Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2021/2158 E. 2023/560 K. 07.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2158 – 2023/560
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2158 Esas
KARAR NO : 2023/560
KARAR TARİHİ : 07/03/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2021
NUMARASI : 2017/799 Esas, 2021/191 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonucunda mahkemece davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine dair verilen karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; ilk derece mahkemesinin dava açılmasının hukuki yarar yokluğundan reddine ilişkin kararının usule ve kanuna aykırı olduğunu, diğer yandan ilk derece mahkemesinin kararını bir an için icra müdürlüğünce uygulanacak olsa bile davalı yanın itirazdan sonra ödemiş olduğu tutardan yalnızca icra takibinin toplam tutarının 6.762,46TL’nin taraflarına ödenebilecek olduğunu, itiraz üzerine icra takibi durduğundan geriye kalan icra takibinden sonraki işlemiş faiz, icra vekalet ücreti, icra giderleri ve harçların karşı yandan tahsil edilmeyecek ve taraflarına ödenmeyeceğini, bu nedenle ilk derece mahkemesince en azından icra takibinden sonra işlemiş faiz, icra vekalet ücreti, icra giderleri ve harç açısından karar verilmesi gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava hakkı, hukuki yarar ile sınırlıdır. Davacı, ihlal edildiğini ileri sürdüğü hakkını elde edebilmek için mahkeme kararına muhtaç bulunmalıdır. Keza, hukuki korunmada, (davada) zorunluluk olmalıdır. İdeal veya geleceğe dönük bir yarar yeterli değildir. Kural olarak, eda davalarında hukuki yararın varlığı asıldır ve ayrıca bu yönde bir ispat yükümlülüğü yoktur. Tespit davalarında ise; hukuki ilişkinin varlığının, ‘hemen’ tespit edilmesinde, davacının korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması gerekir. Bu da, üç şartın birlikte varlığına bağlıdır:
a)Davacının bir hakkı veya hukuki durumu, güncel (halihazır) bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı;
b)Bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı;
c)Yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen (icraya konulamayan) tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır.
Dosya kapsamı ve mevcut delil durumu birlikte değerlendirildiğinde, itirazın iptaline konu icra takibinin 08/08/2017 tarihinde başlatıldığı, borçlu olan davalının 23/08/2017 tarihli itirazı üzerine icra takibinin durdurulduğu, icra takibi ile talep edilen ve itiraza uğrayan alacak miktarı 6.762,46 TL olup, davalı tarafından dava açılmadan önce yapılan kapak hesabı sonucu itiraza konu alacağı aşar şekilde 07/09/2017 tarihinde 7.965TL ödeme yapıldığı, eldeki davanın bu ödeme yapıldıktan sonra 27/11/2017 tarihinde açıldığı, her ne kadar icra müdürlüğü tarafından daha önceden gerçekleştirilen itiraz nedeniyle davalının yaptığı ödeme davacıya aktarılmamış ise de, davalı tarafça dava açılmadan önce çekince ileri sürülmeksizin icra dosyasına yapılan ödeme nedeni ile davalının aslında itirazını geri aldığı varsayılarak İcra Müdürlüğü tarafından dosyaya yatırılan paranın davacıya ödenmesi gerektiği, İcra Müdürlüğünün ödemeyi ret etmesi durumunda şikayet yoluyla sorunun İcra Hukuk Mahkemesince çözümlenmesi gerektiği, 07/09/2017 tarihinde kapak hesabı yapılarak yapılan ödemeden sonra alacaklı olan davacı tarafın ayrıca bu tarihten sonra işlemiş faiz, icra vekalet ücreti, icra giderleri ve harçlara ilişkin bir talepte bulunamayacağı, bu nedenle dava tarihinden önce davalı tarafça icra takibine konu alacağı aşar şekilde ödeme yapıldığı için itirazın iptali davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesince aynı gerekçe ile davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu değerlendirilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde, usul ve esas yönünden bir hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1)İlk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin 1. fıkrası b bendinin 1 numaralı alt bendi gereğince; davacı tarafın istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 179,90TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3)İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4)Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere 07/03/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 08/03/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip