Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2021/1731 E. 2022/2272 K. 28.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1731 Esas
KARAR NO : 2022/2272
KARAR TARİHİ : 28/12/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/04/2021
NUMARASI : 2020/489 Esas, 2021/256 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Yönetim Kurulu Kararının İptali İstemli

Taraflar arasındaki OSB yönetim kurulu kararının iptali istemine ilişkin davanın yapılan yargılaması sonucunda mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, arsa tahsis işleminin iptaline dair OSB yönetim kurulu kararının iptali ile arsanın davacı şirket adına tescili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, karara dayanak bilirkişi raporunda dava konusunun anlaşılamadığını, taleplerinin arsa tahsis işleminin iptalinin kaldırılması ve söz konusu arsaya konu tahsis hakkının taraflarına tescil edilmesi olduğunu, mülkiyet hakkı iddiasında bulunulmadığını, buna rağmen bilirkişi tarafından arsa bedelinin ödenmiş olmasının mülkiyet hakkı sağlamadığı yönünde görüş bildirildiğini, raporun hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, dava konusu arsanın müvekkiline yaklaşık 17 sene önce tahsis edilmiş olmasına rağmen davalı tarafından 17 sene boyunca tahsis işleminin iptali gerekçelerinin hiçbirinin bildirilmediğini ve bu konuda hiçbir işlem yapılmadığını, davalı tarafından tamamen keyfi olarak 15/01/2020 tarihli yazı ile kanunda öngörülmeyen ve istenilen işlemlerin gerçekleşmesinin imkânı olmayan 5 ay gibi kısa bir süre verildiğini, bu süre zarfında müvekkili tarafından bazı hususlar tamamlanmaya çalışılmışsa da, davalı tarafından kötü niyetli bir şekilde tahsis işleminin iptaline karar verildiğini ileri sürerek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dosya kapsamından, davacı şirket tarafından 30/10/2002 tarihli yazı ile davalı OSB’ye başvurularak dava dışı ….’nin 2. OSB’deki arsasını devralmak istediğinin bildirilmesi üzerine OSB yönetim kurulunca devrin kabulüne karar verildiği, davacı şirketçe 03/01/2003 tarihli Arsa Tahsis Talebi Devir Talep Formu ile Taahhütnamenin imzalanarak OSB’ye sunulması üzerine 100491 ada 8 nolu parselin davacı şirkete tahsis edildiği, talep formunda yatırım konusunun kimyasal madde imalatı olduğunun belirtildiği, arsanın tahsis edildiği 2003 yılından sonra davacı şirket tarafından parsel üzerinde hiçbir işlem yapılmadığı, yalnızca 2019 yılında OSB’ye müracaat edilerek taşınmaz üzerine geri dönüşüm tesisi kurmak istendiğinin belirtildiği, ancak davalı OSB’nin görüş talebi üzerine Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından anılan tesisin OSB Uygulama Yönetmeliğine göre kurulamayacak tesisler arasında yer aldığının bildirildiği, davalı OSB tarafından 15/01/2020 tarihli yazı ile 03/01/2003 tarihinde tahsis edilen parselle ilgili tahsisten bu tarafa Bölgeye herhangi bir başvuru ve işlem yapılmadığının tespit edildiği açıklanarak OSB Uygulama Yönetmeliğinin 60. maddesi uyarınca her türlü yasal tedbirlerin alınacağının davacı şirkete bildirildiği, davalı OSB’nin 10/06/2020 tarihli 14 nolu yönetim kurulu toplantısında davacı şirkete tahsisli davaya konu taşınmazın tahsisinin iptaline karar verilerek tahsis iptalinin 19/06/2020 tarihli 01/001-698 sayılı yazısı ile davacı şirkete bildirilmesi üzerine tahsisin iptaline dair OSB yönetim kurulu kararının iptali istemiyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu, ileri sürülen istinaf sebepleri ve yasal düzenlemeler gözetildiğinde; davacı şirket tarafından sanayi tesisi kurma taahhüdünde bulunulmasına karşın tahsisin yapıldığı 2003 yılından itibaren yaklaşık 17 yıllık süre içerisinde davaya konu taşınmaza sanayi tesisi kurmaya yönelik herhangi bir işlemde ve OSB yönetimine bir müracaatta bulunulmadığı, haklı ve mücbir bir sebep olmaksızın tahsisten itibaren hiçbir yatırım yapmayan ve OSB mevzuatından kaynaklanan diğer yükümlülüklerinin yerine getirmeyen davacı şirkete yapılan tahsisin, 4562 sayılı Yasa ile Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmelikleri gereğince davalı OSB tarafından iptal edilmesinde hukuka aykırılık görülmediği anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf nedenlerinin reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde, usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1)İlk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin 1. fıkrası b bendinin 1 numaralı alt bendi gereğince; davacı tarafın istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına
3)İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4) Temyizi kabil olan bu kararın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince Dairemiz tarafından tebliğe çıkarılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere 28/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 28/12/2022


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza