Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1104 – 2023/2074
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1104 Esas
KARAR NO : 2023/2074
KARAR TARİHİ : 04/10/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/02/2022
NUMARASI : 2020/487 Esas, 2022/121 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Çevre Otoyolu işletmesinin müvekkili şirkette olduğunu, davalıya ait araçların çeşitli tarihlerde ücret ödemeksizin ihlalli geçişler yaptığını, geçiş ücreti ödemeden ihlalli geçiş yapan araç sahiplerine 6001 sayılı Kanunun 30. maddesinin 7. fıkrası gereğince ihlalli geçişten 15 gün içinde geçiş bedelini cezasız ödeme imkânı tanındığını, davalının bu süre içerisinde ihlalli geçiş ücretlerini ödemediğini, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından davalıya Eskişehir 2. İcra Müdürlüğü’nün 2019/36129 E. sayılı dosyasında ödenmeyen geçiş ücretleri ile 6001 sayılı Kanun 30/5 maddesi uyarınca tahakkuk ettirilen geçiş ücretinin 10 katı tutarındaki gecikme cezası alacağının tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından borca haksız olarak itiraz edildiğini, davalının HGS/OGS sistemine sahip olmasının veya banka hesabında para bulundurmasının borcu ortadan kaldırmadığını, bu ürünlerdeki sorunun ürün kullanıcısı/araç sahibinin sorumluluğunda olduğunu, müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını belirterek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilince geçiş ücretlerinin zamanında ödendiğini, davacının yükümlülüklerini yerine getirmemesinden kaynaklanan ödememe işleminden müvekkilinin sorumlu olmadığını, yasal değişiklikle ceza 4 kat olarak uygulanmasına rağmen davalı tarafça 10 kat ceza üzerinden icra takibi başlatıldığını, müvekkiline ait tır ve dorselere ayrı ayrı geçiş ücreti tahakkuk ettirilerek mükerrer ödeme talep edildiğini, tırın eklentisi mahiyetinde ki dorseye sistemin girişte tır plakası çıkışta dorse plakası okunarak çift geçiş uygulandığını, davacı tarafça her bir araç yönünden ihlali geçisin ne şekilde olduğuna dair delil sunulmadığını, ihlali geçiş gerçekleştikten sonra 6001 sayılı Yasanın 30/7. maddesi gereği 15 gün içerisinde hesaba para yüklenmesine rağmen davacı tarfaça bu geçişlerin ücretinin talep edilmediğini, bunun yerine yıllar sonra cezalı olarak icra takibi yapıldığını, icra inkar tazminatı şartlarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonunda özetle; bilirkişi raporunda belirlenen 1743 TL’lik ihlalli geçiş bedelini aşan miktarlar yönünden davalı tarafından HGS hesaplarında yeterli bakiye bulundurulduğu, HGS sisteminin ve bu sisteme bağlı bankalarda açılacak hesaplara ödeme yapılması sisteminin davalı hizmet alıcısı dışında kamu otoritesi tarafından yapılan kanun ve yönetmelik gibi düzenlemeler ile davacı ile kamu kurumları arasında yapılan anlaşmalar çerçevesinde oluşturulduğu, davalı hizmet alanın sistemin kullanım şartları ve ödeme şartlarına ilişkin hiçbir katılım ve katkısının bulunmadığı, düzenleyiciler tarafından oluşturulan HGS hesaplarına geçiş ücretinin yatırılmasının istendiği ve tüm kamu oyunca bilindiği üzere hizmet alıcılarına bildirildiği, davalı hizmet alıcısının da geçiş ücretini, kendisi dışında oluşturulan HGS hesabına aktardığı, bu hesapta bloke ettiği anlaşılmakla, ülke karayollarından bedeli ödemek suretiyle geçmek şeklindeki kullanımı nedeniyle davalı hizmet alıcısının hiçbir katılımı olmaksızın oluşturulan sisteme katılım bedeli yatırdığı, bunun dışında kendisine atfedilebilecek kusurun bulunduğunun hizmet sağlayıcı davacı kuruluş tarafından ortaya konmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 6001 sayılı Yasa ile otoyol işletme protokolü gereği davalının yükümlülüğünün HGS hesabında bakiye bulundurmak değil geçiş ücretinin ödenmesi olduğunu, geçiş anında veya geçişten sonra 15 gün içerisinde usulüne uygun ödeme yapılmaması halinde ihlali geçiş sayılacağı, müvekkili şirketin işlettiği otoyolların işletme protokolünde ödenmesi gereken ücretin herhangi bir nedenle ödenemediği durumlarda bu geçişlerin ihlali geçiş sayılacağının belirildiği, geçiş sırasında provizyon ret yanıtı gelmesi durumunda ödemenin manuel yapılması gerektiği, HGS hesabında yeterli bakiye bulunmasının ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmadığını, bir çok emsal yargı kararının da aynı yönde olduğunu, davacının sadece hesaplarda yeterli para olduğunu ileri sürdüğünü, bu hesaplardan para çekildiği iddiası olmadığını, müvekkilinin bu hesaplardan para çekme yükümlülüğü olmadığını, provizyon alınamamasının davalı ile HGS sistemi banka ya da PTT arasındaki ilişkiyi ilgilendirdiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Somut olayda, davacının davalı şirketten ihlalli geçiş nedeniyle bir alacağı bulunup bulunmadığı, davalının itirazının haklı olup olmadığı, bilirkişi raporunun hükme esas alınmaya yeter nitelikte bulunup bulunmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, otoyol/köprü geçiş ücreti ve cezasının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
6001 sayılı Kanunun “Geçiş ücretini ödememe ve güvenliğin ihlali” başlıklı 30. maddesinin 5. fıkrası “4046, 3465 ve 3996 sayılı Kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapan araç sahiplerinden, işletici şirket tarafından geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücreti ile birlikte, bu ücretin dört katı tutarında ceza, genel hükümlere göre tahsil edilir. (Mülga ikinci ve üçüncü cümle: 16/5/2018-7144/18 md.) (…)…”
Aynı maddenin 7. fıkrası ise, “Geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapanlardan, ödemesiz geçiş tarihini izleyen on beş gün içinde yükümlü olduğu geçiş ücretini usulüne uygun olarak ödeyenlere, bu maddenin birinci fıkrası ile beşinci fıkrasında belirtilen cezalar uygulanmaz. (Ek cümle: 16/5/2018-7144/18 md.) Otoyollar ile erişme kontrolünün uygulandığı karayolları için belirlenen geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yaptığı tespit edilen yabancı plakalı araçlara uygulanan idari para cezaları için bu fıkrada belirlenen on beş günlük süre beklenmez. (Ek cümle:23/7/2020-7252/9 md.) Ancak, ödemesiz geçiş tarihini izleyen on beş gün içinde geçiş ücretinin ödenmesi halinde idari para cezası tahsil edilmez.” şeklindedir.
Davacı şirket tarafından, 01/09/2016-07/11/2017 tarihleri arasında davalı şirkete ait, dava dilekçesinde plaka numaraları belirtilen araçların ihlalli (ücret ödemesi yapmadan) geçiş yaptıkları iddiasıyla davaya konu icra takibi başlatılmıştır. Mahkemece alınan 19/12/2021 tarihli raporda; PTT kayıtlarına göre, araçların HGS yüklemesinde eksi bakiyeye düşülmeden yükleme yapıldığının anlaşıldığı, davacının iddiası ile PTT kayıtlarının uyumlu olmadığı ve HGS hesabında geçişi sağlayacak kadar paranın olduğu, bu nedenle geçiş ücreti ödenmediği sonucuna ulaşılamayacağı gerekçeleriyle bu araçlardan geçiş ücretinin alınamayacağı yönünde görüş bildirilmiş, mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulmuştur. Davacı şirket, geçiş sisteminin araç üzerindeki OGS/HGS etiketi vasıtası ile OGS bankası veya HGS için PTT’nin etiket hesabına anlık bakiye sorgusu yapılarak provizyon verilmesi halinde geçiş ücretinin tahsil edilmesi şeklinde çalıştığını, ücretin tahsil edilebilmesi için etiketin sorunsuz çalışması gerektiğini ve etiket hesabında da yeterli bakiyenin bulunmasının gerektiğini belirtmektedir. Dava dosyasında davalı şirkete ait çok sayıda aracın yaklaşık iki yıllık bir sürede yapmış olduğu geçişler dava konusu edilmiştir.
Dava konusu edilen ihlalli geçişlere ilişkin geçiş ücretlerinin ödendiğinin davalı tarafça ispat edilemediği sabittir. Davalıya ait araçların geçiş yaptığı esnada geçiş ücretlerinin bakiye olmaması ya da başka bir nedenle tahsil edilemediği (geçiş anında işlem sorgusunun -provizyonun- olumsuz döndüğü), nakit/kart ile ödeme yapılmadığı ve ödeme yapmaksızın geçiş yapılması nedeniyle 15 gün içerisinde cezasız ödeme yapma imkanı bulunduğu halde bu süre içerisinde de davalı şirket tarafından ödeme yapılmadığı iddia edildiğine göre; bu iddianın araştırılması, geçiş anında tahsilat yapılmamış ise bu durumun bankadan/PTT’den mi yoksa HGS/OGS sisteminden mi kaynaklandığı, bakiyenin belli bir limit altına düşmesi halinde otomatik yükleme yapılıp yapılmadığı, geçiş anında bakiye yetersiz kalırsa sonradan yapılan yükleme ile geçişten itibaren 15 gün içerisinde tahsilat yapılıp yapılmadığı/tahsilatın mümkün olup olmadığı, sonradan yükleme yapılmış ise geçiş bedellerinin tahsil edilememesinin sebebinin belirlenmesi gerekmektedir. Tahsilat yapılamamasının nedeninin davacı şirkete ait sistemden kaynaklı olduğunun ispatlanamaması halinde ise; ihlalli geçiş tarihinde yürürlükte olan mevzuata göre geçiş ücretlerinin OGS ya da HGS aracılığıyla ödenmesi aşamasında yaşanmış muhtemel hatanın davacı şirkete yansıtılamayacağı, davalının gerektiğinde sorumlulara rücu edebileceği hususları birlikte değerlendirilerek ihlali geçişlere ilişkin dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
7251 sayılı Kanunla değişik HMK’nın 353/1-a-6 maddesinde; mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması halinde bölge adliye mahkemesi tarafından esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapılmadan kesin olarak karar verileceği hususu düzenlenmiştir.
İlk derece mahkemesi tarafından, yukarıda açıklanan hususlar kapsamında araştırma yapılarak, konusunda uzman bilirkişilerden bilirkişi raporu alınıp, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun düşmeyen bilirkişi raporları esas alınarak karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu eksiklik “uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması” kapsamında olduğundan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve belirtilen eksiklikler giderildikten sonra yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kaldırma nedenine göre diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1)Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜ ile Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/02/2022 gün ve 2020/487 Esas, 2022/1216 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2)Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
3)Kaldırma nedenine göre diğer istinaf nedeninin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4)Davacı tarafça yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde iadesine,
5)İstinaf kararının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3. maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6. maddesi uyarınca kesin olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 04/10/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/10/2023
Başkan
Üye
Üye
Katip