Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2021/350 E. 2022/530 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ


KARAR TARİHİ : 16/03/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE … MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/03/2019
NUMARASI …..
DAVANIN KONUSU : Alacak

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, davalı …’na karşı açılan davanın reddine, diğer davalılar aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne dair hükme karşı, süresi içinde davacı vekili, davalılar … vekili ve .. AŞ vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ankara 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/139 D. İş sayılı dosyasında yapılan keşif sonucu düzenlenen tespit bilirkişi raporunda,…. dönüş kısmında … … binası inşaatının yapımını üstlenen yüklenici … ile alt yüklenici … İnş. Tic. San. AŞ tarafından gerçekleştirilen tedbirsizce ve dikkatsizce yapılan duvar … çalışması neticesinde, 2 adet kuğu tipi alüminyum aydınlatma direğinin deplase edilmesi gerektiğini, 5 adet aydınlatma direği arasındaki toplam 142 metrelik güzergahtaki elektrik kablolarının yenilenmesi gerektiğini, bahse konu işlerin gerçekleştirilebilmesi için tespit bilirkişi raporunda açıklandığı üzere keşif tarihi itibariyle 23.181,40 TL(KDV hariç) masraf gerektiğini, açıklanan nedenlerle hasarın giderilmesi için KDV dahil 27.354,05 TL’nin hasar tespit tarihi olan 29/09/2016 tarihinden itibaren … Bankasının avans işlemlerinde uyguladığı faiz oranı üzerinden hesaplanacak faiz ile birlikte işleyecek faizin %18 KDV’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; ticari dava olmayan uyuşmazlıkta görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu, bu nedenle davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, idarenin söz konusu zarardan sorumlu olmadığını, zira bahse konu duvar imalatlarının … tarafından ihalesinin yapılmış olup, ……. tarafından yapıldığını, elektrik sistemlerine zarar veren duvar imalatı ile alakalı idarenin bir tasarrufunun bulunmadığını, bu nedenle idareye herhangi bir husumet yöneltilemeyeceğini, ayrıca … İnş. .. A.Ş ile idare arasında duvar imalatına ilişkin herhangi bir sözleşme olmadığını, idarenin sadece … … binasını yaptığını, duvar imalatanın idarenin sorumluluğunda olmadığını, idarenin ihale ve sözleşme kapsamında olmayan iş ve işlemlerden dolayı sorumlu tutulamayacağını, açıklanan nedenlerle davanın öncelikle usulden reddine, aksi halde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu edilen deplase ve elektrik kablo yenilenmesi işi idareler arası talep ve yazışmalara konu edilmiş bir husus olup, davacının normal bir deplase işi gerçekleştirdiğinden müvekkilini ilgilendirmediğini, tedbirsiz ve dikkatsizce bir duvar çalışması olmadığından müvekkili hakkında husumet itirazında bulunduklarını, davacı her ne kadar 29/09/2016 tarihini hasar tespit tarihi olarak ileri sürülmüş ise de; iddia edilen şekilde bir hasar bulunup bulunmadığı, hasarın ne zaman gerçekleştiği, kim tarafından gerçekleştirildiği tam olarak belli olmadığından usul gereği zaman aşımı definde bulunduklarını, ayrıca müvekkili şirketin aydınlatma direğine ve elektrik kablolarına herhangi bir zarar vermediğini, müvekkilinin duvar inşaatına başladığında dava konusu edilen işler ile ilgili idarelerce yer değişimi/deplase ve kablo işleri önceden yapıldığını, bu nedenle müvekkilinin kusur ve sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini belirterek davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle zamanaşımı def’ini ileri sürdüklerini, 6100 sayılı Yasanın 2. maddesi gereği görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu ve davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkil idare yönünden husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili idarenin … işlerine ilişkin herhangi bir sözleşmenin tarafı olmadığını, dolayısıyla oluşan zararda herhangi bir kusuru da bulunmadığını belirterek davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı … ile … ….AŞ. arasında 17/02/2014 tarihli “… … Binası, 1’er adet sosyal tesis ve kreş binası, 3 adet misafirhane inşaatları ile altyapı ve çevre düzenlemesi” işi kapsamında sözleşme akdedildiği, 27/06/2016 tarihinde ise, davalı … ile davalı ….. AŞ.arasında, “… yerleşkesinde yeni spor tesisleri, çevre ihatası, yürüyüş yolları, peyzaj ve alt yapı çalışmaları, konferans salonu ile yangın hareket merkezi tamamlama” işleri konusunda anahtar teslim götürü bedelli sözleşme akdedildiği, iş bu sözleşmeler kapsamında alt yüklenici ….AŞ.’nin tarafından yapılan ihata duvarının yenilenmesi çalışmaları sırasında davacıya ait aydınlatma tesislerinin bir kısmının … sınırları içerisinde kaldığı ve hasar gördüğü, bu nedenle deplase gerekliliği doğduğu dosya kapsamına alınan bilirkişi raporu ile tespit edilmiş olup, davalı …’nün plan değişikliği sonrasında işi diğer davalı yükleniciye sözleşme ile verdiğinde, durumu davacı …’a bildirmeyerek, hattın zarar görmeksizin deplasesini sağlatmadığı, yine alt yüklenici ….AŞ.’nin bu hususta davacı … veya idare nezdinde bildirimde bulunmadığı anlaşılmakla, bu suretle oluşan hasardan … ve … AŞ.’nin müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları sonucuna varıldığı, diğer taraftan, davalı … ile ….AŞ. arasında 17/02/2014 tarihli “… … Binası, 1’er adet sosyal tesis ve kreş binası, 3 adet misafirhane inşaatları ile altyapı ve çevre düzenlemesi” işi kapsamında sözleşme akdedildiği, işbu sözleşmenin 22.maddesinde, “yüklenici ve alt yüklenicinin sorumluluğuna ilişkin hususlarda Yapım İşleri Genel Şartnamesinde yer alan hükümler uygulanır,” şeklinde düzenleme yapıldığı, sözleşmenin eki mahiyetindeki Yapım İşleri Genel şartnamesinin 9.maddesinde ise, …yüklenicinin kusurlu olduğu hallerde, kusur nedeniyle sigortanın ödemediği bedeller için yüklenici idareden hiçbir talepte bulunamayacağı gibi, işin devamı süresince meydana gelecek kazalardan, bu kazaların sebep olacağı can ve mal kaybından ve üçüncü şahıslara verilecek her türlü zararlardan yüklenici doğrudan sorumlu olacaktır, yüklenici veya alt yüklenicinin sigorta kapsamı içinde veya dışında kalan hareket ve fiillerden dolayı meydana gelecek bütün talep ve iddiaların karşılanması yükümlülüğü de yükleniciye aittir, yüklenici bu gibi mesuliyetlerden idareyi ve idare personelini sorumlu tutmayacak ve bu hususu kabul etmiş sayılacaktır,” şeklinde düzenleme yapıldığı, açıklanan sözleşme hükmü doğrultusunda, alt yüklenici … …AŞ’nin üstlendiği, … … Binası yapım işi sırasında oluşan hasar ve zarardan davalı … sorumlu tutulamayacağı gerekçesi ile davanın kısmen kabulü ile, 14.233,03TL alacağın (12.061,89TL’lik kısmı bakımından hasar tespit tarihinden(29/09/2016) itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte) davalılar … … Tic. San. AŞ ve …’nden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davalı T.C … …’na karşı açılan davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; … kazı ruhsatı bedelinin müvekkilinin alacağı içerisinde hesaplanması gerektiğini, tazminat bedeline KDV’nin eklenerek faiz işletilmesi gerektiğini, vekalet ücreti takdirinde hatalı karar verildiğini ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun protokol ve sözleşme şartlarına aykırı olduğunu, müvekkili yönünden davanın husumet nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, müvekkili kurumun zararın meydana gelmesinde bir kusurunun bulunmadığını, davacının zararından sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … … … AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının zararının müvekkili şirketin haksız fiil sonucu meydana geldiğinin ispat edilemediğini, tespit dosyasını kabul etmediklerini, olaya ilişkin hasar tutanağının bulunmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Davacının zararından davalıların sorumlu olup olmadıkları, KDV’ye faiz işletilmesinde ve vekalet ücreti takdirinde hata yapılıp yapılmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davalı …’na karşı açılan davanın reddine, diğer davalılar aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne dair hükme karşı, davacı vekili, davalı … vekili ve … … … … AŞ vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dosya kapsamından, davalı … ile … arasında … binası yapım işi konusunda bir sözleşme imzalandığı ve projenin yürütülmesi esnasında davacı şirkete ait elektrik direklerine zarar verildiği iddia edilmiştir.
Davalı … ve … birer kamu tüzel kişisidir. Anılan tüzel kişiliğe bağlı olarak ve kamusal kurallar çerçevesinde faaliyet gösteren kurumların eylem ve işlemleri de kamusal nitelikte olup kamu hizmeti kavramı çerçevesindedir. İstemin ileri sürülüş ve olayın gerçekleşme biçimine göre davanın anılan davalılara yöneltilmesinin nedeni de davalı kurumların … kusuruna ilişkindir.
İdarenin kusura dayanan sorumluluğu, uygulamada “… kusuru” kavramı ile anlatılmaktadır. … kusurunun üç durumda varlığı hem yargı içtihatları hem de öğreti tarafından kabul edilmiştir. Bu üç durum; hizmetin hiç işlememesi, hizmetin geç işlemesi ve hizmetin kötü işlemesidir.
Buna göre idare kural olarak yürüttüğü kamu hizmeti ile nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup, İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasının “b” bendi gereğince “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar” idari yargı yerinde tam yargı davası açabilecektir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/b bendinde, “Yargı yolunun caiz olması” (c) bendinde ise “Mahkemenin görevli olması” dava şartı olarak belirlenmiştir. Aynı Kanunun 115. maddesinde dava şartlarının davanın her aşamasında ve resen inceleneceği, dava şartı noksanlığının tespiti halinde davanın usulden reddine karar verileceği belirtilmiştir.
Bu durumda, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince bu tür istemlerin tam yargı davası olarak idari yargı yerinde açılacak davada ileri sürülmesi gerektiği gözetilerek davalılar … ve … yönünden yargı yolu bakımından davanın usulden reddine karar verilmesi gerekir iken davanın esastan incelenerek sonuçlandırılması doğru görülmemiştir (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2012/14952 Esas 2013/13857 Karar sayılı ilamı).
Kabule göre, davalılar … ve … … … AŞ yönünden red sebebi aynı olduğundan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2 maddesi gereğince davalılar lehine tek vekalet ücreti hükmedilmesi gerekirken ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi isabetli olmamıştır.
İlk derece mahkemesince, davacının zararının belirlenmesi bakımından alınan bilirkişi raporunun ve ek raporların dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerle uyumlu olduğu, gerekçeli ve denetime uygun olduğu görülmüş olup mahkemece hükme esas alınmasında bir isabetsizlik görülmemiş, zararın kapsamına yönelik davalı … … … AŞ vekilinin istinaf itirazlarına itibar edilmemiştir.
Haksız fiilden kaynaklanan eldeki davada davacının gerçek zararı bilirkişilerce belirlenmiş olup ayrıca KDV istenemeyeceğinden KDV’ye faiz işletilmesi gerektiğine yönelik davacı vekilinin istinaf itirazı reddedilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak düzeltilerek yeniden esas hakkında, davalı … … … AŞ vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Davacı ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun duruşma yapılmadan KABULÜ ile, Ankara 2. Asliye … Mahkemesinin 29/03/2019 gün ve 2017/49 Esas, 2019/312 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
B)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesinin 1.fıkrası (b) bendinin 2.maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla;
1)Davalı … … … ve … AŞ aleyhine açılan davanın KISMEN KABULÜ ile, 14.233,03TL alacağın(12.061,89TL’sine 29/09/2016 tespit tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte) davalı … … … ve … AŞ’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2)Davalı … ve T.C. … … aleyhine açılan davanın yargı yolu caiz olmadığından USULDEN REDDİNE,
3)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 972,26TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 467,14TL harcın mahsubu ile bakiye 505,12TL karar ve ilam harcının davalı … … … ve … AŞ’den alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4)Davacı tarafından peşin yatırılan ve alınmasına hükmedilen 467,14TL harcın yargılama gideri olarak davalı … … … ve … AŞ’den alınarak davacıya verilmesine,
5)Davalı … harçtan muaf olduğundan ve istinaf başvurusu sırasında herhangi bir harç yatırmadığından harç iadesi konusunda karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça yatırılan 54,40TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacıya iadesine,
6)Davacı tarafından hükümden önce yapılan 31,40TL başvurma harcı ile 1.368TL yargılama gideri ve hükümden sonra yapılan 35,50TL olmak üzere toplam 1.434,90TL yargılama giderinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326/2.maddesi uyarınca, tarafların haklılık oranına göre 746,62TL’sinin davalı … … … ve … AŞ’den alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7)Tarafların istinaf başvurularının haklı görülmesi sebebiyle istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
8)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 332/3.maddesi uyarınca, hükümden sonraki yargılama giderlerinin haklılık oranına göre davacı tarafa ve … … … ve … AŞ’ye yüklenmesine,
9)Davacı, vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.100TL vekalet ücretinin davalı … … … ve … AŞ’den alınarak davacıya verilmesine,
10)Davalı … … … ve … AŞ, vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.100TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11)Davalı … ve T.C. … …, vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.100TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
12)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi uyarınca, yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesinden sonra iadesine,
C- 1)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin 1. fıkrası b bendinin 1 numaralı alt bendi gereğince; davalı … … … ve … AŞ’nin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 972,26TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 244TL harcın mahsubu ile bakiye 728,26TL harcın davalı … … … ve … AŞ’den alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3)İstinaf yoluna başvuran davalı … … … ve … AŞ tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4)Temyizi kabil olmayan bu kararın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362.maddesi gereğince; miktar veya değeri yüz yedi bin doksan (107.090) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/03/2022
….