Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2022/172 E. 2022/312 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

….
KARAR TARİHİ : 16/02/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/10/2020
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, davanın reddine dair hükme karşı, süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili idarenin … şube müdürlüğü hizmet sınırları içinde bulunan … adresi önünde 02/07/2017 tarih ve saat 06:33’de… arası içme suyu hattı döşeyen davalı şirket tarafından Q1000’lik içme suyu şebeke hattı ve Q300’lük kanalizasyon hattına zarar verdiğinin tespit edildiği, 02/07/2017 tarihli hasar tespit tutanağının düzenlendiğini, buna göre toplam hasar bedelinin KDV dahil 53.190,03TL olarak belirlenip bu konuda icra takibi yapıldığını, takibe kötüniyetli biçimde itiraz edildiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 22/08/2016 tarihinde davacı idare tarafından ihalesi yapılan hattın yapımı sırasında iş programının 05/10/2016 tarihinde davacı idareye sunulduğunu, … kazı izni alma yükümlülüğünün idarede olup izin alındıktan sonra 19/04/2017 tarihinde iznin alınmasına müteakip 20/04/2014 ila 22/08/2017 tarihleri arasında çalışma yapılarak işin teslimi yönünde geçici kabule hazır hale getirildiğini, olay günü kazı imalatının boru üstü gözüktüğü anda durdurulduğunu ve … Keçiören Bölge Müdürlüğüne bu konuda bilgilendirme yapıldığını, olay tarihi öncesi cumartesi günü suyun kesilemeyeceği bilgisinin alınması üzerine çalışmanın bırakıldığını, kazı alanında suyun boşaltılmaması üzerine durdurulmuş olan kazının gece geç vakitlerde kayma ve patlama yapmak suretiyle hasara ve su kaybına neden olduğunun öğrenildiğini, müvekkilinin olayda kusurlu davranmadığı gibi gerekli uyarıyı idareye yaptığını, suyun basınç yapması ve diğer etkenlerle de meydana gelen hasarlanmadan sorumlu olmadıklarını idarenin kötüniyetli hareket ettiğini, müvekkiline karşı takip yapıp işbu davayı ikame ettiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalının eylemleri veya olay yeri yakını kazı çalışması ile direkt veya az da olsa kusur izafe edilebilecek bir tazmin yükümlülüğü tespit edilemediği, yapılan yargılamanın niteliği ve davacının takip yapmakta kötüniyet olgusunun gerçekleştiğinin kanıtlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; iletim hattının dirsek noktasında tespit kitlesi bulunmadığına dair somut hiçbir veri bulunmadığını, bilirkişi raporuna yaptıkları itirazların dikkate alınmadığını, davalı şirket tarafından yapılan kazı çalışması esnasında olayın meydana geldiğini, tüm kusurun davacı idareye bırakılmasının hatalı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Davacı idareye ait iletim hattında meydana gelen zarardan davalı şirketin kusurlu/sorumlu olup olmadığı ile varsa kusuru sorumlu olduğu tutar hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, iletim hattında meydana gelen zararın tazmini için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde, davacı kurum ile davalı şirket arasında Keçiören ilçesinde içme suyu iletim hattı yapım işine ilişkin bir sözleşme yapıldığı ve bu sözleşme kapsamında davalı şirket tarafından yapılan kazı çalışması esnasında davalı kuruma ait içme suyu şebeke hattının patladığı, bu şekilde davacı kurumun zarara uğradığı anlaşılmıştır.
Haksız eylem nedeniyle oluşan zararın tazminine karar verebilmek için, hukuka aykırı kusurlu bir eylem sonucu bir zararın doğması ve hukuka aykırı kusurlu eylem ile zarar arasında illiyet bağının olması gerekir. İlliyet bağının varlığı halinde zarar veren, zararı gidermekle yükümlüdür.
İlk derece mahkemesince, kusur durumunun tespiti ve zararın belirlenmesi bakımından bilirkişi raporu alınmış olup hükme esas alınan bu raporda, mevcut içme suyu iletim hattının dirsek noktasında tespit kitlesi olmadığı, davalı şirkete ait iş makinelerinin hatta müdahale ettiğine dair bir bilgi/belge bulunmadığı, bu nedenle davalı şirkete atfedilecek bir kusur bulunmadığının belirtildiği görülmüşse de, raporda belirtilen görüşün olayın gerçekleşme biçimine ve haksız fiil sorumluluğu ilkelerine uygun olmadığı kanaatine varılmıştır. Şöyle ki, dava konusu yer altı içme suyu hattının davalı şirket tarafından yapılan kazı çalışmaları esnasında üzerinin açıldığı, olay yerindeki davalı şirket çalışanları tarafından hattın dirsek kısmında tespit kitlesi bulunmadığı, dolayısıyla patlama tehlikesi görüldüğü halde gerekli hiçbir önlem alınmadığı, iddiaya göre davalı kuruma hattın suyunun kesilmesi için telefon edildiği, suyun kesilmeyeceği bildirildiği halde öngörülen patlamayı önlemek için hattın dirsek kısmına destekleme yapılmadığı veya hattın üzerinin tekrar örtülmediği, bir süre sonra ise hatta patlama meydana geldiği görülmüş olup davalı şirketin eylemi ile davacının oluşan zararı arasında uygun nedensellik bağının mevcut olduğu, dolayısıyla davacının meydana gelen zararından sorumlu olduğu, kusursuz kabul edilemeyeceği kanaatine varılmış olup ilk derece mahkemesince davanın tümden reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “tazminatın belirlenmesi” başlıklı 51. maddesinde; hakimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğine ve özellikle kusurun ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş; “tazminatın indirilmesi” başlıklı 52. maddesinde ise; zarar gören taraf, zararı doğuran fiile razı olduğu veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olduğu yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırdığı takdirde hakimin, tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği açıklanmıştır.
Buna göre, zarar görenin zarara katılması veya zararın artmasına sebep olduğu hallerde zarar görenin, zararı önleyici ya da azaltıcı tedbirleri almamasında müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü gerekir.
Somut olayda, patlamanın meydana geldiği hattın dirsek kısmında tespit kitlesinin olmadığı anlaşılmış olup bilirkişi raporunda bu eksikliğin patlamanın meydana gelmesinde etken olduğu görüşüne varıldığı dikkate alındığında olayın meydana gelmesinde davacı kurumun müterafik kusurunun bulunduğu kanaatine varılmış, olayın özelliği ve dosya kapsamına göre davacı kurumun belirlenen zararından (bilirkişi ek raporuna göre 50.532,96TL) %40 oranında müterafik kusur indirimi yapılmasına karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
A)Davacı tarafın istinaf başvurusunun duruşma yapılmadan KABULÜ ile, Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/10/2020 gün ve 2018/318 Esas, 2020/459 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
B)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesinin 1.fıkrası (b) bendinin 2.maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla;
1)Davanın KISMEN KABULÜ ile, Ankara 33. İcra Dairesinin 2018/41628 Esas sayılı dosyasında davalı/borçlunun 30.319,78TL asıl alacak, 1.697,08TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 32.016,86TL alacak yönünden itirazının iptaline ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yasal faizi ile birlikte icra takibinin devamına, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2)Alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar, reddedilen tutar yönünden alacaklının kötü niyetli olduğu kanıtlamadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 2.187,07TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 959,20TL harcın mahsubu ile bakiye 1.227,87TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4)Davacı tarafından peşin yatırılan ve alınmasına hükmedilen 959,20TL harcın yargılama gideri olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; davacı tarafça istinaf kanun yolu başvurusu sırasında peşin yatırılan 54,40TL istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,
6)Davacı tarafından hükümden önce yapılan 35,90TL başvurma harcı ile 2.791TL yargılama gideri ve hükümden sonra yapılan 11TL olmak üzere toplam 2.837,90TL yargılama giderinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326/2.maddesi uyarınca, tarafların haklılık oranına göre 1.617,68TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7)Davacı tarafça istinaf kanun yolu aşamasında yapılan 37TL posta/tebligat gideri ile 148,60TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 185,60TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 332/3.maddesi uyarınca, hükümden sonraki yargılama giderlerinin haklılık oranına göre taraflara yüklenmesine,
9)Davacı, vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.100TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10)Davalı, vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.100TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi uyarınca, yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesinden sonra iadesine,
12)Temyizi kabil olmayan bu kararın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362.maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/02/2022