Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2021/1642 E. 2022/2027 K. 06.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1642 – 2022/2027
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1642 Esas
KARAR NO : 2022/2027
KARAR TARİHİ : 06/12/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/03/2021
NUMARASI : 2018/100 Esas, 2021/223 Karar

DAVACI :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda davanın kısmen kabulüne dair hükme karşı, süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı şirket tarafından yapılan çalışmalar sırasında dava dilekçesinde yer alan değişik tarihlerde toplam altı ayrı mahalde müvekkili şirkete ait yer altı kablolarına hasar verildiğini, hasar bedeli, faiz, KDV toplamı 13.406,29TL alacağın tahsili için davalı hakkında Ankara 19.İcra Müdürlüğünün 2017/15389 Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının haksız olarak borca itiraz etiğini itirazın iptali ile takibin devamına ve alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, hak düşürücü süre, yetki, zamanaşımı, görev, derdestlik ,husumet itirazında bulunmuş, esasa dair savunmalarında ise, davacının tek taraflı olarak düzenledikleri tutanakları ve hasar raporlarını kabul etmediklerini, Öveçler, Hacılar ve Şirintepe’de belirtilen tarihlerde çalışma olmadığını, Çiğdem Mahallesindeki çalışma için ise davacı şirketten fax ile rehber ekip talep edildiğini, teknik sorumlu bulundurmayan davacının sorumlu olduğunu, Aşağı Eğlence semtinde yapılan çalışmanın ise yüklenici … firması tarafından yapıldığını, sorumluluğun işveren firmada değil yüklenicide olduğunu, davanın yüklenici firmaya ihbarını, davacı firmanın tesisatının usulünde döşenip döşemediğininde incelenmesi gerektiğini, satılmayan enerji bedeli, işçilik ücretleri, kablo test bedelinden müvekkilinin sorumlu olmayacağını, ayrıca avans faizi değil yasal faiz talep edileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonunda özetle; toplanan delillere, tanık beyanlarına ve bilirkişi raporuna göre davalı tarafından yapılan kazı çalışmaları sırasında davacıya ait alt yapı tesislerine hasar verildiğinin anlaşıldığı, davalı tarafın kusuru ile sebebiyet verdiği bu hasarı gidermekle yükümlü olduğu, bilirkişi tarafından yasa ve Yargıtay uygulamalarına uygun şekilde yapılan hesaplamaya göre serbest piyasa fiyatlarıyla yapılan hesaplama, hasar tarihinden takip tarihine kadar hesap edilen avans faizi hesaplamaları hükme esas alınarak dört ayrı mahaldeki hasarın serbest piyasa fiyatı karşılığı 9.813,67TL asıl alacak ve 230,82TL olmak üzere toplam 9.813,67TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilerek devamına, asıl alacağın 3.320,24TL’si ve 41,56TL faizin KDV’si talebinin reddine, asıl alacak likit olmadığından davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dava konusu alacağın zamanaşımına uğraması nedeniyle yerel mahkemece verilen kararın bozulması gerektiğini, davacının tek taraflı düzenlediği hasar dosyaları dikkate alınarak herhangi bir delil olmaksızın varsayımsal değerlendirmelerle verilen kararının hukuka aykırı olduğunu, bilirkişi raporuna karşı yapmış oldukları haklı ve gerekçeli itirazlarının dikkate alınmaksızın rapor doğrultusunda hüküm tesis edilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, tarafların kusur oranları belirlenirken hasarın meydana geldiği davacıya ait yeraltı kablolarının usulüne uygun olarak tesis edilip edilmediğinin yani imalat hatası olup olmadığı tespit edilmeden rapor tanzim edildiğini, müvekkil idari ile şirketler arasında eser sözleşmesi bulunduğunu, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin benzer nitelikteki kararlarında belirtildiği üzere idarelerinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, yüklenici iş sahibinden bağımsız olarak kendi adına iş yürütürken başkalarına verdiği zarardan tek başına sorumlu olduğunu, bilirkişi raporuna karşı yapmış oldukları haklı ve gerekçeli itirazları dikkate alınmaksızın rapor doğrultusunda hüküm tesis edilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, gerçek zarar tespitinde davacının üzerine düşen sorumluluklarını tam olarak yerine getirip getirmediğinin araştırılması gerektiğini, ilk derece mahkemesinin bu hususu gözardı ederek hüküm tesis ettiğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla bilirkişi raporundaki hesaplamaların taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, dava konusu alacağa hasar tarihinden itibaren avans faizi uygulamasının da hukuka aykırı olduğunu, zira dava konusu olayın haksız fiil olarak nitelendirildiğini ve yerleşik yargıtay içtihatları doğrultusunda bu durumda yasal faiz işletilmesi gerektiğini belirterek, Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Somut olayda, davacıya ait yeraltı kablolarına davalı tarafça yapılan çalışmalar sırasında zarar verilip verilmediği, kusur oranları ve buna bağlı olarak davacının talep edebileceği tazminat tutarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, TARTIŞILMASI VE GEREKÇE:
Dava, haksız fiilden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibinde vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, davalı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf isteminde bulunulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Davalı tarafın avans faizine yönelik istinaf itirazının incelenmesinde; olay haksız fiil de olsa taraflar tacir olduğundan dava konusu alacağa avans faizi işletilmesinin doğru olduğu anlaşıldığından davalı tarafın bu yöndeki istinaf itirazının yerinde olmadığı görülmüştür.
Davalı tarafın zamanaşımı itirazı yönünden yapılan incelenmede;
Haksız eylemlerden doğan davalarda uygulanacak zamanaşımı süresi, dava tarihinde yürürlükte bulunan Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenmiştir. Haksız eylemden doğan tazminat davaları TBK’nın 72. maddesinin 1. fıkrası gereğince 2 ve 10 yıllık zamanaşımı sürelerine tabi olup zarara yol açan eylemin meydana geldiği en son haksız fiilin meydana geldiği 25/03/2017 tarihi ile davacı tarafça başlatılan icra takip tarihi olan 08/08/2017 tarihi arasında 2 yıllık zamanaşımı süresi geçmediği anlaşıldığından davalı tarafın bu yöndeki istinaf isteminin yerinde olmadığı görülmüştür.
Dava haksız fiilden kaynaklanmakta olup, davanın kanuni dayanağının Türk Borçlar Kanunu 49-76. maddeleri olduğu tespit edilmiştir.
İlgili kanun maddeleri şöyledir.
Türk Borçlar Kanunu 49/1. maddesi, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.”
Türk Borçlar Kanunu 50/1. maddesi, “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.”
Türk Borçlar Kanunu 52. maddesi, “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.
Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.” hükmü yer almaktadır.
30.11.2000 tarih ve 24246 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği’nin 58. maddesinde” Kablolar:
b) Kabloların döşenmesi:
11) Yeraltına döşenecek kablolar, sokak ve alanlarda en az 80 cm derinliğe gömülmelidir. Bu yerlerin dışında en az 60 cm olmalıdır. Bu derinlik zorunlu durumlarda özel koruyucu önlemler alınarak 20 cm dolaylarında azaltılabilir.
13) Kablolar duruma göre toprak içine, kablo kanallarına ya da duvarlara tutturulan delikli tavalara veya merdiven raflara döşenmelidir. Deliksiz yapılmış tavalarla kablo döşenmesi tavsiye edilmez. Toprak içine yerleştirilen kabloların altında ve üstünde yaklaşık 10 cm kalınlıkta elenmiş kum bulunmalıdır. Kablonun üzerindeki kumun üzerine ve aynı kanala döşenen … kabloları arasına tüm kablo boyunca dolu tuğla veya en az 6 cm kalınlıkta beton plaka veya plastik vb. malzemelerden yapılmış koruyucu elemanlar yerleştirilmelidir. Böylece çukuru açan işçilerin kazma darbelerinden kablo korunmalı ve orada kablo bulunduğu önceden anlaşılmalıdır. Bu koruyucunun yaklaşık 30 cm üzerine ise en az 10 cm genişliğinde polietilenden yapılmış uyarı şeridi konulmalıdır.
e) Kablo yerlerinin işaretlenmesi: Kablo tesisleri bulunan kuruluşlar, bunların yerlerini tam olarak işaretleyerek bu kabloların geçiş güzergahlarını gösteren planları, belediye ve mücavir alan sınırları içinde ilgili belediyelere, diğer yerlerde de ilgili mülki idare amirliklerine vermelidir. Yer altı kablo güzergahları kaplamasız yerlerde işaretli beton kazıklarla, kaplamalı yerlerde oyulmuş işaretlerle belirtilmelidir. Şöyle ki güzergahı görünmeyen kablolar (mesela hendek içindekiler), kablo güzergahı ve niteliği anlaşılacak şekilde işaretlenmelidir.
Bu çerçevede düz güzergah maksimum 100 m’de bir, ek ve branşman yerleri dönüş noktaları vb. yanılgıyı önleyecek şekilde işaretlenmelidir. Bu işaretler yerine göre beton kazık, pirinç veya döküm levha yada kaldırım kaplamasında oyulmak suretiyle yapılmalıdır.” hükmü yer almaktadır.
Yapı İşlerinde İş Güvenliği Tüzüğü’nün 20.maddesinde “Kazı işlerinin yapılacağı yerlerde; elektrik kabloları, gaz boruları, suyolları, kanalizasyon ve benzeri tesisatın bulunup bulunmadığı hususu önceden araştırılacak ve duruma göre gereken tedbirler alınacaktır.” ifadeleri bulunmaktadır.
Ankara Altyapı Koordinasyon Merkezi Çalışma Usul ve Esasları Uygulama Yönetmeliğinin ”Alt Yapı Tesis Çalışmalarının Yürütülmesi” kenar başlığını taşıyan 15. maddesinin m bendinde, “ Alt yapı kuruluşlarına ait tesis bulunduğu kısımlarda çalışmayı yaptıran kurum, kuruluş, özel veya tüzel kişiler kazı yerinde bu kuruluşlardan gözlemci bulunmasını sağlayacak, diğer kurumların alt yapı tesislerinde çalışma sırasında meydana gelecek zararlardan kazıyı yaptıran veya yapan kurum, kuruluş, özel veya tüzel kişiler sorumlu olacaktır. İlgili zararın tahsil edilmesi zararı veren ve zarara maruz kalan taraflar arasında gerçekleştirilir.” ibaresi yer almaktadır.
İlk derece mahkemesince tüm deliller toplanmış, bilirkişi incelemesi yapılmış 24/08/2020 tarihli bilirkişi raporu ve söz konusu bilirkişi tarafından verilen diğer ek raporlara itiraz edildiğinden dosya başka bir bilirkişiye tevdi edilmiş, elektrik mühendisi bilirkişi … tarafından dosyaya sunulan 01/03/2021 tarihli raporun dosya kapsamı ile uyumlu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu görülmüştür.
Her ne kadar ilk derece mahkemesince karar gerekçesinde 01/03/2021 tarihli bilirkişi … tarafından dosyaya sunulan bilirkişi raporunun esas alındığı belirtilmiş ise de, 3 ve 4 no’lu hasarlar açısından bilirkişi raporunda yapılan hesaplama ile mahkemece esas alınan miktarların farklı olduğu, bilirkişi raporunda 1 ve 6 no’lu hasarlar hariç diğer 4 mahalde hasarın varlığı kabul edildiğinde hasar bedelinin 7.359,40TL olduğu belirtilmiş olmasına rağmen mahkemece 9.813,67TL asıl alacağa vaki itirazın iptaline karar verildiği, dosya kapsamı ile uyumlu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olan bilirkişi raporu dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince asıl alacağın 9.813,67TL olarak hesaplanmasının doğru olmadığı anlaşıldığından davacının 4 mahalde meydana gelen hasar bedeli olan 7.359,40TL asıl alacak ile 340,16TL avans faizi talep edebileceği, haksız fiilden dolayı KDV alacağı doğmayacağından işlemiş faizin KDV’sinden sorumlu tutulamayacağı, ,icra takip talebinde 230,82TL işlemiş faiz talep edildiğinden taleple bağlı kalındığında davalının 7.359,40TL asıl alacak ile 230,82TL işlemiş faize yapmış olduğu itirazın haksız olduğu anlaşıldığından davalı tarafın istinaf itirazının bu yönüyle kabulü gerektiği kanaatine varılmıştır.
Somut olayda, Ankara Altyapı Koordinasyon Merkezi Çalışma Usul ve Esasları Uygulama Yönetmeliğinin 15. maddesinin (m) bendinde, alt yapı kuruluşlarına ait tesis bulunduğu kısımlarda çalışmayı yaptıran kurum, kuruluş, özel veya tüzel kişiler kazı yerinde bu kuruluşlardan gözlemci bulunmasını sağlayacağı, diğer kurumların alt yapı tesislerinde çalışma sırasında meydana gelecek zararlardan kazıyı yaptıran veya yapan kurum, kuruluş, özel veya tüzel kişiler sorumlu olacağı belirtilmiş olup davalı tarafın bildirim yükümlülüğünü yerine getirdiğini ispatlayamadığı, her ne kadar Çiğdem Mahallesinde yapılan 13/01/2017 tarihli kazı çalışmasından önce 12/01/2017 tarihinde davacı tarafa faks ile bildirim yapılmış ise de, bu bildirimin makul sürede yapılmış bir bildirim olarak kabul edilemeyeceği,
davalı tarafından davacının tesisatının yönetmeliğe uygun döşenmediğine yönelik iddiasını ispatlayamadığı, bu durumda hasara uğrayan tesisin yönetmelik ve şartnamelere uygun olduğunun kabulü gerektiği, davaya konu edilen hasarların meydana gelmesinde davalı kurumun AYKOME Yönetmeliğinin 15/a-b ve m hükümlerinden dolayı öncelikli olarak kusurlu olduğu, davalının müteahhit firması üzerindeki gözetim ve denetim yükümlülüğü gereğince üçüncü kişinin uğradığı zarardan sorumlu olduğu ,davalının asıl işveren olarak zararı ödedikten sonra yüklenici firmalardan iç ilişkide rücu edebileceği kabul edilerek 1 ve 6 hasarların varlığı için yeterli delil bulunmadığından talebin reddine, diğer hasarlar için 01/03/2021 tarihli bilirkişi raporundaki serbest piyasa fiyatları esas alınarak karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından davalı tarafın istinaf itirazının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, düzeltilerek yeniden esas hakkında aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Davalı tarafın istinaf başvurusunun duruşma yapılmadan KABULÜ ile, Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/03/2021 gün ve 2018/100 Esas, 2021/223 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
B-1)Davanın KISMEN KABULÜ ile davalının Ankara 19. İcra Müdürlüğünün 2017/15389 sayılı takip dosyasında 7.359,40TL asıl alacak ve 230,82TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 7.590,22TL alacağa yönelik itirazının iptali ile, takibin kaldığı yerden DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2)Şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3)Harçlar Kanununa göre alınması gereken 518,49TL harçtan peşin alınan 228,95TL harcın mahsubu ile bakiye 289,54TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4)Davacı tarafından yatırılan 228,95TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5)Davacı tarafından hükümden önce yapılan 35,90TL başvuru harcı, 1.699,40TL ve hükümden sonra yapılan 11TL olmak üzere toplam 1.746,30TL yargılama giderinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326/2.maddesi uyarınca, tarafların haklılık oranına göre 988,70TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6)Davalı tarafından hükümden önce yapılan 196,30TL yargılama giderinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326/2.maddesi uyarınca, tarafların haklılık oranına göre 85,16TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
7)Davacı taraf vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 7.590,22TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8)Davalı taraf vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5.816,07TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333. maddesi uyarınca, yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine,
B-1)Davalı tarafından istinaf başvurusu sırasında yatırılan 167,60TL harcın talep halinde yatıran davalı tarafa iadesine,
2)Davalı tarafça istinaf kanun yolu aşamasında yapılan 38TL posta/tebligat gideri ile 162,10TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 200,10TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3)Temyizi kabil olmayan bu kararın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3. maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca kesin olmak üzere 06/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/12/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip