Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2038 – 2023/176
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/2038 Esas
KARAR NO : 2023/176
KARAR TARİHİ : 24/01/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/06/2021
NUMARASI : 2016/398 Esas, 2021/400 Karar
DAVACILAR :
VEKİLİ
İFLAS İDARE MEMURU :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonucunda mahkemece davacı … tarafından açılan davanın reddine, davacı … tarafından açılan davanın usulden reddine, davacı…. AŞ tarafından açılan davanın açılmamış sayılmasına dair verilen karara karşı davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, basın özgürlüğü ve haksız fiilden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacı … tarafından açılan davanın reddine, davacı … tarafından açılan davanın usulden reddine, davacı…. AŞ tarafından açılan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davalılar tarafından herhangi bir araştırma ve gerekçelendirme yapılmadan, doğruluğu tam olarak tespit edilemeyen bilgiler doğrultusunda müvekkiller aleyhine birden çok ithamlarla birlikte haber yapıldığını, davalıların gösterilmesi gereken azami dikkat ve özeni değil, basit ve sıradan özen ve dikkati bile göstermediğini, yerel mahkemece verilen karar basit ve genel geçer ifadelerle gerekçelendirilen bir karar olup söz konusu kararın kaldırılması gerektiğini, dava konusu yazı incelendiğinde; okuyan kişileri daha ikna edici olmak için yukarıda özetlenen gerçeğe aykırı bilgiler verildiğini, sahte fatura denilerek okuyucunun dikkatinin çekildiğini, para akışının sanki uluslar arası ticaret hukukuna uygun değilmiş gibi yurt dışındaki bir banka kanalıyla yapıldığına dair imada bulunulduğunu ve daha da önemlisi güncel olması ve herkesin hassasiyetle takip ettiği 17 Aralık operasyonu ve İranlı iş adamları, yolsuzluk veya kirli para transferi ile bağlantı kurularak dikkat çekilmeye çalışıldığını,haberin verilişi biçimi ile haberin içeriğinin de farklı olduğunu, müvekkillerinin 17 aralık operasyonu ile bir alakası olmamasına karşın dava konusu yazıda varmış gibi belirtildiğini, söz konusu haberlerin doğruluğu konusunda teyit alınmadan yapılan haberde, davalıların kusurlu ve kötü niyetli olduklarını belirterek, yerel mahkemece verilen hukuka aykırı kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava konusu haber nedeniyle davacıların şikayetçi olması sonrası davalılar … ile dava dışı… hakkında iftira, sesli yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret suçlarından İstanbul Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/147 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda, sanık …’ün verdiği iddia edilen bilgilerle sanık … tarafından alınan yazı incelendiğinde; katılan …’e ait … ve … isimli şirketlerin yaptığı iddia edilen yolsuzluklara ilişkin bilgiler verildiği, yazıda katılan …’in şahsına yönelik hakaret içeren bir ifadenin bulunmadığı, yazının içeriği itibariyle halkı ilgilendiren haber ve görüşlerin iletildiği, bu hususun basın özgürlüğü kapsamında kaldığı ayrıca hakaret suçunun tüzel kişilere karşı işlenemeyeceği, bu nedenle katılan şirketler bakımından yazının hakaret suçunu barındırdığının düşünülemeyeceği, tüm bu nedenlerle sanıkların eylemlerinin suç kapsamında kalmadığı belirtilerek sanıklar hakkında beraat kararı verildiği, kararın istinaf edilmesi sonrası İstanbul BAM 1. Ceza Dairesinin 2019/119 Esas ,2019/644 Karar sayılı ilamı ile istinaf başvurusunun kesin olarak reddine karar verildiği ve dosyanın 29/03/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve tüm dosya kapsamına göre, davaya konu … Gazetesi’nin 16/03/2014 tarihli nüshasının 14.sayfasında yayınlanan, … tarafından kaleme alınan “…” başlıklı haber bir bütün olarak incelendiğinde, yazıda yazar …’ın, davacı …’e ait …. AŞ eski çalışanı davalı … ile yaptığı görüşme sonrası edindiği bilgilere göre …. AŞ’nin aldığı projeler için Türkmenistan’a inşaat malzemesi yolladığı, ancak bu malzemeleri direk göndermeyip tedarikçi firmalar ile Dubai’de kurdukları … isimli şirket üzerinden anlaşma yaparak tedarikçi firmaların …’ye gönderdiği tırların Türkmenistan’a direk girmeyip İran’da bir petrol istasyonunda ….AŞ tarafından düzenlenen sahte faturalar ile değiştirip Türkmenistan’a girdikleri, taşıdıkları malı ise Türkmenistana satılmış gösterdikleri, …’nin de Türkmenistandaki alıcıya sahte fatura kestiğinden bahsedildiği, yapılan haber içeriğinde geçen ifadelerin davacı …’in kişilik haklarını ihlal edici nitelikte olmadığı, nitekim davalılardan …’ün Maliye Bakanlığına ….A.Ş. hakkında sahte faturalarla kar sağladığı ve vergi kaçırdığından bahisle gazeteye konu olan yazıdan önce 2013 yılında ihbar mektubu gönderdiği, haberde de buna atıf yapıldığı ve …’ün diğer iddialarına yer verildiği, haberin yayım tarihi itibarıyla güncel ve kamuoyu ilgisine matuf olduğu, bu nedenle haberin yayınlanmasında kamu yararı bulunduğu, yayının toplumun haber alma hakkı ve diğer anayasal haklar çerçevesinde hukuka uygun olarak yapıldığı, davaya konu haberlerde kullanılan başlığın gazetecilik üslubu gereği okuyucunun dikkatini çekmeyi amaçladığından hukuka uygun olduğu, haberde öz ile biçim arasındaki dengenin korunduğu, basın ve ifade özgürlüğü sınırlarının aşılmadığı, ayrıca davalı … tarafından yapılan açıklamaların ise, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve eleştiri sınırları içerisinde kaldığı, bu nedenle de kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat ödetilmesi koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesinin aynı gerekçeler ile davanın reddine karar vermesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde, usul ve esas yönünden bir hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1)İlk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin 1. fıkrası b bendinin 1 numaralı alt bendi gereğince; davacı tarafın istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 179,90TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60TL harcın davacılardan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3)İstinaf yoluna başvuran davacılar tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4)Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere 24/01/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 24/01/2023
Başkan
e-imza
Üye
e-imza
Üye
e-imza
Katip
e-imza