Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2021/1503 E. 2022/1918 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1503 – 2022/1918
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1503 Esas
KARAR NO : 2022/1918
KARAR TARİHİ : 23/11/2022

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/04/2021
NUMARASI : 2019/384 Esas, 2021/317 Karar

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda davanın kısmen kabulüne dair hükme karşı, süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 7 yıldır kiracı olarak faaliyet yürüttüğü … adresli iş yerinde 24/06/2016 tarihinde davalı … ait ekonomik ömrünü tamamlamış su borusunun patlaması sonucu iş yerinde su baskını oluştuğunu ve nihayetinde iş yeri duvarları ve zemininde büyük zararlar meydana geldiğini ve sevkiyata hazır çok sayıda mobilya ile mobilya üretimi için kullanılan malzemenin kullanılamaz hale geldiğini, iş bu zararın tespiti için Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin dosyası ile tespit yapıldığını, tespitte bilirkişiler tarafından 31.086TL maddi zarar olduğunun tespit edildiğini, bunun üzerine müvekkili şirketin zararlarının tahsili için Ankara 14. İcra Müdürlüğünün 2016/16628 Esas sayılı dosyası ile icra takibine başlanıldığını, davalının borca haksız yere itiraz ederek durmasına sebebiyet verdiğini ileri sürerek davalının haksız ve mesnetsiz itirazının iptali ile icra takibinin devamına, davalının alacak miktarının %20 oranından az olmamak şartıyla icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya bakmakla görevli yerin idari yargı olduğunu, süresinde itirazın iptali davası açılmadığını, ASKİ tarifeler Yönetmeliği 20/4 maddesi uyarınca abonelerin ihmal ve kusuru halinde sorumuluğun abonelerehasarın ana hattan değil, sorumluluğu abınede olan şube yolu bağlantı hattından kaynaklı olduğu, tasdikli mimari proje ve iskan/iş yeri ruhsatı olup olmadığının sorulması gerektiğini, davacı tarafından tamir ve bakım masrafı yapılmış ise makbuz sunulması gerektiğini, delil tespit dosyasında istenen bedelin yüksek olduğunu, alacak likit olup icra inkar tazminatı gerekmeyeceğini, müvekkili idarenin herhangi bir kusurunun bulunmadığını ileri sürerek davanın öncelikle usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonunda özetle; tarafların kusur durumlarına ilişkin rapor alındığı, ASKİ Genel Müdürlüğüne ait temiz su borusunun patlaması sonucu işyerinin bodrum katına sızan su nedeni ile burada bulunan ahşap ürünler ve işyerinin zarar gördüğü, borunun korunmasının aboneye, bakım onarımının ise davalı … ait olduğu, borunun patlamasında davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davalının kusursuz sorumluluğunun ortadan kalkmayacağı, tasdikli projeye göre de bodrum katın imalathane olarak düzenlenmiş bulunduğu, dolayısı ile davacıya ait işyerinin bodrum katına su sızmasında davacıya atfedilebilecek herhangi bir müterafik kusur bulunmadığı, hasar bedelinin 30.916TL olduğunun belirtildiği bilirkişi kurulu raporunun denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kanaati ile davanın kısmen kabulüne, davalının, Ankara 14. İcra Dairesinin 2016/16628 Esas sayılı ilamsız icra dosyasına yöneltilmiş olan itirazının İİK.nun 67/1.maddesi uyarınca iptali ile, 30.916TL asıl alacak üzerinden takibin devamına, alacak yargılamayı gerektirdiğinden, şartları oluşmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili katılma yolu ile verdiği istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu hasarın hemen akabinde müvekkili tarafından Ankara 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/131 D.İş sayılı dosyası üzerinden tespit yaptırıldığını ve davalının sorumluluğu altındaki zararın miktarını yargı merci tarafından yapılan keşif sonrasında net olarak belirlendiğini, sulh hukuk mahkemesi tarafından yapılan keşif sonucunda yapılan tespite ilişkin raporun davalı kuruma tebliğ edildiğini ayrıca icra takibi ekinde de tespit raporunun yine davalı kuruma bildirildiğini, sulh hukuk mahkemesi tarafından tespit edilen hasar miktarının yerel mahkeme tarafından tespit edilen miktarların aynı olduğunu, bu sebeple alacağın yargılamayı gerektirdiği gerekçesi ile icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, istinaf başvurusunun kabulü ile müvekkili lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hizmet kusuru nedeniyle davaya bakmakla görevli yerin idari yargı olduğunu, 694 sayılı KHK ile idari yargının görev alanına giren konularda ilamsız takip yoluna başvurulamayacağı düzenlenmesinin getirilmiş olduğunu, önceki icra takipleri yönünden de itirazın iptali davalarında karar verilmesine yer olmayacağı şeklinde hüküm kurulması gerektiğinin belirtildiğini, dava konusunun talep süresinde olmadığını, söz konusu hasarın ana hattan değil sorumluluğu abonede olan abone şube yolu bağlantı hattından kaynaklı olduğunu, dolayısıyla hasara ilişkin sorumluluğun kusur ve ihmalinden ötürü davacıya ait olduğunu, idarenin herhangi bir kusuru olmadığını, davacı tarafça iddia olunan dava konusu hasar bedelinin hangi kalemlerden oluştuğunun dava dilekçesinde açıklanmadığını, dava dilekçesinde belirtilen dava konusu yerin öncelikle iskan ruhsatının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerektiğini, iskan ruhsatı olmadan ikamet edilen konutlarda veya dükkan olarak kullanılan yerlerde meydana gelen hasarda idarenin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, iskan ruhsatındaki amaca uygun olarak bağımsız bölümlerin kullanılmasının kanun gereği olduğunu, ilgili belediyeden dava konusu yere ait tasdikli mimari projenin de istenmesi gerektiğini, zarar gördüğü iddia olunan şeylerle ilgili herhangi bir tamir, bakım masrafı yapılmış ise, bu harcamalara dair dava tarihinden önceki tarihli olmak kaydıyla makbuzların davacı tarafça mahkemeye sunulması gerektiğini, davacının zararın oluşması ve artmasında kusurunun olup olmadığı hususunun araştırılması gerektiğini, davacının istediği bedelin yüksek olduğunu ve kabulünün mümkün olmadığını belirterek istinaf talebinin kabulü ile haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Davaya konu zararın miktarı ile davalının zarardan sorumlu olup olmadığı, davacı lehine icra inkar tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalıya ait temiz su borusunun patlaması sebebiyle davacıya ait iş yerinin ve içerisindeki eşyanın zarar gördüğünden bahisle oluşan zararın tazmini için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne, itirazın iptali ile takibin 30.916TL üzerinden devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hükme karşı taraf vekilleri tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Davalı …, bir kamu kurumudur ve … Büyükşehir Belediyesi’ne bağlıdır. Davalı kurum kamu hizmeti niteliğindeki çalışmalarını özel hukuk kuralları kapsamında yapmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 16. maddesine göre; kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlarının dahi tacir sayılacakları belirtilmiştir.
2560 sayılı Kanunda, ASKİ Genel Müdürlüğü’nün genel kurul, yönetim kurulu ve genel müdürlük ile yönetileceği, denetçileri vasıtasıyla denetleneceği, yıllık çalışma ve yatırımlarının bilançolarda belirlenerek genel kurulun onayına sunulacağı ve bütçesinin kamu iktisadi teşebbüslerinde uygulanan bütçe formülünde düzenleneceği belirtilmiştir.
Yukarıda gösterilen kanuni düzenlemenin ek 5. maddesinde “Bu Kanun diğer büyükşehir belediyelerinde de uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Bu kapsamda Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nün de 2560 sayılı Kanun kapsamında bir kamu kurumu olduğu ve kamu hizmeti yaptığı ancak çalışmalarının özel hukuk hükümlerine bağlı bulunduğu ve tacir sıfatını taşıdığı kabul edilmelidir. Bu durumda, somut uyuşmazlığın yerleşik yargısal uygulamalar gereğince adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekir. Dolayısı ile yargı yoluna yönelik istinaf itirazı yerinde değildir.
İİK ‘nın 67. maddesi ve davamında düzenlenen itirazın iptali davasının açılabilmesi için gereken bir yıllık hak düşürücü süre borçlunun itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliği ile başlayacak olup, eldeki davada böyle bir tebligat yapılmadığından davanın süresinde açıldığı kabul edilmiştir.
Delil tespit dosyası ve dava dilekçesinde, davacı tarafın zarar kalemlerinin, hasara uğrayan mobilyalar, duvar ve mobilya imalat malzemeleri olarak açıkça belirlenmiş olması karşısında davacı yönünden talebin açıklatılmasını gerektirir bir zorunluluk bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Somut olayda, 24/06/2016 tarihinde ana şebeke su borusunun patlaması sonucunda davacının mobilya atölyesine su sızması nedeniyle zarar meydana gelmiş olup, ASKİ Tarifeler ve Abone Hizmetleri Yönetmeliğinin 20/4. maddesine göre şebeke hattından sayaca kadar uzanan ve sayacın bitimindeki bağlantı rekorunda sona eren hattın şube yolu olup, şube yolunun korunmasının aboneye, bakım ve onarımının ise … ait olduğu, arızanın sayaçtan önceki kısımda ve şube yolunda meydana geldiğinin tespit edildiği, zemin içerisinde bulunan borunun zamanla çürümesi ve patlaması kaçınılmaz olup, bakım ve onarım yapılmaması sonucu zarara neden olmasının sorumluluğunun tamamen … ait olduğu, hasarlanan bodrum katının imalathane olarak ruhsatlandırıldığı, hasarın temiz su borusunun patlaması sonucu meydana gelmiş olması, atıksu tesisatı ile hiç bir ilgisinin bulunmaması nedenleriyle davacıya atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı, piyasa rayici ve olay tarihi esas alınarak zararın belirlendiği, bu paralelde düzenlenen bilirkişi raporunun denetime elverişli ve hükme esas alınmaya elverişli olduğu anlaşılmakla davalı tarafın aksi yöndeki itirazları yerinde görülmemiştir.
Dosya kapsamı ve bilirkişi raporuna göre davacıya atfedilebilecek kusur ya da illiyet bağını kesen bir durumun oluşmadığı sabittir. Bu husus Dairemizce de benimsenmekle beraber, iş yerinde su yükselmesi gerçekleştiği, iş yerinde zarar gören bir kısım malzemelerin tamamının değil sadece suya temas eden alt kısımlarının zarar gördüğü, bu malzemelerin hurda değerleri bulunduğu da dikkate alındığında, tazminat miktarından 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 51 ve 52. maddeleri uyarınca,olayın özelliklerine uygun düşecek şekilde takdiren yüzde yirmi oranında hakkaniyet indirimi yapılarak tazminat miktarının belirlenmesi gerekirken, ilk derece mahkemesi tarafından böyle bir indirim yapılmaksızın hüküm kurulması doğru olmadığından, davalı tarafın istinaf talebinin kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması, dosya kapsamında belirlenen zarar ziyan bedeli olan 30.916 TL den %20 hakkaniyet indirimi yapılmak suretiyle hükmün düzeltilmesi ile yeniden esas hakkında aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Davacı vekilinin istinafı yönünden yapılan incelemede, alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden ve bu nedenle likit ve belirlenebilir bir alacak bulunmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesinde de bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp, HMK’nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Davalı tarafın istinaf başvurusunun duruşma yapılmadan KABULÜ ile, Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/04/2021 gün ve2019/384 Esas, 2021/317 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
B-1)Davanın KISMEN KABULÜ ile, Ankara 14. İcra Dairesinin 2016/16628 Esas sayılı dosyasında davalı/borçlunun 24.732,80TL asıl alacak üzerinden itirazının iptali ile takibin kaldığı yerden DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2)Alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE,
3) 492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 1.689,50TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 375,45TL harcın mahsubu ile bakiye 1.314,05TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
4)Davacı tarafından peşin yatırılan ve alınmasına hükmedilen 375,45TL harcın yargılama gideri olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5)Davacı tarafından hükümden önce yapılan 35,90TL başvurma harcı ile 2.641,10TL yargılama gideri ve hükümden sonra yapılan 24,50TL olmak üzere toplam 2.701,50TL yargılama giderinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326/2.maddesi uyarınca, tarafların haklılık oranına göre 2.149,38TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 332/3.maddesi uyarınca, hükümden sonraki yargılama giderlerinin haklılık oranına göre taraflara yüklenmesine,
7)Davacı, vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 9.200TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8)Davalı, vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 6.353,20TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi uyarınca, yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesinden sonra iadesine,
C-1)Davacı tarafın istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 80,70TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 21,40TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
2)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; davalı tarafça istinaf kanun yolu başvurusu sırasında peşin yatırılan 527,96TL istinaf karar harcının talep halinde yatıran davalı tarafa iadesine,
3)Davacı tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, davalı tarafça istinaf kanun yolu aşamasında herhangi bir masraf yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davalı tarafça istinaf başvurusu sırasında yatırılan 162,10TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının yargılama gideri olarak davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4)Karar tebliği, kesinleştirme, harç ve gider avansı iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere 23/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/11/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip