Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2021/375 E. 2022/442 K. 08.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ ….

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

…..
KARAR TARİHİ : 08/03/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/10/2020
NUMARASI …….
DAVANIN KONUSU : Tazminat

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, davanın kısmen kabulüne dair hükme karşı, süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/204 D.iş ve 2018/203 Karar sayılı dosyasında yapılan keşif sonucu düzenlenen tespit bilirkişi raporunda bildirildiği üzere; Ankara ……. önünde davalı tarafından tedbirsizce ve dikkatsizce yapılan kazı ve inşaat çalışmaları sonucunda alınan toprak hafriyatı sebebiyle alt tarafta bulunan ve davacıya ait olan 34,5kV … yeraltı kablolarının açığa çıkartıldığını, bir kısmının toprak şeve yatırıldığını, diğer kısmının da altları desteklenmediği için askıda kaldığını ve 3 tanesinin de koptuğunu, kazı nedeniyle … yeraltı kablolarının deplase edilip yeniden toprak altına alınması için gereken bedelin 2018 yılı … birim fiyatları üzerinden KDV dahil 268.563,87TL olduğunun tespit edildiğini, hasarlı kabloların ve diğer varlıkların deplase bedeli olan 267.543,58TL’nin tespit tarihi olan 27/09/2018 tarihi itibariyle … Bankasının avans işlemlerinde uyguladığı faiz oranı üzerinden işlemiş faiz ile birlikte işleyecek faizin %18 KDV’sinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı ve husumet itirazında bulunduklarını, yokluklarında yapılan tespite itiraz ettiklerini, idarenin kusurlu-kusursuz sorumluluğu bulunmadığını, yokluklarında yönetmeliğe aykırı olarak davacı tarafından tek taraflı hasar tutanağı tutulduğunu, bu tür altyapıların TS. 1097’ye göre yapılması gerektiğini, hasar bedelinin hangi kalemlerden oluştuğu belli olmayıp istenen miktarın fahiş olmasının yanında avans faizi istenemeyeceğini, idarenin temerrüte düşürülmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonunda özetle; davalı … adı geçen kazıya başlamadan önce ilgili yerde altyapı tesisi olup olmadığınının araştırmak zorunda olduğunu, dava dosyası içerisinde davalı …’nin davacı tarafa başvuru yaptığı ve güzergâh yardımı istediği konusunda herhangi bir belge görülemediğini, kazı çalışmasından önce davacı şirkete haber verilmemesi sebebiyle davalı taraf bu konuda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediğinden, davalı tarafın meydana gelen hasarda kusurlarının bulunmadığı yönündeki itirazların yerinde olmadığı kanaatine varıldığı, bunun yanı sıra çalışmalar sırasında kazı çalışması yapanın daha dikkatli olması, çalışmalarını ona göre yönlendirmesi ve gerekiyorsa elle kazı yapması gerektiği, meydana gelen olayda davalı taraf kazı yaparken dikkatsiz çalıştığı ve gereken tedbirleri almadığından bilirkişi raporunda belirtildiği üzere %100 oranında kusurlu olduğunun anlaşıldığı, davacı tarafından talep edilen malzeme bedellerin, piyasa fiyatlarına uygun olduğu anlaşıldığından davanın kısmen kabulü ile, 227.964,20TL’nin 27/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu alacağın zaman aşımına uğraması sebebiyle verilen kararın bozulması gerektiğini, bilirkişi raporuna karşı yapmış oldukları itirazları dikkate alınmadan rapor doğrultusunda hüküm tesis edildiğini, davacıya ait tesislerle ilgili dava konusu hatların deplase edilmesi yönünden idareyle iletişime geçilmediğini, bilirkişi raporunda deplase işlemi kapsamında talep edilebilecek tutar başlığı altında kablo, kablo montajı, muf ve muf montaj bedellerinin fahiş olarak belirlendiğini, kabloların yeniden kullanılıp kullanılamayacağı, hurda değeri ile ilgili değerlendirme yapılmadığını, hasara konu alacağın 27/09/2018 tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine ilişkin verilen kararın yerinde olmadığını, haksız fiil neticesinde ticari faiz hükmedilmemesi gerektiğini belirterek Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/828 Esas, 2020/518 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Somut olayda, davacının iletken ve tesislerine davalının yaptığı çalışmalar sırasında zarar verilip verilmediği, kusur oranları ve buna bağlı olarak davacının talep edebileceği tazminat tutarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davalı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava, haksız fiilden kaynaklanmakta olup, davanın kanuni dayanağının Türk Borçlar Kanunu 49-76. maddeleri olduğu tespit edilmiştir.
İlgili kanun maddeleri şöyledir.
Türk Borçlar Kanunu 49/1. maddesi, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”
Türk Borçlar Kanunu 50/1. maddesi, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.”
Türk Borçlar Kanunu 52. maddesi, “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.
Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.” hükmü yer almaktadır.
30.11.2000 tarih ve 24246 sayılı … Gazete’de yayınlanan Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği’nin 58. maddesinde” Kablolar:
b) Kabloların döşenmesi:
11) Yeraltına döşenecek kablolar, sokak ve alanlarda en az 80 cm derinliğe gömülmelidir. Bu yerlerin dışında en az 60 cm olmalıdır. Bu derinlik zorunlu durumlarda özel koruyucu önlemler alınarak 20 cm dolaylarında azaltılabilir.
13) Kablolar duruma göre toprak içine, kablo kanallarına ya da duvarlara tutturulan delikli tavalara veya merdiven raflara döşenmelidir. Deliksiz yapılmış tavalarla kablo döşenmesi tavsiye edilmez. Toprak içine yerleştirilen kabloların altında ve üstünde yaklaşık 10 cm kalınlıkta elenmiş kum bulunmalıdır. Kablonun üzerindeki kumun üzerine ve aynı kanala döşenen AG ve YG kabloları arasına tüm kablo boyunca dolu tuğla veya en az 6 cm kalınlıkta beton plaka veya plastik vb. malzemelerden yapılmış koruyucu elemanlar yerleştirilmelidir. Böylece çukuru açan işçilerin kazma darbelerinden kablo korunmalı ve orada kablo bulunduğu önceden anlaşılmalıdır. Bu koruyucunun yaklaşık 30 cm üzerine ise en az 10 cm genişliğinde polietilenden yapılmış uyarı şeridi konulmalıdır.
e) Kablo yerlerinin işaretlenmesi: Kablo tesisleri bulunan kuruluşlar, bunların yerlerini tam olarak işaretleyerek bu kabloların geçiş güzergahlarını gösteren planları, belediye ve mücavir alan sınırları içinde ilgili belediyelere, diğer yerlerde de ilgili mülki idare amirliklerine vermelidir. Yer altı kablo güzergahları kaplamasız yerlerde işaretli beton kazıklarla, kaplamalı yerlerde oyulmuş işaretlerle belirtilmelidir. Şöyle ki güzergahı görünmeyen kablolar (mesela hendek içindekiler), kablo güzergahı ve niteliği anlaşılacak şekilde işaretlenmelidir.
Bu çerçevede düz güzergah maksimum 100 m’de bir, ek ve branşman yerleri dönüş noktaları vb. yanılgıyı önleyecek şekilde işaretlenmelidir. Bu işaretler yerine göre beton kazık, pirinç veya döküm levha yada kaldırım kaplamasında oyulmak suretiyle yapılmalıdır.” hükmü yer almaktadır.
Yapı İşlerinde İş Güvenliği Tüzüğü’nün 20.maddesinde “Kazı işlerinin yapılacağı yerlerde; elektrik kabloları, gaz boruları, suyolları, kanalizasyon ve benzeri tesisatın bulunup bulunmadığı hususu önceden araştırılacak ve duruma göre gereken tedbirler alınacaktır.” ifadeleri bulunmaktadır.
Ankara Altyapı Koordinasyon Merkezi Çalışma Usul ve Esasları Uygulama Yönetmeliğinin ”Alt Yapı Tesis Çalışmalarının Yürütülmesi” kenar başlığını taşıyan 15. maddesinin m bendinde, “ Alt yapı kuruluşlarına ait tesis bulunduğu kısımlarda çalışmayı yaptıran kurum, kuruluş, özel veya tüzel kişiler kazı yerinde bu kuruluşlardan gözlemci bulunmasını sağlayacak, diğer kurumların alt yapı tesislerinde çalışma sırasında meydana gelecek zararlardan kazıyı yaptıran veya yapan kurum, kuruluş, özel veya tüzel kişiler sorumlu olacaktır. İlgili zararın tahsil edilmesi zararı veren ve zarara maruz kalan taraflar arasında gerçekleştirilir.” ibaresi yer almaktadır.
Dava konusu olayda, olay tarihi belirtilmemekle birlikte hasara ilişkin delil tespit başvurusu 21/09/2018 tarihinde gerçekleştirildiğine göre dava tarihi itibarı ile iki yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından buna yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
Somut olayda, ……. Ankara önünde davalı tarafından yapılan/yaptırılan kazı ve inşaat çalışmaları neticesinde davacıya ait yer altı elektrik şebekesinde hasar oluştuğu ve bu nedenle mevcut hatların deplasesi zorunluluğu meydana geldiği, dava konusu bölgede yapılan çalışmadan önce davacı idareye başvurulduğunun kanıtlanamadığı, ilk derece mahkemesince bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, bilirkişi kurulunun olayda davalının tam kusurlu olduğu ve davalının sorumlu olduğu tutar konusunda görüşünü mütalaa ettiği, halkın can güvenliği için hattın deplase edilmesinin zorunlu olduğunun Yargıtayca da kabul edildiği (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2019/2834 Esas, 2021/4158 Karar sayılı ilamı) ve bu bilirkişi raporu esas alınarak ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davalının kusurlarının bulunmadığı yönündeki istinaf talebinin dayanağı bulunmamaktadır. Bilirkişi kurulu tarafından yapılan hesaplama usul ve yasaya uygun olup hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Haksız fiilden kaynaklanan davalarda haksız fiil tarihinden itibaren tarafların tacir olması da gözetilerek avans faizi işletilmesi de doğrudur.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, usul ve yasaya uygun ilk derece mahkemesi kararına karşı davalı tarafın istinaf isteminin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince duruşma yapılmadan esastan reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1)İlk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin 1. fıkrası b bendinin 1 numaralı alt bendi gereğince; davalı tarafın istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 15.572,23TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 3.893,10TL harcın mahsubu ile bakiye 11.679,13TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3)İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4)Temyizi kabil olan bu kararın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince;Dairemiz tarafından tebliğe çıkarılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361.maddesi gereğince; tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine yahut temyiz edenin bulunduğu yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilebilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 08/03/2022

……….