Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2021/926 E. 2022/1391 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/926 Esas
KARAR NO : 2022/1391
KARAR TARİHİ : 28/09/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/01/2021
NUMARASI : 2020/308 Esas, 2021/18 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda davanın kısmen kabulüne dair hükme karşı, süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 10.05.2013 tarihinde müvekkiline ait araçlar üzerinde sorgu yapan davalı elde ettiği verilere dayanarak aynı tarihte müvekkiline ait … plakalı araçların trafik kaydına … Nolu Bağ. bölüm üzerine de haciz koydurduğunu, hukuka aykırı olarak müvekkiline ait araçlar üzerine konulan bu hacizlerin kaldırılması taleplerinin İcra Müdürlüğü tarafından kabul edilmesi üzerine 25.04.2014 tarihinde kaldırıldığını, 22.04.2015 tarihinde müvekkiline ait araçlar üzerinde sorgu yapan davalının, elde ettiği verilere dayanarak aynı tarihte müvekkiline ait; … plakalı araçların trafik kaydına ve yukarıda bahsi geçen taşınmazlar üzerine ikinci kez haciz koydurduğunu, takipsiz bırakılması nedeni ile işlemden kaldırılan dosyanın davalı tarafından yenilenerek 18.05.2016 tarihinde 2016/10735 Esasını aldığını, 21.05.2016 tarihinde davalının talebi üzerine müvekkiline ait … plakalı araçların trafik kaydına üçüncü kez haciz konulduğunu, henüz üzerine koydurduğu ikinci hacizlerin taraflarınca kaldırılmasını beklemeden anılan araçların üzerine üçüncü kez haciz koyan davalının, takip miktarının 2.181,28TL olduğuna bakmaksızın durdurma kararı verilmiş dosya üzerinde haciz işlemlerinde bulunma yönlü kötü niyetini müvekkiline ait taşınmazlar ve banka hesapları üzerine haciz konulmasını talep ederek de gösterdiğini, davalının 23.05.2016 tarihli haciz talebi üzerine müvekkilinin banka kayıtları ve gayrimenkulleri üzerine haciz koydurduğunu, hacizlerin kaldırılmasının İcra Müdürlüğü tarafından reddedilmesi üzerine taraflarınca icra hakimliğinde şikayette bulunmak durumunda kaldıklarını, talep üzerine Ankara 7. İcra Hakimliği tarafından 07.10.2016 Tarih, 2016/589 Esas ve 2016/785 Karar sayılı karar ile bahse konu hacizlerin kaldırılmasına karar verildiğini, araçlar ve banka hesapları üzerindeki hacizler kalkarken daha önce defalarca haciz ve terkin sürecinin yaşanmış olmasının yarattığı güvensizlik nedeni ile Çankaya Tapu Müdürlüğü dosyaya gönderdiği 30.12.2016 tarihli haczin mahkeme kararı çerçevesinde kaldırılması yönlü İcra Müdürlüğü talebini; “icrai haciz terkini işlem talebiniz, ilgi tarih ve yev. ile konulan haciz daha önce muhtelif tarihlerde terkin edildiğinden medeni kanunun 1016. maddesi ile tapu sicili tüzüğünün 26. maddesi gereğince reddedilmiştir.” beyanı ile reddedildiğini, davalının son kez olarak 27.08.2019 tarihli talepleri ile müvekkiline ait … plakalı araçların trafik kaydına dördüncü kez haciz koydurduğunu, bununla da yetinmeyen davalının talebi üzerine müvekkiline ait bir kısım banka hesaplarındaki meblağlara ve … Nolu Bağımsız Bölüm ile…Nolu Bağımsız Bölüm üzerine de haciz konulduğunu, haksız haciz uygulamaları nedeni ile müvekkilinin uğramış bulunduğu 25.000TL tutarındaki manevi zararın 27.08.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 02.08.2016 tarihinde …Sanayi A.Ş ile… San. A.Ş ile birleştiğini, dolayısıyla davaya işbu unvan ile devam etmek gerektiğini, (Ek: Ticaret Sicil Gazete Sureti), müvekkili şirketin 26.09.2012 tarihinde davacı firmaya 1.911,50TL asıl alacak üzerinden ilamsız örnek 7 icra takibi yaptığını, davacının 19.12.2012 tarihinde faize itirazını içerir davasını Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2012/987 Esas sayılı dosyasından talep etmiş ve mahkemenin 2013/166 Kararı ile şikayet isteminin kabulü ile Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2012/12098 Esas Sayılı dosyasından düzenlenen ödeme emrinin 11,63TL’lik kısmının iptali ile takibin 2.181,28TL üzerinden devamına olarak hüküm kurulduğunu, 2016 tarihinde borçlu vekilince dava açılana kadar dosyada görünmeyen, taraflarına tebliğ edilmeyen Borca İtiraz ve Takibin Durdurma kararından haberi olmayan müvekkili ve icra müdürlüğü “Takibin Devamına” şekilde karar veren Ankara 6. İcra Hukuk Mahkemesinin kararını esas aldığını ve buna göre işlem yaptığını, gerek zamanaşımına uğrayan, gerekse 2019 yılındaki UYAP sisteminde halen de açık gözüken dosyaya kusurları olmaksızın ve borçluyu dara düşürmek gibi maksat içermeden sehven konulan hacizlerde müvekkilinin kastı ve kusuru olmadığını, kabul etmemekle birlikte bir kusuru varsa bile bu davacının ve haciz koymakla yetkili yani talebi kabul veya red etmekle, dosyayı incelemekle mükellef icra müdürlüğünün ve hatta icra müdürlüğünün emrini usulsüz olarak yerine getirmeyen tapu müdürlüğünün kusurundan fazla olmadığını zira müvekkilini yanıltan davacının eksik işlem yapması, itiraz ve durdurma dilekçesini en başta dosyaya girip girmediğini kontrol etmemesi, uyap sisteminden halen dosyayı “itirazlı” şerhini düşürttürmeyip “açık” olarak gözükmesine sebep olması, icra müdürlüğünün dosyadaki “takibin devamına” ilişkin karara bakarak, haciz taleplerini kabul etmesi, fek taleplerini reddetmesi, uyap sistemine “itiraz” şerhinin düşülmemesi, tapu müdürlüğünün icra müdürlüğünden gelen fek müzekkeresini yasal olmayan bir şekilde uygulamamasının da kusurlu olduğunu, manevi tazminat için zorunlu olan kusur faktörünün müvekkilinde olmaması sebebi ile, davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonunda özetle; davalı alacaklı tarafından başlatılan ilâmsız icra talebinde, ödeme emrine vaki itiraz nedeniyle takibin durmasına karar verilmesi gerekirken, alacaklının talebi doğrultusunda işlemlere devam edilerek; davacıya ait araçlar ve taşınmaz kayıtlarına kayden haciz işlemi uygulandığı, keza mevduat hesaplarına haciz işlemi uygulanmak üzere bir kısım bankaya çok sayıda ve ısrarla müzekkere yazıldığı, davacının şikayet talebinin kabul edilmesinden sonra dahi haciz tesis edildiği bu itibarla haciz talep eden alacaklının kastı tespit edilmese dahi ağır kusurunun varlığının kabulü gerektiği, davacının banka kayıtlarına ısrarla konulan haciz nedeniyle banka nezdinde ticari itibarının zarar gördüğünün kabul edilmesi gerektiği bu itibarla somut olayın niteliği ve olayın gelişim şekli bir bütün olarak değerlendirildiğinde, meydana gelen olayda davcının şirket tüzel kişiliğine yönelik ticari itibarını zedeler nitelikte bir saldırı ve manevi tazminatı gerektirir haksız bir eylemin mevcut bulunduğu anlaşıldığı gerekçesiyle zararın oluşu ve meydana gelen zararın niteliği ve davalı ile müşterek müteselsil sorumlu olan icra memurları aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/380 Esas sayılı dosyasında görülen dava dikkate alınarak davacının davasının kısmen kabulü ile, 5.000TL manevi tazminatın 27/08/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte Ankara 19 Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/380 Esas sayılı dosyasında mükerrer tahsilata sebep olmayacak şekilde davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından hükmolunan manevi tazminat tutarının yetersiz olduğunu, kararın hüküm bölümünde yer bulmasa da gerekçe bölümünde müşterek ve müteselsil sorumlulukla ilgili geçen ibarelerin hukuka aykırı olduğunu, manevi tazminat tutarı olarak 5.000TL’ye hükmedildiğinin gerekçesi olarak zarar ilkesinin benimsenmesinin gösterildiğini, zarar ilkesinin kolaycı ve toptancı bir yaklaşımla ele alınması olarak gördüklerini ve bu değerlendirmeye katılmadıklarını, zarar ilkesinin esas alınması halinde dahi bu tutarın muhatap kılındığı çok sayıdaki haksız haciz nedeniyle müvekkilinin uğradığı saygınlık kaybı ile açıklanamayacağını, manevi tazminat tutarı değerlendirilirken mahkemece esas alınması kriterlerinden birinin de hükmolunacak tutarın önleyici ve caydırıcı olması gerektiğini belirterek, kararın manevi tazminat taleplerinin reddine ilişkin kısmı ile Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/380 Esas sayılı dosyasının davalısı olan Adalet Bakanlığı ile görülmekte olan davanın davalısının müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarına yönelik gerekçenin kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; takip tarihi itibari ile davacı borçlunun sadece mahkemedeki itirazlarından haberi olduklarını, dosyadan fiziken açılan ve şikayet tarihi ile aynı olan “19/12/2012 tarihli borca itiraz beyanı” ve “takibin durdurulduğuna ilişkin kararın” taraflarına halen tebliğ edilmediğini, müvekkilinin özellikle ilk 3 haciz işleminde hiçbir kusuru bulunmadığını, yargılama devam ederken davacı tarafından icra müdürlüğünün yaptığı işlem neticesinde Adalet Bakanlığı aleyhinde de manevi tazminat davasının açıldığını öğrendiğini, aynı olaya ilişkin açılan iki farklı manevi tazminat davasının iki farklı mahkemede görülmesine ve davanın bekletici mesele yapılmasına ilişkin taleplerinin kabul edilmediğini, davacının hem işbu davada hemde diğer dosyadan manevi tazminat alacağını ve sebepsiz zenginleşmenin söz konusu olacağını, icra dosyasındaki ana paranın 1.911,50TL iken 2 katından fazla şekilde 5.000TL manevi tazminat verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin bu olayda kastının olmadığını, ortada manevi tazminata konu edilebilecek bir kastın olmadığını sehven yapılan ve davaya konu edilebilecek tek bir hatanın davacı henüz fark etmeden taraflarınca düzeltildiği için davanın unsurlarının oluşmadığını belirterek Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi kararının bozularak davanın bozularak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Davalı tarafça yapılan haczin haksız olup olmadığı, manevi tazminat ödetilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı ve oluşmuşsa, hükmedilen manevi tazminat tutarının dosya kapsamına ve olayın özelliklerine uygun olup olmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, haksız haciz nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükme karşı taraf vekilleri tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Yargıtay 4 Hukuk Dairesi’nin 06/12/2018 gün, 2016/10666 Esas, 2018/7714 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere ”… Haciz işleminin borçlu olmadığını bildiği kişi veya borçluya ait olmadığını bildiği eşyaya yönelik yapılması durumunda haksız haciz söz konusu olur…” .
Haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Buna karşılık, haksız haciz kararı olan alacaklının kusursuz sorumluluğu sadece maddi tazminat bakımından geçerli olup, manevi tazminat yönünden TBK’nın 49’ncu maddesindeki koşulların oluşması gerekir. Bu maddeye dayalı sorumluluk ise, kusura dayalıdır. Bu itibarla, alacaklının kötüniyetli veya iyiniyetli olup olmadığı da sonuca etkili olup, ağır olmasa da kusurlu olması da gerekmektedir. (Bkz. Prof. B. Kuru, İcra ve İflas Hukuku, Ankara, 1993, Cilt 3, Sh.2583 v.d). Başka bir deyişle haksız haciz sebebiyle tazminat davasında manevi tazminata hükmedebilmek için davalı alacaklının icra takibinde kötü niyetli veya ağır kusurlu olması da gerekir.
Bu durum karşısında öncelikle eldeki davaya konu aynı eylemler nedeniyle Ankara 19. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/380 Esas sayılı dosyasında Adalet Bakanlığı ve icra memurlarına karşı açılan tazminat dosyası getirtilerek, dava konusu dört ayrı haciz işlemi yönünden sorumluların ve kusur durumlarının birlikte değerlendirilmesi, manevi zararın tespiti ve kapsamının belirlenmesi gerekirken, ilgili dosyaya sadece atıf yapılarak ve zarar verenlerin kendi kusurları oranında sorumlu olacağı yönündeki kusur sorumluluğu ilkesine aykırı şekilde hareket edilerek, gerekçe ve kısa kararda mükerrer tahsilata sebep olunmaması kaydı yazılmak suretiyle bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
7251 sayılı Kanunla değişik HMK’nın 353/1-a-6 maddesinde; mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması halinde bölge adliye mahkemesi tarafından esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapılmadan kesin olarak karar verileceği hususu düzenlenmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekili ile davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile, sair istinaf sebepleri incelenmeksizin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1)Tarafların istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin duruşma yapılmadan KABULÜ ile Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/01/2021 gün ve 2020/308 Esas, 2021/18 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesinin 1.fıkrası (a) bendinin 6.maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2)Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı verenAnkara 8. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
3)Taraflarca yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde iadesine,
4)Temyizi kabil olmayan bu kararın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddenin 1.fıkrasının a bendinin 6. maddesi uyarınca kesin olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/09/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip