Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi 2020/879 E. 2021/1434 K. 22.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 25. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
25. HUKUK DAİRESİ

….
KARAR TARİHİ : 22/09/2021

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/01/2020
NUMARASI : ….
DAVANIN KONUSU : Tazminat

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda, davanın kısmen kabulüne dair hükme karşı, süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi. Gereği görüşülüp düşünüldü:
İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı firma tarafından Ankara 27. İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı dosyası üzerinden ödeme emrinde aynen yazıldığı şekliyle “08.06.2012 tarihli ….. seri numaralı 7.380,90TL bedelli fatura alacağı sebebiyle, …… Vergi No: …” bilgilerini haiz şirkete icra takibi başlatılarak, ödeme emrindeki adrese tebligat çıkartıldığını ve şirket yetkilisi olduğu belirtilen … isimli şahsa tebligat yapıldığını, süresinde itiraz edilmediğinden takibin kesinleştiğini ve alacaklı şirket tarafından haciz işlemlerine başlanıldığını, davacı şirketin ise tam unvanının …. olduğunu ve vergi dairesinin … …, vergi numarasının … olduğunu, şirket adresinin takip tarihinde….”, icra mahkemesine başvurulduğu tarihte ise “…..” olduğunu, yetkilisinin ise … olduğunu, davalının kendileri ile hiçbir zaman alım satım ilişkisi dahi olmamasına rağmen unvan benzerliği sebebiyle hatalı olarak, davacı şirketin vergi numarasının kullanıldığını ve davacı şirketin malvarlığına haciz uygulandığını, davacı firmanın araçlarına haciz konulması üzerine durumdan tesadüfen haberdar olunduğunu, icra dosyası incelenerek hatanın fark edilerek, davalı şirket ve hatta vekiliyle sözlü olarak görüşüldüğünü ancak bu çabalarının sonuçsuz kaldığını, davacı şirket yetkilisi tarafından hatanın düzeltilmesi ve böyle bir borçlarının olmadığı yönünde 02.07.2013 tarihli dilekçenin icra dosyasına sunulması üzerine Müdürlükçe davacı şirkete ait araçlar üzerindeki hacizlerin fek edildiğini, ancak davalı şirketin yeniden aynı araçlar üzerine haciz koyduğunu, davacı şirketin yine dilekçe ile başvurarak 20.12.2013 tarihinde hacizleri fek ettirdiğini, akabinde dosya alacaklısının talebi ile davacı şirketin unvanı yazılmak suretiyle …. Sicil Müdürlüğünden firma bilgilerinin talep edildiğini, dosyada asıl borçlu olan ve davacı şirket ile unvan benzerliği olan … …. firması ile ilgili bilgiler talep edilmediğinden, icra müdürlüğünde sanki asıl borçlu davacı şirketmiş gibi bir izlenim yaratıldığını, her iki şirketin unvanında yer alan “…” ismi haricinde, davacı şirket ile asıl borçlu firmanın unvan, yetkili, ticaret sicil numarası ve vergi kayıt bilgilerinin birbirinden tamamen farklı olduğunu, icra takibi ve dayanak faturada davacıya ait tek bilginin vergi numarası olduğunu, davalının haksız ve kötüniyetli icra ve haciz işlemleri nedeniyle davacı şirketin maddi olarak zarara uğradığını, bu zararlarından,…. plaka sayılı aracın konulan yakalama şerhi nedeniyle Nazilli’de yakalanması nedeniyle, davacı şirket yetkilisi, eşi ve çocuğunun Ankara’ya dönüşü için 194,50TL otobüs bilet ücreti, araç üzerindeki yakalama şerhinin kaldırılması üzerine davacı şirketçe yetkilendirilen …’ın Nazilli’ye gidiş otobüs ücreti 75TL ile yemek ücreti 27TL harcama yapıldığını, ayrıca Nazilli’de araç teslim alınırken Nazilli l.İcra Müdürlüğü’nün… Talimat sayılı dosyası üzerinden ödenen 217TL yediemin otopark ücreti, talimat dosyasına araç teslimi nedeniyle yatırılan 68,50TL teslim harcı ile 30TL masraf avansı (taksi ücreti) olmak üzere belgelendirilen maddi zararının 543,50TL olduğunu, Ankara 27.1cra Müdürlüğü’nün ….sayılı takibinin başlatıldığı 28.03.2013 tarihinden, Ankara l5. İcra Hukuk Mahkemesi’nin… Esas sayılı kararının kesinleştiği ve araçlar üzerindeki hacizler kaldırılana kadar geçen 4 yıldan fazla süre içerisinde yapılan haksız ve ısrarlı haciz işlemleri nedeniyle davacı şirketin ticari itibarının zedelendiğini ve manevi olarak zarara uğratıldığını, bankalarla olan kredibilitesinin olumsuz etkilendiğini, davalı şirket ile aralarında hiçbir ticari iş ilişkisi olmadığı halde TTK uyarınca basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü olan davalının davacıdan hiçbir alacaklarının olmadığını bilmesi gerektiğini, bu yanlışlığın gerek sözlü, gerekse yazılı ve resmi yollarla bir çok kez dile getirilmesine rağmen düzeltilmeyerek, davacı şirketin her yoldan sıkıştırılmaya çalışıldığını, davalının, davacı şirketin gerçek borçlu olmadığını bildiği/öğrendiği halde menkul haczine geldiğini, defalarca araçlarına haciz koyduğunu, …… plakalı aracına yakalama şerhi koydurarak yakalattığını ve hatta satış işlemlerine başlayıp, sürdürerek satış ilanı aşamasına kadar geldiğini, tedbir kararına rağmen menkul haczine kalkışarak ek tedbir talep edilmesine yol açtığını, davalının kötüniyetinin açıkça ortada olduğunu, davacı şirketin inşaat sektöründe ve özellikle …. ihaleler alarak Devlete iş yapan bir firma olduğunu, bu işleri yürütürken de çeşitli bankalardan krediler çekmekte, teminat mektupları almakta ve işlerinin devamlılığını sağlamakta olduğunu, büyümek ve daha büyük işler alabilmek için bankalardaki kredilitesinin yüksek olması gerektiğini, bunun için de araçlarını, aldığı ihaleleri, bankalardaki kredi limitinin teminatı olarak gösterildiğini, dönem dönem bankalarca müşterilerinin kredi limitlerinin güncellendiğini, böyle bir dönemde davacının çalıştığı…… Şubesi tarafından güncelleme yapıldığı sırada davacı şirketin araçları üzerine davalı tarafça konulan hacizlerin görülerek, davacıya bu durumun bildirildiğini,…… tarafından işbu hacizler nedeniyle davacının riskli olduğu değerlendirilerek, o tarihte 700.000TL olan kredi limitinin 200.000TL’ye düşürüldüğünü, davalının ağır kusurlu olduğunu, davalının kötüniyeti ve ağır kusurlu olması nedeniyle haksız haciz nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini beyanla 543,50TL maddi, 30.000TL manevi tazminatın, Ankara 15. İcra Hukuk Mahkemesinin ….. Esas sayılı kararının kesinleştiği 20.06.2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zamanaşımı ve husumet itirazında bulunmuş, ekte sundukları teklif mektubu ile satın alan şirket tarafından verilen bilgilere göre sevk irsaliyesi ve fatura düzenleyerek malı teslim ettiklerini, bedelin ödenmemesi üzerine icra takibi başlattıklarını, ödeme emrinin şirket yetkilisine tebliğ edilerek kesinleşmesi üzerine İİK gereğince haciz talebinde bulunduklarını, kendilerine tanınan hukuki imkanlar kullanılarak alacağın tahsili için işlemler yapıldığını, bir hukuksuzluk olmadığını, taleplerinin İcra Müdürlüğü tarafından değerlendirilip kabul edilerek işlem yapıldığını, bu nedenle kendilerine dava açılmasının mümkün olmadığını, usulsüz işlemlere karşı başvurulacak yolların kanunda tanımlandığını, davacının da bunlara başvurması üzerine yargılama yapılarak Mahkemece karar verildiğini, yargılama sırasında takibin durmasına dair bir karar verilene kadar işlem yapılmasında kanunen bir engel olmadığını, Anayasa’da ifade edilen hak arama hürriyetlerini kullandıklarını, davacı tarafça maddi zarar olarak talep edilen şirket yetkilisi, eşi ve çocuğunun bilet paraları, yemek bedelleri, otopark ücretlerinin neden harcandıklarının tespiti mümkün olmadığından reddi gerektiğini, davacının tüzel kişilik olduğu için manevi tazminat talep edemeyeceğini, kanunlarımızda hangi hallerde manevi tazminat talep edilebileceğinin düzenlendiğini, olayımızda bu hallerden hiçbirisi bulunmadığı gibi davalıdan böyle bir talepte bulunulmasının da mümkün olmadığını, talep edilen miktarın fahiş olduğunu, davacının 2016-2017 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesinin matrahsız olduğu gözetildiğinde manevi tazminat olarak talep edilen tutarın anlaşılamadığını, davacının haksız manevi tazminat talebini haklı bir çerçeve içine sokma çabasının dinlenmesinin mümkün olmadığını, davacının kredi limitinin bu icra takibi nedeniyle indiği ve ticari itibarının zedelendiği iddiasının gerçekliğini ve nedenlerini bilmelerinin mümkün olmadığını, matrahsız olan bir şirketin kredi limitinin bankaca indirilmesi gerekçesinin kendilerine yüklenmesinin kötüniyetli olduğunu, 7.000TL tutarındaki bir icra takibi için kredi limitinin 500.000TL indirilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu beyanla davanın reddine karar veirlmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama sonunda özetle; davacının haksız icra takibi ve haciz işlemlerinden dolayı davalıdan manevi tazminat talebinde de bulunduğu, aleyhine yapılan haksız icra takip ve haciz işlemleri neticesinde davacı şirketin kredi ilişkisi içerisinde bulunduğu bankalar vs. kurumlar nezdinde ticari itibarının zedelendiği, uzun bir süre bu hacizlerle uğraşmak zorunda kaldığı ve…. plaka sayılı aracının bağlandığı dosya kapsamıyla sabit olduğu, bu itibarla, haksız icra takibi ve haciz işlemleri nedeniyle davacı şirketin kişilik değerlerinin ve ticari itibarının davalı tarafından zedelendiği kanaatine varılarak, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 5.000TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, hüküm altına alınan tazminatlara, taleple de bağlı kalınarak, Ankara 15. İcra Hukuk Mahkemesinin….Esas sayılı dosyasında verilen kararın kesinleştiği 20/06/2017 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacının, maddi tazminat talebinin kabulüne, 343,50TL maddi tazminatın 20/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne; 5.000TL manevi tazminatın 20/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; hükmedilen manevi tazminat bedeli ile uğranılan zararın orantılı olmadığını, müvekkil şirketin sektörde saygın bir firma olduğunu, yapılan haksız ve ısrarlı haciz işlemlerinin müvekkilinin ticari itibarını zedeleyerek manevi olarak zarara uğrattığını, Ankara 27. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasında gelişen süreç dikkate alındığında, davalının istinaf itirazlarının aksine kötü niyetli ve ağır kusurlu olduklarının şüpheye yer bırakmayacak kadar açık olduğunu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında ifade edildiği üzere davalının kötü niyetinin ve ağır kusurunun varlığı halinde haksız haciz sebebiyle manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini, hükmedilen manevi tazminat miktarının çok düşük olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının kredi limiti haksız takip nedeniyle değil, matrahsız olması sebebiyle azaltıldığını, takibin haksız olduğu gibi kötü niyetli olduğunun da ispatlanamadığını, zarar ile fiil arasında illiyet bağının kesildiğini, ilgili banka tarafından gönderilen yazı ile söz konusu zararın davalı müvekkilin yapmış olduğu icra takibi ile ilgili olmadığının ispatlandığını, hükmedilen maddi ve manevi zararlar hakkında tazminat talebinde bulunulması ve bu kalemler bakımından hükmedilen miktarların hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın yapılan icra takibine süresi içinde gerekli itirazlarda bulunmamak suretiyle zararın artmasına sebep olduklarını, bu nedenle maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, davacının beyanlarının şirketlerin ihbar edilmediğini, icra müdürlüğü kapsamında kaldığını, bu nedenle de davacının zararının artmasına sebep olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR: Davalı tarafından davacı aleyhinde yapılan takibin ve hacizlerin haksız olup olmadığı, davacı lehine maddi ve manevi tazminat ödetilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı ve hükmedilen manevi tazminat tutarının uğranılan manevi zararı giderme amacına uygun olup olmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI, DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, haksız takip ve haciz nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükme karşı taraf vekillerince yukarıda yazılı sebeplerle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince, tüm deliller toplanmış, davacının talep edebileceği maddi tazminat miktarının tespiti açısından konusunda uzman hesap bilirkişinden rapor alınmış, 07/08/2019 tarihli bilirkişi raporunun dosya kapsamı ile uyumlu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu görülmekle ilk derece mahkemesince bu rapor esas alınarak hükmedilen maddi tazminat miktarının doğru olduğu anlaşıldığından davalı tarafın bu yöndeki istinaf isteminin yerinde olmadığı görülmüştür.
Somut olay değerlendirildiğinde, davalı şirket tarafından, dava dışı … …. aleyhine Ankara 27. İcra Müdürlüğünün…. Esas sayılı dosyasıyla, 28/03/2013 tarihinde 7.380,90TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, çıkartılan ödeme emrinin borçlu şirketin “….adresinde ve şirket yetkilisi …’e tebliğ edildiği, süresinde itiraz edilmemesi nedeniyle takibin kesinleşmesi üzerine, sırf kendisi tarafından düzenlenen faturada gerçek borçluya ait vergi numarası yerine davacı şirkete ait vergi numarasının yazılmış olmasına dayalı olarak, 3. kişi konumundaki davacı şirkete yönelik haciz işlemleri başlatıldığı, bu durumun öğrenilmesi üzerine davacı şirket tarafından gerçek borçlu ile bağlantılarının olmadığına dair icra dosyasına birden çok yazılı olarak bildirimde bulunulmasına ve iki kez davacı şirkete ait araçlar üzerindeki hacizlerin kaldırılmasına rağmen, davalı tarafça davacı şirket aleyhinde haciz ve muhafaza işlemlerine devam edildiği, hatta Ankara 15. İcra Hukuk Mahkemesinin davacı şirkete ait araçlar üzerindeki yakalama şerhinin kaldırılmasına dair ara kararı üzerine aslında takip konusu alacağının çok üzerinde kıymete haiz araç kaydında haciz şerhi de bulunmasına rağmen yine menkul haczi ve muhafaza talebinde bulunduğu, bunun üzerine mahkemece davacı şirket yönünden takip işlemlerinin dava sonuna kadar geçici olarak durdurulmasına dair 24.08.2016 tarihli kararın verildiği, bu karara karşı da davalı tarafça 29.08.2016 ve 25.11.2016 tarihlerinde durdurma kararının kaldırılması talebiyle itiraz edildiği, davalı tarafın, bu süreç içerisinde yapılan itirazlara, sunulan ve toplanan delillere rağmen, gerçek borçlu şirket hakkında bir araştırma ve işlem yapmaya gerek görmemesi nedeniyle yaptığı hacizlerde kötüniyetli ve ağır kusurlu olduğu, bu nedenle davacı şirketin ticari itibarının, kişilik haklarının zedelendiğinin kabulü gerektiği, davacı yararına manevi tazminat koşullarının oluştuğu kanaatine varılmış olup davalı tarafın bu yönlerdeki istinaf isteminin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Kişilik hakları saldırıya uğrayan kimse Türk Borçlar Kanunu’nun 58.maddesi hükmü uyarınca manevi tazminat adı altında bir miktar para ödetilmesini isteyebilir. Hakim, manevi tazminatın miktarını tayin ederken aynı Kanunun 51.maddesi uyarınca durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önünde tutmalıdır. Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre karar vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesi hükmüdür. Bu kapsamda manevi tazminatın miktarı belirlenirken tarafların kusur oranı, sıfatı, statüsü, sosyal ve ekonomik durumları ile eylemin işleniş biçimi ve yöntemi dikkate alınmalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenler karar gerekçesinde objektif olarak gösterilmelidir. Manevi tazminat adı altında hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek nitelikte olmalı fakat bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmediği unutulmamalıdır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Somut olayda, olayın gerçekleşme biçimi ve sonuçları, kusurun ağırlığı, takip konusu alacak tutarı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, olay tarihinde paranın satın alma gücü ile özellikle manevi tazminatın bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmediği yönündeki ilkeler dikkate alındığında, ilk derece mahkemesince takdir edilen manevi tazminat tutarının az olup uğranılan manevi zararı giderme amacına uygun olmadığı, yukarıda yazılı ilkeler de gözetilerek davacı lehine 7.000TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca duruşma yapılmadan düzeltilerek yeniden esas hakkında “davanın kısmen kabulüne” dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
A)Davacı tarafın istinaf başvurusunun duruşma yapılmadan KABULÜ ile, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/01/2020 gün ve …. Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
B)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353.maddesinin 1.fıkrası (b) bendinin 2.maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla;
1)Maddi tazminat davasının KABULÜ ile, 543,50TL maddi tazminatın 20/06/2017 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2)Manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile, 7.000TL manevi tazminatın 20/06/2017 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin REDDİNE,
3)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 515,30TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 521,61TL harcın mahsubu ile fazla alınan 6,31TL harcın talep halinde iadesine,
4)Davacı tarafından peşin yatırılan ve alınmasına hükmedilen 515,30TL harcın yargılama gideri olarak davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; davacı tarafça istinaf kanun yolu başvurusu sırasında peşin yatırılan 54,40TL istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,
6)Davacı tarafından hükümden önce yapılan 35,90TL başvurma harcı ile 615,70TL yargılama gideri ve hükümden sonra yapılan 24,50TL olmak üzere toplam 676,10TL yargılama giderinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 326/2.maddesi uyarınca, tarafların haklılık oranına göre 166,98TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7)Davacı tarafça istinaf kanun yolu aşamasında yapılan 5,50TL posta/tebligat gideri ile 148,60TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 154,10TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 332/3.maddesi uyarınca, hükümden sonraki yargılama giderlerinin haklılık oranına göre taraflara yüklenmesine,
9)Davacı, vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maddi tazminat yönünden 543,50TL, manevi tazminat yönünden 4.080TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10)Davalı, vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca manevi tazminat talebi yönünden 4.080TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333.maddesi uyarınca, yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesinden sonra iadesine,
C-1)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin 1. fıkrası b bendinin 1 numaralı alt bendi gereğince; davalı tarafın istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2)492 sayılı Harçlar Kanunu’na ekli (1) sayılı tarife gereğince; alınması gerekli 378,68TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 94,67TL harcın mahsubu ile bakiye 284,01TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3)İstinaf yoluna başvuran davalı tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4)Temyizi kabil olmayan bu kararın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362.maddesi gereğince; miktar veya değeri yetmiş sekiz bin altı yüz otuz (78.630) Türk Lirasını geçmeyen davalara ilişkin kararlar hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağından miktar itibari ile kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/09/2021