Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2021/844 E. 2022/1042 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/844 Esas
KARAR NO : 2022/1042
KARAR TARİHİ : 31/05/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/03/2021
NUMARASI : 2020/177 Esas, 2021/132 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tahsis Kararının İptali İşleminin İptali

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, davanın reddine dair hükme karşı, süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Bölgesince, 04/07/2013 tarih ve 2013/943 sayılı yazı ile; müvekkili …’a tahsis tarihinden itibaren sanayi parseline herhangi bir işlem yapılmaması nedeniyle Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu hükümleri ve Uygulama Yönetmeliği’nin 108. maddesini dayanak olarak göstererek gecikmeksizin yatırıma geçilmesi veya gereğinin yapılması aksi halde gerekli yaptırımların uygulanacağı hususu bildirilmesini müteakip, … Bölgesi 14/07/2016 tarih ve 614 sayılı yazı ile 1.Etap … ada … parseldeki müvekkiline ait tahsis hakkının OSB Uygulama Yönetmeliği’nin 108. maddesine göre iptal edildiği hususunun bildirilmiş olduğunu, Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’nun “Arsa tahsisleri” başlıklı 18. maddesinin 1. fıkrasında “Katılımcılara arsa tahsisi. Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelik hükümlerine göre müteşebbis heyet tarafından yapılır.” hükmü yer almakta olduğunu, bu hüküm dışında kanunda tahsisin iptaline ilişkin bir hüküm bulunmadığını, usulde paralellik ilkesi gereği bir işlemin tesisinde uygulanan usulün, aynı işlemin geri alınması veya kaldırılması sırasında da aynen uygulanması gerektiğini, yapılan tahsis iptal işleminin hukuka aykırı nitelikte ve yok hükmünde olduğunu ileri sürerek, davaya konu …Bölgesi 1. Etap … ada … numaralı 1800 metrekarelik sanayi parselinin ve tahsis hakkının müvekkile iadesine/ devrine ve müvekkil adına tescil ve kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı … ’nin adresi … olduğunu, bununla birlikte dava konusu tahsis hakkının, gayrimenkule ilişkin, son tahlilde ayni bir hak olup gayrimenkulün bulunduğu yerin de davalı OSB sınırları içinde olduğunu, bu sebeple yetkili mahkemenin Ankara Batı Mahkemeleri olduğunu, yine görevli mahkemenin ise asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, davacının gerçek kişi olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu … ilçesi, …Bölgesi 1. Etap … ada … parselde kayıtlı olan taşınmazın hali hazırda Tam hisse ile … adına kayıtlı olduğu, davacı … ile … arasında … ada … parsel için 490 USD şerefiye bedeli karşılığında 25.09.2004 tarihinde sözleşme imzalandığı, davacı tarafından sözleşmenin 12.maddesinde belirtilen inşaata başlama ve bitirme şartlarının yerine getirilmediği, taşınmazın hali hazırda ham toprak olarak bulunduğu, … Yönetim Kurulunun arsa tahsisini iptal etme yetkisi bulunduğu ve iptal işleminin kanun ve yönetmeliğe uygun olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, usulde paralellik ilkesi gereği bir işlemin tesisine uygulanan usulün aynı işlemin geri alınması veya kaldırılması sırasında da aynen uygulanması gerektiğini, kanunun açık düzenlemesine karşı yetkisi olmayan organ tarafından yapılan işlemin kurucu unsurlarında eksiklik bulunduğunun tartışmasız olduğunu, müvekkile iptal işlemi sonucu ödenen bedelin gerçek değerin çok altında olduğunu, yönetim binasının hemen karşısında olan dava konusu taşınmazın gerçek değerinin saptanması gerektiğini, taşınmazın başka birine çok yüksek bedel ile satışının yapılmasına bu nedenle izin verilmediğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Somut olayda, öncelikle dava açmak için gerekli üç aylık hak düşürücü sürenin dolup dolmadığı ve davacıya yapılan arsa tahsis işleminin iptali koşullarının oluşup oluşmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulunun arsa tahsisinin iptaline yönelik kararının iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Yargıtay HGK’nun 2013/4-329 Esas, 2014/147 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, müteşebbis heyetin aldığı kararların genel kurul kararı niteliğinde olduğu ve bu kararlar aleyhine genel kurul kararlarında olduğu gibi iptal davası açılabileceği anlaşılmıştır. 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’nun 25. maddesini 5. fıkrası aynen; “Genel kurulun teşkilini müteakip bu Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde, OSB’lerin organları ile ilgili olarak Türk Ticaret Kanununun anonim şirketlerin organları ile ilgili hükümleri kıyasen uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Anonim şirketlerin genel kurul kararlarının iptaline ilişkin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 445 maddesi aynen “(1) 446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” düzenlemesini içermektedir. Aynı Kanunun 460/5 maddesinde “Yönetim kurulu kararları aleyhine, pay sahipleri ve yönetim kurulu üyeleri, 445 inci maddede öngörülen sebeplerin varlığı hâlinde kararın ilanı tarihinden itibaren bir ay içinde iptal davası açabilirler. Bu davaya 448 ilâ 451 inci maddeler kıyas yoluyla uygulanır.” hükmü bulunmaktadır. Yasa metninden açıkça anlaşılacağı üzere 6762 sayılı TTK’nun genel kurul kararlarının ve yollama yoluyla yönetim kurulu kararlarının iptali için öngördüğü süre üç aydır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2015/15471 Esas, 2016/2316 Karar ve 2011/321 Esas 2011/5105 Karar)
O halde, müteşebbis heyet veya genel kurul tarafından alınan kararların iptali için hak düşürücü nitelikteki dava açma süresi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 445.maddesi uyarınca üç aydır. Üç aylık süre hak düşürücü nitelikte olup taraflarca ileri sürülmesi dahi mahkemelerce resen nazara alınması gerekir.
Dava konusu yönetim kurulu kararının alındığı 2016 tarihinde yürürlükte bulunan ve 22 Ağustos 2009 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan “Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği”nin “organlar” başlıklı 11. maddesinde OSB’nin organlarının Müteşebbis heyet veya genel kurul, Yönetim kurulu, Denetim kurulu ve Bölge müdürlüğü’nden oluştuğu, aynı yönetmeliğin “müteşebbis heyet” başlıklı 12/1. maddesinde Müteşebbis heyetin OSB’nin en üst karar organı olduğu belirtilmiştir. Yönetmeliğin 35 maddesinin “c” bendinde ise arsa tahsislerini yapmak görevi de müteşebbis heyete verilmiş ancak 41 maddenin d/1 bendinde ise müteşebbis heyetin veya genel kurulun belirlediği prensipler ve aldığı kararlar çerçevesinde; arsa tahsis ve satışlarını yapmak, görevi yönetim kuruluna da verilebileceği belirtilmiştir. OSB Uygulama Yönetmeliğinin 108. maddesinde de şartları yerine getirilmeyen arsa tahsislerinin “yönetim kurulu” tarafından iptal edileceğinin düzenlendiği ve bu kapsamda yönetim kurulu tarafından tahsisin iptal edildiği, yönetim kurulunun bu yetkiyi genel kurul adına kullandığı ve genel kurul kararlarının iptaline ilişkin yöntem ve prosedürün burada da uygulanması gerektiği kanaatine varılmış olup, OSB yönetim kurulu tarafından arsa tahsisinin iptaline yönelik işbu kararın iptali içinde kanun ve yönetmelikteki yollamalar birlikte değerlendirildiğinde üç aylık hak düşürücü sürenin dolup dolmadığının resen nazara alınması gerekirken bu husus nazara alınmadan davanın esasının incelendiği görülmüştür.
Somut olayda, dava dilekçesinde de açıkça belirtildiği üzere davaya konu arsa tahsisinin iptaline yönelik yönetim kurulu kararının davacıya 14/07/2016 tarihli yazı ile bildirildiği, bu yazının tebliğine ilişkin belge yoksa da, Dairemizce istinaf incelemesi sırasında davalı …’ye yazılan müzekkere sonucunda davalıya bu kararın iadeli taahhütlü posta ile 21/07/2017 tarihinde bildirildiği, bu bildirimden sonra dahi davacı tarafından davalı …’den 2018 yılı içinde arsayla ilgili çeşitli taleplerde bulunulduğu ve tüm bu taleplere davalı tarafından“söz konusu arsanın tahsisinin iptal edildiği” yönünde bildirimlerde bulunulduğu ve en son davacının … Bankasındaki hesabına borçların mahsubundan sonra kalan arsa tahsis bedelinin ödemesinin 30/07/2018 tarihinde yapıldığı, ancak işbu iptal davasının 04/12/2019 tarihinde açıldığı görülmüş olup, kanundaki üç aylık dava açma hak düşürücü süresi geçtikten sonra bu davanın açıldığı, hak düşürücü sürenin HMK’nın 114/2 maddesi kapsamında dava şartı olup resen nazara alınması gerektiği anlaşıldığından, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın esası incelenerek karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun esası incelenmeksizin HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince duruşma yapılmadan kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve düzeltilerek yeniden esas hakkında “davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine” dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
A)Davacı tarafın istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin duruşma yapılmadan KABULÜ ile, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/03/2021 gün ve 2020/177 Esas, 2021/132 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
B)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesinin 1.fıkrası (b) bendinin 2.maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla;
1)Davanın hak düşürücü süre nedeniyle REDDİNE,
2)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 80,70TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 170,78TL harcın mahsubu ile fazla alınan 90,08TL harcın talep halinde davacı tarafa iadesine,
3)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; istinaf kanun yolu başvurusu sırasında peşin alınan 59,30TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacıya iadesine,
4)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326/1 maddesi uyarınca, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 332/3.maddesi uyarınca, hükümden sonraki yargılama giderlerinin davacı tarafa yüklenmesine,
6)Davalı, vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.100TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi uyarınca, yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesinden sonra iadesine,
8)Temyizi kabil olan bu kararın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince;Dairemiz tarafından tebliğe çıkarılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361.maddesi gereğince; tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 31/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 31/05/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip