Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2021/976 E. 2022/1103 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/976 – 2022/1103
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/976 Esas
KARAR NO : 2022/1103
KARAR TARİHİ : 07/06/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/04/2021
NUMARASI : 2020/572 Esas, 2021/320 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, davanın reddine dair hükme karşı, süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Group bünyesi altında bulunan ve özel güvenlik alanında oldukça başarılı bulunan ve 66 ilde faaliyet gösteren bir firma olduğunu, davalı şirket tarafından Kamu İhale Kurumuna yapılan 05/07/2017 tarihli başvuruda “… Güvenlik şirketinin özel güvenlik faaliyet belgesinin OHAL kapsamında iptal edilip daha sonra iade edilmiş olsa da hala bu tarz konular ile anıldığı ve … Güvenlik Şirketi, … Güv.Ltd.Şti. ve bölünmeden doğan …Hizm.Ltd.Şti. ve … Güvenlik Şirketi’nin dolaylı yoldan bir firma olduğunun düşünüldüğü…” beyan edildiğini, bu beyanla müvekkili firmanın FETÖ ile bağlantısını iddia eden davalı şirketin, müvekkiline çok büyük zarar verdiğini, itibar kaybına sebep olduğunu, müvekkili şirketin kişilik haklarının zedelendiğini belirterek 40.000TL manevi tazminatın 05/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yetki ve görev itirazında bulunarak, açılan davanın yerinde olmadığını, müvekkili şirketin Kamu İhale Mevzuatı ve Kamu İhale Kurul Kararları doğrultusunda anayasal hakkı olan itiraz hakkını kullandığını, hak arama özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonunda özetle; davacı şirketin 25/05/2017 tarihinde yapılan 6 aylık özel güvenlik ihalesine katıldığı, ihaleyi … Güvenlik firmasının kazanması üzerine, davalı firmanın 16/06/2017 tarihinde ihaleyi yapan idareye itiraz hakkını kullandığı, itiraza cevap verilmemesi üzerine Kamu İhale Kurumuna itiraz edildiği, itiraz dilekçesinde ihaleyi kazanan … firması ile ilgili bir takım itirazlarda bulunulduğu, bu firmanın … Güvenlik firması ile bağlantılı olduğu ve … Güvenlik firmasının OHAL kapsamında özel güvenlik faaliyet belgelerinin iptal edildiği, bu nedenle basında çıkan haberlerde dikkate alınarak soruşturma yapılması gerektiğinin belirtildiği anlaşılmış olup, yargılama sırasında Kamu İhale Kurum Başkanlığına davalının itirazına konu olay ile ilgili müzekkere yazıldığı, mahkemeye gönderilen 18/07/2018 tarihli yazı cevabında; … Güvenlik Koruma ve Eğitim Hizm.Ltd.Şti.’ne ait Özel Güvenlik Eğitim Kurum Faaliyet İzin Belgesi’nin iptal edildiğinin bildirilmiş olduğu, davalı firmanın Kamu İhale Kurumuna yaptığı itirazın gerekçesiz ve dayanaksız bir itiraz olmadığı, yasal itiraz hakkının kullanıldığı anlaşıldığından, davacının manevi tazminat talebi yerinde görülmediğinden davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili kurumun Türkiye’nin tüm saygın kurum ve kuruluşlarından ihaleler aldığını ve işini layıkıyla yerine getirdiğini, müvekkili şirket hakkında 01/03/2017 tarihinde İçişleri Bakanlığı Emniyet Müdürlüğü tarafından terör örgütüne aidiyeti, gerekçesiyle Özel Güvenlik Şirketi Faaliyet Belgesi’nin iptal edildiğini, müvekkili şirket tarafından itiraz edildiğini, itirazdan 3 gün sonra yapılan işlemin hatalı olduğunun tespit edildiğini, davalı şirketin iddialarının müvekkili şirkete çok büyük zararlar verdiğini, itibarını zedelediğini, müvekkilinin faaliyet izninin iptal edildiğini ve kısa süre sonra geri verildiğini ancak davalı şirketin bu durumu bilmesine rağmen müvekkili şirketi kötülemek ve iş yapmasını engellemeye yönelik beyanlarda bulunduğunu, müvekkili şirket veya şirket yöneticileri hakkında mahkemelerce verilen aleyhe bir karar dahi olmadığını ve davalı yanın yapmış olduğu davranışın hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin müvekkili hakkında verilmiş olan sarfınazar kararını irdelemeden karar verilmesinin yersiz olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak davanın istinaf mahkemesinde yeniden görülmesini ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:Davalının şikayetinin anayasal hak olan şikayet hakkı kapsamında kalıp kalmadığı, şikayeti haklı kılacak emare bulunup bulunmadığı, manevi tazminat ödetilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18/12/2018 tarih ve 2017/530 Esas, 2018/622 Karar sayılı kararına karşı davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, Dairemizin 2019/781 Esas, 2020/1136 Karar sayılı kararı ile davaya bakmakla görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi değil, asliye ticaret mahkemesi olduğu gözetilerek HMK 353/1-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalı şirketin katıldığı Özel Güvenlik Hizmeti Alımı ihalesinin … Özel Güv. Hizm. Ltd. Şti.-… Güv. Ltd. Şti üzerinde kaldığı, davalı şirketin 16/06/2017 tarihinde ihale komisyonu başkanlığına şikayette bulunduğu, şikayetinde, 2016/DK.D-10 sayılı Kamu İhale Kurulu kararı gereğince, bölünen ve bölünme sonucu yeni oluşan yavru şirketler hakkında da yasaklılık teyidi yapılması gerektiği, eşit teklif değerlendirilmesinde aynı il sınırları içerisinde faaliyet gösteren şirketlerin puanlanmasında bölünen ve bölünme sonucu yeni oluşan yavru şirketlerinin tümünün de aynı il sınırları içerisinde faaliyet göstermesi gerektiği, … Özel Güv. Hizm. Ltd. Şti.’nin davacı … Güvenlik Şirketi ile bağlantılı olduğu, … Özel Güv. Hizm. Ltd. Şti.’nin yetkilisi …’in daha önce … Güvenlik Şirketinin yönetiminde yer aldığı, şu an ise aynı şirketin yönetiminde …’in bulunduğu, … Güvenlik Şirketinin özel güvenlik faaliyet belgesinin OHAL kapsamında iptal edilmiş ve daha sonra iade edilmiş olsa da hala bu tarz konular ile anıldığı, sonuç olarak … Güvenlik Şirketi, … Güv. Ltd. Şti. ve bölünmeden doğan … Özel Güv. Hizm. Ltd. Şti. ve … Güvenlik Şirketinin dolaylı yoldan aynı firma olduğu, bu durumda OHAL KHK’sı kapsamında araştırma yapılması hususlarına yer verilerek ihalenin iptalini istediği, Kamu İhale Kurumu’nun 02/08/2017 tarih 2017/UH.II-2109 karar numaralı kararıyla, ilgili iddianın somut delillere dayandırılmadığı, söz konusu iddiaya dayanak olacak bilgi ve belgelerin ortaya konulmayarak varsayımlara dayandırıldığı gerekçesiyle şikayet/itiraz başvurusunun reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, TBK’nun 58. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, davalı şirketin şikayet dilekçesinin, öncelikle kazanamadığı ihalenin iptali amacı ile hazırlandığının anlaşıldığı, şikayetin doğrudan davacı şirkete yönelik olmayıp ihaleyi kazanan dava dışı şirket ile ilgili olduğu, dava konusu şikayet sebebi dışında başka iptal sebeplerine de yer verildiği, davalı firmanın özel güvenlik belgesinin OHAL kapsamında iptal edildiğinin ve daha sonra iade edildiğinin şikayet dilekçesinde belirtildiği, davacı firmanın da bu bilgiyi yargılama sırasında doğruladığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, davalının şikayetini haklı gösterecek dolaylı ve zayıf da olsa bir kısım emareler bulunduğu, şikayet hakkı sınırlarının aşılmadığı, şikayet hakkının kötüye kullanıldığının ispatlanamadığı, sırf davacıya zarar vermek kastıyla hareket edildiğinin ispat edilemediği, bu itibarla davalının şikayet hakkını anayasal sınırlar ve hak arama özgürlüğü çerçevesinde kullandığı ve manevi tazminat ödetilmesi koşullarının oluşmadığı kanaatine varıldığından ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı tarafın istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince duruşma yapılmadan esastan reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1)İlk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin 1. fıkrası b bendinin 1 numaralı alt bendi gereğince; davacı tarafın istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 80,70TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3)İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4)Temyizi kabil olmayan bu kararın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362.maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 07/062022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 07/06/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip