Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2021/1703 E. 2021/1705 K. 09.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

….
KARAR TARİHİ : 09/11/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/04/2019
NUMARASI ….

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, davanın kısmen kabulüne dair hükme karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından yapılan inşaat alanının 14/06/2016 tarihinde oluşan heyelan nedeniyle yolun 150metrelik kısmının çöktüğünü, altyapıların atıl duruma düştüğünü, heyelan meydana gelen bölümde idareye ait içme suyu hattı, pis su hattı ve yağmur suyu hattının tahrip olduğunu, altyapı sisteminde oluşan hasar nedeniyle toplam 66.774,87TL masraf yapıldığını, ayrıca tahrip olan hattın yeniden döşenmesi sonucu 239.508TL harcama yapıldığını, hasar bedeli olan 306.282,87TL’nin hasar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; olay bölgesinin dolgu zemin olduğunu, davacının hiçbir teknik önlem almadan yol ve alt yapıyı geçirdiğini, dolgu zemin olan bölgede yüksek bina yapımına davalı tarafından izin verildiğini, müvekkilinin projelerinin onaylandığını, proje ve şartnamelere uygun imalat yapıldığını, imalatın yapı denetim firmasınca denetlendiğini, gerekli testlerin de yaptırıldığını, olaydan önce fore kazık imalatının onaylandığını, tespit bilirkişilerince hazırlanan raporun hiçbir teknik dayanağının olmadığını, kazı imalatı sırasında toprak dolması sebebiyle betonda boşluk kaldığı iddia edilmesine rağmen bunun görülmesinin ve tespitinin imkansız olduğunu, tespitteki diğer belirlemelere de katılmadıklarını, hasar tamiratının belediye tarafından yapılmadığını, taşeronların yaptığını, bedellerin fahiş olarak belirlendiğini, idareye ait alt yapıdan sızan suyun dolgu zemini daha da kayganlaştırarak sorunu arttırdığını, inşaata başlamadan önce de yolda ve altyapıda çökmeler meydana geldiğini belirterek haksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonunda özetle; davalının yaptığı inşaat esnasında heyelan meydana geldiği, bu heyelanın meydana gelmesinde davalının kusurlu olduğu, bu olay sonucunda da davacıya ait altyapıda zarar meydana geldiği, olay sonrasında davacı idarenin 15/06/2016 tarihli hasarla ilgili keşif özeti hazırladığı, davacının ancak bu keşif özetine göre belirlediği zararları davalıdan talep edebileceği, fazlaya ilişkin taleplerini ise ispat edemediği, keşif özetine göre belirlenen zararların da rayiç değerleri bilirkişi raporu ile tespit edildiğinden davanın kısmen kabulü ile 9.073,11TL hasar giderim bedeli, 5.765,46TL su bedeli olmak üzere toplam 14.838,57TL’nin hasar tarihi olan 14/06/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; asıl ve ek bilirkişi raporlarının eksik inceleme ile hazırlandığını, dava konusu hasarın meydana gelmesinde davalı tarafın kusurlu olduğunun her iki raporda da sabit olduğunu, hasar verilen alan ve malzemelerin ek raporla tespit edildiğini, bu hasarın davacı tarafından yaptırıldığının da açık olduğunu, ancak raporlarda hasar miktarının düşük belirlenmesinin kabul edilemeyeceğini belirterek Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının yaşanan olay nedeni ile uğradığı zararı ispat edemediğini, kendisinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, zira davaya konu inşaatın yapılması için dava dışı ihbar olunan şirkete yerin teslim edildiği dolayısıyla kendisi yönünden zararla illiyet bağının kesildiğini, inşaatın yapımının ihbar olunan … Mühendislik firmasına ait olduğunu, varsa bir zarardan bu firmanın sorumlu olması gerektiğini, tazminat talebinin kendilerine yönetilmesinin doğru olmadığını, dava dışı ihbar olunan firmaya eser sözleşmesi kapsamında işi verdiklerini, bu firmayla aralarında çalışan ve çalıştıran ilişkisinin bulunmadığını, kendisinin yüklenici olarak işi bu firmaya verdiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Somut olayda, dava konusu mahalde yolun çökmesinden dolayı davalının kusurlu ve sorumlu olup olmadığı, davacıya ait altyapı tesislerinde zarar meydana gelip gelmediği, davacının bu nedenle talep edebileceği tutar ve buna bağlı olarak davalının sorumlu olduğu tutar konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, inşaat çalışmaları sırasında meydana gelen heyelan nedeniyle zarar gören alt yapıdan dolayı oluşan zararın tazmini istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup davacı vekili ve davalı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf isteminde bulunulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
6098 sayılı TBK’nın 49/1. maddesine göre “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” Bir başka anlatımla haksız bir eylemin tazminat borcu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir. Hukukumuzda gerçek zarar ilkesi geçerlidir. Zarar gören, haksız fiil nedeniyle uğradığı gerçek zararını haksız fiil sorumlusundan isteyebilir.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden; davaya konu zararın davalı şirkete ait projenin fore kazıklı ankraj imalatından kaynaklandığı, bu imalatta meydana gelen çökme nedeniyle davacının sorumluluğu altında olan yol ve yolun altından geçmekte olan içme suyu, pis su ve yağmur suyu hatlarının zarar gördüğü, bu hatlardan içme suyu hattının acilen geçici olarak döşenerek su verildiği, akabinde yukarıda belirtilen 3 su hattının sabit olarak tamiratının yapıldığı anlaşılmaktadır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunun geçici olarak döşenen hatta ilişkin olarak düzenlendiği, sabit olarak tamir edilen 3 hatta ilişkin görüşlerinin ise “ispatlanamadığı” yönünde olduğu görülmüş ise de, yukarıda belirtilen gerçek zarar ilkesi kapsamında, davaya konu olay nedeniyle davacının hangi hatlarının zarar gördüğünün açık ve net olarak belirlenmesi ve bu hatların tamiratı/yenilenmesi gerekip gerekmediğinin net olarak ortaya konulması ve tamirat/yenilenme masrafının ille de belgeye dayalı olarak ispatı beklenmeyip HMK’nın 51.maddesi de nazara alınarak bu hattın tamiri/yenilenmesi için gerekli olan bedelin bilirkişilerce rayiç bedele göre hesaplanması gerekirken bu hususları içermeyen eksik bilirkişi raporuna dayanarak ve mahkemece de yukarıda belirtilen deliller kapsamında inceleme yapılmadan ve deliller toplanmadan karar verilmesi doğru değildir. Bu eksiklikler HMK’nın 353/1-a-6 maddesi kapsamındaki “uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delil” niteliğinde görülmüştür.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; tarafların istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile, mahkemece, davanın esasını etkileyecek mahiyetteki belirtilen eksik deliller toplanarak davacının gerçek zararını gösterir ayrıntılı ve denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre bir karar verilmek üzere; ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın esası ve diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin, hükmün HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1)Tarafların istinaf başvurusunun esası incelenmeksizin duruşma yapılmadan KABULÜ ile Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/04/2019 gün ve…
sayılı kararının HMK’nın 353.maddesinin 1.fıkrası (a) bendinin 6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA
2)Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine,
3)Taraflarca istinaf başvurusu sırasında yatırılan istinaf karar ve ilam harçlarının talep halinde iadesine,
4)Tarafların istinaf başvurusunun haklı görülmesi nedeniyle Ankara 25. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasına teminat mektubu olarak yatırılan teminatın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 36/5. maddesi gereğince davacı/borçluya geri verilmesine
5)Temyizi kabil olmayan bu kararın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddenin 1.fıkrasının a bendinin 6. maddesi uyarınca kesin olmak üzere, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/11/2021