Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2022/1700 E. 2023/2806 K. 06.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1700 – 2023/2806
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1700 Esas
KARAR NO : 2023/2806
KARAR TARİHİ : 06/12/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/06/2022
NUMARASI : 2020/432 Esas, 2022/451 Karar

DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan)

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, haksız ihtiyati haciz iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bankacılık Kanunu 134/5. maddesinde açıkça her türlü mal varlığının haczinin mümkün olmadığının düzenlendiğini, kesin haczin uygulanamadığı bir durumda ihtiyati haciz talep edilemeyeceği yönünde hüküm bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddinin hatalı olduğunu, ihtiyati haczin kaldırılmasına karar veren Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 2019/2053 Esas, 2020/353 Karar sayılı ilamında da ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğinin belirtildiğini, 5411 sayılı Yasa’nın 134/5. maddesi gereği alacağın varlığı ya da yokluğunun önemi olmadığından alacağın varlığının davanın reddi sebebi yapılamayacağını, yapılan haciz ve muhafaza işlemleri sebebiyle üretimin durması sebebiyle oluşan zarardan davalının sorumlu olduğunu ileri sürmüştür.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 259. maddesinin 1. fıkrasında; ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlenmiştir. Haksız ihtiyati hacizden dolayı alacaklının maddi tazminat ile sorumlu tutulabilmesi için; borçlunun malları için ihtiyati haciz kararı alınmış ve bu karar yerine getirilmiş olmalı, ihtiyati haciz koydurmuş olan alacaklı haksız çıkmış olmalı, borçlu (veya üçüncü kişi) malları üzerine ihtiyati haciz konulmuş olmasından bir zarar görmüş olmalı ve zarar ile haksız ihtiyati haciz arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür.(Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 09/03/2021 tarih 2019/1961 Esas, 2021/1088 Karar)
Haksız ihtiyati haciz kararı alan alacaklının kusursuz sorumluluğu sadece maddi tazminat bakımından geçerli olup, manevi tazminat yönünden TBK’nın 49’ncu maddesindeki koşulların oluşması gerekir. Bu maddeye dayalı sorumluluk ise, kusura dayalıdır.
Somut uyuşmazlıkta, dosya kapsamında yer alan 19/04/2019 tarihli TMSF I. Tahsilat Daire Başkanlığı yazısından da anlaşılacağı üzere … … ve Tic. A.Ş.’ye ait mal, hak ve varlıklar ile bu varlıkların fer’i veya mütemmim cüzü niteliğindeki sözleşmeler ve bu sözleşmelerden doğan ancak başlı başına iktisadi değeri olmayanlar da dahil olmak üzere diğer tüm mal, hak ve varlıklar bir araya getirilerek … Döküm Ticari ve İktisadi Bütünlüğü adı altında ticari ve iktisadi bütünlük oluşturulmasına karar verildiği, davalı vekilince davacı şirketin borçlarından dolayı ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ettiği Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 03/07/2019 tarih 2019/703 D. İş Esas ve Karar sayılı ilamı ile davacı şirketin menkul ve gayrimenkulleri ile 3. kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verildiği, davacı şirketin itirazının da 07/08/2019 tarihli karar ile reddine karar verildiği, davacı şirketin kararı istinafı üzerine Ankara Bölge Adli Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 09/03/2020 tarih 2019/2053 Esas, 2020/353 Karar sayılı ilamı ile borçlu şirketin malvarlığının TMSF tarafından Ticari ve İktisadi Bütünlük (TİB) kapsamına alındığı ve karar tarihinden itibaren 2 yıl içerisinde ticarî ve iktisadî bütünlük oluşturan varlıklarının haciz edilemeyeceği gerekçesi ile ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmiştir. Davalı vekili tarafından alınan ihtiyati haciz kararı sonrası Eskişehir 6. İcra Müdürlüğü 2019/8245 Esas sayılı dosyasında 08/07/2019 tarihinde davacı iş yerinde fiili haciz ve muhafaza işlemi yapıldığı, davacı şirket vekilince müvekkili şirketin mal varlığı üzerine haciz konulamayacağı iddiası ile icra memuru tarafından yapılan haciz işleminin duruduruşlması talebinin reddi kararının şikayeti üzerine, Eskişehir 3. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 17/07/2019 tarih 2019/472 Esas, 2019/577 Karar sayılı ilamı ile memur işleminin iptaline karar verilmiştir. Kararın davalı vekili tarafından istinafı üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesi 21/06/2021 tarih ve 2019/2384 Esas, 2021/1290 Karar sayılı ilamı ile, 22/11/2016 tarih ve 678 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 33. maddesi ile 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun 134/5-son cümlesindeki değişiklik uyarınca ticarî ve iktisadî bütünlük oluşturulmasına karar verilmesinden itibaren iki yıl içerisinde ticarî ve iktisadî bütünlük oluşturan varlıklar ile ilgili işletmelere ait menkul, gayrimenkul ve her türlü hak ve alacaklar ile üçüncü kişiler nezdindekiler de dahil nakit varlıklarının imtiyazlı alacaklılar dâhil üçüncü kişiler tarafından haczi, muhafaza altına alınması ve satışının talep edilemeyeceği düzenlenmiş olmakla birlikte sözü edilen madde hükmünde ihtiyati haciz kararının uygulanamayacağı yönünde bir düzenleme bulunmamaktadır. Şikayete konu takipte ihtiyati hacizler uygulanmış ve takibe itiraz edilmesi nedeniyle şikayet tarihi itibariyle ihtiyati hacizler kesin hacze dönüşmemiştir. Borçlu tarafından asliye ticaret mahkemesince verilen ihtiyati haciz kararına itiraz edildiği ve itiraz üzerine ihtiyati haciz kararının kaldırıldığı iddia ve ispat edilemediği, borçlunun başvurusu icra müdürlüğünce ihtiyati haczin uygulanma şeklini şikayet niteliğinde olmayıp, ticari ve iktisadi bütünlük kararı gereğince haciz uygulanamayacağına ilişkin olduğu, bu nedenle, asliye ticaret mahkemesince verilen ihtiyati haciz kararını hükümsüz bırakacak şekilde icra mahkemesinin karar vermesinin mümkün olmadığı borçlunun ihtiyati hacizlerin kaldırılması talebinin reddi gerektiği gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak şikayetin reddine karar vermiştir. Temyiz edilen karar Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 24/02/2022 tarih ve 2021/8616 Esas, 2022/2361 Karar sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiştir.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı yasal gerekçelere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, manevi tazminat talebi yönünden Türk Borçlar Kanunu 49. ve devamı maddelerindeki şartların oluşmamış olmasına, maddi tazminat talebi yönünden de davacı şirketin mal varlığı üzerine ihtiyati haciz kararı doğrultusunda haciz uygulanması sebebiyle zarar gördüğünün ve zarar ile haksız ihtiyati haciz arasında uygun illiyet bağı bulunduğunun ispatlanamamış olmasına göre davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince duruşma yapılmaksızın davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1)İlk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin 1. fıkrası b bendinin 1 numaralı alt bendi gereğince; davacının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 269,85TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3)İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4)Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere 06/12/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/12/2023

Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza