılı ilamıyla ve aynı gerekçelerle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi üzerine davacı şirket tarafından aynı icra dosyası üzerinden davalı şirket aleyhine ödeme emri gönderildiği ve davalı şirketin süresinde yapmış olduğu itiraz üzerine takibin durduğu, davacı şirket tarafından bir yıllık hak düşürücü sürede eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmaktadır.
Davalı tarafından her ne kadar alacağın zamanaşımına uğradığı ve icra takibinin yetkisiz icra dairesinde yapıldığı belirtilerek zamanaşımı defi ileri sürülmüş ve icra dairesinin yetkisine itiraz edilmiş ise de; davacının TBK’nın 72. maddesi uyarınca tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yıllık sürede alacağın tahsilini istemiş olması nedeniyle alacağın zamanaşımına uğramadığı, haksız fiile dayalı alacağın tahsiline ilişkin somut olayda, icra dairesinin yetkisi kesin ve kamu düzenine ilişkin olmadığından, borçlunun icra dairesinin yetkisiz olduğunu ödeme emrine itiraz süresi içerisinde icra dairesine itiraz yoluyla bildirmesi gerektiği, yetkiye süresinde itiraz edilmemesi halinde icra dairesinin yetkisinin kabul edilmiş sayılacağı, davalı şirket tarafından yalnızca borca itiraz edilmiş olup, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmediği anlaşılmakla davalının bu yöne ilişkin istinaf nedeninin de yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve taraflarca ileri sürülen istinaf nedenleri gözetildiğinde; davaya konu zarardan davalı şirketin sorumlu olduğu, husumetin doğru yöneltildiği, haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında gerçek zarar ilkesi geçerli olup, zarar görenin zararı giderebilmek için çalıştırdığı işçilerine ve araç sürücülerine ödediği ücretler ile araç yakıt giderleri genel idare giderleri içinde olduğundan ve haksız fiil meydana gelmese dahi ödenmesi gerekeceğinden özel olarak adam tutulup çalıştırıldığı kanıtlanmadıkça bu nitelikteki giderlerin zarar kapsamına dâhil edilemeyeceği, her ne kadar davacı tarafından işin üçüncü kişiye yaptırıldığı iddia edilmiş ise de bu hususta dosyaya taraflarınca hazırlanan hasar keşif formu dışında fatura, sözleşme vb. herhangi bir delil ibraz edilmediği, keşif formunun bu nevi iddiayı kanıtlamaya yeter nitelikte bulunmadığı, bu nedenle yalnızca hasarın giderimi için kullanılan malzeme bedelinin talep edilebileceği, dosya kapsamında alınan bilirkişi heyet raporunun gerek kusur, gerekse zararın hesaplanması hususunda dosya kapsamına ve somut olayın oluşuna uygun, gerekçeli, mahkeme ve kanun yolu denetimine elverişli ve hüküm kurmaya yeter nitelikte olduğu anlaşılmakla yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiş, tarafların tüm istinaf nedenlerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ve yerel mahkeme kararında belirtildiği üzere; davaya konu asıl alacak miktarı 25.290,98TL, takip tarihi itibariyle işlemiş faiz 767,16TL olup, takibin devamına karar verilen toplam alacak miktarı 26.058,14TL olduğundan, yerel mahkemece hüküm fıkrasında toplama hatası yapılarak 26.825,14TL üzerinden takibin devamına karar verilmesi, mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak değerlendirilmiş, karar bu yönden kaldırılmayarak bu yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1. maddesi gereğince tarafların istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1)İlk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin 1. fıkrası b bendinin 1 numaralı alt bendi gereğince; tarafların istinaf başvurularının ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince;
a) Davacı taraftan alınması gerekli 269,85TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
b) Davalı taraftan alınması gerekli 1.727,63TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 458,10TL harcın mahsubu ile bakiye 1.269,53TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3)İstinaf yoluna başvuran taraflarca yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
4)Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere 13/12/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/12/2023
Başkan
Üye
Üye
Katip