Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2021/713 E. 2022/1432 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/713 – 2022/1432
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/713
KARAR NO : 2022/1432
KARAR TARİHİ : 05/10/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/01/2021
NUMARASI : 2020/551 Esas, 2021/17 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece davanın usulden reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, 3996 Sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun hükümlerine göre Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Kuzey Çevre Otoyolu’nun işletme hakkı sahibi, davalının ise işletme hakkı müvekkil şirkette bulunan köprü ve otoyolları kullanan kişi olduğunu, davalı adına kayıtlı bulunan davalıya ait farklı plaka sayılı araçlar ile muhtelif saat ve tarihlerde ücret ödemeksizin köprü ve otoyol geçişleri yapıldığını, bedeli ödenmeyen geçiş ücretleri, bu ücretlere ait gecikme cezaları, bu ücretlerin icra takip tarihine kadar işlemiş faizleri ile KDV bedellerinin tahsili için başlatılan icra takibine davalı tarafından itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, haksız itiraz nedeni ile %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı tarafa usulüne uygun davetiyeye rağmen davaya cevap verilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonunda özetle; borçların ifasında genel yetkinin borçlunun yerleşim yerinde, para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde, haksız fiilden kaynaklı borçların haksız fiilin gerçekleştiği yer mahkemeleri ve icra dairelerinin yetkili olduğu, dava dilekçesinde davacının adresinin İstanbul, borçlu şirketin adresinin Gaziantep, İhlali geçişin yapıldığı yerin İstanbul olduğu, bu nedenlerle Ankara icra dairesinin yetkili olmadığına, yetkili icra dairesinin davalının kendi seçimine göre de Gaziantep icra dairesi olduğuna dair icra dairesinin yetkisine yapmış olduğu itirazın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle yetkili icra dairesinde icra takibi yapılmadığından açılan davanın dava şartı noksanlığından usulden reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ilişki para borcundan kaynaklandığından 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 89. maddesi uyarınca götürülecek bir borç bulunduğunu, takip konusu alacağın doğum tarihinde müvekkili şirketin merkezi Ankara olduğundan borcun ifa yerinin de Ankara olması nedeniyle davalının icra dairesinin yetkisine itirazı yerinde olmadığını, takip konusunda Ankara İcra Dairelerinin yetkili bulunduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, otoyol/köprü geçiş ücreti ve cezasının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yetkili icra dairesinde icra takibi yapılmadığından açılan davanın dava şartı noksanlığından usulden reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Gerek istinaf sebebi yapılan ve gerekse HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni nedeniyle resen dikkate alınması gereken hususların incelenmesinde;
Ankara 27. İcra Dairesinin 2020/551 Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibine borçlu tarafından süresi içinde yetki itirazında bulunularakGaziantep İcra Dairelerinin yetkili olduğunun beyan edildiği, ayrıca borca, faize ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durduğu, davacı vekili tarafından hak düşürücü sürede eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın dayanağını oluşturan 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Hizmetleri Hakkında Kanun’un 30/5. maddesi “4046, 3465 ve 3996 sayılı kanunlar çerçevesinde işletme hakkı verilen veya devredilen otoyollar veya erişme kontrolünün uygulandığı karayollarından geçiş ücretlerini ödemeden geçiş yapan araç sahiplerinden, işletici şirket tarafından geçiş ücreti ödemeden giriş çıkış yaptığı mesafeye ait geçiş ücreti ile birlikte, bu ücretin dört katı tutarında ceza, genel hükümlere göre tahsil edilir. (Mülga ikinci ve üçüncü cümle: 16/5/2018-7144/18 md.)” hükmünü içermektedir.
İtirazın iptali davaları, yapılan takibe itiraz üzerine duran takibin devam etmesini sağlamak amacıyla açılan davalardır. Yasal dayanağını 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. İcra takiplerinde yetki hususu, 2004 sayılı İİK’nın 50. maddesi yollaması ile Usul Kanunu hükümlerine göre yapılmaktadır.
İcra ve İflas Kanunu’nun 50. maddesi; “(Değişik: 3/7/1940-3890/1 md.) Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir.
Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. İcra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur.
İki icra mahkemesi arasında yetki noktasından ihtilaf çıkarsa Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 25 inci maddesi hükmü tatbik olunur.”
6100 sayılı HMK’nın “Genel yetkili mahkeme” başlıklı 6. maddesi: “(1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. (2) Yerleşim yeri, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenir.”
6100 sayılı Kanun’un “Sözleşmeden doğan davalarda yetki” başlıklı 10. maddesi: “(1) Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir.”
6098 sayılı TBK’nın “İfa yeri” başlıklı 89. maddesi: “Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa aşağıdaki hükümler uygulanır;
1. Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde,
2. Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde,
3. Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde, ifa edilir.
Alacaklının yerleşim yerinde ifası gereken bir borcun doğumundan sonra alacaklının yerleşim yerini değiştirmesi sebebiyle ifa önemli ölçüde güçleşmişse borç, alacaklının önceki yerleşim yerinde ifa edilebilir.” düzenlemesini içermektedir.
İtirazın iptaline konu icra dosyasında, davalı icra dairesinin yetkisine de itiraz ederek Bursa İcra Dairesi’nin yetkili olduğu ileri sürdüğünden mahkeme öncelikle, tetkik merciinin (icra hukuk mahkemesinin) yerine geçerek icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyip kesin olarak sonuçlandırmalıdır.
İtirazın iptali davasının görülebilmesi, geçerli bir icra takibinin varlığına bağlıdır. Ortada geçerli takip yoksa itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. İcra dairesinin yetkisine itiraz halinde bu itiraz usulünce incelenip sonuçlandırılmadığı sürece geçerli bir takibin varlığından söz edilemez. Hukuk Genel Kurulunun 06/04/2004 tarih, 2004/19-410 esas, 2004/471 karar sayılı ilamı da bu yöndedir.
2004 sayılı Kanun’un yetkiyi düzenleyen 50. maddesinin 1. fıkrasına göre, para ve teminat borçlarına dair icra takiplerinde yetkili icra dairesi, 6100 sayılı HMK’nın yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirlenir. 6100 sayılı Kanun’un 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Aynı Kanun’un “Sözleşmelerden doğan davalarda yetki” başlıklı 10. maddesinde ise, sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu hüküm de özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Sözleşmenin yerine getirileceği yerin tarafların açık veya örtülü olarak belirlenmediği durumlarda, şayet borç bir para borcu ise sözleşmenin ifa edileceği yer 6098 sayılı Kanun’un 89. maddesine göre belirlenecektir. Bu maddeye göre, borç bir miktar paradan ibaret ise ödeme, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde yapılır. Para borçları kural olarak götürülecek borçlardandır. Bu durumda, 6098 sayılı Kanun’un 89. maddesi uyarınca bir para borcunun alacaklısının kendi yerleşim yerinde dava açmasında (veya 2004 sayılı Kanun’un 50. maddesi belirlemesiyle icra takibi başlatmasında) bir usulsüzlük bulunmamaktadır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 29/11/2021 tarihli, 2021/23461 esas, 2021/9283 karar sayılı Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairelerinin kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi kararı)
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelindiğinde; Dosya içerisinde bulunan İstanbul Ticaret Sicil kayıtlarından takip tarihi itibariyle şirketin adresinin … Ankara olduğu görülmüştür. İtirazın iptali davasının açıldığı tarihte davacı şirketin merkezinin İstanbul iline taşınmış olması Ankara İcra Dairelerinin takip tarihi itibariyle yetkisini ortadan kaldırmayacağı açıktır.
O halde; davacı alacaklının seçimlik hakkı gereği takip tarihi itibariyle yerleşim yeri olan Ankara İcra Dairelerinin de yetkili olduğu gözetilerek, icra takibinin yetkili icra dairesinde yapıldığının kabulü ile mahkemece icra dairesinin yetkisine yapılan itiraz reddedilerek, uyuşmazlığın esastan incelenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-4. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1)Davacı tarafın istinaf başvurusunun duruşma yapılmadan KABULÜ ile Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.01.2021 gün ve 2020/551 Esas, 2021/17 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin 1. fıkrası (a) bendinin 4. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2)Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
3) Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
4)Temyizi kabil olmayan bu kararın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 353/1-a-4. maddesi uyarınca kesin olmak üzere 05/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/10/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip