Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2021/1855 E. 2023/92 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1855
KARAR NO : 2023/92
KARAR TARİHİ : 11/01/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/06/2021
NUMARASI : 2020/522 Esas, 2021/364 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tazminat

Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, haksız haciz nedenine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın maddi tazminat yönünden kısmen kabulüne, manevi tazminat yönünden reddine karar verilmiştir.
Taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; haciz mahallinde müvekkili şirketin iş yeri belgeleri incelendiğinde iş yerinin dava dışı borçlu kişi ile ilgisinin olmadığının tespitine rağmen haciz yapılmasının istendiğini, bu durumun kötü niyeti açıkça gösterdiğini, haciz tarihinden 6-7 ay önce borçlu tarafından iş yerinin boşaltılarak müvekkili şirketçe işletilmeye başlandığının haciz sırasında dile getirilmesine rağmen hacze devam edildiğini, yapılan fiili haciz ile müvekkili şirketin ticari itibarının zedelendiğini ve manevi tazminatın şartlarının oluştuğunu ileri sürmüştür.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; haciz yapılan adresin borçlu ile ilgisinin bulunduğuna dair tanık dinletme taleplerinin dikkate alınmadığını, haciz yapılan adresin dava dışı borçlunun iş yeri adresi olduğunu, borçlu üçüncü kişi ile davacının aynı iş yerinde aynı alanda faaliyet gösterdiklerini, haciz sırasında iş yeri çalışanlarının iş yerinin borçludan devralındığını beyan ettiklerini, borçlunun kira sözleşmesinin 01.02.2020 tarihinde feshedilmesine rağmen davacı ile kira akdinin 29.01.2020 tarihinde imzalandığını, tüm bu emarelerin haciz yapılan adresin borçluya ait olduğunu veya şirketler arasında organik bağ bulunduğunu gösterdiğini, yapılan haczin haksız olduğuna dair dosya kapsamında delil bulunmadığını, malların muhafaza altına alınmasına davacının yedi emin olarak malları almamasının sebep olduğunu, istihkak davası açılmamasının borçlunun hacizden hemen sonra gelip taahhüt vermesinden kaynaklandığını, maddi zarardan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını ileri sürmüştür.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Davalı tarafın istinaf istemi yönünden yapılan incelemede;
Davalı tarafından istinaf istemine konu edilen tutarın maddi tazminat olarak hüküm altına alınan 2.047,70 TL olduğu anlaşılmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2. maddesinde öngörülen “Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir.” sınırı, 6763 sayılı Kanunun 44. maddesiyle Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen Ek Madde 1’de öngörülen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle karar tarihi olan 2021 yılı için 5.880,00 TL’dir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2 ve 352. maddeleri gereğince istinaf edenin sıfatına göre hükmedilen ya da mahkemece kabul edilmeyen bölümünün miktar veya değeri karar tarihi itibariyle 5.880,00 TL’yi geçmeyen davalara ilişkin ilk derece mahkeme kararlarının istinafı kabil değildir. İstinaf dilekçesi, kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, verilmemiş olması halinde bölge adliye mahkemesi tarafından istinaf isteminin reddine karar verilebilecektir.
İstinafa konu edilen miktar, yukarıda belirtilen istinaf kesinlik sınırının altında kalmaktadır. O halde ilk derece mahkemesi kararının istinaf kabiliyeti olmayıp kesin olduğu Dairemizce dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda tespit edilmekle davacının istinaf dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı tarafın istinaf istemi yönünden yapılan incelemede;
Haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Buna karşılık, haksız haciz kararı alan alacaklının kusursuz sorumluluğu sadece maddi tazminat bakımından geçerli olup, manevi tazminat yönünden TBK’nın 49. maddesindeki koşulların oluşması gerekir. Bu maddeye dayalı sorumluluk ise, kusura dayalıdır. Bu itibarla, alacaklının kötüniyetli veya iyiniyetli olup olmadığı da sonuca etkili olup, ağır olmasa da kusurlu olması da gerekmektedir. (Bkz. Prof. B. Kuru, İcra ve İflas Hukuku, Ankara, 1993, Cilt 3, Sh.2583 v.d).
Aynı yöndeki Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 06.07.2020 tarih 2019/2535 Esas, 2020/2544 Karar sayılı ilamında da; Haksız hacze dayalı manevi tazminat istemi 818 sayılı BK.’nun 49. maddesinden (6098 sayılı TBK’nun 58. maddesi) kaynaklanan bir sorumluluk olup, kusura dayanan bir sorumluluk türüdür. Bu nedenle de takip (haciz) yaptıran kişinin takipte veya haciz işleminde kötü niyetli ve kusurlu olduğu olgusu gerçekleşmedikçe ve ağır bir zarar da doğmadıkça manevi tazminatla sorumlu tutulamayacağı belirtilmiştir.
Şu halde haksız haciz sebebiyle tazminat davasında manevi tazminata hükmedebilmek için davalı alacaklının icra takibinde kötü niyetli veya ağır kusurlu olması gerekir.
Somut olayda, davaya konu takip dosyasındaki borçlu şirketin eski adresi ile haciz yapılan yerin adresinin aynı olduğu, davacı şirketin aynı adreste daha sonradan faaliyete başladığı, haciz mahallinde beyanına başvurulan davacı şirket çalışanlarınca iş yerinin dava dışı borçludan devralındığının beyan edildiği, davacı işverenin dava dışı borçlu ile aynı alanda faaliyet gösterdiği, 29.01.2020 tarihli dava dışı kiraya veren ve borçlu arasında imzalanan protokolde kira sözleşmesinin 01.02.2020 tarihinde feshedildiğinin belirtilmesine rağmen davacı şirket tarafından henüz sözleşme feshedilmeden ve 29.01.2020 tarihinde iş yerinin kiralanmış olması, haczedilen malların davacı şirket yetkililerince yedi emin olarak kabul edilmemesi sebebiyle muhafaza işlemlerinin yapıldığı hususları birlikte değerlendirildiğinde haczin haksız ve kötü niyetli olduğunun ispatlanamadığı kanaatine Dairemizce de varılmakla şartları oluşmayan manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı tarafın istinaf dilekçesinin kesinlik nedeniyle reddine, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf itirazlarının reddi ile ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince duruşma yapılmaksızın istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
A-1)Karar tarihi itibariyle 5.880,00 Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar kesin olup istinaf yoluna başvurulamayacağından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 341/2, 346 ve 352. maddeleri gereğince davalı tarafın istinaf dilekçesinin REDDİNE,
2)Davalı tarafça istinaf kanun yolu başvurusu sırasında yatırılan istinaf harçlarının talep halinde iadesine,
3)İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B-1)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin 1. fıkrası b bendinin 1 numaralı alt bendi gereğince; davacı tarafın istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3)İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4)Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere 11/01/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/01/2023


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır