Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2021/1384 E. 2021/1293 K. 01.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1384 Esas
KARAR NO : 2021/1293
KARAR TARİHİ : 01/09/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/12/2020
NUMARASI : 2020/580 Esas, 2020/714 Karar

DAVANIN KONUSU : Tazminat

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine dair karara karşı, süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; keşidecisi davacı, lehtarı davalı olan 01/02/2019 tanzim, 05/05/2019 vade tarihli 60.000TL bedelli tanzim yeri olmayan adi senede dayanarak davalının ihtiyati haciz talebinde bulunduğunu, Ankara 11.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/145 D. İş sayılı dosyasında 03.09.2020 tarihinde davacı aleyhine ihtiyati haciz kararı verildiğini, davalının ihtiyati haciz kararına istinaden Ankara 14. İcra Müdürlüğünün 2020/7939 Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, haciz kararına istinaden davacının ……..plaka sayılı aracına ihtiyati haciz konulduğunu ve aracın yakalanarak otoparka çekildiğini, Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen ihtiyati haciz kararına itiraz edildiğini ve 07.10.2020 tarihli ek karar ile ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verildiğini, icra müdürlüğünden yakalamanın kaldırılarak aracın tarafına iadesinin talep edildiğini ancak icra müdürlüğünün takibin kesinleştiği ve haczin kesin hacze dönüştüğü gerekçesi ile talebi reddetmesi üzerine davacının Ankara 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/451 Esas sayılı dosyası ile şikayet yoluna başvurulduğunu, şikayetin kabulüne karar verildiğini, aracın otoparktan teslim alındığını, ayrıca Ankara 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2020/366 Esas sayılı dosyası ile takibin iptalinin talep edildiğini, bu dosyada takibin dava konuna kadar durdurulmasına tensiben karar verildiğini, 26/11/2020 tarihinde otoparktan aracın teslim alınması ile haksız ihtiyati haciz nedeniyle davacının uğradığı zararın kesinleştiğini, bu işlemlerin ardından davalı tarafça dava konusu senede dayanarak Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/250 Esas sayılı dosyası ile bu adi senedin evin ayıplı tadilatından kaynaklı verildiği iddiası ile alacak davası açıldığını belirterek şimdilik 5.000TL maddi, 3.000TL manevi tazminatın ihtiyati haciz tarihi olan 03/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Tensiben karar verildiğinden cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonunda özetle; davanın haksız ihtiyati haciz nedenine dayalı olarak açıldığı, kıymetli evrak vasfını haiz olmadığı belirtilen bonoda keşideci olarak yer alan davacı ve lehtarın gerçek kişi oldukları, tacir oldukları hususunda herhangi bir hususun bulunmadığı, bononun araç kiralama sözleşmesi kapsamında verildiğinin mevcut delil durumu uyarınca anlaşılamadığı, davanın türü itibari ile haksız ihtiyati hacizden kaynaklanan tazminat davası niteliğinde bulunduğu ve yukarıda sayılan ticari davalar arasında yer almadığı, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 259/4. maddesinin göreve ilişkin bir belirleme yapmadığı, bu hali ile uyuşmazlığın genel hükümlere göre çözümlenmesi gereken davalardan olduğu anlaşıldığından mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin HMK’nın 114/1-c, 115/2 maddeleri uyarınca göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalarının Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/145 D. İş sayılı dosyasından 03.09.2020 tarihinde müvekkil davacının aleyhine verilen haksız ihtiyati haciz kararı nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açıldığını, dava dilekçelerinde ayrıntılı olarak belirttikleri üzere keşidecisi müvekkil davacı, lehdarı davalı … olan tanzim yeri olmayan adi senede(bono olduğu iddiasıyla) dayanarak davalının ihtiyati haciz başvurusunda bulunması üzerine Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/145 D. İş sayılı dosyasında ihtiyati haciz kararı verildiğini, sonrasında ise ek kararla bonoda tanzim yeri bulunmadığı ve TTK’nın 776 maddesindeki şartları taşımadığı, bu itibarla bononun kambiyo vasfı olmadığı belirtilerek ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verildiğini, haksız ihtiyati hacizden kaynaklanan tazminat davalarında görevli mahkemelerin hangilerinin olduğunun düzenlendiğini, kanun açık hükmü gereğince bu konuda davanın hangi mahkemede açılacağına ilişkin olarak seçimlik hak tanındığını, asliye ticaret ve asliye hukuk mahkemelerinin her ikisinin de davalarında görevli olduğunu, müvekkil davacı tarafından İİK 259/4 maddesindeki düzenlemeye istinaden davanın Ankara Asliye Ticaret Mahkemesinde açıldığını belirterek Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/580 Esas, 2020/714 Karar sayılı görevsizlik kararı usul ve yasaya aykırı olduğundan istinafen incelenerek bozularak ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Haksız ihtiyati hacizden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasına bakmakla görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi mi yoksa asliye ticaret mahkemesi mi olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, haksız ihtiyati hacizden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine verilmiş, davacı vekili tarafından yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava şartı niteliğindeki görev sorunu, kendiliğinden ve öncelikle irdelenmelidir. (HMK m.114, m.115 ).
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olması ve ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olması gerekli ve yeterlidir. Aynı Kanun’un 5/2. maddesine göre ticari davalara, ayrı asliye ticaret mahkemesi olan yerlerde o yerdeki asliye ticaret mahkemesinde bakılır.
6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ve şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.
Dava, haksız ihtiyati haciz nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Davanın taraflarının tacir olmaması da nazara alındığında uyuşmazlığın haksız fiil hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Uyuşmazlığın, bu niteliği itibariyle görevli mahkemenin isabetli olarak asliye hukuk mahkemesi olduğuna karar verilmiştir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 31/03/2016 tarih ve 2016/2 Esas, 2016/4306 Karar sayılı ilamı da benzer niteliktedir.
Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde dayanmış olduğu, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2018/1432 Esas 2018/2485 Karar sayılı ilamı ihtiyati haciz konulması talebine ilişkin olup dava konusu olay ile benzerliği bulunmamaktadır. Ayrıca İcra ve İflas Kanunu’nun 259.maddesinin son fıkrasının somut olay yönünden bağlayıcılığı bulunmamaktadır. 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 2. maddesinin açık hükmü ve konu ile ilgili ihtisas dairelerinin yerleşik içtihatları uyuşmazlığın haksız fiil hükümlerine göre asliye hukuk mahkemesinde çözümlenmesi gerektiği yönündedir. Bu nedenle davacı tarafın istinaf isteminin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı tarafın istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1.maddesi gereğince duruşma yapılmaksızın esastan reddine dair aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1)İlk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin 1. fıkrası b bendinin 1 numaralı alt bendi gereğince; davacı tarafın istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 59,30TL istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3)İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4)Temyizi kabil olmayan bu kararın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362.maddesinin ç bendi gereğince; yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemelerinin görev ve yetkisi hakkında verilen kararlar ile yargı yeri belirlenmesine ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/09/2021


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza