Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2021/80 E. 2022/200 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ


KARAR TARİHİ : 02/02/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I


İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/09/2020
NUMARASI …
DAVANIN KONUSU : Alacak

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, davanın reddine dair hükme karşı, süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı bankanın … Şubesi’nde müdür yardımcısı olarak çalışır iken, davalı tarafından hukuka aykırı olarak, davacı ile birlikte bir kısım banka görevlileri hakkında alacak davası açıldığını, bankanın talebi ile Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/10/1992 tarihli kararı ile 1.296.632.915 Eski TL borca yetecek kadar davacının taşınır ve taşınmaz malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulduğunu, bu rakamın borç miktarına göre çok yüksek olduğunu, karara istinaden, davacının T.C. … ve T.C. … Sosyal Yardımlaşma Sandığı’ndan olan ikramiye ve maaş alacakları ile Tasarrufu Teşvik Fonundan olan alacakları ve Yalova’daki bir taşınmazına ihtiyati tedbir uygulandığını, uzun süren yargılama nedeniyle davacının mağdur olduğunu, dava tarihi itibariyle yaklaşık 22 yıldır davalı bankanın ekonomik baskısı altında geçimi dahi sağlamakta zorluk çektiğini beyanla, dava tarihi itibariyle emsallerinin aldığı emekli ikramiyesi esas alınmak kaydıyla, şimdilik 1.000TL emekli ikramiyesinin değişen oranlarda ticari avans faiziyle birlikte, ödenmeyen emekli maaşlarının güncellenerek şimdilik 1.000TL’sinin değişen oranlarda ticari avans faiziyle birlikte, ödenmeyen vakıf maaşlarının güncellenerek şimdilik 1.000TL’sinin değişen oranlarda ticari avans faiziyle birlikte, ödenmeyen tasarrufu teşvik fonlarının güncellenerek şimdilik 500TL’sinin değişen oranlarda ticari avans faiziyle birlikte, 50.000TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 1992 yılında hakkında düzenlenen müfettiş raporu üzerine yetkili kurullarca mali sorumluluğuna karar verildiğini, davacının emekli olması sebebi ile talepleri üzerine Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/10/1992 tarihli kararı ile 1.296.632.915 Eski TL borca yetecek kadar ihtiyati tedbir kararı verildiğini, usulsüz kredi kullandırımı nedeniyle davacı ve dava dışı …. hakkında Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 1992/201 Esas sayılı dosyası üzerinden dava açıldığını, dava sonucunda verilen kararın Yargıtay tarafından bozulması üzerine davanın Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2002/485 Esasına kaydedildiğini ancak verilen görevsizlik kararı üzerine ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli merci olduğuna ilişkin 28/12/2011 tarihli kararı ile giderilerek 2012/41 Esas sayısına kaydedildiğini ve 07/05/2012 tarih ve 2012/233 Karar ile asıl davanın davalısı … … yönünden davanın kısmen kabulü ile tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla 315,87TL’nin 27/10/1992 tarihinden itibaren değişen oranlarda reeskont faiziyle birlikte tahsiline karar verildiğini, kararın temyiz sınırı altında olması itibariyle kesinleştiğini, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle ihtiyati tedbirin uzun sürdüğünü, kendilerine kötü niyet atfedilemeyeceğini, davacının yargılama sürecinin hiçbir aşamasında tedbirin kaldırılması talebinde bulunmadığını, davacının ihtiyati tedbir nedeniyle zarara uğradığını iddia edebilmesi için yargılama sonucunda lehine karar verilmiş olması gerektiğini, mahkemece banka lehine karar verildiğini ve bu kararın kesinleştiğini, ayrıca davacı ile birlikte dava dışı üçüncü kişinin de yargılandığı Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 1993/1104 Esas, 1996/1058 Karar sayılı ceza davasında davacı ile birlikte tüm sanıkların görevi kötüye kullanmak suçundan mahkum olduklarını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonunda; taraflar arasında görülen 2012/41 Esas, 2012/233 Karar sayılı dosyasında yargılamanın tamamlandığı ve kararın kesinleştiği, söz konusu ilamda ihtiyati tedbir ile ilgili olumlu olumsuz bir hüküm kurulmadığı, ilgili kararın kesinleşmiş olması nedeniyle o davadaki hakkın elde edilmesini sağlamak amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmiş olduğundan; o kararın kesinleşmiş olması hasebiyle tedbirin kendiliğinden kesinleşme tarihinde sona erdiği, ilgili ilamda davacı aleyhine verilen kararın kesinleştiği, davacı hakkında haksız bir tedbir kararı bulunmadığı, sözkonusu davanın davacı aleyhine sonuçlandığı, davacının tedbir kararının kaldırılmasına yönelik bir talebinin bulunmadığı, davacının davalıdan tedbir nedeniyle doğduğu iddia edilen zararın tazmini isteminin yerinde olmadığı kanaatine varıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine konulan ihtiyati tedbirin kaldırılması için itirazlarda bulunduklarını, buna rağmen tedbirin kaldırılmadığını, bilirkişi raporundaki değerlendirmelerin hatalı olduğunu, müvekkilinin tasarruf hakkının haksız şekilde kısıtlandığını, bu nedenle müvekkilinin maddi ve manevi zararının tazmin edilmesi gerektiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Taraflar arasında görülen davada, davacı aleyhine verilen ihtiyati tedbir kararı nedeniyle davacının davalıdan tazminat talep edip edemeyeceği, HMK’nın 399. maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, haksız ihtiyati tedbir nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
HMK’nın 399. maddesi uyarınca haksız ihtiyati tedbir nedeniyle aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf bu tedbir kararından dolayı uğradığı zararını kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince karşı taraftan isteyebilir.
Haksız ihtiyati tedbirden dolayı maddi tazminat davası açılabilmesi için icra edilmiş bir tedbir kararının bulunması, bu tedbirin haksız olduğunun ortaya çıkması, tedbir sebebiyle zarar meydana gelmiş olması ve zarar ile haksız ihtiyati tedbir arasında uygun illiyet bağının bulunması şarttır. Maddi tazminat isteklerinde, manevi tazminat isteklerinden farklı olarak haksız ihtiyati tedbirden dolayı ihtiyati tedbir koyduran tarafın kusursuz sorumluluğu kabul edilmiştir. Yani, haksız ihtiyati tedbiri koydurtmuş olan tarafın bundan doğan maddi zararla sorumlu tutulabilmesi için ihtiyati tedbiri kötü niyetle istemiş ve koydurmuş olması gerekmez. İcra edilmiş olan ihtiyati tedbirin haksız olması ve bir zarara neden olmuş olması sorumluluk için yeterlidir.
Öte yandan, haksız ihtiyati tedbir sebebiyle tazmini gereken zarar ise gerçek zarardır. Gerçek zarar, zarar verici eylem olmasaydı zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idi ise o durumun yeniden tesisi için gerekli olan miktar kadardır. Zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı da oluşabilecek zararlar gerçek zarar kapsamında değerlendirilemez. Bu sebeple tazminleri istenemez. Çünkü anılan zararlar ile zararlandırıcı eylem arasında kanunun aradığı anlamda bir illiyet bağı mevcut değildir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2016/13435 Esas, 2018/8055 Karar)
Lehine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf, ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu anda haksız olduğu anlaşılır yahut tedbir kararı kendiliğinden kalkar ya da itiraz üzerine kaldırılır ise haksız ihtiyati tedbir nedeniyle uğranılan zararı tazminle yükümlüdür (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2014/6874 Esas, 2015/6302 karar sayılı ilamı).
Yapılan açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, davalı banka tarafından kendi personeli olan davacıya karşı, usulsüz işlemlerle bankayı zarara uğrattığı iddiası ile 1.296,63TL tutarındaki alacağın tahsilinin güvence altına alınması için Ankara 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 1992/4496 D.İş sayılı dosyası ile ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu, mahkemece tedbir talebinin kabul edilerek alacak miktarı kadar davacının taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine tedbir konulmasına karar verildiği ve tedbir konusu alacağa ilişkin olarak davacı tarafından davalıya karşı açılan alacak davasında ise Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/41 Esas sayılı dosyasında, davanın kısmen kabulüne, 315,87TL’nin 27/10/1992 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verildiği, kararın kesinleştiği görülmüş olup davacının davalıya karşı açmış olduğu davanın kısmen kabulüne karar verildiği dikkate alındığında, davacının dava açmadan önce alacağını güvence altına almak için ihtiyati tedbir talebinde bulunmasının haksız olmadığının kabulü gerektiği, alacak miktarının yargılamayı gerektirdiği, bu durumda davacı lehine maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmış, davacı vekilinin istinaf itirazları reddedilmiştir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2007/265 Esas, 2007/14760 Karar sayılı ilamı)
Yukarıda açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde, usul ve esas yönünden bir hukuka aykırılık görülmediğinden, HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1)İlk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin 1. fıkrası b bendinin 1 numaralı alt bendi gereğince; davacı tarafın istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 80,70TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3)İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4)Temyizi kabil olan bu kararın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince;Dairemiz tarafından tebliğe çıkarılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361.maddesi gereğince; tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/02/2022