Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2022/1424 E. 2023/2457 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1424 – 2023/2457
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1424 Esas
KARAR NO : 2023/2457
KARAR TARİHİ : 01/11/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/03/2022
NUMARASI : 2021/480 Esas, 2022/136 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
İHBAR OLUNANLAR :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, davanın kısmen kabulüne dair hükme karşı, süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … aleyhine Ankara 4, İcra Müdürlüğünün 2021/1110 E sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine 25.01.2021 tarihinde takibi durdurduğunu, dava şartı olan arabuluculuğa başvurulduğunu ve görüşmelerin anlaşmazlıkla şeklinde sonuçlandığını, davalı …’nin haksız fiili nedeniyle meydana gelen hasarların müvekkili şirketçe karşılanmış olup, bu hasarlardan davalı …’nin sorumlu olduğunu, davalı tarafından 32 ayrı yerde yapılan çalışmalar neticesinde müvekkiline ait varlıkların hasar gördüğünü, hasarlara ilişkin tespit raporları düzenlendiğini, sunulan olay yerine ait fotoğraflarda, davalı …’ye ait araçlar, ekipmanlar, malzemeler ve davalı … bünyesinde çalışan kişilerin görülmekte olduğunu, hasarların tamiri için gerekli malzemelerin temin edilmiş olup montaj ve işçilik masraflarıyla birlikte toplamda 46.191,75 TL harcama yapıldığını, devamında müvekkili şirket tarafından 10.11.2020 tarihinde tamirat masrafları, işçilik ve malzeme bedeli olmak üzere 46.191,75 TL’nin davalıya fatura edildiğini ileri sürerek davalı … aleyhine başlatılan Ankara 4. İcra Müdürlüğü 2021/1110 E sayılı icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde iddia edilen hasarlara kablolarının usulüne uygun döşenmemesi, su borularının üzerinden geçirilmesi sebebiyet verdiği gibi, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının çalışmalarının da sebebiyet verebildiğini, bu nedenle yokluklarında usulüne uygun olmayan şekilde tutulan tutanaklarda iddia edilen hasarlar ile idareleri arazında illiyet bağı kurulmasının mümkün olmadığını, likit bir alacak iddiası söz konusu olmadığı gibi icra takibi yapılan tutar ile ilirazın iptali davasına konu olan tutarın farklı olduğunu, bazı çalışmaların İdareleri veya yüklenici şirketler tarafından yapılmadığını, hasar ve kusur iddiasını kabul anlamına gelmemekle birlikte 32 adet tutanağın hiç birisinin usülüne uygun tutulmadığını, Büyükşehir Belediyeleri Koordinasyon Merkezleri Yönetmeliği ve AYKOME Müeyyideler Yönetmeliği gereği meydana geldiği iddia edilen hasar için tutulan tutanağın davacı ile İdareleri tarafından birlikte tutulması gerektiği halde, tutanağın tek taraflı tutulmasının tutanağın sıhhatinin şüpheli olduğunu, davacı tesislerinin T.S. 1097’ye göre yapılmasının gerektiği halde davacının tesisi buna aykırı döşediğini, davacı tarafından talep edilen satılmayan enerji bedeli, kablo test bedeli, işçilik ücreti gibi kalemlerin Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin emsal kararı doğrultusunda istenemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonunda özetle; dava konusu mahallerde davalı tarafça yapılan çalışmalar öncesinde davacıya bilgi verildiğine ilişkin bir iddianın bulunmaması, genel tehlike arz eden mahalde davalı tarafın davacı tarafça temin edilecek klavuz bulunmadan kazı çalışmasına başlamaması gerektiği, eğer gecikmeden dolayı bir zararı oluşacak ise davacıdan ayrıca dava yoluyla talep edebileceği, gerekli tedbirler alınmadan dikkatsiz ve özensiz çalışma yapılmış olması değerlendirildiğinde meydana gelen hasardan dolayı davalı tarafın mahkememizce %80 oranında kusurlu bulunduğu, davacının ise uyarı şeridi tesis etmeyerek zarara sebebiyet vermesi nedeniyle %20 oranında kusurlu bulunduğu, davacı tarafından zarara ve zararın giderilmesine ilişkin sunulan belgelerin denetime elverişli ve yerinde olduğu, bilirkişi tarafından bir kısım hasarlara ilişkin davalının sorumlu olmadığı belirtilmiş ise de, davalıdan izin ve bilgisi olmadan kazı yapılmasının mümkün olmayacağı, davalının denetim ve kontrol sorumluluğunun bulunduğu, bu zararlardan da davalının sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile; davalı borçlunun Ankara 4. İcra Dairesinin 2021/1110 esas sayılı dosyasında 11.628,57-TL asıl alacak 177,34-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.805,91-TL üzerinden itirazının iptaline, bu miktar yönünden takibin devamına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda davalının takip konusu borçtan sorumlu olduğunu açıkça tespit edilmişse de 6 adrese ilişkin hasarla ilgili olarak …’nin sorumluluğunun bulunmadığı tespitinin hatalı olup, hatalı rapor doğrultusunda verilen kararın kaldırılması gerektiğini, taraflar arasında paylaşılabilir bir kusur durumunun olmadığı açık olup, müvekkil şirkete %20 kusur izafe edilmesinin kabulü mümkün olmadığını, müvekkil … tarafından yapılan malzeme masrafları ve montaj giderleri dikkate alınmaksızın karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, yerel mahkemece KDV alacak talebinin değerlendirilmemiş olup, konu karar eksik ve hatalı olduğunu ileri sürmüştür.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunda 32 hasar tutanağından, 6 hasar tutanağına ilişkin kararın … şebekelerine ait arızalar ve çalışmalar sonucunda meydana geldiğine dair bir bulgu olmadığının belirtildiğini, diğer 26 hasar tutanaklarına konu iddia edilen hasarların da idare çalışmalarından kaynaklandığına dair geçerli yasal delil olmadığını, değişik adreslere ilişkin çok fazla hasar tutanağından söz edilerek tek dava açılmasının tutanaklarla ilgili sağlıklı inceleme ve yargılama yapma imkanını ortadan kaldırdığını, ayrıca zamanaşımı, süre ve husumete ilişkin itirazların dikkate alınmadan hüküm kurulduğunu, idarelerinin bilgisi dışında tek taraflı düzenlenen tutakların düzenlenerek iddia edilen hasarlarla idarenin ilişkilendirilmeye çalışıldığını, zarar gördüğü iddia edilen davacı şirket kablolarının, mevzuat hükümlerine uygun bir şekilde, yeterli derinlikte döşenmiş olup olmadığı da teknik inceleme ile değil sadece görsellere atıfta bulunularak belirlendiğini, fiziki tespit yapılmadığını, hasarı ve kusuru kesinlikle kabul anlamına gelmemek üzere, belirlenen hasar bedelinin de fahiş olduğunu ileri sürülmüştür.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı idarenin davacının alt yapısına verdiği zararlara ilişkin başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükme karşı taraf vekillerince yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Davacı tarafın istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerine, kararın dayandığı yasal gerekçelere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporunun yasal düzenlemelere uygun, gerekçeli, mahkeme ve kanun yolu denetimine elverişli ve yeterli olmasına göre davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Davalı tarafın istinaf başvurusunun incelenmesinde ise;
Türk Borçlar Kanunu 49/1. madde, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”
Türk Borçlar Kanunu 50/1. madde, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.”
Haksız fiil sorumluluğu, Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre tazminat borcunun doğabilmesi için failin kusurlu ve hukuka aykırı bir fiili neticesinde zarar doğmalı ve zarar ile fiil arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır. Türk Borçlar Kanunu’nun 50/1. Maddesi gereği de zarar gören zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.
30.11.2000 tarih ve 24246 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği’nin 58. maddesinde” Kablolar:
b) Kabloların döşenmesi:
11) Yeraltına döşenecek kablolar, sokak ve alanlarda en az 80 cm derinliğe gömülmelidir. Bu yerlerin dışında en az 60 cm olmalıdır. Bu derinlik zorunlu durumlarda özel koruyucu önlemler alınarak 20 cm dolaylarında azaltılabilir.
13) Kablolar duruma göre toprak içine, kablo kanallarına ya da duvarlara tutturulan delikli tavalara veya merdiven raflara döşenmelidir. Deliksiz yapılmış tavalarla kablo döşenmesi tavsiye edilmez. Toprak içine yerleştirilen kabloların altında ve üstünde yaklaşık 10 cm kalınlıkta elenmiş kum bulunmalıdır. Kablonun üzerindeki kumun üzerine ve aynı kanala döşenen AG ve YG kabloları arasına tüm kablo boyunca dolu tuğla veya en az 6 cm kalınlıkta beton plaka veya plastik vb. malzemelerden yapılmış koruyucu elemanlar yerleştirilmelidir. Böylece çukuru açan işçilerin kazma darbelerinden kablo korunmalı ve orada kablo bulunduğu önceden anlaşılmalıdır. Bu koruyucunun yaklaşık 30 cm üzerine ise en az 10 cm genişliğinde polietilenden yapılmış uyarı şeridi konulmalıdır.
e) Kablo yerlerinin işaretlenmesi: Kablo tesisleri bulunan kuruluşlar, bunların yerlerini tam olarak işaretleyerek bu kabloların geçiş güzergahlarını gösteren planları, belediye ve mücavir alan sınırları içinde ilgili belediyelere, diğer yerlerde de ilgili mülki idare amirliklerine vermelidir. Yer altı kablo güzergahları kaplamasız yerlerde işaretli beton kazıklarla, kaplamalı yerlerde oyulmuş işaretlerle belirtilmelidir. Şöyle ki güzergahı görünmeyen kablolar (mesela hendek içindekiler), kablo güzergahı ve niteliği anlaşılacak şekilde işaretlenmelidir.
Bu çerçevede düz güzergah maksimum 100 m’de bir, ek ve branşman yerleri dönüş noktaları vb. yanılgıyı önleyecek şekilde işaretlenmelidir. Bu işaretler yerine göre beton kazık, pirinç veya döküm levha yada kaldırım kaplamasında oyulmak suretiyle yapılmalıdır.” hükmü yer almaktadır.
Yapı İşlerinde İş Güvenliği Tüzüğü’nün 20.maddesinde “Kazı işlerinin yapılacağı yerlerde; elektrik kabloları, gaz boruları, suyolları, kanalizasyon ve benzeri tesisatın bulunup bulunmadığı hususu önceden araştırılacak ve duruma göre gereken tedbirler alınacaktır.” ifadeleri bulunmaktadır.
Ankara Altyapı Koordinasyon Merkezi Çalışma Usul ve Esasları Uygulama Yönetmeliğinin ”Alt Yapı Tesis Çalışmalarının Yürütülmesi” kenar başlığını taşıyan 15. maddesinin m bendinde, “ Alt yapı kuruluşlarına ait tesis bulunduğu kısımlarda çalışmayı yaptıran kurum, kuruluş, özel veya tüzel kişiler kazı yerinde bu kuruluşlardan gözlemci bulunmasını sağlayacak, diğer kurumların alt yapı tesislerinde çalışma sırasında meydana gelecek zararlardan kazıyı yaptıran veya yapan kurum, kuruluş, özel veya tüzel kişiler sorumlu olacaktır. İlgili zararın tahsil edilmesi zararı veren ve zarara maruz kalan taraflar arasında gerçekleştirilir.” ibaresi yer almaktadır.
İlk derece mahkemesince alınan 01/02/2022 tarihli bilirkişi raporunda; davaya konu 32 ayrı mahalde gerçekleşen yer altı elektrik şebekesinde meydana gelen hasarlardan 26 hasarın davalı …’ce yapılan veya yaptırılan yer altı kanalizasyon şebekesine ilişkin kazı çalışmaları sırasında meydana geldiği, 6 ayrı hasarın davalı …’ye ait şebeke kazıları sonucunda meydana geldiğine dair somut bir bulgu bulunmadığı, davaya konu hasarların; davalının kazı yapacağı alanlara önceden yer altı elektrik şebekesine ait projeleri temin etmeden ve yer altı tesisi mevcut olan mahallerde gözlemci bulunmasını sağlamadan kazı yapmasının ve yaptırmasının yanında kazı yapanın çalışma öncesi ve çalışma sırasında gerekli önlemleri almaması ve dikkatsizlik ve tedbirsizliği, sonucunda meydana geldiği, olaylarda davacı …’ın mevzuata göre kablolar üzerinde uyarı şeridi tesis etmemesinin de etkisi olduğu, olaylarda davalı …’nin %80 (Yüzde seksen) oranında, davacı …’ın % 20 (Yüzde yirmi) oranında kusurlu olduğunun değerlendirildiği, davalı …’nin kazıların tamamını kendisi yapmamış olsa dahi iş sahibi olarak sorumlu olacağının düşünüldüğü, olayın haksız fiil olması nedeniyle davacının gerçek zararını talep edebileceği, Yargıtay 7.Hukuk Dairesi’nin benzer davalarla ilgili ilamı çerçevesinde davacının talep ettiği hasar kalemlerinden 3. kişiye yaptırdığı işçilik ile malzeme bedelleri dışında, kendi araç ve işçileri ile yapılan montaj ve demontaj bedellerini talep hakkı olmayacağı, davacınıın takip tarihi itibariyle dava konusu 26 aynı hasarla ilgili talep edebileceği zarar tutarının 9.832,14TL asıl alacak ve 149,94TL işlemiş faiz olmak üzere toplamı 9.982,08TL olacağı, davalı …’nin sorumlu olduğu yönünde bir bulgu bulunmayan 6 hasarla ilgili davalının sorumluluğunun ortaya konması halinde talep edebileceği zarar tutarının 179.643TL asıl alacak ve 27,40TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.823,83TL olacağı mütalaa edilmiştir.
Türk Borçlar Kanununun 50/1 maddesi gereği zarar gören zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altında olduğu ve dosya kapsamından söz konusu 6 ayrı hasarın davalı …’ye ait şebeke kazıları sonucunda meydana geldiğine dair somut bir bulgu bulunmadığı halde; bilirkişi raporuna aykırı şekilde bu hasarlar nedeniyle ortaya çıkan tutardan da davalı …’nin sorumluluğuna hükmedilmiş olması isabetsizdir. Ancak, hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu husus ayrıca ve açıkça gösterildiğinden, hükmün düzeltilmesi için yeniden yargılama yapılmasına gerek görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince düzelterek yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Davalı tarafın istinaf başvurusunun duruşma yapılmadan KABULÜ ile, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/03/2022 gün ve 2021/480 Esas, 2022/136 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
B-1)Davanın KISMEN KABULÜ ile, Ankara 4. İcra Dairesinin 2021/1110 Esas sayılı dosyasında davalı/borçlunun 9.832,14TL asıl alacak, 149,94TL işlemiş faiz olmak üzere 9.982,08TL üzerinden itirazının iptali ile takibin kaldığı yerden DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2)Alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı ve kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 681,88TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 576,65TL harcın mahsubu ile bakiye 105,23‬TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4)Davacı tarafından peşin yatırılan ve alınmasına hükmedilen 576,65TL harcın yargılama gideri olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5)Davacı tarafından hükümden önce yapılan 59,30TL başvurma harcı ile 1.184,50TL yargılama gideri olmak üzere toplam 1.243,8‬0TL yargılama giderinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326/2.maddesi uyarınca, tarafların haklılık oranına göre 268,78TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 332/3.maddesi uyarınca, hükümden sonraki yargılama giderlerinin haklılık oranına göre taraflara yüklenmesine,
7)Davacı, vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.832,14TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8)Davalı, vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.832,14TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi uyarınca, yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesinden sonra iadesine,
C)-1)Davacı tarafın istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2)Davalı tarafça yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde iadesine, 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; davacı taraftan alınması gerekli 269,85TL karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15‬TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3)Davalı tarafça yatırılan istinaf başvuru harcı dahil 305,70TL istinaf yargılama giderlerinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4)Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere 01/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/11/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip