Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2022/1203 E. 2023/2191 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1203 – 2023/2191
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1203 Esas
KARAR NO : 2023/2191
KARAR TARİHİ : 11/10/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/09/2020
NUMARASI : 2018/463 Esas, 2020/437 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Banka Teminat Mektubunun Hükümsüzlüğünün Tespiti

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonucunda mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, banka teminat mektuplarının iadesi, mümkün olmaması halinde hükümsüzlüğünün tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı tarafından davaya konu teminat mektuplarının iadesine yönelik talebin idareye iletilmesi üzerine, teminat mektuplarının iade edilebilmesi için alındı makbuzlarının asıllarının ibraz edilmesi gerektiği bildirilerek asıllarının ulaştırılmasını müteakip yeniden değerlendirileceği hususunda bilgi verildiğini, ancak bu tarihten itibaren firmanın Müdürlüğe herhangi bir müracaatı olmadığını, dolayısıyla davacı tarafın mezkûr teminat mektubuna ilişkin bilgi ve belgeleri idareye bildiremeyerek söz konusu teminat mektubunun iade edilmemesine kendisinin sebebiyet verdiğini, kaldı ki davaya konu beyannamelerin düzenleme tarihlerinin üzerinden 20 yıldan fazla süre geçtiğini, davacının idareye bir teminat mektubu verdiğini, bu teminat mektubunu usulüne uygun olarak talep ettiğini ve buna karşılık idarece söz konusu teminat mektubunun haklı bir sebep olmaksızın iade edilmediğini ve ayrıca bu sebepten dolayı zarara uğradığını ispatlamakla mükellef olduğunu, tüm bu koşullar sağlanmadan davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını ileri sürmüştür.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 49. maddesine 3986 sayılı Kanun’un 14. maddesi ile eklenen 2. fıkrasında; “Kalkınma planları ve yıllık programlarda belirtilenlerden, Maliye Bakanlığı ile Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından müştereken belirlenen sektörlere ait olup Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından verilen teşvik belgelerinde gösterilen yatırım mallarının ithalinde ödenmesi gereken katma değer vergisi, bu verginin fiilen indirilmesinin mümkün olacağı tarihe kadar ertelenir. Bu ertelemede 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun süre ve tecil faizi ile ilgili hükümleri uygulanmaz. Şu kadar ki yatırımın teşvik belgesinde öngörüldüğü şekilde gerçekleşmemesi halinde ertelenen vergi, tahakkuk ettiği tarihten itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesin göre tespit olunan ilgili yıllar için geçerli tecil faizleri %50 zamlı uygulanmak suretiyle tahsil edilir. Erteleme süresince zamanaşımı işlemez.” hükmü düzenlenmiştir.
Dosya kapsamından, davaya konu teminat mektuplarının davacı şirket adına Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Ankara Gümrük Müdürlüğü’nde işlem gören beyanname muhteviyatı eşyaların ithalinde tahakkuk ettirilen ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 49. maddesine 3986 sayılı Kanun’un 14. maddesi ile eklenen 2. fıkra gereğince, fiilen indirilmesinin mümkün olacağı tarihe kadar ertelenen Katma Değer Vergisi borçlarına karşılık verildiği, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Teşvik Uygulama ve Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü tarafından 26.07.2018 tarihinde dosyaya sunulan cevabi yazıya göre; davacı şirketin 24.06.1999 tarihinde yatırım tamamlama başvurusu yaptığı, teşvik projesi yerine geçmek üzere yatırım tamamlama evrakı düzenlendiği, projenin başlama tarihi olarak 31.07.1991 ve bitirme tarihi olarak 30.06.1999 tarihinin gösterildiği, ihracat taahhüdünün 27.04.1999 tarih 40910 saylı gerçekleşme durumu ile onaylandığı, yatırım teşvik projesinin usulüne uygun olarak tamamlandığı, ayrıca Gümrük Müdürlüklerinden gelen yazı cevapları ile 07.11.1997 tarih 13472 sayılı beyanname ile ilgili vergilerin yatırıldığı, ithalatın sorunsuz gerçekleştiği ve beyanname dosyasının kapatıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı yasal gerekçelere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle; yatırımın, teşvik belgesinde öngörüldüğü şekilde gerçekleşmiş ve projenin usulüne uygun olarak tamamlanmış olmasına, vergilerin yatırılmasına ve beyanname dosyasının kapatılmasına, davacının edimini tam ve eksizsiz olarak ifa etmiş bulunmasına, davalı kurumun davacıdan herhangi bir hak ve alacağının kalmadığının anlaşılmasına göre; yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde, usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1)İlk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin 1. fıkrası b bendinin 1 numaralı alt bendi gereğince; davalı tarafın istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2)Davalı kurum harçtan muaf olup istinaf karar harcı alınmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3)İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4)Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere 11/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/10/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip